Philopoemen (Filopoemen): Antik Yunan'ın Son Büyük Generali

Philopoemen, çağdaşları tarafından Antik Yunan'ın son büyük generali olarak kabul edilen, Akha Birliği'nin yenilikçi ve başarılı bir askeriydi.

Philopoemen (Filopoemen)
Kaynak: Flickr,Leo Reynolds

Philopoemen (MÖ 253-183) kuzey ve orta Peloponez'deki Yunan şehir devletlerinin konfederasyonu olan Akha Birliği'nin strategosuydu (general). Hannibal Barca, Büyük İskender ve Jül Sezar gibi diğer antik generallerin gölgesinde kalarak adı büyük ölçüde unutulmuştur, ancak Philopoemen kendi neslinin en zeki askeri beyinlerinden biri olarak kabul edilirdi. Sparta'yı yenmiş, Girit'e sefer düzenlemiş ve Akhaları daha yüksek güçlere taşımıştır. Bir general olarak hem konvansiyonel savaşta hem de özel operasyonlarda mükemmeldi ve özellikle etkili bir reformcuydu.

Philopemen Erken Dönem Hayatı

Antik Megalopolis tiyatrosu. Kaynak: Wikimedia Commons
Antik Megalopolis tiyatrosu. Kaynak: Wikimedia Commons.

Philopoemen MÖ 253 yılında Mora Yarımadası'nın bir bölgesi ve Akha Birliği'nin bir üye devleti olan Arcadia'nın en büyük şehirlerinden biri olan Megalopolis'te doğdu. Babası Craugis, Philopoemen henüz çocukken ölünce, bakımı babasının arkadaşı ve Mantineia'dan sürgün edilmiş olan Cleander'e emanet edildi. Çocuk Megalopolisli filozoflar Ecdemus ve Megalophanes tarafından eğitildi. Her iki adam da ateşli birer demokrattı; Megalopolis tiranı Aristodemus'un öldürülmesini ve Sicyon kentinden tiran Nikoles'in kovulmasını sağlamışlardı. Böylece, Philopoemen demokratik değerlere karşı belli bir saygıyla eğitildi.

Philopoemen genç yaşından itibaren kendisini mükemmel bir komutan yapacak erdemleri sergiledi. Plutarkhos, "çocuğun karakterinin en başından itibaren asil ve krala yakışır bir şekil aldığını ve geliştiğini" yazmıştır. Dahası, "çocukluğundan itibaren asker yaşamına düşkündü ve ağır silahlarla savaşma ve binicilik gibi yararlı dersleri kolayca öğrendi."

Megalopolis Savunması

Philopoemen ilk kez otuz yaşındayken, memleketi Megalopolis MÖ 223 yılında Sparta Kralı Cleomenes III tarafından saldırıya uğradığında ön plana çıktı. Megalopolis sakinleri gece gelen Spartalılar tarafından hazırlıksız yakalanmış ve düşman şehre girip agorayı işgal etmeyi başarmıştır. Plutarkhos'a göre, Philopoemen "canlılık ve cesaretle savaştı", ancak savunucuların sayısı Spartalıları püskürtmek için çok azdı. Şehrin kaybedileceği belliydi, bu yüzden Philopoemen cüretkâr bir saldırıyla düşmanı kendine doğru çekti. Bu, Megalopolislilerin çoğunun şehirden kaçmasını sağladı. Philopoemen daha sonra yaralanmasına ve atını kaybetmesine rağmen kendisi de kaçtı.

Yunanistan'da Güç Dengesi

Antik Yunanistan'ın siyasi haritası, M.Ö. 200 civarı, R
Antik Yunanistan'ın siyasi haritası, MÖ 200 civarı.

Philopoemen'in yaşadığı dönemde Yunan yarımadasındaki güç dengesi değişkenliğini koruyordu. Sparta, MÖ 371'de Leuctra Muharebesi'nde Thebes'e yenilmeden önce sahip olduğu hâkimiyeti bir daha asla geri kazanamamıştı, ancak Megalopolis'in ele geçirilmesinin de gösterdiği gibi, Spartalılar hâlâ hesaba katılması gereken bir güçtü. Tarihçi William Smith'e göre "Sparta'nın ve belki de Philopoemen hariç tüm Yunanistan'ın son gerçek büyük adamı" olan III. Kleomenes gibi yetenekli bir komutan ve reformcu yönetiminde bu durum özellikle böyleydi.

