Antik Dünyada Propaganda Amaçlı Yapılmış Eserler

Propaganda, çağlar boyunca çeşitli sanat ve yazı biçimlerinde kullanılmış olmasının da kanıtladığı gibi, çok uzun bir süredir var.

Propaganda, görüşleri etkilemek veya bir gündemi ilerletmek için gerçeklerin ve bilgilerin manipüle edilmesini ifade eden çağdaş bir kelimedir. Propaganda binlerce yıldır ikna etmek, etkilemek ve açıkça aldatmak için kullanılmaktadır. II. Dünya Savaşı'nın renkli "Sizi istiyoruz!" posterleri en bilinen örnekler olsa da, bundan çok daha uzun süredir kullanılmaktadır. Orta Çağ propagandasının en iyi edebi, sanatsal ve heykelsi örneklerinden bazıları aşağıda açıklanmaktadır.

Res Gestae Divi Augusti: İmparator Augustus ve Klasik Retorik

 Res gestae Divi Augusti metninin faşist dönemde oluşturulan kopyası
Res gestae Divi Augusti metninin faşist dönemde oluşturulan kopyası. Kaynak: Wikimedia

İlk Roma hükümdarı Augustus, hiçbir şeyin anıtsal bir levha şeklindeki bir otobiyografiden daha güçlü olamayacağını biliyordu. Res Gestae Divi Augusti başlığı "tanrısal Augustus'un başarıları" anlamına gelmektedir. Yani Augustus tek bir cümleyle sadece antik dünya için tanrı benzeri bir figür olduğunu iddia etmekle kalmıyor, aynı zamanda adı dışında her şeyiyle ilk hükümdar olduğunu da söylüyordu. Bu çok yönlü reklam titizlikle hazırlanmıştı ve hayatındaki 35 başarısını birinci tekil şahıs olarak sıralıyordu.

Asıl adı Octavianus olan Augustus, Roma siyasetinde genç ve dinamik bir liderdi. Jül Sezar onu üvey oğlu ve halefi yaptığında sadece 18 yaşındaydı. Yaşının gençliğine meydan okuyarak Roma'da en yüksek siyasi ve askeri rütbelere kadar yükseldi.

Augustus'un Roma'daki anıt mezarı, MÖ 28 yılında inşa edilmeye başlanmıştır.
Augustus'un Roma'daki anıt mezarı, MÖ 28 yılında inşa edilmeye başlanmıştır. Fotoğraf: Ethan Doyle-White.

Kamuoyunu yönlendirmek ve Senato politikasını etkilemek için propagandayı kullanmanın inceliklerini öğrendi. İkinci Triumvirlik dönemindeki ortak liderleri Marcus Aemilius Lepidus ve Marcus Antonius'a yaptığı muamele bunun en iyi örneğidir. Genç yaşına rağmen, Lepidus ve Antonius'u alt ederek Batı bölgelerinin lideri oldu ve bu pozisyon onu Roma'ya yürüyüş mesafesinde bir mevkiye getirdi. Antonius'a Doğu Akdeniz'in yetkisi verilirken, Lepidus'a da Afrika verildi.

Octavianus, Lepidus'un birliklerini kendisine iltica etmeye ikna ederek Lepidus'un otoritesini gasp etmeyi başardı. Ayrıca Antonius'un yabancı uyruklu çocuklarını mirasçı olarak gösteren 'sözde' vasiyetini ele geçirerek Antonius yanlısı Roma Senatosu'nu karar değiştirmeye ikna etti ve Roma'ya daha fazla sadakatsizlik göstererek İskenderiye'de Kleopatra'nın yanına gömülmeyi arzuladığını açıkladı. Siyaset Augustus'un hayatının işiydi ve Res Gestae yıllar boyunca geliştirdiği zarif hitabetinin örnekleriyle doluydu.

Aşağıdaki Res Gestae'den bölümlerin çevirileri Augustus'un hayatındaki bazı başarıları göstermektedir:

Romalı pleblere [plebler, patrici olmayan özgür Roma vatandaşları] babamın vasiyetine uygun olarak adam başına üç yüz sestertius ödedim…
Askerlere tahsis ettiğim araziler için belediyelere para ödedim… Vilayetlerdeki araziler için ödenen para iki yüz altmış milyon civarındaydı. Bunu yapan ilk ve tek kişi bendim.
Denizi korsanlardan arındırdım… Tüm İtalya gönüllü olarak bana bağlılık yemini etti ve Aktium'da zafer kazandığım savaşta [Aktium Muharebesi] beni liderleri olarak talep etti.

