Marie Curie'nin 1898 ve 1902 arası eşi Pierre Curie ile birlikte radyumu keşfetmesi ve yalıtılması sanki çok basit bir hikayeymiş gibi görülür. Albert Einstein "Tüm ünlüler arasında Madam Curie şöhretin yozlaştıramadığı tek kişidir" demiştir. 1948'de kurulan Marie Curie Cancer Care (Marie Curie Kanser Vakfı) ise onun ismini daha da ölümsüzleştirmiştir. Marie'ye ilki 1903 yılında fizikte, ikincisi 1911 yılında kimyada olmak üzere sıra dışı bir onurlandırmayla iki Nobel Ödülü getiren şey kesin gözlem, mahir düşünce, son teknoloji, kaba kuvvet yöntemleri, aşırı adanmışlık ve şans faktörlerinin yanında fizik ve kimya arasında yarattığı kompleks etkileşim oldu.
Marie Curie (Manya Sklodowska) Kimdir?
Varşova'da yetiştirilişinin başarısında çok büyük payı vardır. Manya Sklodowska'nın (Marie Curie'nin evlenmeden önceki Leh adı) doğum yeri olan Varşova, gençliği boyunca Rusya'nın sıkı yönetimi altında kaldı. Sklodowska ailesinin pek çok üyesi rejime karşı silaha sarıldı. Manya'nın ebeveyni ve öğretmenleri silahsız, entelektüel direnişin önde gelen üyeleriydi. Curie otobiyografisinde Rus eğitmenlerin genellikle Leh öğrencilerine düşman gibi davrandıklarını anımsar.
Manya'nın bu vesileyle edindiği Leh vatanseverlik ateşi aynı zamanda ona bütün kariyerini tanımlayacak olan ve başarma azmi, bilgi tutkusu ve ahlaki kanılardan müteşekkil sade karakterini aşılayan unsurdu. Henüz 10 yaşındayken annesi veremden öldü. Ancak "babası sayesinde kendi yaşındaki çok az kadının aşina olduğu bir entelektüel atmosferde yaşar" diye yazar Marie'nin ikinci kızı Eve Curie.
Okuldan altın madalya ile mezun olduktan sonra, Manya kadınlar için yüksek öğretim seçenekleri eksikliği ve hayatını kazanma gereksinimiyle yüz yüze geldi. Sonunda 3,5 seneliğine mürebbiyelik işini kabul etti. Kazandığı para Paris'te tıp eğitimi alan ablasına gidiyordu, ablası eğitimini tamamlayıp kendi ayakları üzerinde durunca Manya onu takip edecekti.
Marie Curie Kaliteli ve Zorlu Bir Eğitim Alıyor
1891 yılında Sorbonne Fen Fakültesi'ne kaydolan 23 kadın öğrenciden biri oldu. Ama öğrencilik yıllarına dair sözlerinde eğitiminin erkek-egemen akademik dünyada geçtiğinden hiç bahsetmedi. Ayrıca Marie Curie kendisini diğer kadınlara örnek göstermek isteyen feminist girişimleri de asla desteklemedi.
Üç yıllık zorlu eğitimden sonra, licence es sciences (bilim lisansı) sınavını birincilikte, licence es mathematiques (matematik lisansı) sınavını ikincilikle verdi. Profesörlerden biri onu laboratuvarda Marie'nin araştırmalarına uygun imkanlar olabileceği umuduyla basınç elektriği –kristal, seramik ve kemik gibi belli katı maddelerde toplanan elektrik yükü – ve sıcaklığın manyetizma üzerindeki etkisi üzerine çalışmalarıyla halihazırda saygınlık kazanmış kendisinden yaşça büyük Pierre Curie ile tanıştırdı.
Polonya ve Fransa'daki geçmiş deneyimlerindeki benzerlik çarpıcıydı. 1895 yılında evlendiler ve ilk çocukları (daha sonra o da Nobel kazanacak) Irene'nin 1897 yılında doğumundan sonra beraber çalışmaya başladılar. Takip eden birkaç sene içerisinde laboratuvar defterlerindeki el yazıları birbirini izler. Çiftin aralarında sadece sürekli fikir alışverişi yoktu, bir "enerji değişimi" de vardı, der Henri Poincare, "her araştırmacının karşı karşıya kaldığı geçici cesaret kırılmalarının kesin çaresi."
