Plastik atıklar okyanusları daha asidik hale getiriyor

Plastik poşetler gibi tek kullanımlık ürünler, okyanus dibinde toplanan çöplerin %89'unu oluşturmaktadır.

Yazar Burcu Kara
Great Pacific garbage patch

Deneyler okyanuslardaki plastik kirliliğinin sadece deniz yaşamı üzerinde doğrudan olumsuz etkileri olmadığını, aynı zamanda okyanus asitlenmesine de yol açtığını göstermektedir. Plastiklerin ışığa maruz kaldığında organik asitler ve karbondioksit salması nedeniyle deniz suyunun pH değerinin önemli ölçüde düştüğü gösterilmiştir. İklim değişikliği nedeniyle okyanus asitlenmesi halihazırda artmaktadır ve bu durum mikroplastiklerle yoğun şekilde kirlenmiş deniz bölgelerinde çok daha kötüleşmektedir.

Her yıl 13 milyon tondan fazla plastik denizlere karışıyor. Bu plastikler mikroplastiklere dönüşüyor ve okyanus akıntılarıyla birlikte dünyanın en ulaşılmaz yerlerine kadar ilerliyor. Sadece Büyük Pasifik çöp alanı (Great Pacific garbage patch)'nda 1,8 trilyondan fazla plastik parçasının yüzdüğü düşünülüyor ve bu rakamın artması bekleniyor. Deniz yaşamını ve vahşi yaşamı tehdit eden plastik kirliliği aynı zamanda toksin salınımına neden oluyor ve ayrışırken metan ve karbondioksit gibi sera gazları yaratıyor.

Okyanusta plastiğin parçalanması üzerine bir deney

Great Pacific garbage patch
Büyük Pasifik çöp alanı.

Şimdilerde Barselona Deniz Bilimleri Enstitüsü'nden Cristina Romera-Castillo liderliğindeki araştırmacılar plastik atıkların bir başka olumsuz etkisini keşfettiler. Araştırmacılar, suyun asitliğinin denizdeki plastik atıkların fotokimyasal parçalanmasından nasıl etkilendiğini merak ediyorlardı. Bu sızıntı sürecinin okyanusun biyojeokimyasını değiştirebileceği daha önce biliniyordu çünkü plastik çözünmüş organik maddeleri serbest bırakıyor. Bu, karbondioksit (CO2) ve organik asitler gibi kimyasalları içerir ve her ikisi de çevrelerinin pH'ı üzerinde net bir olumsuz etkiye sahip olabilir.

Araştırmacılar, saf deniz suyu içeren test kaplarına, okyanusta plastiğin ayrışması sırasında da bu durumun meydana gelip gelmediğini görmek için sadece birkaç milimetre boyutuna kadar ezilmiş çeşitli plastik türleri koydular. En sık rastlanan plastik çöp türü olan polietilen film parçalarının yanı sıra çeşitli yaş ve bileşimlerde genleşmiş polistiren ve biyoplastik polilaktik asit de deney için sahilden toplandı.

Litre başına ortalama 78 plastik parça düşüyordu. Bu, aşırı derecede kirlenmiş bir kıyı bölgesinde bulunması beklenen plastik yoğunluğudur. Örnek bir test partisinin pH değeri, altı gün boyunca yapay güneş ışığına maruz bırakılmadan önce ve sonra ölçüldü.

Asitleşme iklim değişikliğinden daha güçlü bir etkiye sahip

Okyanus suyunun pH değeri, eski plastik ve genleşmiş polistirenin parçalanması nedeniyle önemli ölçüde düşmüştür. Suyun pH değeri birkaç gün güneş ışığına maruz kaldıktan sonra 0,33'ten 0,54'e inmişti. Öte yandan yeni polietilen film ve biyoplastik, su üzerinde daha az fark edilir bir kimyasal etkiye neden olmuş ve altı gün içinde suyun asitliğini sadece 0,02 ila 0,03 birim artırmıştır.

İklim değişikliği atmosferik ve okyanus CO2 konsantrasyonlarını artırarak daha fazla asitlenmeye yol açmakta ve okyanus pH'ını her on yılda ortalama 0,02 pH birimi düşürmektedir. Araştırma, plastik atıkların okyanus üzerinde, bu yüzyılın sonuna kadar belirli iklim senaryoları için öngörülen okyanus asitlenmesinden bile daha şiddetli bir asitlenme etkisine sahip olabileceğini ortaya koymuştur. İnsan kaynaklı CO2'nin neden olduğu okyanus asitlenmesi, bu plastiğin ayrışmasıyla daha da kötüleşecek ve pH değerinde düşüşe neden olacaktır.

Özellikle güneş ışığının ultraviyole (UV) ışınlarının, araştırmacıların daha yakından incelemesiyle doğrulandığı gibi, plastiklerin kimyasal parçalanmasını hızlandırdığı gösterilmiştir. Bunlar ayrışarak organik asitler ve CO2 açığa çıkarmakta ve bu da suyu daha da asitleştirebilmektedir.

Kıyı suları için önemli bir sorun

Bilim insanlarına göre endişelenilmesi gereken en önemli husus, bu asitlerin suda daha uzun süredir yüzen plastik tarafından orantısız bir şekilde yüksek konsantrasyonlarda salınmasıdır. Okyanus plastiği genellikle zaman içinde kimyasal ayrışmaya maruz kalarak yaşlanmış çeşitli polimerlerden oluşur. Özellikle de bu plastik enkaz yükü, yoğun şekilde kirlenmiş kıyı bölgelerindeki tuzlu suyun kimyasını büyük ölçüde değiştirme potansiyeline sahiptir.

Sonuçlara göre, plastik parçalanmasının pH seviyelerini önemli ölçüde düşürdüğü görülmektedir. Asitleşmenin bir sonucu olarak bazı sudaki canlıların tolerans seviyeleri zamanla düşebilir.


Kaynaklar:

  • Abiotic plastic leaching contributes to ocean acidification. (2022, September 12). Abiotic Plastic Leaching Contributes to Ocean Acidification – ScienceDirect. https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0048969722057825?via%3Dihub