Obsidyen, obsidiyen veya obsidian magmatik bir kayadır. Erimiş kayanın çok hızlı bir biçimde soğumasıyla oluşuyor. O kadar hızlı ki atomların kristal oluşturacak yapıda dizilmeye zamanları kalmıyor. Obsidyen, "mineraloid" denilen amorf bir materyaldir. Pürüzsüz tek tip dokusu olan ve konkoidal (midye kabuğu gibi) şekilde kırılan volkanik bir camdır. "Doğanın camı" takma adıyla da bilinir.
İlk zamanlardan beri aramızda ve MÖ 100'den başlayarak Mayalar tarafından ticarette kullanıldı. Aztek ve Maya topraklarında o kadar boldu ki taşın onlara ait olduğu düşünüldü. Mutfak eşyalarından, takı ve silahlara kadar her şeyde kullandılar ve bu yüzden metalurji üzerinde gelişim kaydetmelerine pek gerek kalmadı. Altından daha değerliydi.
Obsidyen Nasıl Oluşuyor?
Obsidyen dünya çapında birçok yerde bulunuyor. Sadece aktif volkanların çevresinde oluşabilir. Bu yüzden jeolojik olarak bakıldığında yakın zamanda volkanik aktivite yaşanmış alanlarda rastlanıyor. En iyi obsidyen volkanik bir bacanın yakınındaki yer altında oluşur. Zira bu kayalar neredeyse tümüyle saf yapıda oluyor.
Obsidyenin soğumadan önceki akıntısı çok yavaştır. Bu yüzden sık sık birbirleri üstüne binerek yığın olurlar. Obsidyeni camdan kayaya dönüştüren sürece devitrifikasyon deniyor.
20 milyon yıldan önce oluşmuş obsidyene rastlamak nadirdir. Çünkü camsı kayalar hava koşulları, ısı veya diğer işlemler sonucu ya hızla yok oluyor ya da değişime uğruyor. Dünya'nın kabuğunda oluşan kayalar çok eski olduğundan 20 milyon yıl bir kaya için oldukça gençtir.
Türkiye, Arjantin, Kanada, Şili, Ekvador, Yunanistan, Guatemala, Macaristan, İzlanda, Endonezya, İtalya, Japonya, Kenya, Meksika, Yeni Zelanda, Peru, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer birçok yerde önemli obsidyen yatakları var. Türkiye'deki obsidyen yataklarının %70'i Sarıkamış'tadır.
Obsidyenin Kesici Aletlerde Kullanımı
Konkoidal şekilde kırılması kavisli yüzeylere sahip parçalara ayrılmasına neden olur. Bu tür kırılmalar çok keskin kenarlı kaya parçaları oluşturur. Bu keskin parçalar obsidyenin antik zamanlardan başlayarak insanlar tarafından kullanılmasına neden oldu.
Antik insanlar keskin obsidyen parçasından kesici alet olarak yararlandılar. Parçaları önce hazır buldular, daha sonraysa tüm bir taşı kırarak kendi kesici aletlerini ürettiler. Bıçak, ok ucu, mızrak ucu, kazıyıcı ve diğer birçok silah ve alet yapımında kullanıldı. Meksika kültüründe de önemli bir yeri vardı. Meksikalılar taşa "tanrı taşı" demek olan itzli adını verdi.
Bu keşiflerin ardından hemen her türlü keskin nesneyi üretmede kullanılan bir hammadde halini aldı. Kolayca ayırt edilebilen bu kaya, organize "madenciliğin" ilk hedefleri arasına girdi. Bugün bilinen tüm doğal obsidyen mostralarının (açıktaki madenler) eski insanlar tarafından keşfedildiği ve kullanıldığı düşünülüyor.
Obsidyen Nasıl Bölgelerde Oluşuyor?
Obsidyen genel olarak püskürük bir kaya olması yönüyle Dünya yüzeyinin üzerine çıkıp sonradan katılaşıyor. Bununla birlikte diğer farklı ortamlarda da oluşabiliyor:
- akan bir lavın kenarında (püskürük)
- volkanik koninin kenarında (püskürük)
- damar katmanın veya damar kayacın kenarında (sokulum)
- lavın suyla temas ettiği yerde (püskürük)
- lav havadayken soğuduğunda (püskürük)
Obsidyenin Rengi
Siyah, bir obsidyen için en yaygın renk. Ancak kahverengi, ten rengi veya yeşil de olabilir. Nadiren mavi, kırmızı, turuncu veya sarı renk taşıdığı görülür. Bu farklı renklerin eser orandaki elementlerden veya kalıntılardan geldiği düşünülüyor. Gökkuşağı obsidyeni denilen bir tür yanardöner yapıdadır ve en çok rastlandığı yerler arasında ABD'nin Davis Creek parkı var.
Bazen tek bir tanesinde iki obsidyen rengi birden girdap deseniyle görülür. Bunun en yaygın örnekleri arasında siyah ve kahverenginin birleşmesi var – buna "mahogony obsidyeni" deniyor.
Cam olduğundan kimyasal olarak kararsızdır. Zaman geçtikçe kristalleşmeye başlar. Bu süreç tüm kayada tekdüze hızda gerçekleşmiyor. Bunun yerine kayanın içindeki çeşitli yerlerde başlıyor. Bu yerlerdeki kristalleşme süreci sonucu obsidyenin içinde radyal biçimli beyaz veya gri kristobalit kristaller oluşur. Bu kısımlar kesilip cilalandığında ortaya "kar tanesi obsidyeni" denilen beyaz benekli bir taş çıkıyor.