Henri Becquerel ve Uranyum Işıması
Henri Becquerel uranyum ışımasını 1896'da Paris'te, Wilhelm Röntgen'in X Işını ve belli maddeler üzerindeki parlaklık veren etkilerine dair yakın zamanlı keşfini incelerken keşfetti. Becquerel, ham fotografik plaka çevresine sarılmış iki adet kalın siyah kağıt üstüne, ince kristal tabaka halinde ışık yayan bazı mineraller yerleştirip saatlerce parlak güneş altında bırakarak test yaptı. Güneş ışığının da floresan da kağıt sebebiyle plakada etki yapmayacağı, ama herhangi "görünmez floresanın" plakada koyu lekeler şeklinde tespit edilebileceği fikrindeydi.
Uranyum tuzunu kullanarak kağıdın mineralden gelen ışımayı geçirdiğini keşfetti: Fotoğraf plakasının bir kısmı mineral tabakasının koyu silueti ile bulanıklaşmıştı. Bu nedenle güneş ışığının uranyumdan görünmez ışınların yayılımını uyardığını varsaydı. Ama daha sonra havanın bulutlu olduğu günler araya girdi. Hayal kırıklığı içindeki Becquerel, hazırladığı uranyumlu plakaların bir kısmını içeri aldı ve laboratuvardaki çekmecesine koydu.
Daha sonra bu filmleri banyo ettiğinde büyük bir şok yaşadı. Tahmin ettiği gibi uranyum tabakasından çok zayıf gölgeler bulmamış, bunun yerine "siluetler çok yoğun belirmişti, o an etkinliğin karanlıkta devam ettiğini düşündüm" diye yazar Becquerel. Aslında Radyoaktiviteyi keşfetmişti (bu keşfi için 1903'te Curielerle birlikte Nobel Fizik Ödülü'nü alacaktır), ama bu olguya isim vermedi, herhangi bir açıklaması da yoktu.
Hassas Deney Süreci
Curieler çeşitli mineralleri mümkün olduğunca hassas testlere tabi tutarak bu yeni ışıma olgusunu incelemeye karar verdi. Becquerel radyoaktivitenin fotoğraf plakalarını etkilemenin yanı sıra elektriklenmiş cisimlerin yükünü boşalttığını da göstermişti. Bu tür iyonlaştırıcı ışımayı saptamak için Pierre aşırı derecede hassas akım-ölçer bir cihaz tasarladı; kuvars basınç elektriği terazisi ile birleştirilmiş bir elektrometre. Alet temelde bir kondansatör (iyonlaşma odası), elektrik potansiyelindeki farkları ölçmek için bir elektrometre ve basınç elektriği üretmek için kuvars kristallerinden meydana geliyordu.
Basınç elektriği kristalleri, mekanik basınç altında kristal yüzeyleri üzerinde çok küçük elektrik polarizasyonu üretme özelliğine sahiptir. Bu durumda, kristalin altına asılı küçük ağırlıklarla yaratılan basınç polarizasyonu üretmiştir. Test edilecek toz haldeki madde, 100 voltluk akümülatörün bir kutbuna bağlanmış kondansatörün alt tepsisine, ince bir tabaka şeklinde yayılmıştı. Üst tepsi elektrometrenin terminallerinden birine, diğer terminal ise kuvars kristalinin tepesine bağlanmıştı. (Kristalin altı, akümülatörün diğer kutbu gibi, topraklanarak elektrik devresi tamamlanmıştı).
Marie Curie işlemi gerçekleştirirken, maddenin ışıması ile kondansatör içindeki havanın iyonlaşması sonucu her iki tepsideki elektrik yükündeki yavaş artış, kuvars kristaline kademeli olarak ağırlık eklenmesiyle üretilen elektrik yükü artışıyla dengelendi. Denge noktası elektrometreyle saptandı. Bu, altında küçük bir ayna bulunan iletken platin tele asılı, kendi ekseni çevresinde dönen alüminyum bir yapraktan yapılmıştı; dönen aynaya düşen ışık ışını, dereceli cam ölçekte bir ışık noktası üretti. Bu nokta ölçeğin (sıfır kabul edilen) orta noktasına düştüğünde, kondansatörün üst tepsisinin elektrik yükü ve kuvars elektrik basıncı kristallerininki tamı tamına aynıydı.
Buradaki püf noktası deney sürdürülürken ışık noktasını merkezde tutmaktı. Marie Curie mümkün mertebe hareketsiz durarak, bir eliyle kristallere birbiri ardınca ağırlıklar eklemeli, diğer eliyle kronometreyi başlatmalı ve durdurmalı ve aynı zamanda gözleriyle ışık noktasını sürekli takip etmeliydi. Deneyin başlamasından T zaman sonra, kondansatör tepsisindeki Q yükü kristaldeki yükle eşitti. Işımanın sebep olduğu elektrik akımı o noktada saniyede geçen elektrik yüküydü – yani Q/T.
