Deniz camı, okyanusların ve denizlerin yanındaki kumsallarda bulunan pürüzsüz, buzlu, güzel cam parçalarıdır. Başta doğal taşlar gibi görünürler ancak aslında insan yapımı cam ürünlerden oluşuyorlar. Okyanus akıntıları, dalgalar ve birkaç farklı doğal fenomen yoluyla meydana gelirler. Bir deniz camının oluşumu 20 ila 30 yıl ve bazense 100 yıl almaktadır. Renkler de önemlidir. Camı kırmızıya çevirmek için gerçek altın kullanıldığından kırmızı deniz camı bulmak için çok şanslı olmanız gerekir.
Deniz Camının Oluşum Süreci
'Deniz camı' terimi, tipik olarak koylar, denizler ve okyanuslar boyunca uzanan kumsallarda bulunan küçük cam parçalarını ifade etmek için kullanılıyor. Aynı zamanda büyük nehir kıyılarında da bulunabiliyor. Uzun bir süre boyunca dalgalar altında yuvarlanan deniz camı hem fiziksel hem de kimyasal olarak değişime uğrar.
'Deniz camı' terimi yerine bazen 'plaj camı' da kullanılır ancak yüzeysel olarak benzer olsalar da aslında farklılar. Tuzlu deniz suyundan gelen deniz camının aksine, plaj camı tatlı su kaynaklarından geliyor ve genelde deniz camından daha az buzlu bir görünüme ve farklı bir pH dengesine sahip.
Deniz camı Türkiye dahil dünyanın her yerindeki kumsallarda bulunmasına rağmen, kuzeydoğu Amerika Birleşik Devletleri, kuzeydoğu İngiltere, Meksika, Hawaii, Porto Riko, İtalya ve Avustralya'nın plajları özellikle deniz camı zenginliği ile ünlü. Tıpkı ABD'deki Bar Limanı veya Porto Riko'daki Vieques Adası gibi.
Kaliforniya'da Glass Beach isimli bir kumsal vardır. 1950'lerde çöplerin boşaltıldığı bu alandaki rüzgar ve dalga hareketleri cam kırıklarını zamanla muhteşem görünümlü deniz camları haline getirmiştir. Kumsaldaki deniz camlarını toplamak yasaktır.
Deniz Camı Nereden Geliyor?
Deniz camının doğal olarak oluştuğu söylenebilir. Bu taş yolculuğuna şişe, sofra takımı, doğal afetlerde kaybolan ev eşyaları ve hatta gemi enkazı gibi kaynaklardan gelen cam eşyalar olarak başlıyor ve sonunda kıyıya vuruyorlar.
Örneğin, okyanusun ortasında bir yolcu gemisinde yapılan partide suya atılan boş cam şişeleri öylece derinliklerde kaybolmaz. Döner, dövülür, fırlatılır ve gelgite yakalanır. Bu esnada denizdeki kum, tuz ve diğer elementler tarafından aşındırılan cam nesnelerin keskin kenarları kaybolur ve pürüzsüz, cilalı bir yüzey ve ayaz bir görünüme sahip olurlar.
Deniz camının oluşum sürecinin elmasın tam tersi olduğu söylenebilir. Çünkü elmaslar doğa tarafından üretiliyor ve insanlar tarafından parlatılıyor (doğal olarak oluşan) deniz camı ise insanlar tarafından üretilir ancak doğa tarafından parlatılır.
Deniz camı yapay olarak atölyede, fabrikada ve hatta bir kaya varilinde (çok nadiren) oluşturulabiliyor. Bu yapay çeşit kesilip asit banyosuna veya kaya variline yerleştirilen cam levhadan elde ediliyor. İnsanlar ayrıca geri dönüştürülmüş cam şişelerden yapay deniz camı yapar. Hevesli koleksiyoncular, yapay deniz camı yapmak için özellikle eski şişeler ararlar.
Son derece nadiren sarı, kobalt mavisi, mor, turuncu, kırmızı, turkuaz, siyah veya vazelin gibi renklerde olan doğal deniz camından farklı olarak, yapay deniz camı her renkte olur. Bu yüzden baktığınız bir deniz camının doğal mı yoksa yapay mı olduğunu doğrulamak gerekir.
Deniz Camının Nadirliği
Konu deniz camı olunca renkler önem kazanıyor. Örneğin, yüzyıllar boyunca camı kırmızıya çevirmek için renklendirici olarak gerçek altın kullanılmıştır. Bu yüzden kırmızı renkli bir deniz camı son derece pahalı ve nadirdir. Bir tane bulma şansınız %0,75.
Diğer yandan, 1900'lerin başında seri cam şişe üretimi başladığında kahverengi (%15) üretilmesi en ucuz renklerden biriydi. Bu yüzden yaygındır. Siyah (%1) ise endüstriyel atıklardan geliyor ve kırmızıya yakın nadirlikte. Ancak hiçbiri turuncu (%0,25) kadar nadir değil. Mücevher haline getirilmiş kaliteli bir turuncu deniz camı 650 $'dan alıcı bulur.
Deniz Camları Eski Renklerini Kaybediyor
Okyanus mücevherleri aramak için kumsallarda saatler harcayan insanlardan biriyseniz, "hakiki" deniz camı bulmanın giderek zorlaştığını iyi bilirsiniz. Dahası renkleri de giderek soluklaşıyor. Nedeni oldukça basit: Cam artık birkaç on yıl önce olduğu kadar yaygın kullanılmıyor ve renkli üretilmiyor.
1960'larda ve 70'lerde şişeler, kavanozlar ve çömlekler dahil olmak üzere pek çok şey camdan yapılıyordu. Bu şeyler genellikle yanlışlıkla veya bilerek suya atılırdı. Çevre açısından kesinlikle sağlıklı bir uygulama değildi ancak o parçalar karaya oldukça güzel deniz camı parçalarının vurmasını sağladı.
Birkaç on yıl öncesine kadar plastiğin yaygınlaşması ile cam ürünler artık o kadar yaygın değil. Bugün etrafımız camdan çok plastik ürünle çevrili, bu nedenle kıyıya vuran deniz camlarının miktarında ve renkliliğinde ciddi bir düşüş var.
Deniz Camlarını Bulmak İçin En İyi Zaman
Deniz camı aramak için en iyi zaman gelgitlerin hemen öncesi veya sonrası oluyor. Gelgitlerin daha güçlü olduğu dolunay dönemlerinde veya akıntıların uzun süredir gömülü yığınları ortaya çıkardığı bir fırtınanın ardından aranabilir.