Kuzeyde, III. Antigonus Doson tarafından yönetilen Makedon Krallığı, Büyük İskender'in imparatorluğunun ölümünden sonra çeşitli ardıl devletlere bölünmesine rağmen Yunanistan'daki baskın güç olmaya devam etti. Akalar Makedonlara güvenmiyordu ve daha önce Makedon Antigonid hanedanı tarafından şehirlerine yerleştirilen tiranları kovmak için Ptolemaios Krallığı'ndan (bir başka halef devlet) mali destek sağlamışlardı. Ancak Akhalar Spartalılarla tek başlarına yüzleşemeyecek kadar zayıftı ve bu da Makedonlarla bir ittifakı zorunlu kılıyordu.

Sellasia Muharebesi, MÖ 222

Makedon falanksı.

Makedonlar, Akalar ve diğer Yunanlılardan oluşan bir müttefik kuvvet MÖ 222'de Sellasia'da Sparta üzerine yürüdüğünde Philopoemen de oradaydı. Polibius'a göre Antigonus önderliğindeki müttefik kuvvet 28.000 piyade ve 12.000 süvariden oluşuyordu. Megalopolisli Cercidas liderliğindeki Megalopolis birliği 1.000 kişilikti ve "Makedon tarzında" silahlanmıştı. Philopoemen Makedon ve Akha süvarileriyle birlikte ordunun kanatlarından birinde konumlanmıştı. Onun yanında piyadelerle süvariler arasındaki savunmasız boşluğu koruyan İliryalı paralı askerler vardı.

Sparta kuvvetleri yaklaşık 20.000 piyade ve 650 süvariden oluşuyordu. Kleomenes, Antigonos'un Sellasia yolu üzerinden Sparta'ya doğru yürüyeceğini doğru bir şekilde tahmin etmiş ve birliklerine Evas ve Olympus tepeleri arasındaki geçitte mevzilenmelerini emretmişti. Her iki tepedeki mevzilerini güçlendirdi ve yolun Oenus Nehri'nin yolunu izlediği düz araziye süvari ve paralı askerler yerleştirdi.

Philopoemen Sellasia'da Kendini Gösterdi

Philopoemen Evas'a saldırmaktan sorumlu birliğe atandı. Önce İliryalılar ilerledi ama bu hafif silahlı paralı askerler ile Akha piyadeleri arasında Spartalıların yararlanabileceği bir boşluk yarattı. Bu tehlikeyi gören Philopoemen üstlerini harekete geçmeye çağırdı, ancak deneyimsiz olduğu gerekçesiyle onu görevden aldılar. Polibius'a göre, Philopoemen'in cesareti kırılmadı ve "kendi adına hareket etti ve kendi şehrinin adamlarına tezahürat yaparak düşmana güçlü bir hücum yaptı." Bu, Akha, İlirya ve Makedon birliklerinin kuşatılmasını önlemek için yeterliydi.

Plutarkhos ve Polibius'un anlattıkları bundan sonra ne olduğu konusunda farklılık gösterir. Philopoemen sonraki süvari çatışmasında savaşmıştır, ancak engebeli arazi nedeniyle attan inmek zorunda mı kaldığı yoksa atının "altında kalarak mı öldüğü" belirsizdir. Bununla birlikte, iki antik tarihçi, muhtemelen bir ciritin neden olduğu, her iki uyluğundan aldığı ağır yaralara rağmen "göze çarpan bir yiğitlikle" savaşmaya devam ettiği konusunda hemfikirdir. Plutarkhos ayrıca "kılıcını çekip düşmana karşı ön saflarda ilerlediğini, böylece savaşçıları büyük ölçüde canlandırdığını ve onlara cesaretini taklit etme arzusu aşıladığını" anlatır.

Muharebe Makedon ve Sparta falankslarının çarpışmasıyla sonuçlandı. Kleomenes'in reformları sayesinde her iki kuvvet de Makedon tarzı uzun sarissa kargılarıyla donatılmıştı. Ancak Antigonus adamlarını çifte falanks şeklinde dizmişti ve dizilişlerinin ağırlığı ve derinliği Sparta hattını yarmaya ve günü kazanmaya yetti.

