Otuz Yıl Savaşları'nın Nedenleri, Sonuçları ve Önemli Muharebeler

Kutsal Roma İmparatorluğu bölgesi, 17. yüzyılın ilk yarısında Otuz Yıl Savaşı olarak bilinen bir dizi acımasız dini ve siyasi savaşla sarsıldı.

otuz yıl savaşları

Otuz Yıl Savaşları (Otuz Yıl Savaşı) olaylarına giden yollar nasıl döşendi? Hangi çarpışmalar yapılarak hangi sonuçlar elde edildi? Sinirli bir Protestan topluluğu, tabancalarını ve tüfeklerini sağa sola ateşleyerek Prag caddelerinde, Bohemya'nın katolik yönetiminin kalesi Hradcany Şatosu'na doğru ilerliyordu. Avluyu geçip merdivenleri çıkarak dört valinin krizle ilgili olarak toplandığı yüksek mahkeme salonuna ulaştılar.

23 Mayıs 1618 günü sabahında Protestanlar herhangi bir anlaşmayı düşünecek ruh halinde değildi. Viyana'ya giden Katolik Kral Matthias Prag'tan kaçmış ve şehri katolik valilerin kontrolüne bırakmıştı. Bu valiler arasında, Protestan kiliselerinin yapımını yasaklamış ve karşı çıkanları hapsetmiş olan iki aşırılıkçı Jaroslav Von Martinitz ve William Slavata da vardı.

Ülke içindeki Protestanlar isyan planları yaparken Hollanda, İngiltere ve İsveç gibi Protestan ülkelerden destek bekliyorlardı. Ne var ki olacakları hiç kimse öngörmemişti: Bastırılmış siyasi ve dini duyguların serbest kalması sonraki otuz yıl boyunca Avrupa'yı parçalara ayıracaktı. O an için asiler kendi problemleriyle ilgileniyorlardı. Liderleri Kont Matthias von Thurn, Martinitz ve Slavata'nın öldürülmesini istemişti. Odaya doluşan kalabalık korku içindeki dört valiyi ve Philip Fapricius adlı katibi duvara sıkıştırarak etkisiz hale getirdi. Bunlar arasında yalvaran iki tanesinin gitmesine izin verdiler. Fakat Martinitz ve Slavata'ya ölümle tehdit ederek saldırdılar. İçlerinden biri pencereden atılmasını önerdi. Kalabalık kendinden geçmiş bir şekilde bu fikre katılacaktı.

otuz yıl savaşları otuz yıl savaşı
Katolik valilerin Protestanlar tarafından pencereden atılması isyanın başlangıcı oldu

Bu bir linç eylemi değil, önceden tasarlanmış bir ayaklanmaydı. Dolayısıyla liderlerinin süreci başlatmak için dramatik ve itiraz edilemeyecek bir işarete ihtiyacı vardı. Yüz yıldan uzun bir süre önce Bohemyalı din reformcusu Jan Hus'un yandaşları düşmanlarından kurtulmak için hepsini pencereden atmıştı. Yani bu yöntem o anda, bağımsızlığı iddia etmenin en uygun yolu olarak göründü.

Martinitz ilk sıradaydı. Pencerenin kenarına getirildi ve aşağı atıldı. 15 metre yükseklikten kale hendeğine düştü. Düşerken İsa ve Meryem'in adını seslenecekti.

İsyancılardan biri "Meryem'in ona yardım edip etmediğini göreceğiz" diye bağırarak alay etti ve Martinitz'in son halini görebilmek için pencereden dışarı uzandı, "Tanrı adına" diye bağırdı. Tanrı yardım etmiş, Martinitz ölmemişti. Kalenin çevresindeki hendeğin gübre yığınıyla dolu olması hafif yaralarla kurtulmasını sağlamıştı.

