Stoacılar Zenginliğe, Başarıya ve Mutluluğa Nasıl Bakıyor?

Modern toplumda zenginlik, başarı ve mutluluğa büyük değer verilir, ancak Stoacılar iyi yaşamdaki rollerinin karmaşık olduğuna inanırlardı.

Stoacılık

Günümüz dünyasında yaşamın değeri dış faktörler tarafından belirleniyor gibi görünüyor. İnsanlara hayattan ne istediklerini sorarsanız, çoğu üç cevaptan birini verecektir: zenginlik, başarı veya mutluluk. Bazen bu üçünün bir kombinasyonunu da duyabilirsiniz. Peki bunlar iyi bir yaşama ulaşmak için gerçekten önemli midir? Görüşe bağlı olarak, karmaşık olabilir. Popüler bir felsefe olan Stoacılık evet diyor – ama sadece bir dereceye kadar.

Stoacılık Hayata Pratik Bir Yaklaşımdır

Stoacılık ilk olarak MÖ 300 civarında Helenistik filozof Kıbrıslı Zenon tarafından geliştirilmiştir. İnançları hızla popüler olmuş ve Antik Yunan ve Roma'ya yayılmıştır. Zeno'nun orijinal yazılarının çoğu kaybolmuş olsa da, öğretileri Epiktetos, Genç Seneca ve Marcus Aurelius gibi başkaları aracılığıyla yaşamaya devam etmiştir.

Stoacılar logos'un ya da Evrensel Aklın iyi bir yaşamın merkezinde yer aldığına inanırlar. İyi yaşamak erdemli olmak ve doğaya uygun yaşamak anlamına gelir. Doğa rasyonel olduğu için, iyi bir yaşam rasyonel davranışlarla ve iyiye doğru hesaplanmış bir yaklaşımla dolu bir yaşamdır. Bilgeliğe ve ölçülülüğe değer verirler ve her zaman erdemli olan ideal Stoacı bir Bilge olmak için çabalarlar.

Stoacılık iyi bir yaşam sürmeye yönelik pratik ve rasyonel yaklaşımıyla bilinir. Ancak konu zenginlik, başarı ve mutluluk olduğunda – önemli oldukları kadar belirsiz de olabilen üç kavram – Stoacılar bunların inceliklerine nasıl bakar ve bunları yaşamlarına nasıl dahil ederler?

Stoacılar Zenginliğe Kayıtsızdır

Stoacılar her şeyin ya iyi, ya kötü ya da kayıtsız olduğuna inanırlar. Salt erdem iyidir; salt ahlaksızlık kötüdür; diğer her şey – sağlık ve güçten hastalık ve acıya kadar – kayıtsızdır. Ne doğaları gereği iyidirler ne de doğaları gereği kötüdürler ve bu yüzden ne aranmalı ne de kaçınılmalıdırlar.

Elbette Stoacılar bile çoğu şeyi aynı kategoriye sokmanın kafa karıştırıcı olabileceğini biliyordu – biri zararlı görünürken diğeri değilken sağlık ve hastalık nasıl eşit olabilir? Bu yüzden kayıtsızları iki kategoriye ayırdılar: tercih edilenler ve tercih edilmeyenler. Stoacılar zenginliği avantaj sağladığı için tercih edilen bir kayıtsızlık olarak görürler.

Bununla birlikte, tercih edilsin ya da edilmesin, zenginlik yine de bir kayıtsızlıktır. Stoacılar bunun önemsiz ve alakasız olduğunu vurgular; kendinizi maddi meselelerle meşgul etmemelisiniz. Bunun yerine, erdemli, iyi bir yaşam elde etmek ve kısır, kötü bir yaşamdan kaçınmak için daha zengin içsel değerler geliştirmeye odaklanmalısınız.

Başarının Ulaşılamaz Olduğuna İnanırlar – ve Bu Sorun Değil

Okyanus yüzeyinin çok altında boğulmakta olan ve yüzerek yukarı çıkmaya çalışan bir adam düşünün. Ne kadar kulaç atarsa atsın, hala suyun altındadır. Stoacılar için başarı doğrudan erdeme bağlıdır ve boğulan adam Stoacılığın en popüler metaforlarından biridir çünkü erdemin ya hep ya hiç zihniyetini temsil eder. Ya erdemle dolu başarılı bir hayatınız olur (suyun üstünde) ya da olmaz (boğulursunuz).

Ne yazık ki, antik Stoacılar erdem söz konusu olduğunda katı bir çizgi çizmişlerdir: yalnızca Bilge erdemlidir ve hiç kimse Bilge olacak kadar bilge değildir. Peki bu denemeyeceğiniz anlamına mı geliyor? Elbette hayır. Başarının bir ölçüsü de niyetinizde yatar. Tıpkı boğulmakta olan bir adamın su yüzeyine çıkma umuduyla yüzmeye devam etmesi gibi, siz de erdemli bir yaşamı hedeflemeye devam etmelisiniz. Sonuçlar sizin elinizde olmayabilir, ancak çaba önemlidir.

Stoacılar İçin Mutluluk İçsel Bir Varoluş Halidir

Stoacılığın mutluluk için özel bir adı vardır: eudaimonia. Halk arasında bildiğimiz mutluluktan daha fazlası olan eudaimonia, şimdiki anda sakin tepkiler ve hoşnutluk yoluyla elde edilen içsel bir varoluş durumudur. Eudaimonia'ya ulaşmanın ilk adımı kontrol edebileceğiniz şeylere odaklanmaktır. Stoacılar tüm olayları iki kategoriye ayırır: kontrol edilebilenler (düşünceleriniz ve eylemleriniz) ve edilemeyenler (diğer her şey). Kontrol edilemeyen şeyleri düşünmenin hiçbir faydası yoktur; bunlar mutluluğa yol açmaz ve gereksiz stres faktörleri yaratabilir.

Düşüncelerinize ve eylemlerinize öncelik verdikten sonra, şimdiki zamandan memnun olabilirsiniz çünkü sizin için en iyi olana odaklandığınızı bilirsiniz. Artık gelecek ya da geçmiş hakkında endişelenmiyorsunuzdur ama attığınız adımlardan ve geldiğiniz noktadan eminsinizdir. Ancak kontrolün farkına vardığınızda ve içinde bulunduğunuz andan zevk aldığınızda eudaimonia'ya ulaşabilirsiniz.