III. Ramses MÖ 1198 civarında tahta çıktığında Mısır birleşmiş bir ulus olarak 2000 yılı geride bırakmıştı. Yaşanmış bazı kötü dönemlere rağmen, genelde Eski Krallık (MÖ 2686-2181), Orta Krallık (MÖ 2040-1782) ve Mısır'ın büyük imparatorluk çağı olan Yeni Krallık'a kadar (MÖ 157O-1070) üstün kültürel gelişmeler ve siyasi başarılar söz konusuydu.
Genç III. Ramses'in yükselişi
Bir dizi savaşçı firavun devrin en büyük imparatorluğunu kurmuştu ve Mısır da zengindi. Ancak rakipleri de yok değildi. Fırat ve Dicle'nin yukarı çığırlarındaki Mitanniler Hititlere yenilene dek güçlü bir rakiptiler. Sonra da Hititler Mısır'ın en tehlikeli düşmanı haline geldiler.
Tam da imparatorluğu savunmak için güçlü bir yumruğa ihtiyaç varken, Mısır tahtında firavun Akhenaton oturuyordu. Tek tanrıya inanıyor babasını da Aton için çok sayıdaki tanrılardan vazgeçirmeye çalışıyordu. Bu girişim başarısızlıkla sonuçlandı, ancak Akhenaton kendini ibadete verdiği ve tek tanrılı dini kabul ettirmek için mücadele ettiği sırada Hititliler imparatorluğun kuzey bölgelerinde geniş toprakları ele geçirdiler.
100 çocuk babası II. Ramses
Daha sonra gelen firavunlar I. Seti ve II. Ramses kaybedilen eyaletleri geri aldılar, ancak başarıları geçici oldu. Parlak devir sona ermişti. II. Ramses Hititlerle barış yapmaya karar verdi ve imparatorluğun kuzey topraklarının büyük bölümünün kaybını kabul etti. 67 yıl boyunca hüküm sürdü ve yüzden fazla çocuğu oldu. Ölümünden hemen sonra pek çok halefi arasında taht kavgaları başladı ve sonunda III. Ramses'in babası Setnaht galip geldi.
III. Ramses saygın atası II. Ramses'le olan bağlarını vurguladı ve onun imparatorluğundan kalan parçaları elde tutmaya çalıştı. Saltanatının sekizinci yılında Deniz Kavimleri'nin istilası başladı. Daha önce Libyalılara karşı bir savaşta başarı kazanmıştı ve üç yıl sonra onlarla tekrar savaşacaktı.
Deniz Kavimleri kimdi?
Medinet Habu'da tapınak duvarlarındaki yazılar Firavun III. Ramses'in Deniz Kavimleri'yle karşılaşması konusunda başlıca kaynağı oluşturur. Bu Mısır kayıtları Deniz Kavimleri'nin kim oldukları hakkında ve coğrafi kökenleriyle ilgili kesin bir bilgi vermemekle birlikte, ülkelerinin "denizin ortasındaki adalar" olduğunu söyler.
Araştırmacılar Deniz Kavimleri'nin aslında birlikte hareket eden karışık bir grup olduğunu ve Ege adalarından, Anadolu'nun batı kıyılarından, Mykenai'den, hatta belki Suriye'den gelen halklardan oluştuğunu kabul etmektedir.
Mısırlılar düşmanlarının karışık kökenlerinin farkındaydılar, "Deniz Kavimleri" kullanışlı bir toplu isim olsa da, Denyen, Şerden, Tceker, Tereş, Şekeleş ve Peleset gibi belirli gruplar da biliniyordu. Bu sonuncular Kitâb-ı Mukaddes'te anlatılan Filistîlerdi. Mısırlılar anıtlarında Deniz Kavimleri'nin giysilerini, örneğin Şerdenlerin boynuzlarla ve bir diskle süslü miğferlerini ve Pelesetlerin püsküllü etekleri ile üstü bir demet saz, tüy veya at kılıyla süslü nervürlü başlıklarını dikkatle resmettiler.
