Reconquista hakkında bilgi sahibi olmak oldukça önemli. İspanya'nın yeniden fethi olarak tanımlanan Reconquista, 8. yüzyılda başlamış ve 15. yüzyıla kadar 700 sene devam ettirilmiştir. Bu çabanın sonucunda İber Yarımadası Arap Müslümanların elinden tamamen kurtarıldı.
İber Yarımadası Müslüman Emevi işgalcileriyle MS 8. yüzyılda ele geçirildi. Emevi Halifeliği olarak tanınan Emevi devletinin merkezi Şam'da konumlandırılmıştı. Emeviler ordularını Kuzey Afrika'da bir araya getirdikten sonra, İberya'nın Vizigot yönetimini 711 senesindeki Guadalete Muharebesi'nde ağır biçimde mağlup etti. Bunun sonucu olarak İslam ordularının İber Yarımadası'nda ilerlemesi kolaylaşacaktı.
11. yüzyıla gelindiğinde müslümanlar arasında iç çatışmalar gün yüzüne çıkacaktı. İlk olarak Cordoba Müslüman Halifeliği'nde bir iç savaş başlamış ve İber Yarımadası'nın içinde farklı İslam krallıkları kurulmuştu. Bu çatışmalar, kuzeydeki Hristiyan krallıkları tarafından derhal avantaja dönüştürülerek, genişlemelerini ve görünürlüklerini artırmalarını sağlamıştır. Bu krallıklardan en etkili olanları Kastilya ve Aragon'du. Bu krallıklar kendi dini inançlarını yaymaya ve bu şekilde Reconquista hareketini başlatacak zemini oluşturmaya başlayacaktı.
İspanya'nın Müslüman fethi
Müslümanlar İspanya'yı hiçbir zaman tam olarak eline geçiremedi. Emevi birlikleri 8. yüzyılda toprakları işgal ettiğinde, Hristiyan ordularından geriye kalanlar ülkenin kuzeybatı bölümlerine yerleşmişti. Burada Asturias Krallığı olarak devam ettiler. Diğer yandan Charlemagne (Şarlman), bu bölgenin doğusundaki Katalonya'da, Marca Hispanica olarak bilinen askeri tampon bölgesini inşa ettirdi.
9. ve 10. yüzyıllar içinde, İslam İspanyası altın dönemine girmişti. Cordoba'nın başkentinde güzel bir cami inşa edildi. Bu camii Mekke'deki Ulu Camii ardından ikinci önemli önemli yapıydı. Diğer yandan, kuzeydeki Hristiyan İspanya'da yaşayanlar, mağaraların içindeki kiliselerde ibadet edebileceği bağımsız alanlar yaratıyordu.
Hristiyan ülkeler 11. yüzyılda yeniden hareketlenmeye başladı. Bu süreçte Cluny keşişleri, kuzeybatı İspanya'daki Santiago de Compostela tapınağına hac yolculukları yapmaya başladı. Bu süreçte feodal şövalyeler, keşişler ve son olarak hac ziyaretine katılanların ardından, haçlılardaki "inanmayanlara" karşı savaşma düşüncesinin yerleştiği görülüyordu. Dolayısıyla onlar da bu bölgeye yerleşmeye başladı. Dolayısıyla şövalyelerin bu desteği Reconquista fikrinin yeşermesini sağlamıştı.
Reconquista ile Toledo'nun fethi ve El Cid'in rolü
Reconquista (Yeniden Fetih) hareketinin ilk başarısı, I. Haçlı Seferi'nden tam on yıl önce, Toledo'nun ele geçirilmesiyle gerçekleşti. VI. Alfonso, 1085'teki büyük muharebede yıllar önce Vizigotların olan Toledo kentini topraklarına dahil etti. Toledo daha sonra, Müslüman Araplara karşı yapılan hareketin kalesi olacaktı.