Girit'te Paralı Asker

Sellasia Muharebesi'nden sonra Philopoemen sonraki on yılını Girit'te askerlik yaparak geçirdi. Savaştaki performansından etkilenen Antigonos ona Makedonya ordusunda subay olarak görev teklif etmiş, ancak Philopoemen bunu reddederek paralı asker olarak çalışmayı tercih etmiştir. Sellasia'da İliryalılar hazırlıksız yakalandığında üstlerinin müdahale etmesine izin vermemesinden dolayı hayal kırıklığına uğradığı için başkalarının komutası altında sinirlenmiş olması muhtemeldir. Paralı bir komutan olarak daha fazla özerkliğe sahip olacaktı. Yine de tarihçi R. M. Errington, Philopoemen'in Girit'teki Makedon çıkarlarına bir servet askeri olarak hizmet etmiş olabileceğini öne sürmüştür.

Philopoemen'in Girit'te geçirdiği zaman hakkında çok az şey bilinmektedir. Bununla birlikte, dağlık Yunan adasındaki savaş anakaradakinden önemli ölçüde farklıydı. Yunanistan anakarasında geleneksel meydan savaşları için geniş bir düzlük varken, kayalık Girit'te gerilla harbi temel dayanak noktasıydı. Giritliler yetenekli okçular olarak ünlüydüler ve hizmetlerini antik Akdeniz'de paralı asker olarak yaygın bir şekilde sunuyorlardı. Philopoemen'in adadaki faaliyetleri büyük ölçüde bilinmese de, Girit savaş tarzının bir komutan olarak devam eden gelişimini etkilediği açıktır çünkü on yıl sonra anakaraya döndüğünde yeni taktikler uygulamıştır.

Akha Birliği Süvari Komutanı

Philopoemen MÖ 210'da Yunanistan anakarasına döndü ve Akha süvarilerinin genel komutası kendisine verildi. Philopoemen'in sadece bir komutan değil, bir reformcu olarak da mükemmelliği parladı. Plutarkhos'a göre, Akha süvarilerini hem deneyim hem de cesaretten yoksun, acınacak bir durumda bulmuştu.

Süvariler ayrıca tamamen yozlaşmıştı ve bazı adamlar yerlerini almaları için başkalarına para ödüyorlardı. Bu durumu düzeltmek için Philopoemen, adamlarını savaş becerisi için çabalamaya teşvik etmek amacıyla çeşitli ödüller ve cezalar getirdi. Yeteneklerini ve aynı zamanda birlik ruhlarını geliştirmek için sık sık seyirciler önünde talimler ve yarışmalar yaptırdı.

Philopoemen kısa süre sonra adamlarının kararlılığını test etmek için bir fırsat yakaladı. Roma Cumhuriyeti ve Makedonya arasındaki Birinci Makedonya Savaşı'nın daha geniş bağlamında, Akha Birliği kendisini Aetolya Birliği ve Elis şehir devleti ile bir çatışmanın içinde buldu.

Akalar, Damophantus tarafından yönetilen Elis sınırındaki Larissa Nehri yakınlarında Aetolyalılar ve Elealılardan oluşan bir orduyla karşılaştı. Savaş sırasında, yenilenmiş Akha süvarileri iyi savaştı ve Philopoemen cesaretiyle bir kez daha kendini gösterdi.

Muharebe sırasında "Elealı atlıların generali Damophantus, Philopoemen'i seçti ve tüm hızıyla üzerine sürdü. Philopoemen onun saldırısını bekledi ve darbeyi almadan önce mızrağının şiddetli bir darbesiyle onu yere fırlatıp öldürdü: Düşman onun düşüşü üzerine hemen kaçtı," diye yazar Plutarkhos.