Hendeğe Uzatılan Merdiven

Asiler o sırada Slavata'ya yöneldi, elleri yağmur yüzünden kayana kadar direndi ve pencerenin çerçevesine tutunmaya çalıştı. Düşerken bir saçağa çarparak ağır yaralandı. Asiler son olarak şanssız bir katibi yakalayıp, onu da pencereden aşağı attılar.

otuz yıl savaşları otuz yıl savaşı
Protestanlar iki valiyi de gülerek ölüme göndermeyi denediler

Martinitz yukarıdaki kalabalığın alaylı bağrışlarına aldırmayarak Slavata'yla ilgileniyordu. Hizmetkarları aşağıya bir merdiven uzattılar ve Martinitz ile Fabricius acı içinde yukarı tırmanabildi, Slavata ise taşınarak çıkarıldı. O sırada kalabalık hedefine ulaşmanın verdiği memnuniyetle dağıldı. Yapılan saldırı amacına ulaşmış ve bir devrim başlamıştı. Daha sonra Çekoslovakya'nın bir parçası olacak olan Bohemya bağımsızlığa yaklaşmış gibi görünüyordu. Bir Protestan meclisi geçici hükümet tayin etti. Sonra da bir ordu kurulması kararı alındı. Cizvitler ülkeden kovuldular.

Fakat bunun ötesini kimse göremiyordu ve organize olmaya başlamıyordu. Katolikler güçlü olmaya devam ettiler. Servetleri bağımsız bir Bohemya'yı güçlendirebilecek olan üyelerden meydana gelen parlamento tereddüt içindeydi. Protestan gruplar arasındaki çekişme birliği baltaladı. Bohemya bir yıl boyunca bağımsızlığın eşiğinde kaldı. İsyan bir krala verilen gözdağından daha fazlasıydı; çünkü Matthias egemenlik alanı Avusturya, Polonya, Almanya ve İtalya'yı kapsayan, bir kolu İspanya'yı yöneten Habsburg hanedanlarının bir üyesiydi.

Habsburglar Avrupa'daki eskimiş devletleri bir araya getiren dini ve siyasi birliği yaşatma görevini üstlenmiş Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun hakimiyetine, ulusal egemenliğine ve dini kuralcılığa karşı güçlü bir tehdit oluşturduğundan, sürmesine izin verilemezdi.

Kral V. Friedrich ve Çöküş

Fakat Matthias bunu engelleyecek biri değildi. 1619 yılında yaşlı, hasta ve çocuksuz bir adam olarak öldü ve yerini, aynı zamanda 11. Ferdinand adıyla Kutsal Roma Cermen İmparatoru unvanını da devralan kuzeni Ferdinand'a bıraktı. Bohemyalılar onu 1617 yılında, Protestanlığa hoşgörü göstereceği yönündeki vaadi nedeniyle tahtın varisi olarak tercih etmişlerdi.

otuz yıl savaşları otuz yıl savaşı
Beyaz Dağ Çarpışması'nda Kral V. Friedrich imparatorluğun güçleri karşısında kaçmayı tercih etti

Ancak son yaşananlar Bohemyalıların fikrini değiştirdi. Onun yerine, Ren kıyısındaki Aşağı Pfalz eyaletinin elektörü V. Friedrich'i seçtiler. Bu tercih çok parlak bir fikir gibi görünüyordu. Habsburg topraklarını bölen bu iki devletin tek elden yönetilmesi Katolik Habsburgların önünü kesebilirdi. Böylece Friedrich, Avrupa'daki yeni güçler dengesinin anahtarı olacaktı.

Ne var ki işler kısa zamanda siyasi bir felakete dönüştü. Daha Kasım 1619'da taç giyişinden itibaren Friedrich'in bir lider olamayacağı belli oldu. Bohemyalılar birlik içinde hareket edemediler. Dışarıdan hiç yardım gelmedi. Aralarında bölünmüş olan deneyimsiz ve parasız Bohemyalılar endişe içinde sonucu beklediler. Kasım 1620'de İmparatorluk ordusu Prag yakınlarındaki Beyaz Dağ Çarpışması'nda V. Friedrich'i yendi ve şehri geri aldı. "Kış Kral" Friedrich Bohemya'yı kaderine terk ederek savaşmaya gitti. 27 isyankar idam edildi. Protestanların topraklarına el kondu ve İmparatorluğun paralı askerleri yeni soylu sınıfı haline geldi. Ülkede eğitim Cizvitlerin ellerine bırakıldı.