Res Gestae Divi Augusti, 15,16 & 25

Bu iddialar Augustus'un başarıları üzerinde derin bir sahiplenme duygusu hissettiğini göstermektedir. Ayrıca sükûnetin sağlanması ve Roma'nın sınırlarının genişletilmesi konusunda da övgüler almıştır. Bu eser, Augustus'un karakterine bir bakış sağladığı ve antik çağda büyük saygı gördüğü için akademisyenlerin ilgisini çekmektedir.

Res Gestae sadece bronz üzerine oyulup Augustus'un mozolesinde sergilenmekle kalmamış, aynı zamanda kopyalanıp Ara Pacis başta olmak üzere Roma İmparatorluğu'nun dört bir yanına dağıtılmıştır. Hatta Yunanca gibi diğer dillere de çevrilmiştir. Bunun örnekleri Ankara'daki Roma ve Augustus Tapınağı'nda bulunmaktadır.

Augustus, bir kişinin otobiyografisine gerçeğin tek kaynağı olarak güvenmenin bariz sorunlarına rağmen, antik Roma halkı üzerindeki tekelini bu tür güçlü propagandayı yaymak için kullanmıştır. Dolayısıyla, Res Gestae bir kişinin kendi hakikat yorumu üzerindeki hakimiyetinin ve bunu yaymasının zirvesidir.

Perikles'in Cenaze Konuşması: Antik Dünyadan İkna Edici Propaganda

Perikles'in Cenaze Töreni Söylevi.
Perikles'in Cenaze Töreni Söylevi.

Atina'nın Altın Çağı" olarak da bilinen MÖ 5. yüzyılda Perikles şehir devletinin başkanı olarak görev yaptı. İcat, teori, resim, matematik ve bilim bu dönemde gelişmiştir. Antik Yunan şehir devletleri arasında çatışmalar, siyasi kargaşalar ve küçük anlaşmazlıklar da bu dönemde patlak vermiştir. Atina ve Sparta şehir devletleri, en güçlü ama zıt birliklerin iki lideri olarak Peloponez Savaşı'nda savaştılar.

Perikles, tarihçi Thukididis'in MÖ 431 yılında, bu çalkantılı zamanlarda yapılmış en büyük konuşmalardan biri olarak kabul ettiği konuşmasını yaptı.

Bu konuşma görünüşte Peloponez Savaşı'nın ilk aşamasında ölen Atinalılar için bir anma konuşmasıydı, ama aslında ortalama bir Atinalı'nın büyüklüğünü ortaya koyan heyecan verici bir hitabet eseriydi. Cenaze konuşması halka, üzüntülerine rağmen Peloponez Savaşı'nda savaşmaya devam etmeleri için ilham verdi. 5. yüzyılda Atina demokrasisinin inanç ve uygulamalarına ışık tutmuştur. Perikles'in halka açık cenaze töreninde konuşma yapmak üzere seçilmesi, bu söylevi gerçek bir ilham kaynağı düzeyine yükseltmiştir.

Thukididis'in alçı döküm büstü
Thukididis'in alçı döküm büstü (Puşkin Müzesi'nde) MÖ 4. yüzyıl başlarına ait bir Yunan orijinalinin Roma kopyasından (Holkham Hall'da bulunmaktadır).

Perikles'in yaptığı konuşma, Atina'daki can kayıpları ile halkının üstünlüğü ve Atina'nın siyasi hedefini ilerletmek için çatışmayı sürdürmenin gerekliliği arasında duygusal bir bağlantı kuran bir ikna ustalığı eseriydi. Atina'nın atalarıyla bir bağlantı kurarak başladı ve siyasi sisteminin tekilliğine doğru ilerledi.

Hükümet sistemimizin komşularımızın kurumlarını taklit etmediğini söylememe izin verin… Anayasamıza demokrasi deniyor çünkü iktidar bir azınlığın değil tüm halkın elinde.

(Thukididis, Peloponnessos Savaşları – History of the Peloponnesian War, 2.34-46).

Kendisi ile sözde "karşıtları" arasındaki farkları vurgulayarak, vatandaşlarının sahip olduğu özgürlüklere ve silahlı kuvvetlerinin gücüne dikkat çekmiştir. Konuşma, ölen askerlerin teslim olarak yaşamak yerine onurlu bir şekilde mücadele ettiklerini iddia ederken, aynı zamanda hayatta kalanlara da gerçek Atinalılar olmaları ve onları örnek almaları çağrısında bulunuyordu.

