Romanov Hanedanı Rusya'yı 300 yıl boyunca büyüten ve geliştiren ünlü bir Rus ailesiydi. Bu asırlar boyunca ülke şüphesiz büyük bir güce ulaştı. Rusya'nın imparatorluk ihtirasları, Tatarların (1480) baskılarına direnerek, bölünmüş beyliklerini bir araya getirmesi (1523) ve en önemlisi, Türklerin etki gücünü azaltarak bir imparatorluk inşa etmeleriyle başlamıştı.
IV. İvan –Korkunç İvan– (1533-1584) ile gücü ve tanınırlığı arttı. IV. İvan, Kazan ve Astrahan topraklarını işgal etti ve Sibirya'nın önemli halklarını Rusya'ya bağladı. Diğer yandan kalıcı bir ordu ve muhafız birliği oluşturarak, Rusya'nın yönetimini merkezde topladı. Bu hamle Rus feodal sisteminin modernleşmesi demekti. Romanovların genişlemesi devam ettikçe, imparatorluğa duyulan arzu da artacaktı.
Yeni Hanedanın Yükselişi
Rus Ulusal Konseyi, topraklarındaki Polonya varlığı bitirerek, 1613'te Moskova'da bir araya geledi. Bu meclisteki herkes farklı sosyal sınıflarını temsil etmek için oradaydı ve oy birliğiyle Michail Fyodorich Romanov'u (1613-1645) Rusya'nın Çar'ı olarak yönetime getirdiler. Bu seçimle beraber Romanov Hanedanı'nın 1917 yılına kadar sürecek olan egemenliği başlamıştı.
Michail ilk olarak Polonyalılara olan savaşı bitirdi. Ardından Türk kalesi Azak'ı ele geçirdi. İlk defa ülkesinde bir nüfus sayımı yaparken, devlet yönetim kademesini elden geçirdi. Reform döneminde kilisenin de desteğini almıştı. Yönetimine etki edebilecek olan en önemli yer Konsey'di. Çünkü burada soylular, din adamları ve zengin tüccarlar vardı. Bu yıllarda Rus İmparatorluğu'nun örgütlenme modeli Batı ülkeleriyle aynılaşmıştı.
Rusya topraklarını süratle büyütüyordu. Fakat Batılı ülkelerle yan yana koyulduğunda hala geri kalmış bir ülke olarak görünüyordu. Büyük bir güç olmak için Baltık ve Karadeniz'in Rus göllerine dönüşmesi gerekiyordu. Fakat o dönem kuzeyde yalnızca Arkhangelsk limanları vardı.
Büyük Petro Rus İmparatorluğu'nu Kurdu
Rusya I. Petro (1682-1725)'nun hükümdarlığında, batı tarzı mutlakiyetçi bir monarşiye dönüştü. Gençliğinde Batı Avrupa'yı gizlice dolaşan Büyük Petro, bu bölgedeki sosyal, teknik ve askeri ilerlemeyi gözlemledi. Avrupa modelinde bir kalıcı ordu kurdu. Madenler ve fabrikalar açarak, bir yandan vergi sistemini yeniledi. Rus İmparatorluğu da eyaletlere ayrılacaktı. I. Petro denizcilik, teknoloji ve tıp okulları inşa etti. Önemli bir hamle olarak Rus Bilimler Akademisi'ni kuracaktı. Ayrıca erkeklerin uzun sakal bırakmasını ve kadınların yüzlerini örtmesini yasakladı.
Büyük Petro'nun hükümdarlık döneminde Rusya en büyük düşmanları olan Polonya, İsveç ve Türkiye ile savaşacaktı. Don nehri üzerindeki Türk toprağı Azak'ı ele geçirdi, İsveç ile Büyük Kuzey Savaşı'nı (1700-1721) yaptı ve Poltava yakınlarında İsveçlilere karşı büyük bir zafer kazandı. Rus İmparatorluğu Baltık'ta gözle görülür biçimde yayıldı ve bunun sonucunda Rusya'nın yeni başkenti Petrograd (St. Petersburg) yeni bir kent olarak, Avrupalı örneklerinin ihtişamıyla kuruldu. Prut'ta (1711) Osmanlı İmparatorluğu tarafından bozguna uğratılsa da, Rusya fethettiği toprakları hala elinde tutuyordu.
I. Petro İran'la dahi savaşmış ve topraklarını Hazar Denizi sahasına genişlemişti. Rusya, "Büyük" olarak anılan I. Petro döneminde modern bir feodal imparatorluğa dönüştü.
Büyük Katerina'nın Yükselişi
Rusya'nın yönetiminde Büyük Petro'nun ölümünden sonra birkaç etkisiz kişi yer aldı. Petro'nun kızı Elizabeth (1741-1762) Romanov hanedanında beklenen egemenliğini sağlayamadı. Kendi liderliği sırasında savaşlar devam ediyordu fakat daha çok sarayındaki partileri ve lüks harcamalarıyla tarih kitaplarına girmiştir.
