Antik Roma gladyatörleri tarih severleri her zaman büyülemiştir. Bu adamlar (ve kadınlar) Roma İmparatorluğu'nun hem en iyi hem de en kötü yönünü sergilediler. Dünyanın bir 1.500 yıl tekrar göremeyeceği devasa amfi tiyatrolara büyük meblağlar harcandı. İmparatorların kendileri de dahil buradaki devasa kalabalıklar gladyatörlerin beceri ve cesaretle ölümüne dövüşünü izledi. İlginç şekilde gladyatörler çoğu zaman vejetaryen bir beslenmeye sahip oldu. Çünkü bu onları beslemenin en ucuz yoluydu.
Gladyatörlüğün ortaya çıkışı
Antik Roma'da ilk gladyatör dövüşlerinin ne zaman gerçekleştiğini kimse kesin olarak bilmiyor. Ancak bu dövüşler cenaze törenlerinin bir parçası olarak ortaya çıktı. Yas tutanlara ölümlülüğü anımsatırdı ve aynı zamanda kölelerin savaşması insanları eğlendirdi. Bir örnekte, MÖ 216'da ölen bir senatörün ölümünü kutlamak için üç gün boyunca 22 dövüş yapılmasına karar verildi. Özellikle Jül Sezar döneminde devlet destekli oyunlar Antik Roma'da büyük bir iş haline geldi.
Sezar görünüşte gladyatör dövüşünü babasının ve kız kardeşinin anısını onurlandırmak için düzenliyordu ama gerçekte amacı kendisini halk arasında popüler hale getirmekti. Bu yüzden gladyatörlere büyük meblağlar harcadı ve taktiği işe yaradı. Önlerinde ölümüne savaşmaya zorlanan insanları düzenli olarak izlemekle meşgul olan halk, Sezar'ın Senato'dan iktidarı alıp Cumhuriyet'i fiili bir otokrasiye dönüştürmesine göz yumdu. Dikkati gladyatörler ile dağılan Roma halkı sahip oldukları özgürlük eksikliğini çabucak unutacaktı.
Tüm gladyatörler köle değildi
Roma uzun yıllar gladyatör toplamaya ihtiyaç duymadı. Yapılan savaşlar düzenli mahkum akışı sağlıyordu. Ancak tüm gladyatörler köle değildi. 1. yüzyılın ortalarından itibaren özgür adamlar da gladyatör olarak savaşmaya gönüllü oldu. Çoğu eski askerdi, ancak bazı soylular da vardı. Gladyatör olarak dövüşmek şanın yanı sıra özellikle borçla mücadele eden askerler için akıllıca bir kariyer seçimiydi. Örneğin Marcus Antonius, korumalarını ordudan ziyade gladyatör kışlalarından seçmiş ve onlara hizmet ve sadakatleri için cömert ödeme yapmıştır.
Roma imparatorları da arenaya indi
Gladyatör arenasına adım atmış özgür adamların en ünlüsü imparator Commodus'dur. Babası olan filozof-imparator Marcus Aurelius'un ölümünün ardından 180'den 190'a kadar Roma'yı yönetti. Commodus babasının aksine bilge bir hükümdar olmadı. Aksine kibirliydi. Gladyatörleri severdi ve zaferin tadını almak isterdi. Ancak aynı zamanda bir korkaktı. Cücelerle, sakatlarla ya da zürafa ve zebra gibi vahşi hayvanlarla savaştı. Son derece pahalı oyunlara para harcaması sonunda suikast edilmesine yol açtı. Bugün bazı tarihçiler imparator Commodus'un aslında bir gladyatörün oğlu olduğuna inanır.
İmparator Neron da büyük bir gladyatör hayranıydı ve MS 68'de devrildiğinde en sevdiği dövüşçü Spiculus'tan ona hızlı bir ölüm vermesini bile istedi. Ancak gladyatörü zamanında kendisine ulaştıramayan Nero sonunda kendi canına kıydı.
Pompeii'deki antik duvar yazıları
Antik Roma'da birçok gladyatör seks sembolü olarak görülüyordu. Pompeii'nin duvarlarına karalanmış bir grafiti durumun böyle olduğunu gösterir. Yazıda bir gladyatörün nasıl "tüm kızların zevki" olduğunu, diğerinin ise "geceleri kızları ağına yakaladığını" belirtir. Alt sınıflardan kadınlar ve kızlar, yatak odalarının duvarlarını kahramanlarının resimleriyle süsler ve onları çalışırken görmekten keyif alırlardı. Soylu kadınlar ise bir dövüşten sonra yatak odasına bir gladyatörün gönderilmesini isteyebilirdi. Gladyatörlerin teri ve kanı pazarda afrodizyak olarak satıldı.