Nisan 1898'de Marie Curie tek başına çalışırken şunları raporladı: "İki uranyum minerali, uranyum cevheri (uranyum oksit) ve kalkolit (uranil bakır fosfat) uranyumun kendisinden çok daha aktifler. Bu olgu çok dikkate değerdir ve bu minerallerin uranyumdan çok daha aktif bir element içerebileceğini akla getirir." Doğada kendiliğinden bulunan kalkolit amperin milyonda birinin 52 milyonda biri akım üretirken, yapay üretilen kalkolit amperin milyonda birinin 9 milyonda biri akım üretiyordu.
Polonyum ve Radyum
Elbette ikinci adım bu bilinmeyen elementi izole etmeye çalışmaktı. Pierre, kimyagerden çok fizikçi olmasına rağmen, çalışmalarında Marie'ye tam zamanlı katıldı. İzolasyonun birkaç hafta alacağını tahmin etmişlerdi. Ancak, gerçekleşmesi, onların, özellikle de Marie'nin birkaç yılını aldı. Bununla kalmayıp Marie'nin bütün hayatının akışını belirledi. Kimyager bir meslektaşlarının yardımıyla, Curieler bir saflaştırma yöntemi geliştirdiler ve uranyumdan 400 kat daha aktif bir madde ürettiler.
İlk kimyasal analizlerden ve takip eden spektroskopik analizlerden alınan sonca göre, uranyum cevherinde en az iki yeni elementin mevcudiyeti açıktı. Temmuz 1898'de ilk elemente polonyum, Aralık'ta ikinci elemente radyum adını verdiler. Ortak makaleleri "Uranyum cevherinde içerilen yeni radyoaktif madde üzerine" başlığını taşıyordu, "radyoaktif" teriminin bilimsel ilk kullanımıydı.
Tonlarca uranyum cevherini ağır işçilikle saflaştırdıktan sonra, 1902'de elde ettikleri son ürün, 0,1 gram – küçük bir çay kaşığının on beşte biri – saf radyum klorördü. Ama bu miktar Marie'nin radyumun atom ağırlığını 225 olarak tespit etmesi ve radyumu Dimitri Mendeleyev'in periyodik tablosunda alkali toprak metallerde baryumun altına yerleştirmesi için yeterliydi.
1899'da uranyum cevherinde aktinyum elementini keşfeden kimyager Andre Debierne ile çalışarak 1910 yılında, radyumu saf metal haline getirdi. Saf radyum diğer radyoaktif maddelerin kıyaslanmasında, özellikle de ışın tedavisinde, standart oldu. Fiziksel kimyager ve Nobel Ödüllü Jean Perrin 1924'te şöyle yazmıştı: "Bugün, [radyumun izolasyonunun] radyoaktivitenin tüm yapısının dayandığı köşe taşı olduğunu söylemek, abartı olmayacaktır."
Marie Curie'nin Ölümü
Pierre Curie'nin 1906 yılında Paris'te bir trafik kazası sonucu ölmesi Marie Curie için, hayatının geri kalanına gölge düşüren acı bir darbe oldu. Ama bilime adanmışlığından da hiçbir şekilde vazgeçmedi. Hemen profesör olarak Pierre'nin yerine atandı ve eğitim gördüğü Sorbonne'da ders veren ilk kadın oldu. 1914 yılında, Marie'nin yönetiminde Paris Üniversitesi'nde Radyum Enstitüsü laboratuvarları tamamlandı. Burası zamanla nükleer fizik ve kimyanın evrensel merkezi oldu. Irene ve Frederic Joliot-Curie yapay radyoaktivite keşiflerini 1934'te burada gerçekleştirdi.
Radyoaktivitenin tıptaki uygulamaları Marie'yi giderek daha fazla meşgul ediyordu; I. Dünya Savaşı sırasında Fransız Radyoloji Servisi'nin başına geçti ve cephenin ön saflarında röntgen cihazını taşıyan ambulansı bilfiil kendisi sürdü. Haute – Savoire'deki bir sanatoryumda, nispeten erken yaşta, 67'sinde, kuşku yok ki yıllar boyu yüksek miktarda radyoaktif maddelere uzun süre maruz kaldığı için lösemiden öldü.
Marie Curie Sözleri
- "Hayatta korkulacak hiçbir şey yoktur, sadece anlaşılması gerekir. Şimdi daha çok anlamanın zamanıdır, böylece daha az korkabiliriz. "
- "İnsanlar hakkında daha az, fikirler hakkında daha fazla meraklı olun."
- "Hayat hiçbirimiz için kolay değil. Ama bundan ne olmuş? Azme ve hepsinden yukarıda kendimize güvene sahip olmalıyız. Bir şeye yetenekli olduğumuza ve ulaşmamız gereken şeyin bu olduğuna inanmalıyız."