Soyluların ve şehir ahalisinin dört bini dahil 36.000 aile göç etmek zorunda kaldı. İsyanın ortaya çıkardığı dinamikler Avrupa'yı Otuz Yıl Savaşları'na sürüklerken, Bohemya tekrar karanlığa gömüldü.

Otuz Yıl Savaşları'nın Nedenleri

Otuz Yıl Savaşı'nda bir çiftliği yağmalayan askerler.
Otuz Yıl Savaşları'nda bir çiftliği yağmalayan askerler.

1618 yılından 1648 yılına kadar süren Otuz Yıl Savaşları Savaşı'nın gerçek nedenleri, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'ndaki dini düşmanlıklarda ve de imparatorluğun Habsburg Hanedanı'na mensup hükümdarları ile diğer ülkelerin, özellikle de Fransa'nın hükümdarları arasındaki bitmek bilmeyen rekabette saklıdır.

1600'lü yıllarda Avrupa'nın sınırlarında giderek güvenli devletler (Fransa, İspanya, Hollanda, İngiltere ve İsveç) oluşmaktaydı. Fakat Avrupa'nın merkezinde, İmparatorluk Roması'nın kalıntısı olan ve yalnızca ismen imparatorluğa bağlı olan devletler ve bağımsız şehirlerden oluşan Kutsal Roma Germen İmparatorluğu yer alıyordu.

Sadece Kutsal Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu değil, Orta Avrupa'yı Habsburg Hanedanı'ndan gelen krallar da yönetiyordu. Macaristan'da onların kontrolündeydi. İspanya'da ve İspanya vasıtasıyla Yenidünya'daki kocaman ve zengin İmparatorlukta da Habsburg hanedanından biri hüküm sürüyordu. Protestanlığın sürekli yayılarak Protestan nüfusun artışı imparatorluğun sözde birliğini ve bir anlamda tüm Avrupa'nın ruhani birliğini sarsıyordu. 1555 yılında yapılan Augsburg Barışı Protestanlığın varlığını kabul etmiş oluyor ve Katolik ve Lutherci nüfus alanlarının hükümdarların dinine göre belirlenmesini sağlayan reformları kapsıyordu. Bu uzun vadeli bir çözüm değildi. Fakat en az 50 yıl süreyle zemindeki hoşnutsuzluğun üstünü örttü.

Baltık bölgesini kontrol etmek isteyen İsveçlilerin ve Danimarkalıların Almanya'daki Protestanlara cesaret vermeleri yeni gerilimlere yol açmıştı. Bu arada Habsburg misilleme yapmak için dışarıdaki Protestanları destekleyen Fransa'yı ve Fransa Kralı IV. Henry'yi tesir altına almaya çalışıyordu. Eski Protestan sömürgesi Hollanda'yı geri almak için uğraşan İspanya, başka bölgelerdeki Protestan karşıtı hedefler için parasal kaynak sağladı.

Bohemya'dan sıçrayan kıvılcımlar işte bu çelişen çıkarların, ihtirasların ve artık saklanamaz hale gelen eski anlaşmazlıkların tam ortasına düşüyordu

Otuz Yıl Savaşları'nda Neler Yaşandı?

İsveç Kralı'nın Lützen Çarpışması sırasında öldürülme anının resmedilmesi
İsveç Kralı'nın Lützen Çarpışması sırasında öldürülme anının resmedilmesi

Prag'daki Katolik valilerin pencereden atılma olayının (yazının ilerleyen bölümlerinde anlatılıyor) ateşlediği Bohemya İsyanı 1627 yılında bastırıldı. Bununla birlikte Otuz Yıl Savaşları, ardı ardına başrolü üstlenecek olan farklı ulusların katılımıyla 21 yıl daha devam etti.

1625 ile 1629 yılları arasındaki dört sene boyunca Danimarka, Hollanda ve İngitere'nin, Hollanda'yı huzursuzluk yaratan sömürgesi olarak gören İspanya'ya karşı kurdukları siyasi ittifak ön plandaydı. Albrecht Von Wallenstein komutasındaki imparatorluk orduları İngilizleri ve Danimarkalıları geri çekilmeye zorladı. İmparator Ferdinand Katoliklerin haklarını ve Alman prensleri üzerindeki Habsburg otoritesini geri isteme fırsatını kaçırmadı. Her iki mezhepten prensler de buna rıza göstermedi ve sonra da Wallenstein'in görevden alınması için baskı yaptılar.

