Asur İmparatorluğu, bir koalisyon tarafından yıkılana dek antik dünyanın en büyük Mezopotamya krallıklarından biriydi. Asur İmparatorluğu olarak bilinen güçlü Mezopotamya krallığı, birkaç yüzyıl boyunca Antik Yakın Doğu'ya egemen oldu. Ancak, MÖ 7. yüzyılın sonunda imparatorluk artık yıkılmıştı. Asur İmparatorluğu acımasız bir askeri güçle hükmetti, bu yüzden istikrarsızlık ve zayıflık belirtileri gösterdiğinde düşmanları bu fırsatı değerlendirdi. İsyancılardan oluşan bir koalisyon ve diğer Mezopotamya krallıkları ayaklandı ve Asur İmparatorluğu'na saldırdı. Yaklaşık 20 yıl süren savaş Antik Yakın Doğu'da o ana dek yapılmış en büyük savaşlardan biriydi. Bittiğinde, Asur İmparatorluğu artık yoktu. Bölgenin geleceğini kendi yöntemleriyle şekillendirecek olan birkaç yeni Mezopotamya krallığı tarafından tamamen yok edildi.
Asur İmparatorluğu'nda fetret
MÖ 631'de Asur İmparatorluğu'nun büyük kralı Asurbanipal (MÖ 669-631), eceliyle öldü. Saltanatı sırasında, Asur İmparatorluğu en geniş boyutuna ulaştı. Muhtemelen dünyanın gördüğü en büyük imparatorluktu ve başkenti Ninova muhtemelen dünyadaki en büyük şehirdi. Asur İmparatorluğu tarihinde yaygın ki Asurbanipal'ın oğlu ve halefi Asuretillilani tahta çıktığında muhalefetle karşılandı. Asurlu generaller ve yetkililerce kurulan bir komplo nispeten hızlı bastırıldı. Bu kısa iç savaş sırasında, Asur İmparatorluğu'nun vasal kralları bağımsızlıklarını uygulama ve topraklarını genişletme şansını yakaladı. Örneğin Yehuda Kralı Yoşiya, Aşdod şehrini fethetti ve halkından bazılarını bölgeye yerleştirdi.
Aşuretillilani, generallerinin ve görevlilerinin kendisine karşı başlattığı komployu bozguna uğratsa da Mezopotamya'nın Asur Krallığı'nı uzun süre yönetemedi. Kanıtlar net değil ancak kardeşi Sinshariskun (veya Sinşarikun) tarafından başlatılan bir isyanla karşı karşıya olduğu anlaşılıyor. Her nasılsa, Sinşarikun üstünlük kazanmıştı ve Aşuretillilani'nin MÖ 628/627 civarında bir savaşta öldürüldüğüne inanılıyor. Sinşarikun Asur İmparatorluğu tahtına çıktıktan kısa süre sonra Babil'in vasal kralı öldü. Sık sık isyan eden bir bölgeyi güvence altına almayı uman Şinşarikun, kendisini Babil kralı olarak taçlandırdı. Şinşarikun daha sonra Babil'deki en iyi generallerinden birinin önderliğinde yeni bir isyanla karşı karşıya kaldı ve MÖ 627-626 yılları arasında üç aylık zorlu bir girişimle bastırdı.
Mezopotamya krallığı Babil'in yükselişi
Babilliler hiçbir zaman Asur İmparatorluğu'nun parçası olmakla yetinmemişler ve geçmişte birçok kez isyan etmişlerdi. Asurlular kargaşa içindeyken, Babil'in bir kez daha bağımsızlığını ilan etmesinin zamanı gelmişti. MÖ 626'nın sonlarında Nabopolassar, Asur İmparatorluğu'na karşı ayaklandı. Nabopolassar'ın kökenleri belirsizdir. Güney Mezopotamya'daki Uruk bölgesinden olduğu anlaşılıyor. Bazıları, ailesinin Uruk'ta politik yönden öne çıktığını ve bir Asur tasfiyesine kurban gittiğini veya Asur yanlısı bir fraksiyonun parçası olduklarını iddia ediyor. Her iki senaryo da Nabopolassar'ın geçmişinin neden gizemli olduğunu açıklar. Nabopolassar'ın Şinşarikun'a ihanet eden bir Asur generali olduğu bile öne sürüldü. Ancak, Nabopolassar isyan edip Nippur, Babil ve Uruk şehirlerini ele geçirdiğinde Asurluların yanıtı hızlı oldu. Asur'un karşı saldırısı başarısız olduğunda Nabopolassar kendini kral ilan etti ve Babil'i bağımsız bir Mezopotamya krallığı olarak yükseltti.