Müslüman emirlikler bu sert yenilgi sonrası, Kuzey Afrika'yı yöneten Murabıtlar'dan destek istemek zorundaydı. Böylece 1086 yılında Sagrajas'ta İspanyollara karşı yürüttükleri mücadeleyi kazandılar. Oysa bu zaferin bir karşılığı olmayacaktı. Çok zaman geçmeden, El Cid olarak tanınan İspanyol süvari Rodrigo Diaz de Vivar'ın öncülüğünde Kastilya, Valensiya'yı yeniden fethedecekti. Bu zafer 1094 yılında gerçekleşti. Arkasından durmaksızın devam eden Arap Müslümanlarının saldırıları sürekli şekilde engellendi. Artık Valensiya ve Toledo'nun kontrolü Hristiyanların elindeydi. Sonrasında Zaragoza kenti 1118'de ele geçirildi.
El Cid, Reconquista hareketinin önemli bir figürüydü. Dolayısıyla İspanya tarihinin büyük kahramanları arasındadır ve birçok romana da konu edilmiştir. Reconquista hareketi bir kahramanlık öyküsünün tüm gereksinimlerini taşıyordu. Ayrıca İber Yarımadası'nın Hristiyanları, bu kahramanlığı, o yüzyılın en etkili orta çağ destanlarından olan The Song of El Cid (El Cid'in Şarkısı)'in içinde bulacaktı. Sonuç olarak onlar için El Cid, bir şövalyenin vatanseverlik arzusunun somutlaşmış haliydi.
Reconquista'nın dönüm noktası
12. yüzyıl biterken Hristiyanların tarafında işler iyi gitmedi. Kuzey Afrika'nın yeni liderleri olan Muvahhidler, Müslüman İberya'nın çok büyük parçasını ele geçirmişti. Bu nedenle Kastilyalılar kuzey bölgesine kaçtı. Bu bütün Reconquista hikayesindeki en büyük çıkmazdı.
Kastilya, Aragon, Leon ve Navarre krallıkları birleşerek büyük bir ordu kurdu. 13. yüzyıla girildiğinde Reconquista'da o büyük dönüm noktası yaşanacaktı. Avrupa ülkelerinin Haçlı birliklerinin katılımıyla 1212'de Las Navas de Tolosa'da büyük bir muharebe yaşandı. Muvahhid birlikleri kesin bir yenilgiyle ortadan kaldırıldı. Artık yeniden fetih hareketi yoluna devam edebilecek.
İspanyol Hristiyanları 1236'de Corboda'yı ele geçirdi. Burası Arap halifeliğinin merkeziydi. 13. yüzyılın sonlarına gelirken, müslümanların elinde sadece İspanya'nın güneyi kalmıştı. Burada inşa edilen yeni yönetimin adına Granada Emirliği (Gırnata Emirliği) denildi. Granada'nın özelliği, Müslüman İberya'nın 1492 yılında yıkılana kadar, ayakta kaldığı topraklar olmasıdır. 14. yüzyılda artık baskın taraf Kastilya ve Aragon krallıklarıydı.
Aragon ve Kastilya krallıkları
İber Yarımadası'ndaki Hristiyan yönetimler aristokrat monarşi yapısındaydı. ilk zamanlarda Kastilya'nın konsey liderleri en yüksek laik ve dini otoritelerden oluşuyordu. Zaman içinde bu toplantılara halkın içindeki temsilcilerde alınmaya başlanacaktı.
Aslında Aragon ve Kastilya krallıkları sıklık savaş halindeydi. Çünkü her iki krallıkta birbirinin topraklarını almak istiyor ve bu sayede yarımadayı sınırlar anlamında birleştirmeyi hedefliyordu. Aragon 15. yüzyılda önemli bir deniz devletine dönüştü. Aragon Krallığı'nın gelişmesinde Katalonya'nın kendi ticari faydalarının etkisi olmuş olsa da, bu genişlemelerden en büyük yararı Aragon şövalyeleri görecekti. Çünkü Sicilya ve güney İtalya'nın topraklarını işgal ettiler ve Aragon'daki köylülere yaptıkları gibi, bu bölgelerdeki köylüleri de sömürge haline getirdiler.