Ramesseum: II. Ramses En Büyük Askeri Kral Olduğunu İlan Ediyor

Ramesseum'daki harap yapılar.
Ramesseum'daki harap yapılar.

Sanat her zaman bir iletişim yöntemi olarak hizmet etmiştir, ancak okuma yazma bilmeyen toplumlarda özellikle önemli hale gelir. Mısır firavunu II. Ramses'in anıt mezarı Ramesseum, propaganda olarak sanatın tarihin akışını değiştirme gücünün en iyi örneğidir. Yeni Krallık döneminde Mısır firavunu olan II. Ramses, kapsamlı inşaat projeleri, savaş zaferleri ve uzun görev süresiyle ünlüdür. Kadeş Muharebesi tartışmasız onun en ünlü savaş eylemiydi.

Hattuşili ve II. Ramses arasındaki Kadeş Barış Antlaşması'nın kopyası, Birleşmiş Milletler aracılığıyla.
Hattuşili ve II. Ramses arasındaki Kadeş Barış Antlaşması'nın kopyası, Birleşmiş Milletler aracılığıyla.

Tarihsel olarak II. Ramses 20.000 askerden oluşan bir kuvvetle bugünkü Suriye'de bulunan Kadeş'e girerek şehri Hititlerden geri almıştır. Firavunlar, anıtların inşasının yanı sıra askeri operasyonları da otoritelerinin bir sembolü olarak sıklıkla kullanmışlardır. Tapınağının duvarlarındaki yazıtlar Ramses'in askeri zaferlerini ve ganimetlerini kanıtlamaktadır. Ancak gerçek hiç de böyle değildi.

II. Ramses aslında yalan bir söylem tasarlamıştı

II. Ramses'in Hititlere karşı kazandığı zaferi tasvir eden devasa sanat eseri elbette bir abartıdır. Gerçek şu ki, Ramses şehri geri alamadan Mısır'a geri döndü. Ancak Hitit Kralı Hattuşili tarafından imzalanan ve tarihte bilinen eşit tarafların yer aldığı en eski sözleşme örneği olan bir barış anlaşmasıyla geri dönmüştür. Ramses, Kadeş için Hititlere saldırmayı bırakmayı kabul etti ve karşılığında iki taraf da barışçıl olmayı ve gerektiğinde birbirlerine yardım etmeyi kabul etti.

Ramses'in barış anlaşmasıyla ilgili bir sorunu vardı. Savaş pahalıya mal olmuştu ve bağımsız şehir devletini fethedip topraklarını geri alamamıştı. Şimdi gerçekleri değiştirmesi gerekiyordu ki, onca parayı bir başarısızlık uğruna harcamış ya da daha da kötüsü, yönetemeyecek kadar güçsüzmüş gibi görünmesin. Luksor'a döndükten sonra Ramses sanatçılarına, mozolesinde gururla sergilenebilmesi için sözleşmenin orijinal Akadca metninde değişiklikler yapmalarını emretti. Bu çabasında başarılı oldu. Halkına kazandırdığı zafer uzun yıllar boyunca hatırlanacaktı. Olayların doğru bir anlatımı, çağdaş tarihi kazılara kadar ortaya çıkarılamayacaktı.

Sebasteion: Agrippina Neron'u Taçlandırıyor

Afrodisias'taki Sebasteion'dan Neron ve Agrippina
Afyon'da bulunan Afrodisias'taki Sebasteion'dan Neron ve Agrippina. Burada Agrippina Neron'a tacını takıyor.

Roma İmparatoru Neron bir psikopat ve cani olarak bilinir, bu da ona imparatorluğun en kötü şöhretli hükümdarları arasında bir yer kazandırır. Adının yaygın bir şekilde mitleştirilmesine rağmen Neron, antik yazarlar tarafından şeytanlaştırılan 'Deccal' karakteri değildi. İki tarih yazarı Tacitus ve Cassius Dio, Genç Agrippina olarak da bilinen annesi Julia Agrippina'nın kötü bir tasvirini yapmıştır. Bu tarihi kitaplarda bu kadar kötü temsil edilen kadim insanların aslında şimdiye kadar yaratılmış en karmaşık ve incelikli sanat eserlerinden bazılarından doğrudan sorumlu olmaları şaşırtıcı gelebilir.

Türkiye'nin Aydın kentinin Afrodisias bölgesinde bulunan Sebasteion kabartmasında Agrippina, antik Roma'da kadınlara tanınmayan bir ayrıcalık olan genç oğlunu taçlandırırken resmedilmiştir. İçindeki birçok gizli anlam sayesinde bu heykelin bir reklam parçası olarak neden bu kadar etkili olduğunu anlamak kolaydır.