Şinşarikun pes etmedi ve birkaç yıl boyunca Babil'i Nabopolassar'dan geri almak için sayısız sefer düzenledi. Baştaki bazı başarılara rağmen MÖ 622'ye gelindiğinde daha fazla şehir Nabopolassar'a yürüdükçe ve isyanlar yükseldikçe Asur seferleri durmuştu. Daha da kötüsü, MÖ 623'te Asur İmparatorluğu'na bağlı bir başka Mezopotamya krallığı olan Elam, haraç ödemeyi bıraktı. Aynı zamanda bir gaspçı Asur tahtını ele geçirmiş ve Şinşarikun'u Uruk'un geri alınmasıyla sonuçlanmış başarılı bir ilerlemeden dönmeye zorlamıştı. Asurluların bir kez daha iç savaşa batmasıyla Nabopolassar, Asurluların kazanımlarını tersine çevirmiş ve egemenliğini sağlamlaştırmıştı. MÖ 620'de Uruk bir kez daha sıkı şekilde Nabopolassar'ın kontrolü altındaydı ve MÖ 616'da ordular Kuzey Mezopotamya'ya doğru ilerledi.
Bozkırdan gelen biniciler
Asur İmparatorluğu, Anadolu'nun dağlık bölgelerinde uzun süredir koloniler ve vassal devletlere sahipti. MÖ 620'lerde bunlar kendilerini Avrasya bozkırlarından ön Türkler olan göçebe Kimmer ve İskit kabilelerine karşı hayatları için savaşırken buldular. Asur İmparatorluğu kargaşa içindeyken, Kimmerler ve İskitler önce Kafkaslar ve Anadolu'daki Asur kolonilerini ve vasallarını hedef alan güçlü baskınlar düzenledi. Onların gazabını ilk hisseden, derebeylerinden yardım bekleyen Urartu ve Lidya gibi Asur vasal devletleriydi. Asurluların yardımı olmadan Kimmerler ve İskitler her iki krallığı da perişan ettiler. Urartu özellikle sert darbe aldı ve asla toparlanamayacaktı, MÖ 590'larda Medler tarafından fethedildi.
Kafkaslar ve Anadolu'daki Asur vasallarını perişan eden Kimmerler ve İskitler güneye yol aldılar. Sırada vurulacak olanlar güney Anadolu ve kuzey Mezopotamya'da kurulmuş Asur kolonileriydi. Bu baskınlar o kadar başarılıydı ki Kimmerler ve İskitler Levant'a ilerlediler. Yehuda krallığı, Akdeniz kıyısındaki Aşkelon şehrini bile yağmalayı başaran akıncılarca harap edildi. Çok az etkili direnişle karşılaşan Kimmerler ve İskitler, Mısır'ın kıyı bölgelerine yürüyüp bölgeyi kolayca yağmadılar ve sonunda geri döndüler. Bununla birlikte bu başarılı baskınlar sonuçta hem Kimmerlerin hem de İskitlerin mahvolması anlamına gelecekti: Akıncılar geri döndükten sonra liderlerinin çoğu Medlerin lideri Siyaksares tarafından ziyafete davet edildi. Siyaksares, Kimmer ve İskit soylularını katletti ve hayatta kalanları bozkıra geri sürdü.
Mısır kurtarmaya gelir
Kimmer ve İskit akınlarıyla birlikte Asur gücünün gerilemesi, Mısır Firavunu I. Psamtik için büyük endişe kaynağıydı. I. Psamtik MÖ 664'te Mısır'ı yönetmek için Asurbanipal tarafından yerleştirilmiş küçük vasal krallardan biriydi. I. Psamtik, Mısır'ın tek hükümdarı olmak için rakip küçük kralları yavaş yavaş ortadan kaldırırken Asur İmparatorluğu'nun gazabına uğramadı. I. Psamtik Yukarı Mısır'ın Kuşit yöneticilerine karşı savaş açtı ve yoğun bir diplomatik girişim başlattı. Delta'nın güçlü aileleriyle yakın ilişki kurdu, Karyalı ve İyonyalı paralı askerler gönderen Lidya kralı Gyges'in yardımını aldı ve Teb'deki Kuşlu yüksek rahibe Amun'u, kendi kızını varisi seçmeye zorladı. Asur gücü azalmaya başladığında, I. Psamtik, güney Levant'ta etki alanı oluşturmuştu.