Gladyatör okulları
Gladyatör okulları, lanista denilen zengin adamlara aitti. Taşra okulları yerden ısıtma sistemiyle donatılırdı, böylece savaşçılar yıl boyunca eğitilirdi. Ayrıca ağrıyan kasları yatıştırmak için sıcak sulu banyolar vardı. Lanistalar gladyatörlerini etkinlikler için kiraya verirdi. Fiyatsa değişkendi. Test edilmemiş acemiler en ucuzdu, halk tarafından sevilenlere ise büyük meblağlar ödeniyordu. O zamanki kaynaklara göre, bir lanista'nın gladyatörü arenada ölürse kiralama sözleşmesi otomatik olarak satış sözleşmesine dönüşürdü ve bu da günlük kiralama ücretinin 50 katı olabilirdi.
Gladyatör eğitim okulları veya ludus uzun yıllar özel mülkiyete ait oldu. Ancak Spartacus ve gladyatör arkadaşlarının MÖ 73 civarında çıkardığı ünlü isyan tüm bunları değiştirdi. O andan itibaren Roma devleti okullarda yetiştirilen gladyatörlerin özel dövüş becerilerini Roma'nın kendisine karşı kullanmaması için önlemler aldı.
Gladyatörün özgürlüğünü kazanması
Rudis olarak bilinen tahta kılıçlarla eğitilen gladyatörler gerçek bir dövüşü kazandığında özgür olmalarının sembolü olarak bu rudis'i alırdı. Gladyatörlerin uyması beklenen sözlü yasalar da vardı ve rakibi öldürmemek buna dahildi. Gladyatörler rakibi ölümcül bir darbe vurmadan yenmek üzere eğitilirdi.
Emekli gladyatörler summa rudis olarak bilinen ünlü memurlar olarak kazançlı bir ikinci kariyere sahip oldular. Günümüz Ankara'sında bulunan bir yazıt Aelius adlı bir summa rudis'e cesareti ve cömertliği nedeniyle birkaç Yunan kasabası tarafından nasıl yurttaşlık verildiğini anlatıyor. Ayrıca gladyatör okullarında magistrii denilen emekli savaşçılar olurdu.
Çoğunlukla her iki gladyatör de yaşardı
Ölçümlere göre her 10 gladyatör dövüşünden 1'i veya 4 gladyatör dövüşünden 1'i bir dövüşçünün ölümüyle sonuçlanırdı. Yani her iki adam da çoğu durumda hayatta kalıyordu. Peki gladyatör olmak ne kadar riskliydi? Çoğu tarihçiye göre, tipik bir gladyatörün kariyeri birkaç ay, hatta birkaç yıl sürdü. Çoğu 20'li yaşlarının ortalarında öldü. Bazı gladyatörler, cenaze yardımları ve ölmüş üyenin ailesine yapılacak ödemeler için sendikalar kurdular.
Kadın gladyatörler
Tüm gladyatörler erkek değildi. Sonraları yenilik amacıyla kadın gladyatörler de getirildi. Ancak genellikle arenadaki büyük dövüşten önce eğlence amacıyla çıkarıldılar. Kayıtlar, kadın gladyatörlerin arenada kask takmadığını gösteriyor. Amaç uzun saçlarıyla kadın olduklarını göstererek kalabalığın ilgisini çekmekti. İmparator Titus, Antik Roma'nın en büyük kadın gladyatör hayranlarından biriydi ve kadınlara dövüşler için iyi para ödedi. 2001 yılında arkeologlar Londra'da bir kadın gladyatörün mezarını bulmuştur.
Vahşi hayvan dövüşleri en zoruydu
1. yüzyılın en sevilen gladyatörlerinden biri bir vahşi hayvan dövüşçüsüydü. Vahşi hayvanlarla savaşmak için eğitilmiş gladyatörlere bestiarii denildi ve bunlar genelde arenada aynı gün ölürdü. Ancak Carpophorus isimli adam bir istisna oldu. MS 1. yüzyılda kendisine vahşi hayvanların katili olarak isim yaptı. Flavian Amfitiyatrosu'nun açılış gününde devasa bir kalabalığın ve İmparator Titus'un önünde aslanlarla, ayılarla ve leoparlarla dövüştü ve kazandı. Bir gergedanı da mızrakla öldürdü. Carpophorus eşsiz yetenekleri sayesinde çok büyük paralar kazandı ve bir bestiarii için nadir görülür bir üne kavuştu.