II. Katerina'nın (1762-1796) tahta çıkışıyla beraber Rus İmparatorluğu yeniden üstün savaşlar yaparak yeni topraklar ele geçirdi. Aynı zamanda Pugachev'in başı çektiği büyük köylü ayaklanmasını sona erdirdi. Büyük Petro Rusya'yı Baltık Denizi'nde genişletirken, Büyük Katerina Karadeniz'e yöneldi. Böylece Rusya, Sibirya olmak üzere Avrupa ve Asya'da genişleyebilen bir güce dönüşmüştü. Romanovlar bu durumda Avrupa'nın en etkili hanedanı olmayı başarmıştı.
Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na olan savaşta (1768-1774) Kırım ve Karadeniz'in kuzey şeridini ele geçirdi. Rus ordusu Tuna'yı geçerek Bulgaristan'a ulaşacaktı. Rusya Küçük Kaynarca Antlaşması (1774) ile İstanbul ve Çanakkale boğazlarından serbest geçiş hakkı ve en önemlisi Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşayan Ortodoks Hristiyanların koruyuculuğunu almıştı. Polonya'nın paylaşılması da bir başka kazanımdı. Kırım Savaşı'na giden yollar da bu savaşlarla döşendi.
Napolyon ile Savaş
Büyük Katerina'nın yerine oğlu Paul geldi. İlk yaptığı hamle Fransız Devrimi'nin fikirlerinin toplum tabanına yayılmasını durdurmaya çalışmak oldu. Bunun için Rusya'yı Fransa'ya yönelik İngiltere ve Avusturya ile İkinci Koalisyon'a dahil etti. İngiltere'nin isteksizliği karşısında sinirlenen Paul, 1800 yılında Fransa'nın Birinci Konsülü Napolyon Bonapart ile ittifaka girerek, İngiltere ile diplomatik teması sonlandırdı. Fakat bu ittifakı istemeyen askeri liderler, Paul'u düzenledikleri komployla 1801'de öldürdüler. Paul'un ardından yerine oğlu Alexander geldi.
Napolyon 1812 yılında 600.000 civarı askerden oluşan Büyük Ordu (Grande Armée) ile Rusya'yı işgal etmeye karar verdi. Bu hamle Fransızların geleceğini karartabilirdi. General Kutuzov'un başında olduğu Rus ordusu, Moskova'yı yangın yerine çevirerek geriye çekilmiş ve Napolyon'un ordusuna kışın ortasında sığınacak alan bırakmamıştı. Napolyon geri çekilmeye çalışsa da çok geç kalmıştı. Rus soğuğu etkisini gösterdiğinde bütün ordusu yok olacaktı. Napolyon'un 1812 Rusya seferi yazısını okuyabilirsiniz.
Rus Halklarının Yoksulluk Krizi
1850 yılına gelindiğinde Rus İmparatorluğu Avrupa'nın en muhafazakar gücü olarak ün kazanmıştı. Romanovlar hanedanı tamamen otokratik bir rol oynamaya devam ediyordu. Dolayısıyla Rus feodal sistemi de serfleri toprağa ve kendi feodal beylerine bağlamayı sürdürüyordu. Batı'nın gözünde Rus ordusu hemen hemen mağlup edilemez olarak görülüyordu. Oysa Kırım Savaşı'ndan sonra tüm bu fikirler değişti.
Zaten Kırım'dan önce, köylü ve işçi ayaklanmaları Rusya'yı içeriden sarmıştı. Her yönde reform adımları atan Rusya, milyonlarca köylüyü, toprağa köle olarak bağlayan serfliği sürdürmekte inat ediyordu. Oysa Avrupa ülkelerinin tamamını bu sistemi çok önceden terk etti. Bu nedenle 1825 ile 1855 yılları arasında ülke genelinde 500'den fazla köylü ayaklanması yaşandı.
Köylüleri en başta gıda kıtlığının neden olduğu açlık etkiliyordu. Rus aristokratları serflerinin yaşam koşullarını iyileştirmek adına hiçbir adım atmıyordu. Bu nedenle zamanla daha fazla köylü isyanı karşısında korku içindeydiler. Bu serfler aynı zamanda Rus ordusunda yer alıyordu. Fakat artık ülkelerine savaşacak kadar bağlı hissetmiyorlardı. Bir zamanlar yenilmez olan Rus ordusu, yenilmezlik algısını kendi elleriyle yıkmış ve Rus elitlerinde can güvenliği korkusu yaşatıyordu.
II. Alexander'ın Geç Kalan Reformları
Çar II. Alexander (1855 – 1881) ülkeyi güçlendirecek ve modernleştirecek reformları gerçekleştirme yolunda umutluydu. Gerçekten de bu mümkün olabilirdi; 1861'de 22 milyon ve birkaç sene sonra devlet topraklarındaki 25 milyon serfi serbest bıraktı. Fakat serfler özgürleşmiş görünse de tam olarak böyle olmadı. Kendilerine en verimsiz bölgeler verilmişti. Daha kötüsü bu verimsiz arsa ve özgür yaşadıkları günler için kira ödeyeceklerdi.