Marie Curie Hakkında Sık Sorulan Sorular
Marie Curie neyi başardı?
Marie Curie, kocası Pierre Curie ile birlikte çalışarak 1898 yılında polonyum ve radyumu keşfetti. 1903 yılında radyoaktiviteyi keşfettikleri için Nobel Fizik Ödülü'nü kazandılar. 1911'de saf radyumu izole ettiği için Nobel Kimya Ödülü'nü kazandı. I. Dünya Savaşı sırasında X-ışınları üzerine yaptığı çalışmaların ardından radyoaktif maddeler ve bunların tıbbi uygulamaları üzerine çalıştı.
Marie Curie hangi ödülleri kazandı?
Marie Curie, Henri Becquerel ve kocası Pierre Curie ile birlikte 1903 Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü. Kendisi 1911 Nobel Kimya Ödülü'nün de tek sahibiydi. Nobel Ödülü kazanan ilk kadın ve iki farklı alanda ödül kazanan tek kadın oldu.
Marie Curie neden önemlidir?
Marie Curie'nin fiziğe katkıları, iki Nobel Ödülü'nün de gösterdiği gibi sadece kendi çalışmalarıyla değil, aynı zamanda sonraki nesil nükleer fizikçiler ve kimyagerler üzerindeki etkisiyle de muazzamdı. Çalışmaları nötronun ve yapay radyoaktivitenin keşfine giden yolu açmıştır.
Marie Curie keşif için nereden ilham aldı?
1896 yılında Henri Becquerel tarafından radyoaktivitenin keşfedilmesi Marie ve Pierre Curie'ye bu fenomeni daha fazla araştırmaları için ilham verdi. Radyoaktivite belirtileri için birçok madde ve minerali incelediler. Pitchblende mineralinin uranyumdan daha radyoaktif olduğunu buldular ve başka radyoaktif maddeler içermesi gerektiği sonucuna vardılar. Bu mineralden daha önce bilinmeyen ve her ikisi de uranyumdan daha radyoaktif olan iki elementi, polonyum ve radyumu elde etmeyi başardılar.
Marie Curie neyi keşfetti ve bu keşif neden önemliydi?
Fiziksel olarak zorlayıcı ve nihayetinde ölümcül işlerle dolu bir kariyere rağmen yorulmak bilmeden polonyum ve radyumu keşfetti, radyasyonun tıpta kullanımını savundu ve radyoaktivite anlayışımızı temelden değiştirdi.
Radyasyonu kim buldu?
1896 yılında Henri Becquerel, uranyumun radyoaktif özelliklerini keşfettikten sonra Paris'teki Bilimler Akademisi'ne radyoaktivitenin keşfini duyurdu.
Kaç kişinin iki Nobel Ödülü var?
İki ödül sahibi aynı alanda olmamakla birlikte iki kez verilmiştir: Marie Curie (Fizik ve Kimya) ve Linus Pauling (Kimya ve Barış).
Neden Marie Curie bu kadar radyoaktiviteye maruz kaldı?
Defterleri radyoaktifti. Marie Curie 1934 yılında aplastik anemiden öldü (muhtemelen radyumla yaptığı çalışmalardan dolayı çok fazla radyasyona maruz kalmasından dolayı). Marie'nin defterleri bugün hala Fransa'da kurşun kaplı kutularda saklanmaktadır, çünkü radyumla çok kirlendikleri için radyoaktiftirler ve uzun yıllar boyunca da öyle kalacaklardır.
Marie Curie radyumun tehlikelerini biliyor muydu?
Radyumun olağanüstü güçlerinin olduğu kadar tehlikelerinin de -o zamanki bilgi birikiminin elverdiği ölçüde- tamamen farkında olan Curie, önce kendi laboratuvarını düzenledi. Araştırmacılara düzenli olarak kan testleri yaptırmalarını, egzersiz yapmalarını ve temiz hava almalarını önerdi.
Marie Curie'nin rüyası neydi?
Bağımsız bir Polonya için yanıp tutuşuyordu, zira Rusya yönetimi altında Polonya halkının, özellikle de entelektüellerin pek bir umudu yoktu. Ancak Marie Curie bu koşullarda imkânsızı başardı: yüksek öğrenimi seçti.
Marie Curie'nin en sevdiği yemek neydi?
Paris'te eğitimini sürdürürken Curie tutumlu bir şekilde yaşadı ve çoğunlukla tereyağlı ekmek ve çay yedi; bu diyet sık sık açlıktan bayılmasına neden oldu.
Marie Curie'nin IQ'su kaçtı?
IQ 180-200. Marie Curie Nobel Ödülü'nü kazanan ilk kadın olmakla kalmadı, aynı zamanda bu ödülü iki kez kazanan ilk kişi oldu.