Deniz Kavimleri ülkelerini neden terk etti?
Deniz Kavimleri'nin göçüne bir dizi etken sebep olmuş olmalı. Bu tesirler arasında sürekli artan nüfusun mevcut kaynakları zorlaması ve havaların üst üste birkaç yıl kötü gitmesinin yol açtığı yetersiz hasatlar da vardı. Yaklaşık aynı dönemlerde Mısırlıların Hitilileri açlıktan kurtarmak için onlara tahıl gönderdiği bilinmektedir. Nüfus fazlası ve devam eden kıtlık, Deniz Kavimleri'nin yaşam koşullarını altüst etti. O zaman hükümdarlar halklarını ve özellikle savaşçıları doyurmanın bir yolunu aradılar. Bazıları komşularına saldırıp yağmaladı, diğerleri ise korsanlığa yöneldi.
Mısırlılar Şerdenleri ilk kez 150 yıl önce, Mısır mallarını yağmalayan korsanlar olarak tanımışlardı. Pek çoğu yakalanıp bir tutsak olarak yaşadıktan sonra firavunların özel muhafızları olarak kullanılmışlardı. III. Ramses'in Şerdenli muhafızları Mısırlılarla birlikte kendi soylarına karşı cesurca savaştılar.
Deniz Kavimleri'nin saldırıları giderek arttı ve Mısır Libyalılar gibi düşmanlarıyla ittifak kurdular. Ancak basit baskınlar sorunlarını çözemediğinden, yerleşecek yeni bir ülke bulmak için sonunda birkaç grup güç birliği yaptılar. Güçleri ikiye ayrıldı; bir filo Doğu Akdeniz'de dolaşırken, kadınlar ve çocuklar eşliğinde bir ordu da karadan ilerliyordu.
Deniz Kavimleri'nin Doğu ve orta Akdeniz'e korku salan filosu ve ordusu geçtiği yerlere ölüm ve yıkım bırakıyordu. En şaşırtıcı zaferlerini Hititlere karşı kazandılar. Sert savaşlarıyla, demirden silahları olan usta binicileriyle tanınan o ulus ve koskoca Hitit İmparatorluğu haritadan siliniverdi.
Deniz Kavimleri'nin geliş ve saldırış hızı dehşet vericiydi. Bölgedeki bir devletin hükümdarı komşu bir krala mektup yazdırıp Deniz Kavimleri'nden hiçbir belirti olmadığını söylemek istemişti. Metin bir kil tablete yazılıp pişmek üzere fırınlandı, ancak hiç bir zaman gönderilmedi. Daha tabletin pişmesi bitmeden Deniz Kavimleri ufukta belirip kenti yok ettiler. Tablet 3000 yıl sonra arkeologlar tarafından bulundu.
Denizden gelen düşmanlar
Dünyanın en güçlü imparatorluğu tehlikededir ve Firavun III. Ramses bütün savaşçılarını cepheye sürer.
Güneşin ilk ışıkları doğuda gökyüzünü aydınlattı ve karanlığın güçleri olan kaos ve kötülüğü geri püskürtüp dünyaya her günkü mucizeyi müjdeledi; Tanrı Ra yeniden dünyaya doğmuştu. Ordugahın ortasındaki sunağın önünde rahipler övgü şarkısına başladılar. Bugün Mısır'ın tanrılarına her zamankinden daha içtenlikle seslenilecek ve oğulları Firavun ile özel yaratımları Mısır'ın, saltanatın MÖ 1190'a denk gelen bu kritik sekizinci yılında yardıma ihtiyacı olduğu hatırlatılacaktı. Mısırlı askerler karanlıkta yerlerine geçmişlerdi. Şimdi ekmek, keçi peyniri ve soğandan oluşan kahvaltılarını bira eşliğinde yiyorlardı. Pek çoğu göğsündeki tılsımı yokluyor, bu korkunç günün sonunda canını kurtarabilmek için dua ediyordu.