Philopoemen Strategos Olarak Atandı

MÖ 209'da Philopoemen strategos (general) pozisyonuna atandı. Yeni elde ettiği konumunu Akha ordusunda kapsamlı reformlar yapmak için kullandı. 1960'larda yazan J. K. Anderson, Philopoemen'in Akha piyadesini ya klasik Yunan hoplit falanksı tarzında ya da esas olarak daha uzun sarissa kargılarının kullanımıyla farklılaşan Makedon tarzı falanks tarzında yeniden düzenlediğini öne sürmüştür. Mary Frances Williams gibi yazarlar tarafından yapılan daha yeni araştırmalar, Philopoemen'in Makedon tarzı falanksı tanıttığı sonucuna varmış görünmektedir.

Bu görüş antik yazarlar tarafından da desteklenmektedir. Plutarkhos Akhaların "aspis ve sarissa "yı, başka bir deyişle Makedonların teçhizatını benimsediklerini yazmıştır. Her halükarda, Philopoemen'in piyadeleri daha ağır teçhizatla donattığı ve onları kararlı bir şekilde savaşmaları için eğittiği kesinlikle doğrudur, oysa daha önce daha kısa mızraklar ve MÖ 3. yüzyılda Yunanistan'ın Keltler tarafından istilasından sonra popüler hale gelen daha hafif Kelt tarzı thyreos kalkanlarıyla donatılmışlardı. Pausanias'a göre, Philopoemen "onları göğüs zırhları ve zırhlar giymeye, ayrıca Argive kalkanları (aspides) ve uzun mızraklar kullanmaya ikna etti."

Mantinea Muharebesi

MÖ 207 yılında Philopoemen, Mantinea Muharebesi'nde Spartalı Tiran Machanidas'a karşı Akha ordusunu yönetti. Hem Akalar hem de Spartalılar çok sayıda vatandaş askerin yanı sıra çok sayıda paralı asker de toplamışlardı. Savaşın açılış hamleleri Philopoemen'in lehine değildi. Machanidas süvarilerini ana Akha hattının önünde konuşlanmış avcı erlerine ve paralı askerlere karşı yönlendirdi. Atlı rakiplerini püskürtmek için çok hafif silahlanmışlardı ve hızla bozguna uğradılar.

Akhaların şansına, Machanidas saldırısında çok aceleci davrandı ve kaçan avcı erlerini Akhaların ana savaş hattının ötesine kadar takip etti. Bu, Philopoemen'e bir tepede boşta duran Sparta piyadelerine karşı ilerleme fırsatı verdi. Liderlerinin kaçan Akhaları kovaladığına tanık olan ana Sparta kuvveti bir saldırı beklemiyordu ve Plutarkhos'a göre yaklaşık 4.000 kişiyi öldüren Akhalar tarafından saf dışı bırakıldılar.

Günün kaybedildiğini gören Machanidas kaçmaya çalıştı, ancak Spartalı tiran atıyla su dolu bir hendeği geçmeye çalıştıktan sonra mızrağıyla ona vuran Philopoemen tarafından bizzat takip edildi. Akhalar zaferlerini Delphi'de Philopoemen'in bir heykeliyle kutladılar. Daha sonra general Nemean Oyunları'na katıldığında seyirciler onu alkışlarla karşıladı.

Spartalı Nabis ile İlk Karşılaşma ve Girit'e Dönüş

MÖ 201 yılına gelindiğinde Akha Birliği ve Sparta yeniden savaş halindeydi. Sparta'nın son bağımsız kralı Nabis, Akha şehri Messene'yi ele geçirmeyi başardı. Artık Philopoemen Akha strategosu değildi ve tüm komuta çok daha temkinli bir general olan Lysippus'un elindeydi. Lysippus Messene'yi kurtarmak için yapılacak herhangi bir girişimi çok riskli buldu ve Spartalılara meydan okumayı reddetti. Ancak aynı yıl tekrar strategos yapılan Philopoemen, muharebeye girmeden geri çekilen Nabis'i Messene'den püskürtmeyi başardı. Nabis daha sonra Tegea'da yenilgiye uğratıldı.