Döneminin Romalı kadınları arasında Agrippina güçlü bir figür olarak öne çıkıyordu. Seçilmiş bir makama sahip olmadan politika yapımını etkileyebiliyordu. Hatta bir perde arkasında da olsa kendisine Senato'da koltuk bile verilmişti. Ağırlıklı olarak erkeklerden oluşan bir kültürde bir kadın olan Agrippina, alışılmadık miktarda otoriteye sahipti. Agrippina iktidar koridorlarına yabancı değildi; bir imparatorun kız kardeşi, bir diğerinin kuzeni ve daha sonra eşiydi ve devamında İmparator olacak olan Nero'nun annesiydi. Julio-Claudian ailesinin bir parçası olarak, imparatorluk propagandasının kendinden emin bir şekilde kullanılmasına tanık olduğuna şüphe yok.

Tacitus'a göre (Annals, 13.5.3) Agrippina, eylemlerinde oldukça utanç verici olabilen hırslı ve fütursuz bir kadındı. Bununla birlikte, metinler ve çok sayıda heykel, onun aynı zamanda stratejik olarak anlayışlı olduğunu ve kendi saltanatını korumak ve Claudius'un oğlu Britannicus'un değil oğlunun tahta geçmesini garanti altına almak gibi kendi hedeflerini ilerletmek için propagandanın gücünün farkında olduğunu göstermektedir. O zamanlar sadece 16 yaşında olan Neron, iktidarı Claudius'tan aldı ve Agrippina'nın Roma siyasetindeki yerini sağlamlaştırdı.

Heykel Yapısının Bozulması

Agrippina'nın Neron'u taçlandırdığı kabartma MS 54 ile MS 59'da öldürülmesi arasında yaptırılmıştır. Bu, Agrippina'nın Neron üzerindeki gücünün bir kanıtıdır. Tasvirde oğluna iyi talih ve bereket mahsulü defne başlığını (Tanrıça Fortuna) verirken görülmektedir. Genç İmparator asker kıyafeti giymiş olsa da yetki Agrippina'dadır. Dikkate alınması gereken pek çok değişken olmasına rağmen, fiziksel yapısı ve davranışları onun önceliğini ve üstün konumunu göstermektedir ki bu da Neron'un onu ilerleyen yıllarda öldürtmesinin nedenini önceden haber veriyor olabilir.

Hammurabi'nin Steli: Antik Dünyada Yasa Olarak Propaganda

Code-of-Hammurabi
Hammurabi Kanunları (Fotoğraf Deror Avi / Wikimedia Commons / CC-BY-SA)

Hammurabi Steli belgelenmiş en eski propaganda örneklerinden biridir. Babil'in 6. hükümdarı Hammurabi bu steli MÖ 1792 ile 1750 yılları arasında yaptırmıştır. Bu hem bir sanat eseri hem de Hammurabi'nin adalet tanrısı Şamaş'tan aldığı kurallar ve cezalardan oluşan bir koddur. İlginçtir, tanrı ona bir sopa ve bir yüzük bahşederek Sümer üzerindeki hükümdarlığını onaylamaktadır. Dönemin eğitimli insanlarının çoğu 2 metre yüksekliğindeki stelin üzerindeki yazıtı anlayabilirdi çünkü Akadca yazılmıştı.

Uzun bir kanunlar dizisiydi. Toplam sayısı 281'di ve modern standartlara göre oldukça katıydı. "Göze göz" ifadesi bu tür düzenlemelerden gelmektedir. Daha da önemlisi, Hammurabi, Sümer tanrılarına tapınmasına rağmen, ataları Sümerlere dayanan devletleri etkili bir şekilde fetheden bir Babilli idi. Bununla birlikte, otoritesini sağlamlaştırmak için Sümer inancını kullanan zeki ve yetkin bir yöneticiydi. Kutsal kavramları kendi hukuk kurallarına atıfta bulunan sanat eserlerine dahil ederek, otoritesini her geçen izleyiciyle daha da sağlamlaştırmayı başardı.

Bunlar antik dünya propagandasının görünen en iyi örnekleri olsa da, şüphesiz araştırmaya değer daha niceleri vardır. Bununla birlikte, propagandanın modern çağın bir icadı değil, binlerce yıldır çeşitli toplumlar tarafından kullanılan bir araç olduğunu kesinlikle kanıtlamaktadır.