Bazen mineral kristalleri, gaz veya kaya kalıntıları obsidyenin içinde hapsolur ve ışık bu bölümlerden yansıdığında taşa yanardöner ya da metalik bir parlaklık verir. Bunlara "gökkuşağı obsidyeni", "altın obsidyen" veya "gümüş obsidyen" denir ve mücevher üretiminde önem verilir.
Obsidyenin İçeriğindeki Maddeler
İçeriğinin yüzde 70'i silikadır. Çoğu obsidyen, riyolit ve granite benzer bir bileşime sahip. Granitler ve riyolitler bu taşla aynı magmadan doğabiliyor ve bu yüzden sık sık coğrafi olarak obsidyenle ilişkilendirilirler.
Nadiren de olsa bazalt ve gabro benzeri bileşime sahip volkanik camlar da var. Bu camsı kayalara "taşilit" denir.
Diğer Magmatik Cam Kayalar
Süngertaşı, cüruf ve taşilit hızlı soğumayla oluşan diğer volkanik camlar arasında. Süngertaşı ve cüruf, bol veziküle (gaz kabarcığı katılaşan eriyik içinde hapsolduğunda oluşan boşluk) sahip olmasıyla obsidyenden farklıdır. Taşilitin bileşimi de farklı: Bazalt ve gabroya benzer bir bileşime sahip.
Taş Devri'nde Obsidyen Yapımı ve Ticareti
Obsidyen aletlerin insanlarca ilk üretimi Taş Devri'ne uzanıyor. Bazı yerlerdeki sayısız obsidyen parçaları buralarda antik "fabrikalar" olduğunu ortaya koymuştur. Bu alanlardan bazılarında, insanların onlarca yıl boyunca çeşitli obsidyen nesneler üretmek için çalıştığını düşündüren atık döküntüler bulunmuştur. Çört veya çakmaktaşı ile birleştirilerek ok ucu, mızrak ucu, bıçak ağzı ve kazıyıcılar yapılan obsidyen bu yönüyle dünyanın ilk "imalat endüstrisi"ni başlatmış olabilir.
Obsidyen o kadar değerliydi ki eski insanlar obsidyeni ve obsidyen nesnelerini binlerce kilometre mesafelere kadar çıkarıyor, taşıyor ve ticaretini yapıyordu. Arkeologlar, mostralardaki obsidyenin özelliklerini kesici aletlerdeki obsidyenin özellikleri ile karşılaştırarak ticaretin yapıldığı coğrafyayı bulabiliyor. X ışını floresansı bu iş için kullanılan tekniklerden biri.
Modern Cerrahide Obsidyen Kullanımı
Bir kayayı kesici alet olarak kullanmak kulağa çok "taş devri" gelebilir ancak obsidyen modern cerrahide önemli rol oynamaya devam ediyor. En çok cerrahi çelikten daha ince ve daha keskin bir kesme aleti üretmek için kullanılır. Günümüzde, ince obsidyen bıçaklar bazı en hassas ameliyatlar için kullanılan cerrahi neştere yerleştirilir. Kontrollü çalışmalarda obsidyen bıçakların performansının cerrahi çeliğin performansına eşit veya ondan üstün olduğu görüldü.
Obsidyenin Mücevher Sektöründeki Yeri
Obsidyen popüler ve değerli bir taş. Genellikle boncuk ve kabaşon (kubbe) halde kesiliyor veya eskitme taş üretmek için kullanılıyor. Bazen elmas gibi yontulur ve yansıtıcı yüzeyli boncuklar halinde parlamaya başlar. Bazıları şeffaf olur ve ilginç mücevherler üretmek için kullanılır.
Obsidyenin takılardaki kullanımı dayanıklılığına bağlı. Yaklaşık 5,5 sertliği olduğundan çizilmesi kolaydır. Aynı zamanda tokluktan yoksun olduğundan darbe sonucu kolay kırılır veya ufalanır. Bu dayanıklılık sorunu taşı yüzükler ve bilezikler için uygunsuz kılar. Küpe, broş ve kolye uçları gibi darbe şansı düşük parçalarda kullanım için daha uygun.
Ayrıca ikili opal ve üçlü opal yapımında da kullanılıyor. İnce dilimler ya da küçük parçalar haline getirilen opal, kompozit bir taş oluşturmak için ince obsidyen dilimine yapıştırılır. Siyah obsidyen, opalın göz alıcı ateşini çok daha belirgin hale getiren ucuz bir renk kontrastı sağlar. Aynı zamanda opala eklediği kütle ve stabilite sayesinde mücevher haline getirilmesi kolaylaşır.
Obsidyenin Diğer Kullanım Alanları
Yeni kırılmış obsidyen parçalarının parlaklığı çok yüksektir. Eski insanlar obsidyenin yansıma yapabildiğini fark edince ayna olarak kullanmaya başladılar. Yansıtma özelliklerini güçlendirmek isteyen insanlar daha sonra taşı düzleştirmeye ve cilalamaya başladılar.
5,5 sertliği olması oymayı nispeten kolaylaştırıyor. Sanatçılar, binlerce yıldır maskeler, küçük heykeller ve biblolar yapmak için bu taşı kullandılar.