Askerleri boğalar gibi, savaş alanında hazır; atları küçük kuşlar arasındaki şahinler gibi.
Tapınak-mezar yazısı
Arabalara koşulmuş atların bazıları huzursuz, savaşın yaklaştığını hissediyor ve tüylerle süslü başlarını sabırsızca sallıyorlardı. Atlarını sakinleştiren sürücüler ve savaşçılarınsa endişelenmek için nedenleri vardı. Onlar Mısır ordusunun ve soyluların en seçkinleriydiler. Aile kayıtları atalarının nasıl düşmalarını yenip dünyanın en güçlü imparatorluğunu kurduklarını anlatıyordu. Şimdi de, yakın zamana dek Akdeniz'in kuzeyinde ve doğusunda zayıf bir güçken gezgin istilacılara dönüşen Deniz Kavimleri'ne karşı Mısır'ın kaderi için savaşacaklardı.
Yukarı ve Aşağı Mısır hükümdarı III. Ramses yaklaşan çatışma için silahlanmış, görkemli çadırının içinde oturuyordu. Bir gözcü dört nala ordugaha gelerek düşmanın yaklaşmakta olduğunu haber verdi. Yaverler aldıkları emirlerle dört bir yana dağıldılar ve Firavun sakin ve kararlı adımlarla yürüdü, arabasına atladı ve çarpışma için yerini aldı. Ordu, geniş vadinin ucundan yaklaşan düşmanı gafil avlamak için sessizce bekliyordu.
Görünüşe bakılırsa Deniz Kavimleri o Mısır ordusunu karşılarında görmeyi beklemiyorlardı. Belki de kendilerine fazla güveniyorlardı ve kolay kazanılan zaferlere alşmışlardı. Anadolu ve Ortadoğu'nun büyük bir kısmını yakıp yıkmış, karşı karşıya geldikleri her orduyu ve her şehri yok etmiş, eskiden Mısır'ın bir numaralı düşmanı ama şimdi en yakın müttefiki olan kudretli Hitit ordusunu bile darmadağın etmişlerdi.
Firavun'un kolu kalktı ve indi, trompetler her bölüğe yürüyüşe geçme emrini çaldı ve Mısır'ın güçlü savaş makinesi harekete geçti. Disiplinli kuvetler trompetlerin ilettiği talimata göre manevra yaparak düşmanı kuşattı ve saldırdı. Gafil avlanan düşmanın alayhine olan iki durum daha vardı; arabaları azdı ve aileleri yanlarındaydı. Deniz Kavimleri yeni ülkeler bulmak için yola çıkmışlardı bu yüzden karıları ve çocukları da öküzlerin çektiği iki tekerlekli kağnılarıda yanlarında geliyordu. Tamamen gafil avlanan Deniz Kavimleri arabalarının kargaşanın tam ortasında kaldığını gördü. Panik içindeki analar çocuklarını yüklerinin altına gizleyerek ya da arabaların altına iterek Mısırlıların oklarından korumaya çalıştılar. Savaş çok sert ve kanlı oldu. Ancak Mısır'ın tanrıları kendi insanlarını korudular. Onlar da aslanlar gibi dövüşüp zafer kazandılar.
Mısırlıların zaferlerinin tadını çıkarmaya vakitleri olmadı. Ramses ile ordusunun büyük bölümü, çoğu kaçan düşmanların takibini düzenlemekle ve tutsakların başına nöbetçi dikmekle geçen bir gecenin ardından hareket ettiler. Kara savaşı geride kaldıktan sonra, önlerinde bir başka mücadele vardı. Deniz Kavimleri'nin savaş filosu Nil deltasının pek çok ağzından birinde, Mısır'ın yönetim merkezi Memfis'e yelken açmak için emir bekliyordu.