II. Alexander'ın diğer reformları, çok daha bağımsız hale gelen hukuk sistemine yönelikti. Binlerce yeni okul açarak eğitimin yayılmasını teşvik etti ve zorunlu askerlik süresini azalttı.
Önceki dönemlere göre etkili görünen reformlara rağmen, Alexander Rusya'yı çağa uygun bir monarşiye dönüştüremiyordu. Mutsuzluk ve sinir yayılarak büyüdü. 1866'daki girişiminden sonra II. Alexander kontrolünü kaybetmişti. Artık daha inatçı ve otoriterdi ve Rusya'yı baskıcı polis devletine çevirdi. Tüm bu sorunlar, 1881'de bir başka suikast ile öldürülene kadar devam ederek büyüdü.
1905 Devrimi ve Kanlı Pazar
Rusya'da olayları değiştirecek olan ayaklanma, Rus ordusunun 1904/5 Rus-Japon savaşındaki (bkz: Rus-Japon Savaşı) utanç verici hezimetiydi. Bu durum halkın zaten büyük olan problemlerini daha da çoğalttı. Başkent St. Petersburg'da 22 Ocak 1905 Pazar günü binlerce işçi ve diğer ayaklanmacılar bir araya geldi. Yaşam koşullarında değişiklik ve iyileştirme istediler. Mutsuz işçiler İmparator II. Nikolay bir dilekçe vermeyi istemişlerdi ve bunu imparatorun yaşadığı yer olan Kışlık Saray'da yapmak için oraya doğru yürüdüler. Sinirli topluluk, o an eldeki tek baskı aracı olan askerlerin mermileriyle durduruldu ve yüzlerce, belki de binlerce insanın ölümüne neden olundu. O gün tarihte "Kanlı Pazar" olarak anılır.
Genel grev ilan edildi ve devrimci gösteriler, mitingler ve polise silahla karşılık vermeler başladı. Büyük kentlerin ara sokaklarında engeller kuruldu. Binlerce insan öldü ve çok daha fazlası hapse atıldı, sürgün edildi ve zorunlu çalışmaya gönderildi. Bu ayaklanmanın liderleri iyi organize olamadıkları için hedeflerine ulaşamadı.
Ancak yarım kalan devrim bazı değişiklikler tetikledi. Rusya anayasal bir monarşiye dönüştü ve tüm Rusya için Duma kuruldu. Gerçek iktidar hala II. Nicholas'ın elindeydi. Pek yakında 1917 Ekim Devrimleri öncesinde bir tufan kopmak üzereydi. Fakat o gün hiç kimse, bu devrimin Romanov ailesinin her anlamda sonunu getireceğini tahmin edemezdi.
Romanov Hanedanı İnfaz Ediliyor
Rusya I. Dünya Savaşı sırasında kabul edilemeyecek kadar insanını yitirdi. Ağustos 1915'te ne yapacağından emin olamayan II. Nicholas, büyük bir hata yaparak St. Petersburg yerine ordunun komutasına geçmek için kentten ayrıldı. Bu hamle onu tüm savaş yenilgilerinden ve insanların çektiği acılardan şüphesiz sorumlu hale getirdi. Halk ayrıca, Sibiryalı bir din adamı olan Grigori Rasputin'in etkisine giren karısı Aleksandra'ya da öfke besliyordu.
St. Petersburg'daki işçilerin yarısından fazlası anlamına gelen yoksul kadınlar, 1917'nin başında zorlukları dile getirdiler. 8 Mart 1917'de yaklaşık 10.000 kadın, daha iyi çalışma ve yaşam koşulları, daha ucuz gıda ve Romanov Hanedanı'nın ortadan kaldırılması istekleriyle başkent St. Petersburg sokaklarına çıktı. Diğer bölgelerdeki insanlar da kısa sürede ayaklanmalara katıldı. Rus ordusu da emirlere itaat etmeyi bıraktı ve ayaklanan halkın karşısına çıkmak yerine onların yanına geçmeye başladı. Rus Duması üyeleri Geçici Hükümeti kurdu ve Çar II. Nicholas (II. Nikolay) tahttan alındı.
Romanovların birçoğu 17 Temmuz 1918'de Yekaterinburg'da öldürüldü. Tahttan çekilmiş olmasına rağmen, İmparator Nicholas ve ailesi St. Petersburg yakınlarında ev hapsine maruz bırakıldı. Tüm ailenin, aile doktorunun, üç hizmetçinin ve hatta aile köpeğinin dahi infaz edilmesine karar verildi. Böylece Romanovların saltanatı nihayet sona erdi.