1630 yılında "Kuzeyin Aslanı" Kral Gustaf Adolf tarafından yönetilen İsveç, Habsburglara ve Katolikliğe karşı Protestanların yanında savaşa girdi, Gustaf parlak taktiklerle Almanya'nın kalbine ulaştı.

Wallenstein, imparatorluğu koruması için geri çağrıldı ve başarılı oldu. 1632 yılında Lützen Muharebesi'nde Gustaf Adolf öldü, fakat İsveç ordusu zafer kazandı; bununla beraber İsveç ordusu iki yıl sonra Almanya'dan çıkarıldı.

Fransa 1635 yılında Habsburgları zayıflatmak ümidiyle ordularını Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu'nun İspanyol güçleriyle savaşa gönderdi. Siyasi nedenlerle Katolikler birbirleriyle savaştı. Fransa, İngiltere ve Hollanda'yla başarı olasılığı olmayan bir ittifak kurdu ve İspanyolların Paris'e doğru ilerleyişi savuşturuldu.

Artık savaşan taraflar savaşmaktan yorgun düşmüşlerdi ve barış yapmaya hazırdı. İki savaş (biri Fransa, İspanya ve Hollanda, diğeri ise Rusya ve Polonya arasında) 10 yıl daha devam ettiyse de, Vestfalya Antlaşması (1648) Avrupa'nın savaşçı yüreğine bir miktar barış getirdi.

Otuz Yıl Savaşları'nın Sonuçları

Otuz Yıl Savaşı'nın sonuçları / Vestfalya Antlaşması
Savaş Habsburg Hanedanı'na ciddi zararlar verdi.

1648 yılında Otuz Yıl Savaşları'nı sonlandıran Vestfalya Barışı, zaman içerisinde ordularını, sivil hizmet birimlerini oluşturacak hükümetlerce yönetilen ve egemen devletlerden oluşan modern Avrupa'nın taslağını çiziyordu. En zengin ve yoğun nüfuslu olan Fransa Avrupa'nın baskın gücü haline gelmişti. Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu çökmüştü. Gelecekte yalnızca Avusturya-Macaristan'la sınırlı kalacak, Habsburglar merkezi Alman eyaletlerini bir daha asla kontrol edemeyecekti. Bu arada Saksonya, Bavyera ve Brandenburg (gelecekteki Prusya) bağımsız eyaletler haline geldiler.

Başlıca savaş nedenini dini heveslerin oluşturduğu bir 100 yıldan sonra milliyetçilik yükselişe geçmişti. Avrupalı devlet adamları bir daha halkların dini geleceğini belirlemeye çalışmayacaktı. Liderler hükümleri altında bulunanlara vaaz verebiliyor, fakat giderek daha az baskı uyguluyorlardı. Hoşgörü bir adım daha ilerlemişti.

Otuz Yıl Savaşları'ndaki Ölü Sayısı

Tarihçiler, Otuz Yıl Savaşları esnasındaki ölümlerin ve tahribatın kapsamı konusunda aynı fikirde değildir. O günlerde anlatılanlara göre milyonlarca insan ölmüştü. Almanya nüfusunun dörtte üç oranında azaldığı rivayet edilmiştir. Söylendiğine göre kıtlık yaygın olup hatta yamyamlık bile yapılmıştır.

Bu iddialarda kuşkusuz gerçeklik payı vardır. Ordular küçük olmalarına rağmen sıradan insanların yaşamları üzerindeki etkileri ağır olabiliyordu. Birlikler tarlaları ve evleri yağmalamaktaydı: Askerlerin ve mültecilerin arasında vebayla sık sık karşılaşılıyordu. Pahalılık kasıp kavuruyor, haraç olayları artıyor, köylüler vergilendiriliyor, göç ettiriliyor, malları yağmalanıyor ve sürgüne gönderiliyordu.