III. Ramses Deniz Kavimleri'ni su üstünde yenmek için Mısır tarihinin en büyük filosunu topladı. Ticaret gemilerinin, nakliye gemilerinin ve özel savaş gemilerinin her birinde aslan başı şeklinde bronzdan bir koçbaşı vardı. Firavun kendi şahin gemisine binmemeye, harekatı kıyıdan yönetmeye karar verdi. O ve askerleri oradan düşman gemilerine ok yağdırabilirlerdi. Mısırlılar ikinci kez ülkelerinin kaderini belirleyecek bir savaş için durup beklediler. Ancak arkalarında kazanılmış bir zafer vardı; o güne kadar yenilmez olarak bilinen Deniz Kavimleri bir kez yenilmişlerdi ve bir daha yenilebilirlerdi.
Sabah sisinin arasından düşman filosu belirdi. Her geminin yüksek pruvasına bir su kuşu oyulmuştu. Mısır gemilerinin kürekçileri küreklere asıldılar, düşman gemilerine bindirip onları alobora ettiler. Kıyıdaki okçular hedef alıp ok attıkça kurbanlar suya devrildi ve nehir kan kırmızıya boyandı.
Sonra Mısır gemilerindeki askerler su yüzünde kalan düşman gemilerine çıktılar ve göğüs göğüse çarpışma şidetlendi. Günün sonunda Mısır ordusu yine zafer kazanmıştı. Deniz Kavimleri'nden kurtulanlar Mısır topraklarından kaçıp bir daha asla geri dönmediler.
Ramses'in zaferinin etkisi ne oldu?
Mısır'ın Deniz Kavimleri'ne karşı kazandığı zaferler Eski dünya'nın en önemli savaşları arasındaydı. Öncelikle, bu sayede Mısır ve kültürü bozulmadan korundu ve daha sonraları Yunan ve Roma medeniyetlerini etkiledi. Ancak Mısır yavaş yavaş siyasi bir gerileme dönemine girmekteydi.
Mısır gerilerken ve Hititler yenilmişken, Asurlular rakipsiz kalarak hızla genişlemeye başladılar. Bugünkü Lübnan'da yaşayanlar da bu durumdan yararlandı. O devirden itibaren, tarihte Fenikeliler olarak bilindiler ve Akdeniz'in en önemli tacirleri oldular.
Başka küçük devletler de bağımsızlıklarını elde ettiler. Bunlar arasında eski Hitit İmparatorluğu'nun kalıntıları'da vardı. Bu yeni Hititler Kitabı Mukaddes'te sözü edilen bir halk olup, en ünlüleri Davut Peygamber'in göz koyduğu güzel Bat-şeba'yla evli olan Uriya'dır.
Deniz Kavimleri'nin tümü öldürülmüş ya da Mısırlılar tarafından esir edilmiş değildi. Pek çoğu da kaçmıştı. Bazıları yeni bir ülke bulana dek bir kuşak ya da daha fazla göçmeye devam ettiler. Örneğin Şerdenlerin yerleştiği adaya onların adı verildi; Sardinya. Şekeleşler de Sicilya denen başka bir adaya yerleştiler.
Bazı bilim adamları Tereşlerin İtalya'nın kuzeybatısına yerleştiklerini, yerli halkla evlilikler yapıp Etrüskler olarak ortaya çıktıklarını düşünürler. Tcekerlerin bir kısmı Karmel Dağı'nın güneyindeki Dor'a yerleşirken, bazıları da Kıbrıs'a gittiler. Sonraları Yunan efsanelerinde "Teucer" Kıbrıs'ta Salamis'in kurucusu olarak anlatıldı. Pelesetler ya da Filistîler de Kenan'ın güneyine çekildiler ve yerleştikleri topraklara kendi adlarını verdiler; Filistin. Filistîler yenilgide bile Yahuda tepelerine yeni yerleşen İbrani kabileleri için çetin birer düşman olduklarını gösterdiler. Deniz Kavimleri önlerine gelen herkesi silip süpürmüş olsalardı, İbraniler de Hititler gibi yer yüzünden silinebilir ve dünyanın hem dini, hem siyasi tarihi bambaşka bir yön alırdı.