Nabis'i kovduktan sonra Philopoemen MÖ 199'da Girit'e döndü ve burada altı yıl boyunca paralı general olarak Gortyna'nın ordularını yönetti. Onun yokluğu sırasında Nabis Akhalara karşı askeri seferini yeniledi. Megalopolis'in kendisi kuşatma altına alındı ve şehrin açlıktan ölmek üzere olan sakinleri hayatta kalabilmek için şehir surlarının sınırları içindeki açık alanlarda ürün yetiştirmek zorunda kaldılar. Philopoemen Girit'te kaldı ve başlangıçta vatanını savunmak için geri dönmedi. Akhaların şansına, Titus Quinctius Flaminius komutasındaki bir Roma kuvveti MÖ 196 ve 194 yılları arasında Spartalılara karşı sefer düzenledi ve Nabis askeri kazanımlarının çoğunu terk etmek zorunda kaldı.

Sparta'ya Karşı Özel Operasyonlar

Philopoemen, Akha Birliği ile Sparta arasındaki savaşın bir sonraki raundu için Yunanistan anakarasına döndü, ancak William Smith'e göre, "Megalopolisliler, hizmetlerine çok ihtiyaç duyulan bir zamanda kendilerini terk ettiği için ona karşı o kadar öfkeliydiler ki, neredeyse onu vatandaşlıktan çıkaran bir kararname çıkaracaklardı." Ancak başka bir Akha generalinin tavsiyesi üzerine yumuşadılar ve MÖ 192 civarında onu strategos yaptılar.

Spartalılara karşı operasyonlar başlangıçta felaketle sonuçlanmış, Akhalar denizde bir savaşı kaybederek Philopoemen'in Laconian kenti Gytheum'u Spartalı kuşatmacılardan kurtarma çabalarını boşa çıkarmışlardır. Artık denizden saldırıya uğramayacağından emin olan Nabis, askerlerinin üçte birini Gytheum'dan çekerek Pleiae yakınlarında kamp kurdu.

Philopoemen, bazı tarihçilerin askeri kariyerinin en önemli hamlesi olarak gördükleri harekâta şimdi başlamıştı. Hafif silahlı bir grup avcı erini – sapancılar, okçular ve peltastlar – küçük teknelerle karanlıkta Sparta kampının yakınına amfibi bir çıkarma yapmaları için gönderdi. İniş noktalarından Spartalıları tamamen gafil avladılar ve kampa ateş topları fırlatarak kampı ateşe verdiler. Livy'ye göre, "Birçoğu düşmanın yaklaştığını anlamadan alevler tarafından tüketildi… Kılıç ve ateşle her şey yok edildi". Saldırı tamamen alışılmadık ama etkiliydi. Mary Frances Williams "Yunan savaş tarihinde hiçbir şey Philopoemen'in amfibi birliklerle yaptığı gece baskınıyla ya da ateşi de içeren gerilla taktiklerini kullanmasıyla kıyaslanamaz" demektedir.

Son Muharebeler ve Ölüm

Sparta ile yapılan mücadele bir Akha zaferiyle sonuçlandı. Nabis, kendisini kurtarmak isteyen bir Aetolian kuvveti tarafından öldürüldü ve Philopoemen derhal Sparta üzerine yürüdü ve onu Akha Birliği'ne katılmaya zorladı. MÖ 188'de şehre ikinci kez yürüdü ve Sparta'nın ünlü askeri eğitim sistemi olan agoge'ye son verdi.

Philopoemen 70 yaşındayken bir kez daha general oldu. Yıllarca süren seferlerden sonra bitkin düşmüştü ve son yıllarını huzur içinde geçirmeyi umuyordu. Ancak Akha Birliği'ne karşı çıkan bir isyan, onu ateşi olmasına rağmen Kolonis köyünde isyancılara karşı bir orduya liderlik etmeye sevk etti. Savaş sırasında Philopoemen ve süvarileri hazırlıksız yakalandı. Adamlarını kurtarmak için birkaç kez düşmana saldırdı, ancak attan indirildi ve esir alındı. Deneyimli general zehir içmeye zorlandı ve esaret altında öldü.

Akhalar Philopoemen'in ölümünden büyük üzüntü duydular ve Akha şehirlerinde onun onuruna heykeller diktiler. Antik Yunan coğrafyacısı Pausanias daha sonra onun ölümünden sonra "Yunanistan'ın iyi adamlar yetiştirmekten vazgeçtiği" yorumunu yapacaktır. İsimsiz bir Romalının da benzer şekilde Philopoemen'in "Yunanlıların sonuncusu" olduğunu söylediği iddia edilir.