Mısır için Asur İmparatorluğu yararlı bir müttefik, tampon devlet ve ticaret ortağıydı. Bu ittifakı bozup Asurluların zayıflığından yararlanmak yerine I. Psamtik Şinşarikun'un yardımına gelmeyi seçti. MÖ 616'da I. Psamtik, Asurlulara Babillilerle olan savaşlarında yardım etmek için ordu gönderdi. Mısır ordusu Fırat'ın batısında kalıp sınırlı destek sunduğu için ilk ortak sefer başarısız oldu. Asurlular daha da geri itildiler, ancak Nabopolassar ve Babilliler, Asur İmparatorluğu'nun törensel ve dini başkenti Asur'u ele geçirmeyi başaramadı. Ertesi yıl MÖ 615'te daha fazla Mısır desteğiyle Asurlular Babillileri geri püskürttü ancak onları yenemediler.
Medler araya girer
Asurbanipal döneminde (MÖ 669-631), Asur İmparatorluğu Medleri yendi ve kralları Fraortis'i savaşta öldürdü. Bu yenilgiden sonra Medler, Medya'yı 28 yıl yöneten İskitler tarafından istila edildi. 620'lerde Fraortis'in oğlu Siyaksares, İskit liderlerini Asur İmparatorluğu'na başarılı baskınları için verdiği bir ziyafette katletti. Siyaksares daha sonra Medyan ordusunu yeniden inşa etti ve Babil krallığı Nabopolassar ile ittifak kurdu. İskitlerle bir ittifak görüşmesi de yaptı ve böylece birçok oymak onun bayrağı altında savaşmaya başladı. Kendine güvenli bir kuvvet inşa eden Siyaksares, dikkatini Asur İmparatorluğu'na çevirdi.
Asurbanipal döneminde, Asur İmparatorluğu, Ekbatan'ın başkenti dahil Medya'nın büyük bölümünü bünyesine katmıştı. Siyaksares teknik olarak Asur vasalı olmuştu. Yine de MÖ 615'in sonlarında Dicle Nehri kıyısına dek gelerek Asur İmparatorluğu'nu işgal etti. Kuvvetlerini Asur'un merkezini kolayca vurabileceği bir mesafeye yerleştirirken, aynı zamanda Nabopolassar'ın Babillileri ile kolay koordinasyon kurabildi. Siyaksares'in sinsi saldırısı, güney Mezopotamya'da Asur kuvvetleri tarafından sıkıştırılan ve tecrit edilme riskiyle karşı karşıya kalan Babilliler üzerindeki baskıyı hafifletti. En önemlisi Asur İmparatorluğu'na karşı büyük Med-Babil saldırısına zemin hazırladı.
Asur, Ninova ve Harran
MÖ 614'te Medler, büyük bir savaştan sonra Asur şehrini yağmaladılar. Asur, kralların taç giydiği Asur İmparatorluğu'nun törensel başkentiydi, bu yüzden büyük bir yenilgiydi. Nabopolassar'ın Babillileri, savaştan sonra şehrin yağmalanması başlamışken gelebildi. Burada Siyaksares ve Nabopolassar karşı karşıya geldi ve Nabopolassar oğlu II. Nebukadnezar'ı Siyaksares'in kızı Amytis ile evlendirerek ittifaklarını kurdu. MÖ 614-613'teki başarılı Asur karşı saldırıları sonucu ikili ordusunu birleştirdi. Koalisyon ordusu Asur İmparatorluğu'nun büyük başkenti Ninova'yı kuşatmaya başladı. Günümüze az sayıda kayıt ulaştığından kentin nasıl düştüğünü tam olarak bilmiyoruz. Ancak görünen o ki çatışmalar sokak sokak sürdü ve saldırıyı Medler yönetti. Dicle'den gelen bir selin kentin yıkılmasında rol oynaması da mümkün.