Savaşta yüz binlerce insan öldü. Bununla beraber felaketin kapsamıyla ilgili iddiaların bazıları abartılı görünmektedir. Veba salgınlarının yaşandığı yerlerdeki ölüm oranları hiçbir zaman yüzde 12'yi aşmamış ve Avrupa'nın yaşadığı Kara Ölüm Veba yıllarının yüzde 30'lara varan ölüm oranının altında kalmıştı.

Tahribat da aynı şekilde abartılmıştı. Seferler uzun sürmemiş, esas olarak dağ ve nehir geçitleri gibi stratejik bölgelerde gerçekleştirilmişti. Şehirler direnmişti. Askeri operasyonlar aslında ticareti arttırmıştı. Çünkü bulundukları yerde hangi ordu duruma hakim olursa olsun işlere devam ediliyordu. Leipzig beş saldırıya uğramış ve sekiz yıl süreyle İsveçliler tarafından işgal edilmişti. Fakat her yıl kurulan Leipzig fuarı hiç iptal edilmemiş ve şehirde yapılan ticaret kesintiye uğramamıştı.

Yaklaşık bir tahmin savaş esnasında Almanya'nın nüfusunun 21 milyondan 13 milyona kadar indiğini ileri sürmektedir. Fakat bu inanılmaz rakam bile felaketin büyüklüğüyle ilgili 17. yüzyıldaki iddiaların çok uzağında kalıyor.

Otuz Yıl Savaşları'nın En Önemli Muharebeleri

İşte Otuz Yıl Savaşları'nın en önemli muharebelerinden bazıları.

Beyaz Dağ Muharebesi: Otuz Yıl Savaşı'nın İlk Büyük Muharebesi

8 Kasım 1620'de Otuz Yıl Savaşı'nın ilk büyük çatışması Beyaz Dağ'da patlak verdi. Çek Protestanlar ve paralı askerlerden oluşan bir ordu, birleşik imparatorluk ve Katolik orduları karşısında ezici bir yenilgiye uğradı. Otuz Yıl Savaşı'nın 1618'den 1624'e kadar süren Çek bölümü bu savaşla sona erdi.

II. Ferdinand komutasındaki yaklaşık 27.000 İmparatorluk askeri, Anhaltlı Christian komutasındaki 15.000 Çek paralı askerine karşı galip geldi. Birleşik imparatorluk ordusunda General Charles Bonaventure de Longueval liderliğindeki imparatorluk paralı askerleri ve Kont Johann Tilly liderliğindeki Alman Katolik Birliği birlikleri vardı. İmparatorluk ordusunun saflarında Otuz Yıl Savaşı'nın gelecekteki en ünlü generali Wallenstein ve Fransız filozof Rene Descartes vardı.

Çekler yaklaşık 4.000 asker kaybederken, imparatorluk ordusu sadece 700 asker kaybetmiştir. Savaşın ardından ünlü Tilly Prag'ı kuşattı ve ayaklanmayı bastırdı. Pek çok Çek Katolikliğin geri gelmesinden memnundu, ancak ülkenin Protestan aristokrasisinin çok büyük bir bölümü ya ülkeyi terk etti ya da dönüşüm sırasında öldürüldü. Ferdinand, soyluları mülklerine yerleştirerek Habsburg'un Çek toprakları üzerindeki hakimiyetini önümüzdeki üç yüzyıl boyunca güvence altına aldı.

Birinci Breitenfeld Muharebesi: İlk Büyük Protestan Zaferi

Otuz Yıl Savaşı'nın en önemli askeri çarpışmalarından biri 17 Eylül 1631'de, Birinci Breitenfeld Muharebesi'nin yapıldığı yerde meydana geldi. Bu savaşın sonucu, İsveç ordusunun imparatorluk birlikleri tarafından önceleri yeterince takdir edilmeyen üstünlüğünü teyit etmiştir. Otuz Yıl Savaşı sırasında İsveç kralı II. Gustav Adolf (Gustavus Adolphus olarak da bilinir) ilk büyük Protestan zaferini elde etti.

