Aralık 1937'nin sonlarında ve Ocak 1938'in başlarında, Japon İmparatorluk Ordusu II. Dünya Savaşı döneminin en korkunç savaş suçlarından birini işledi. Nanking Katliamı veya Nanking Tecavüzü olarak bilinen olay, Japon askerlerinin sistematik olarak her yaştan binlerce Çinli kadın ve kıza, hatta bebeklere tecavüz etmesidir. Japonlar o zamanlar Çin'in başkenti olan Nanking'de (ismi Nanjing olarak değiştirildi) yüz binlerce sivili ve savaş esirini katletti.
Nanking Katliamı'na giden yol
Bu vahşetler günümüz Çin-Japon ilişkilerine yön vermeye devam ediyor. Gerçekten de, bazı Japon kamu görevlileri Nanking Katliamı'nın gerçekleştiğini ya da kapsamını ve ciddiyetini önemli ölçüde küçümsüyor ve reddediyor. Japonya'daki tarih dersi kitapları olaydan sadece bir dipnotta bahseder. Peki 1937-38'de Nanking'de gerçekten neler oldu?
Japonya İmparatorluk Ordusu Temmuz 1937'de iç savaşla yıpranmış Çin'i Mançurya'dan kuzeye doğru işgal etti. Ordu güneye doğru ilerledi ve Çin'in başkenti Pekin'i hızla ele geçirdi. Buna cevap olarak, Çin Milliyetçi Partisi ülkenin başkentini yaklaşık 1.000 km güneye, Nanking şehrine taşıdı.
Çin Milliyetçi Ordusu veya Kuomintang (KMT), kilit öneme sahip Şanghay'ı 1937 Kasım'ında ilerleyen Japon kuvvetlere karşı kaybetti. KMT lideri Çan Kay Şek, Çin'in yeni başkenti Nanking şehrinin Yangtze Nehri'nden sadece 305 km yukarıda bulunduğunu ve fazla dayanmayacağını anladı. Askerlerini Nanking'i savunmaya yönelik nafile bir girişim ile boşa harcamak yerine, Çan Kay Şek ordusunu engebeli iç dağlarla daha savunulabilir bir pozisyon sunan 500 kilometre batıdaki Vuhan'a geri çekmeye karar verdi. KMT generali Tang Shengzhi 100.000 zayıf silahlı eğitimsiz savaşçıyla şehri savunmak üzere yalnız kalmıştı.
Çan Kay Şek ayrıca generale şehri her ne pahasına olursa olsun tutmasını emretti ve vatandaşlarının resmi tahliyesini yasakladı. Birçoğu bu emri görmezden gelerek kaçtı ancak geri kalanlar yaklaşan düşmanın merhametine bırakılmıştı.
Nanking'de katliam emri verilir
Yaklaşan Japon kuvvetleri İmparator Hirohito'nun yakını ve sağcı bir militarist olan Prens Yasuhiko Asaka'nın geçici komutası altındaydı. Hasta olan yaşlı general Iwane Matsui'nin yerine göreve gelmişti. Aralık ayı başlarında bölük komutanları Prens Asaka'ya Japonların Nanking şehrindeki ve çevresindeki yaklaşık 300.000 Çinli askeri kuşattığını bildirdi. Kendisine Çinlilerin teslim olma konusunda pazarlık yapmaya istekli oldukları iletildi. Prens Asaka "tüm esirleri öldürün" emrini verdi. Birçok akademisyen bu emri Japon askerleri Nanking'de katliam yapmaya çağıran bir davet olarak görür.
10 Aralık'ta Japonlar Nanking'e beş yönlü bir saldırı düzenledi. Kuşatılmış Çinli komutan General Tang 12 Aralık'ta şehirden geri çekilme emrini verdi. Eğitimsiz Çin askerlerinin çoğu düzeni bozarak kaçmaya başladı. Japon askerler kaçanların peşlerinden gitti, onları esir aldı ya da katletti. Esir alınmak korunma sağlamıyordu çünkü Japon hükümeti esirlerin tedavisine dair uluslararası yasaların Çinliler için geçerli olmadığını ilan etmişti. Teslim olan yaklaşık 60.000 Çinli savaşçı Japonlar tarafından katledildi. Örneğin, 18 Aralık'ta binlerce genç Çinli adam uzun bir hat halinde birbirlerine bağlanarak, elleri arkadan düğümlenmiş şekilde Yangtze Nehri'ne yürütüldü. Japonlar açtıkları ateşle Çinlileri orada infaz etti. Yaralıların çığlıkları saatlerce sürdü, çünkü Japon askerleri hala hayatta olanları süngülemek ve cesetleri nehre dökmekte pek aceleci davranmadılar.