Bir firavun ve üzüntüsü
Deniz Kavimleri'ne karşı kazanılan zafer Mısır'ın sınırlarını güvence altına alsa da, III.Ramses'in sorunları bitmedi. Deniz Kavimleri'nin yıkıcı etkisi uluslararası ticarete zarar vermişti. Mısır'ın ekonomisi etkilendi. O güne kadar bölgenin en zengin devleti olan Mısır kaynak sıkıntısı çekiyordu.
Bknz: Antik Mısır'ın çöküşünün nedenleri
Bürokrasi sistemi yer yer son derece verimsiz ve çürümüş hale geldi. Kraliyet mezarların yapımında çalışan işçilerin gıda ve mal olarak ödenen ücretlerini aylar boyunca veremedi ve bu durum, tarihte bilinen ilk greve yol açtı.
III. Ramses'in baş kraliçelerinden olmuş oğullarından dördü ölünce haremdeki diğer kadınların umutları arttı. Bu durum, haremde gizli düşmanlıklara yol açtı ve kraliyet gemisine karşı bir hırsızlık girişimi, kara büyü olayları, hatta bir de suikast girişimi yaşandı. Dava sonucunda bir prensle annesi de dahil, birkaç kişi idam edildi. Ramses'in kendisi de kısa bir süre sonra öldü.
III. Ramses Hakkında Sık Sorulanlar
III. Ramses kimdir?
III. Ramses, Yeni Krallık döneminde hüküm sürmüş Antik Mısır firavunuydu. Yirminci Hanedanlığın ikinci firavunuydu ve Mısır'ın son büyük firavunlarından biri olarak kabul edilir.
III. Ramses'in önemi neydi?
III. Ramses, Mısır'ın dış tehditlere karşı savunulmasında ve Mısır İmparatorluğu'nun istikrarının korunmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Deniz Kavimleri de dahil olmak üzere birçok istilayı başarıyla püskürtmüş ve hükümdarlığı sırasında çeşitli inşaat projeleri ve reformlar gerçekleştirmiştir.
III. Ramses ne ile tanınır?
III. Ramses askeri zaferleriyle, özellikle de Delta Muharebesi'nde Deniz Kavimleri'ne karşı kazandığı kesin zaferle tanınır. Ayrıca Medinet Habu'daki mezar tapınağının inşası gibi mimari başarılarıyla da tanınır.
III. Ramses Mısır İmparatorluğu'na nasıl katkıda bulundu?
III. Ramses, Mısır İmparatorluğu'nu genişletme ve güçlendirme konusunda seleflerinin mirasını sürdürdü. Komşu krallıklarla diplomatik ilişkileri sürdürdü, ticaret yaptı ve göreceli bir refah döneminde imparatorluğun yönetimini denetledi.
Delta Muharebesi'nde ne oldu?
Delta Muharebesi, III. Ramses'in hükümdarlığı sırasında yapılan büyük bir çatışmaydı. Mısır'a saldırmak ve onu fethetmek isteyen bir Deniz Kavimleri koalisyonunun istilasını içeriyordu. III. Ramses Mısır'ı başarıyla savunmuş ve istilacıları yenerek krallığın güvenliğini sağlamıştır.
II. Ramses'in Mezar Tapınağı nerede bulunmaktadır?
Medinet Habu olarak da bilinen III. Ramses Mezar Tapınağı, Mısır'ın Luksor kentinde Nil Nehri'nin batı kıyısında yer almaktadır. III. Ramses için bir mezar kompleksi olarak hizmet vermiştir ve iyi korunmuş kabartmaları ve mimarisiyle ünlüdür.
III. Ramses'in mezarında neler bulunmaktadır?
Krallar Vadisi'nde bulunan III. Ramses'in mezarı, çeşitli mezar odaları ve mezar eserleri içermektedir. Mezar 1881 yılında keşfedilmiş ve antik Mısır firavunlarının defin uygulamaları ve inançları hakkında değerli bilgiler sağlamıştır.