Başparmak işareti
Kolezyum'da eğer bir imparator varsa mağlup olan gladyatörün kaderine ancak o karar verirdi. Filmlerde gösterilenin aksine, tarihçiler başparmak yukarı işaretinin aslında gladyatörün ölüm işareti olabileceğine inanıyor. Her iki durumda da, kalabalığın tepkisi genellikle imparatorun veya baş editörün kararını etkilerdi.
İki gladyatöre özgürlük
Berabere biten gladyatör dövüşleri de oldu. Ünlü bir dövüşte, arenanın iki efsanesi saatlerce savaştıktan sonra ikisi de özgürlüğü kazanmıştır. Priscus ve Verus 1. yüzyılın en iyi gladyatörleriydi. Popülerlikleri nedeniyle, Flavian Amfitiyatrosu'nun açılışını kutlamak amacıyla dövüşmek için seçildiler. Şair Martial o gün oradaydı. İki adamın nasıl beceri ve cesaretle saatlerce dövüştüğünü yazdı. Sonuç olarak ikisi de aynı anda pes etti. İmparator Titus her iki adamı da galip ilan etti. Coşkulu kalabalığın onayıyla hem Priscus hem de Vesus özgürlüklerini simgeleyen tahta kılıçla ödüllendirildiler.
Tüm gladyatörler özgür olmak istemedi
Ertingü gladyatör Flamma 34 kez savaşmış ve 4 kez özgürlüğünü reddetmiştir. O devam etmeyi tercih etti ve sonunda Sicilya'da bir arenada 30 yaşında öldü. Kariyerinde 34 kez muhteşem mücadele verdi, 21 dövüşünü kazandı ve 9'unda berabere kaldı. Çoğu gladyatör yılda yalnızca birkaç kez savaşırdı ve en iyileri arenadaki maçlar arasında yıl boyu ara verebiliyordu. Ancak bir gladyatörün özgürlüğünü kazanması için genellikle 15 kez savaşması gerekiyordu. Bu yüzden birçoğu aslında kölelikten kurtulma şansı bile bulamamıştır.
Dövüşten sonra küllü su
Antik yazar ve tarihçi Yaşlı Pliny, Doğa Tarihi kitabında külle karıştırılmış bir bardak suyun "karın krampları ve morluklar" için mükemmel bir çare olduğunu tavsiye etmiştir. Gladyatörler de bu yola başvururdu ve arkeologların gladyatör kemiklerinde yüksek düzeyde kalsiyum bulması muhtemel kanıtıdır. Bazen bu kötü kokulu içeceği içebilmek için yardım aldılar.
Büyük Konstantin gladyatörlüğü bitirdi
Roma'nın ilk Hristiyan İmparatoru Büyük Konstantin 325 yılında gladyatörlüğe son verdi. Ancak gladyatörler köle olarak kaldı ve Roma madenlerinde çalıştırıldılar. Konstantin bu tür kanlı oyunların "iç barış zamanında" gereksiz olduğuna karar vermiş olsa da çoğu tarihçi azalan savaşlar nedeniyle Roma'nın aslında bu noktada gladyatör dövüşlerini sürdürecek tutsak arzından yoksun olduğu konusunda hemfikirdir.
Gladyatörlük hayvan dövüşü haline gelir
İmparator Konstantin 325 yılında gladyatör dövüşlerini yasakladıktan sonra bile bu kanlı eğlence 300 yıl daha devam etti. İnsanlar 6. yüzyılın ortalarına dek gladyatörlerin hayvanlarla savaşmasını izlemek için para ödedi. Gladyatörler bugün popüler kültürde yaşamaya devam ediyor. En ünlü gladyatör Spartaküs, Alman Komünist devrimcilerinden Sovyet dönemi futbol kulüplerine, sanatçılara, yazarlara ve film yönetmenlerine dek herkese ilham vermeye devam etti.
Kaynakça ve ek bilgiler:
- https://www.researchgate.net/publication/315547129_Gladiators_Slaves_and_Resistance
- https://www.researchgate.net/publication/260418777_The_discovery_of_the_school_of_gladiators_at_Carnuntum_Austria
- https://www.researchgate.net/publication/249030585_Gladiators_in_the_Greek_East_A_Case_Study_in_Romanization