Ortaçağ resimlerine daha önce yakından baktıysanız, bu resimlerde tasvir edilen insanların ve hayvanların biraz tuhaf göründüğünü muhakkak gözlemlemişsinizdir. İnsanların ve hayvanların tasvirleri, özellikle de yüz hatları ve duyguları, 21. yüzyıl insanına komik ve çoğu zaman da gülünç geliyor; bu da Twitter'daki Weird Medieval Guys gibi hesapların başarısını açıklıyor. Bu durum özellikle, bazen 40 yaşın altındaki herhangi birine yakıştırılması mümkün olmayan kırışık, kel ve benzeri yaşlı görünümlerle gösterilen bebek ve küçük çocuk çizimleri için geçerlidir. Bu yazıda Orta Çağ ressamlarının neden bebekleri küçük yaşlı adamlar gibi göstermeye takıntılı olduklarını ele alalım.
Anlaşılan o ki, Orta Çağ sanatı büyük ölçüde gerçeklik kaygısı taşımıyordu. Creighton Üniversitesi sanat tarihi profesörü Matthew Averett, Vox'a verdiği bir röportajda " Orta Çağ sanatında tespit ettiğimiz tuhaflık, gerçekçilik kaygısının eksikliğinden kaynaklanıyor" diyor. Orta Çağ sanatı, Rönesans ve sonrasında moda olan gerçekçilikten ziyade sembolizm ve dini imgelere ilişkin titiz geleneklerle ilgiliydi. Sadece bu da değil, Orta Çağ sanatındaki bebek ve çocuk tasvirlerinin büyük çoğunluğu İsa'ya aitti. Dönem boyunca İsa'nın sanatsal temsilleri çoğunlukla homunculus'tan esinlenmiştir. İngilizcede "küçük adam" anlamına gelen bu terim burada İsa'nın ana rahmine düştüğü andan itibaren sahip olduğu ilahi kavrayışı tanımlamak için kullanılmaktadır.
Orta Çağ'da İsa'ya odaklanan çocuk tasvirleri
Vox'a göre, Orta Çağ'daki çocuk resimlerinin çoğu Hristiyan kiliseleri tarafından yaptırılıyordu, yani İsa sanatın ortak temasıydı. Matthew Averett'in de belirttiği gibi, homunculus'un önemli bir etkisi olabilir "İsa'yı tasvir etmek için yaygın bir Bizans tarzı, onun İncil'de ana rahmine düştüğü andan itibaren değişmeden göründüğü inancından kaynaklanmaktadır. Görünüşe bakılırsa, bu fotoğrafların birçoğunda erkek tipi kellikten muzdaripti."
İsa'nın bu resimlerini çoğu insan kilise gibi dini bir ortamda görmüş ve altında diz çöküp dua ederken onlarla etkileşime girmiş olabilir. Belki de yeni doğmuş bir bebeğin gerçekçi bir resminden daha güven verici olan, yaşlı bir adamın yüzüne sahip genç bir İsa imgesiydi ve muhtemelen dünyanın tüm bilgeliği ve anlayışıyla doğmuş bir ilahı akla getiriyordu.
Başka bebeklerin ve küçük çocukların resimleri, genellikle daha yaşlı ve bilge bir insanın yüzüne sahip olan İsa tasvirlerinin yarattığı modeli takip etmiştir. Günümüz gözlemcileri bunu bebeklerin çirkin gösterilmesine yönelik bir sanatsal eğilim olarak yorumlasa da, Orta Çağ'da herkesin yüzüne ölçüsüz bir ifade ve duruş vermek yaygın bir uygulamaydı. Ayrıca bu kişileri sanatçının uygun gördüğü şekilde gösterebilmek yeni bir hareket gibi algılanırdı. Çünkü o dönem sanat için belirlenmiş normlar vardı.
Rönesans ile değişen bebek resimleri
Orta Çağ sona erip Rönesans dönemi başladığında, sanatçılar için İsa'yı ve diğer bebekleri ve küçük çocukları yaşlı yetişkinlerin özellikleriyle resmetmek artık rağbet görmemeye başladı. Leonardo da Vinci'nin "Kayalıklar Bakiresi" adlı tablosu, İsa ve annesi Meryem'in Rönesans tasvirine mükemmel bir örnek olarak gösterilebilir. Tasvir yemyeşil bir bahçenin içinde yer almaktadır. Yüz ifadeleri gerçekçi ve duygu yüklüdür. Hem İsa hem de sağ tarafta melek Urial ile birlikte temsil edilen yeni doğmuş Vaftizci Yahya, yaşlı insanların bilgeliği ve deneyiminden ziyade çocukların masum ve genç görünümüne sahiptir.
Rönesans boyunca orta sınıf bireylerin sayısında bir artış olmuştur, bu da Hristiyan olmayan alıcıların kendi çocuklarının resimlerini satın alabilecekleri anlamına gelmektedir. Eskinin kesin sembolik normlarından uzaklaşıp doğayı izlemeye ve her şeyi gerçekten görüldüğü gibi göstermeye doğru bir kayma var. Ayrıca çocukların masum olduğu inancı da Rönesans resminde çocuk öznelerinin yaygınlaşmasına neden oldu. Yaşlı yüz hatlarına sahip çocuk tasvirleri o dönemdeki çağdaş düşünceyle uyuşmuyordu.