Habsburg birliklerinin komutanı Mareşal Kont Johann Tilly idi. İmparatorluk birlikleri bir süre direndilerse de sonunda geri çekilmek zorunda kaldılar. 7000 İmparatorluk askeri öldürüldü ve 6000'i de esir alındı; esirlerin çoğu daha sonra İsveçliler için paralı asker oldu. Bununla birlikte, çatışma yaklaşık 3000 İsveçlinin hayatına mal oldu. Yenilginin yaklaştığını gören Tilly, yaralanmasına rağmen muhafızlarıyla birlikte kaçtı.

Breitenfeld Muharebesi'nin de kanıtladığı gibi, İsveç ordusunun organizasyonu karşılaştığı imparatorluk birliklerinden daha üstündü. Devasa İmparatorluk ordusuyla karşı karşıya geldiklerinde, hareketli tugaylar manevra kabiliyeti açısından daha iyiydi. Böylece İsveçliler kazanarak Protestan davasının ilk büyük başarısını elde etmiş oldular. İsveç kralı kendisini Protestan çıkarlarının güçlü bir savunucusu ve koruyucusu olarak konumlandırmayı başarmış ve Almanya'daki Protestan uluslar üzerindeki lider konumunu sağlamlaştırmıştır. Bu, Katolik Birliği için Otuz Yıl Savaşı'nın ilk önemli kaybıydı.

Lützen Muharebesi: Protestanlığın Koruyucusu Öldü

Kral Gustavus Adolfus (II. Gustaf Adolf), 1632 baharında Nürnberg'i fethedip Tuna'yı geçtikten ve şehri ele geçirdikten sonra, Münih'teki üssünden Viyana üzerine yürüdü. Ferdinand duyduğu endişe nedeniyle Wallenstein'a ulaştı ve o da Saksonya'ya büyük bir kuvvet göndererek karşılık verdi. Gustavus sonunda ona yetişti ve Kasım ayında Lützen kasabası yakınlarında savaştılar.

İmparatorluk kuvvetleri toplam 25.000 askerden oluşurken, Gustavus Adolfus sadece 18.000 İsveçli ve müttefiklerinden yardım isteyebildi. Bu sırada Mareşal Pappenheim ve 8.000 kişilik ordusu Wallenstein'ı desteklemek için yola çıkmıştı. İsveç ordusu nihayetinde galip gelse de, Gustavus Adolfus çatışmada öldürüldü. Bunun dışında İsveçliler 6,000 adam kaybederken imparatorluk tarafı sadece 3,500 kayıp verdi. II. Ferdinand'ın Almanya'daki Protestanlığı ortadan kaldırma girişimi başarısız olduğundan, Kral'ın ölümü inanç için büyük bir kayıptı.

Ancak imparator barış görüşmelerine yanaşmadı ve bu nedenle hiçbir görüşme yapılmadı. Ancak İsveç, Kral Gustavus Adolfus'un ölümünden sonra Protestan Şansölye Alex Oxenstierna'nın liderliğinde gelişmeye devam etti.

Nördlingen Muharebesi: Katoliklerin Zaferi

1634'te birleşik İspanyol ve İmparatorluk Ordusu ile İsveç ve Sakson kuvvetleri arasında bir çatışma yaşanacaktı. İsveç'in Bavyera'daki ilk başarıları Landshut'un kontrolünü ele geçirmek ve General Johann von Aldringen'i ortadan kaldırmak oldu. Buna karşılık imparatorluk ordusu dur durak bilmeden ilerlemeye devam etti.

Regensburg ve daha sonra Donauwörth imparatorluk birliklerinin eline geçen ilk şehirler oldu. Bir muharebe olarak, Nördlingen tüm süreç boyunca Katoliklerin lehineydi. İmparatorluk-İspanyol kuvvetleri nihayet vardıklarında, özellikle de tüm savaş alanını gören stratejik tepede, rakiplerinden daha iyi bir konumdaydılar.

Nihayet 6 Eylül'de çarpıştıklarında 33.000 Habsburg askeri ve sadece 25.000 Protestan vardı. Gün sona erdiğinde 12.000 Protestan öldürülmüş ve yaklaşık 4.000'i esir alınmıştı. Nördlingen derhal teslim oldu ve Saxe-Weimar'lı Bernhard'ın önderliğinde yenilgiye uğrayan ordunun hayatta kalanları Alsace'a kaçtı. Bu arada İsveç, Maine'in güneyindeki tüm garnizonlarını geçici olarak boşalttı.