Şehri işgal eden Japonlar Çinli sivillere de korkunç ölümler yaşattı. Bazıları mayınlarla patlatıldı, yüzlercesi makineli tüfekle biçildi veya benzin püskürtülerek ateşe verildi. New York Times gazetesinden katliama tanık olan muhabir F. Tillman Durdin şunları söyledi: "Japonlar Nanking'i devralırken, Çin-Japon düşmanlığı tarihinde o zamana kadar yapılmış herhangi bir tür katliamı, yağmayı ve vahşeti barbarlıkta aştılar… Çoğunlukla silahsız olan ve teslim olmayı bekleyen çaresiz Çinli birlikler sistematik olarak toplandı ve idam edildi… Her iki cinsten ve her yaştan siviller Japonlar tarafından vuruldu." Cesetler geçitler ve sokaklara yığıldığından herhangi bir doğru sayı vermek çok zordur.
Dile getirilmesi korkunç olaylar
Aşağıdaki detaylar rahatsız edicidir.
Nanking Katliamı'nda belki de aynı derecede dehşet verici olan bir başka detay, Japon askerlerinin tüm mahallelerden geçerek buldukları her kadına sistematik olarak tecavüz etmeleridir. Kız bebeklerin cinsel organları tecavüz etmeyi kolaylaştırmak için kılıçla kesilerek açıldı. Yaşlı kadınlar toplu tecavüze uğradı ve sonra öldürüldü. Tecavüze uğrayan genç kadınlardan bazıları daha sonra haftalarca daha fazla istismar edilmek için asker kamplarına götürüldü. Bazı sadist askerler eğlenmek için Budist rahipleri ve rahibeleri seks eylemleri yapmaya zorladı veya aile üyelerini ensest eylemlere itti. Çoğu tahminlere göre en az 20.000 en fazla 80.000 kadına tecavüz edildi.
Nanking katliamı bittiğinde…
Nanking'in Japonlara düştüğü 13 Aralık ile Şubat 1938 arası Japon İmparatorluk Ordusu'nun yürüttüğü katliam tahmini olarak 200.000 ila 300.000 Çinli sivilin ve savaş esirinin öldürülmesiyle son buldu. Nanking Katliamı kanlı yirminci yüzyılın en kötü insanlık dışı zulümlerinden biridir.
Nanking'in Japonlara düştüğü tarihte iyileşen General Iwane Matsui, 20 Aralık 1937 ile 1938 Şubat arasında askerlerine ve subaylarına "düzgün davranmalarını" talep eden birkaç emir yayımladı. Ancak onları kontrol altına alamadı. 7 Şubat 1938'de, gözlerinde gözyaşlarıyla durarak İmparatorluk Ordusu'nun itibarına telafi edilemez boyutta hasar verdiğine inandığı katliamı yapan emir subaylarını azarladı. O ve Prens Asaka 1938'de Japonya'ya geri çağrıldı; Matsui emekli olurken, Prens Asaka İmparator'un Savaş Konseyi'nin üyesi olarak kaldı.
1948'de General Matsui, Tokyo Savaş Suçları Mahkemesi tarafından savaş suçu işlemiş bulundu ve 70 yaşında asıldı. Prens Asaka ise ceza almadı çünkü Amerikan makamları imparatorluk ailesinin üyelerini Nanking Katliamı'ndan muaf tutmaya karar verdi. Diğer altı subay ve eski Japonya Dışişleri Bakanı Koki Hirota da Nanking Katliamı'ndaki rolleri için asıldı ve on sekiz kişi daha mahkum edildi ancak daha hafif cezalar aldı.
Bir zamanlar Çin'in en zengin şehirlerinden ve sanayi merkezlerinden biri olan Nanking'in yaşadığı katliamdan kurtulması on yıllarını aldı. 1949 yılında ulusal başkent unvanını Pekin'e devreden şehir, komünist dönemde modern bir sanayi kentine dönüştü ve bugün Çin'in en büyük devlet şirketlerine ev sahipliği yapıyor.