Asur kralı Şinşarikun, Ninova'daki savaşta öldürüldü, ancak kardeşi II. Asur-uballit savaşarak kurtulmayı başardı. Hem Asur hem de Ninova düştüğü için, II. Asur-uballit Harran'ı yukarı Mezopotamya'da başkenti yaptı. II. Asur-uballit, taç giyme töreni yalnızca Assur'da yapılabileceğinden Asur halkı tarafından hiçbir zaman tam olarak kral olarak tanınmadı. II. Asur-uballit Asur ve Mısır güçlerini topladı ve Asur'u Med-Babil düşmanlarından kurtarmaya hazırlandı. Ancak MÖ 610'da Med-Babil ordusu Harran surlarının önüne gelmişti. II. Asur-uballit ve çoğu Mısırlı askerlerden oluşan büyük birlik Harran'ı terk ederek Med-Babil ordusunun yaklaşmasıyla çöle kaçtı. MÖ 610-609 yılları arasında süren kuşatmanın ardından Asur İmparatorluğu'nun son başkenti olan Harran, Med-Babil kuvvetlerinin eline geçti.
Karkamış Savaşı ve Asur İmparatorluğu'nun sonu
Mısır Firavunu I. Psamtik MÖ 610'da öldü ve yerine oğlu II. Neko geçti. Harran'ın düşmesinden sonra II. Asur-uballit ve II. Neko ortak bir operasyonla MÖ 609'da şehri geri almaya çalıştılar. Ancak II. Neko'nun ordusu Yehuda kralı Yoşiya tarafından durdurulunca başarısız oldular. Yine de Yehudalılar yenildi ve Yoşiya öldürüldü ancak gecikme Mısırlıların ve Asurluların Harran'ı geri almasını engelledi. Bu nedenle MÖ 609 geleneksel olarak Asur İmparatorluğu'nun sonu kabul edilir. II. Asur-uballit hala hayattaydı ve çevresinde Asur askerleri olduğu görülüyor ancak savaş şimdi çoğunlukla Suriye ve Levant'ın kontrolü için Mısırlılar ve Babilliler arasındaydı. MÖ 605'e gelindiğinde Mısırlılar ve Asurlu müttefikler önemli bir fırsat yakaladı.
Savaşın bu noktasında II. Asur-uballit ölmüştü. Ayrıca Nabopolassar, yaşı ve sakatlığı nedeniyle komutanlıktan çekilmek zorunda kaldı. Babilliler, Siyaksares'in damadı olarak emrinde geniş Med birliğine sahip veliaht prens II. Nebukadnezar tarafından yönetiliyordu. Med-Babil ordusu, Harran'ın düşmesinden sonra Mısırlılar ve Asurlular için kale görevi gören Fırat Nehri üzerindeki Karkamış kentine yürüdü. Asurlular ve Mısırlılar için Karkamış savaşı felaketti ve orduları tamamen yok edildi. Büyük Mezopotamya'nın Asur Krallığı'nın bağımsız varlığı sona erdi ve Mısırlılar Suriye ve Levant'taki topraklarının neredeyse tamamını kaybettiler.
Asur İmparatorluğu'nun çöküşünden sonrası
Asur İmparatorluğu'nun çöküşü Antik Yakın Doğu'daki güç dengesini değiştirdi. Asur hegemonyası artık Babilliler, Medler, Mısırlılar ve Lidyalılar dahil diğer Mezopotamya Krallıkları tarafından paylaşılıyordu ve bu büyük güçler arasındaki ilişkiler genellikle gergindi. Bu durum, Persler her ikisini fethedene dek savaşan Mısırlılar ve Babilliler için özellikle geçerliydi. Asur İmparatorluğu'nun yıkımına yol açan büyük savaş, yeni halkların birbirleriyle temas etmesini sağlamış ve sonraki gelişmelere zemin hazırlamıştır. Yunan askerleri Mısırlılar ve Asurlular tarafından istihdam edildi ve yeni fikir ve uygulamalarla Yunanistan'a döndüler. Bunun Arkaik Yunan toplumunu nasıl etkilemiş olabileceği belirsiz ancak birçok olasılık var.
Antik Dünya insanları için Asur İmparatorluğunun yıkılışı büyük bir olaydı. İncil'in çeşitli kitaplarında ve Herodot'un Tarihler'inde tarif edildi ve atıfta bulunuldu. Asur İmparatorluğu'nun yıkılışı pek çok tanınmış kültürü, hükümdarı ve halkı içermesine rağmen günümüz toplumu arasında daha az popülerdir. Aynı zamanda Antik Yakın Doğu'nun en büyük ve en kanlı savaşlarından birini yaşadı ve binlerce kişinin ölümüyle ve birçok ünlü antik kentin yıkılmasıyla sonuçlandı. Asur İmparatorluğu'nun yıkılışı Antik Yakın Doğu ve Akdeniz dünyasının tarihi ve gelişimi üzerinde emsalsiz etki yarattığı için daha çok tanınmayı hak ediyor.