Rocroi Muharebesi: İspanyol Hegemonyasının Sonu

Rocroi Muharebesi 19 Mayıs 1643'te gerçekleşti ve İspanyol İmparatorluğu için sembolik bir son oldu. Fransa Kralı 14. Louis, kral olduktan birkaç gün sonra Rocroi Muharebesi'ne katıldı. İspanyollar 1643'te Katalonya ve Franche-Comte'un üzerindeki yükü biraz olsun hafifletmek için kuzey Fransa'yı işgal etti. General Francisco de Melo liderliğindeki birleşik bir İspanyol ve imparatorluk kuvveti Flandre'dan Ardennes'e doğru yürüyüşe geçti. Surlarla çevrili Rocroi şehrine vardıktan sonra de Melo kuşatmaya başladı.

Enghien Dükü, daha sonra Conde Prensi, 21 yaşında, İspanyolları engellemek için 23.000 kişilik bir kuvveti kuzeye yönlendirdi. Rocroi kalesinde sadece 1.400 civarında Fransız askeri bulunuyordu. De Melo, 36 adet topa erişimi olmasına rağmen, İspanyollar kalenin kötü durumda olduğunu düşündüğü için bunları kullanmamayı tercih etti. Kalenin topları kendi askerlerine ateş açtığında korkunç bir hata yaptığını anladı. 17 Mayıs'ta -ki Conde muhtemelen zaten bölgedeydi- dış surları başarıyla işgal etti.

İspanyol kayıplarının ve esirlerinin nihai bilançosu sekiz bin iken, Fransız kayıpları iki bindi. Takip eden yıllarda savaşta daha fazla ilerleme kaydedemediler ve sadece savunma önlemleri almak zorunda kaldılar. Birçokları tarafından Fransa'nın Otuz Yıl Savaşı'ndaki en iyi zaferi olarak kabul edilir.

Otuz Yıl Savaşı Hakkında Sık Sorulanlar

Otuz Yıl Savaşı ne zaman başladı?

Otuz Yıl Savaşı'nın temelleri birkaç yıl önce atılmış olsa da, savaşın yaygın olarak 1618 yılında, geleceğin Kutsal Roma İmparatoru II. Ferdinand'ın Roma Katolik mutlakiyetçiliğini kendi topraklarına zorla kabul ettirmeye çalışması ve hem Bohemya hem de Avusturya'nın Protestan soylularının ayaklanmasıyla başladığı görüşü hakimdir.

Otuz Yıl Savaşı nedir?

Otuz Yıl Savaşları, 1618'den 1648'e kadar Avrupa'da meydana gelen bir çatışmaydı. Öncelikle Kutsal Roma İmparatorluğu'nda yaşanmış ve Avusturya, İspanya, Fransa ve İsveç de dahil olmak üzere çeşitli Avrupalı güçleri içine almıştır. Ülkeler Otuz Yıl Savaşı'nda dini hoşgörüsüzlük, hanedan çekişmeleri, toprak genişlemesi ve ekonomik rekabet gibi çok çeşitli nedenlerle savaştı. Yıkıcı seferler ve muharebeler Avrupa'nın büyük bölümüne yayıldı ve 1648'de Vestfalya Antlaşması ile sonuçlandığında kıtanın haritası kalıcı olarak değişmişti.

Otuz Yıl Savaşı'nın ilk yarısında Kutsal Roma İmparatoru kimdi?

Kutsal Roma İmparatoru (1619-37) ve Bohemya Kralı olan II. Ferdinand, Otuz Yıl Savaşı sırasında Roma Katolik Karşı Reformu'nun ve mutlakiyetçi yönetimin önde gelen savunucusuydu.

Otuz Yıl Savaşı'nı sonlandıran antlaşma hangisidir?