Kastilya, İspanya'nın merkezinde kalarak yarımdanın 5/3'ünü elinde tutuyordu. Dolayısıyla Reconquista'daki yeri çok büyüktü. Aragon Kralı I. Martin 1410'da öldüğünde krallığın varisi belirsizdi. Burada ilginç bir yol izlendi. 1412 yılında imzalanan Caspe Uzlaşması, Aragon yönetimini Kastilyalı Trastamara hanedanına bırakmıştı.
Ferdinand ve Isabella: İspanya'nın birleşmesi
Bu birleşmenin son aşaması 15. yüzyılın sonunda nihayete erdi. İspanya tarihinin en kritik anlarından birisi Aragon ve Kastilya'nın bir araya gelmesiydi. Bu krallıklar 1479'da birleşti. Çünkü Aragon Kralı Ferdinand ve Kastilya Kraliçesi Isabella evlenmişti. İki krallığın toprakları İber Yarımadası dışında Sardunya, Sicilya ve Güney İtalya gibi yerlerini içeriyordu. Dolayısıyla İspanya artık Avrupa'nın en büyük ordularından birisine sahipti. Trastamara hanedanından I. Isabella'nın yaptığı evlilik, tacın gücünü 1 kişiye düşürebilmenin en kolay yöntemiydi.
Fazla zaman kaybetmeden son Arap Müslüman toprağı olan Granada Emirliği'ne yöneldiler. Isabella ve Ferdinand 1481'de ilk seferlerine çıktı. Tüm harekat adeta bir Haçlı Seferi gibiydi. İspanya'daki Müslümanlara verilen savaş aralıksız 11 sene sürdü. 1492'de Granada ele geçirildi. Bu son yeniden fetih ile beraber, İber Yarımadası'nın neredeyse tamamı yeniden İspanyolların elindeydi. Reconquista hareketi 1492'de bitirildi. İspanya'nın yeniden birleşmesi ise 1512'de Navarre'nin fethedilmesiyle tamamlanacaktı.
Reconquista sonrası: Katolik krallığın kuruluşu ve engizisyon
İspanyol Müslümanları, Müslümanların ve Yahudilerin mallarını ve inanç biçimlerine zarar verilmemesi şartıyla Granada'yı verdiler. Oysa bu sözlerin hiçbirisi karşılanmadı ve birçok Müslüman ve Yahudi Kuzey Afrika'ya kaçmak zorunda bırakıldı. Isabella ve Ferdinand, farklı topluluklara, sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesi mümkün olmayan tek bir siyasi ve dini fikri yerleştirmek istediler. Oysa İspanyol Hristiyanlar, müslüman yönetimler döneminde, Yahudi ve Müslüman insanlarla görülebilir bir uyum içinde yaşıyorlardı. Fakat bu huzurlu ortam kısa sürede sona erdi.
İspanyollar engizisyon mahkemelerini kurarak, Yahudi ve Müslümanları inançları yüzünden kazıklara bağladı ve acımasız şekilde cezalar uyguladı. Engizisyon uygulamalarının başında Büyük Engizisyoncu Thomas vardı. Thomas bu görevini on yıl boyunca sürdürdü. O görevdeyken binlerce insan kazığa bağlanarak canlı canlı yakıldı, işkence gördü ya da en hafifiyle hapisle cezalandırıldı.
İspanya'nın Müslümanlardan geri alınmasıyla ilgili:
Bu hareket İspanyol Katoliklerinin birleşmesiyle kazanıldı. Fakat görünüşe göre yüksek bir bedel ödenmişti. 150.000'den fazla Müslüman ve Yahudi topraklarını terk etti. Bu insanların çok büyük bölümü İspanyol kültürüne ve en önemlisi ekonomisine önemli katkılar sağlayan eğitimli insanlardı.