Otuz Yıl Savaşı'nı 1648 yılında sona erdiren Vestfalya Antlaşması, kıtanın siyasi manzarasını kalıcı olarak değiştirdi. 1644 yılında başlayan ateşkes, Vestfalya'daki Münster ve Osnabrück şehirlerinde tartışıldı ve sonunda üzerinde anlaşmaya varıldı. 30 Ocak 1648'de İspanya ile Hollandalılar arasındaki sözleşme onaylandı. Kutsal Roma İmparatoru III. Ferdinand, diğer Alman soyluları, Fransa ve İsveç 24 Ekim 1648'de imzalanan anlaşmanın taraflarıydı. Bazı uluslararası ilişkiler araştırmacılarına göre bu anlaşmalar coğrafi egemenlik fikrinin gelişmesinde ve çağdaş devlet sisteminin temellerinin atılmasında etkili olmuştur.

Otuz Yıl Savaşı'nın nedenleri nelerdi?

Otuz Yıl Savaşı dini, siyasi ve ekonomik faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında Protestanlar ve Katolikler arasındaki gerilimler, toprak anlaşmazlıkları ve Avrupa devletleri arasındaki güç rekabeti yer alıyordu.

Otuz Yıl Savaşı'nın başlıca tarafları kimlerdi?

Otuz Yıl Savaşı'nın başlıca ülkeleri Kutsal Roma İmparatorluğu, İspanya, Fransa, İsveç ve Hollanda Cumhuriyeti'dir. Savaşta çok sayıda başka küçük devlet ve bölge de yer almıştır.

Otuz Yıl Savaşı'nın en önemli muharebeleri hangileriydi?

Otuz Yıl Savaşı'nın önemli muharebelerinden bazıları Beyaz Dağ Muharebesi (1620), Lützen Muharebesi (1632) ve Rocroi Muharebesi'dir (1643).

Otuz Yıl Savaşı'nın Avrupa'ya etkisi ne oldu?

Otuz Yıl Savaşı'nın Avrupa üzerinde önemli bir etkisi olmuştur. Milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanmış, yaygın yıkım ve tahribata neden olmuş ve Kutsal Roma İmparatorluğu'nun gerilemesine katkıda bulunmuştur. Ayrıca Fransa'nın büyük bir Avrupa gücü olarak yükselmesine ve modern ulus devletlerin ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur.

Otuz Yıl Savaşı nasıl sona erdi?

Otuz Yıl Savaşı 1648 yılında Vestfalya Antlaşması'nın imzalanmasıyla sona erdi. Bu antlaşma Kutsal Roma İmparatorluğu içindeki devletlerin egemenliğini tanımış ve dini hoşgörü ilkesini tesis etmiştir. Aynı zamanda Avrupa tarihinde Erken Modern dönem olarak bilinen yeni bir dönemin başlangıcına işaret etti.

Otuz Yıl Savaşı'nda dinin rolü neydi?

Protestanlar ve Katolikler arasındaki gerilimlerin önemli bir etken olduğu Otuz Yıl Savaşı'nda din önemli bir rol oynamıştır. Savaş Bohemya'da Protestanlar ve Katolikler arasında bir çatışma olarak başladı ve Kutsal Roma İmparatorluğu'na yayıldı.

Otuz Yıl Savaşı modern savaşın gelişmesini nasıl etkiledi?

Otuz Yıl Savaşı'nın modern savaşın gelişimi üzerinde önemli bir etkisi olmuştur. Ateşli silahların kullanımının artmasına ve profesyonel orduların ortaya çıkmasına tanıklık etmiştir. Ayrıca tahkim edilmiş mevzilerin kullanımı ve ikmal hatlarının önemi de dahil olmak üzere yeni taktik ve stratejilerin geliştirilmesine yol açmıştır.

Danimarka'nın bir Avrupa gücü olarak sonunu getiren neydi?

1625'te Otuz Yıl Savaşı'nın başlamasına yakın, Danimarka Kralı IV. Christian, daha önce İsveç'e kaybettiği Baltık eyaletlerini dengelemek için Almanya'da değerli topraklar kazanma fırsatı gördü. Ancak Christian yenildi ve 1629'daki Lübeck Antlaşması Danimarka'nın bir Avrupa gücü olarak sonunu getirdi.

Kaynaklar: