Barut nasıl icat edildi? Barutun tarihi, hataların, yanılgıların, aydınlanmanın, deneme yanılmaların tarihidir. Barut, insanın kimya bilimini denemeye başladığı Çin'de ortaya çıktı. Avrupalılar da aynı zamanda barutu keşfetme fırsatına sahipti ancak 6. yüzyıldaki kimya çalışmaları yalnızca zenginlik arayışı içindi. Kimya uğraşları simyayla ya da adi metallerin altına dönüştürülmesiyle ilgiliydi. Çinlilerse kimyaya başka bir amaçla dahil oldu: Ölümsüzlük iksirini bulmak.
Çinliler, belirli bitkisel karışımlar almanın veya belirli sıvı iksirleri içmenin, mide rahatsızlığını iyileştirme veya baş ağrısını giderme etkisi olduğunu fark etmişti. Öyleyse doğru bileşenlerin uygun kombinasyonu kişiye sonsuz ömür verebilirdi.
Böyle bir iksiri keşfedecek kişi hayallerinin ötesinde zengin olacak ve belki sonsuza kadar yaşayacaktı. Bu rüya binlerce kadın ve erkeği kimya sanatıyla uğraşmaya yöneltti. Yüzlerce malzeme birleşimini bir araya getirme süreci sonuçta birçok keşfe yol açtı. Hiçbiri sonsuz yaşam vermedi ama bir tanesi binlerce yaşam aldı: Barut.
Barutun icadı
Bir baruta dair en eski belgeler MS 850 tarihli bir Çin kitabından gelir. Bir ev alev içinde kalmış ancak barutun temel formülü keşfedilmişti. Keşfin büyüklüğü ve maddenin karmaşıklığı nedeniyle barutun patlayıcı madde olarak ilk etkili kullanımı 200 yıl sonra (Sung hanedanlığı sırasında MS 1044'te) olacaktı.
Çin'deki bazı topraklarda beyaz kabuksu yapıda güherçilenin (potasyum nitrat) bolca bulunması onunla yıllarca deney yapılmasına yol açtı. Aşçılar onu diğer tuzlar gibi tatlandırıcı olarak kullanıyorlardı. Ancak yüksek sıcaklıkta (335+ derece) güherçilenin alevlendiğini veya patladığını buldular. Bu barutun veya Çinlilerin dediği gibi "ateş ilacı"nın etkili olabilmesi için hacminin ¾'ü kadar güherçileye ihtiyaç olduğu bulundu. Daha az miktarda eklenirse yanar ancak patlamazdı.
Doğada saf halde bulunan kükürtün (barutun yaklaşık %10'unu oluşturan) yanma özelliği, (oksijensiz ortamda yakılan odundan gelen) odun kömürü (barutun %15'i) ile birleştirildiğinde ve güherçi ile karıştırıldığında barut oluşturuldu. Kim bilir hangi deney kazası barutun bu icadına yol açtı.
Kükürt, ilk olarak bir kıvılcım veya alevden gelen ısıya tepki vererek nispeten düşük bir sıcaklıkta (261 santigrat derece) tutuşur. Yanması kömürü tutuşturan ve güherçileyi parçalayan ek ısı üretir. Güherçilede depolanan oksijen açığa çıkar ve aleve yakıt olur. Kükürtten daha yüksek sıcaklıkta yanan kömür süreci daha da hızlandırır. Ortaya çıkan gazlar muazzam şekilde genişleyerek baruta patlama özelliğini verir. Böylece ateşleme, barutta depolanan kimyasal enerjiyi alev enerjisine ve sıkıştırılmış gazları mekanik enerjiye dönüştürür.
Bu kimyasal karışım duman, alev ve patlamalar yarattıkça bu enerjiyi yönlendirerek ondan faydalanmak için bir tür kap kullanma fikri ortaya çıktı. Havai fişek bu kavramın ilk ifadesidir. Baruta dair sonraki keşifler şöyleydi:
- Barutun, fitilli sızdırmaz bir kap içinde ateşlenmesi kabı havai fişek veya bomba gibi patlatır.
- Barutun açık uçlu tüp içinde muhafazası, yanıcı ürünlerin havai fişek saçakları gibi dışarı uçmasını sağlar.
- Açık uçlu tüp sabitlenmezse kaçan gazların kuvveti kabı ters yönde hareket ettirerek bir roket yaratır (MS 1264'te tesadüfen keşfedildi).
- Açık uçlu tüpün içindeki barutun üzerine tüpün açıklığını neredeyse dolduracak genişlikte nesne yerleştirmek patlayan gazların nesneyi mermi gibi yüksek hızda fırlatmasına neden olur.
Barutun savaştaki ilk kullanımı
Nihayetinde, MS 1127'de Çinliler, düşmanlarına gürültü ve kafa karışıklığı yaratmak için patlayıcı kağıt bombalar kullanıyordu. Metal yüzeyleri patlatacak kadar yüksek miktarda güherçile kullanılması bir yüzyıl sonra olacaktı (MS 1231'de).
Barutun bilinen ilk askeri kullanımı 1083'te ateşli okların yanına eklenmesiyle oldu. Ateş yaratan yanıcılar mancınıkla gönderilirdi. Bu silahların başarısı, Çinlilerin güherçile ve kükürt ihracatını hızla yasaklamasına yol açtı. Barut Çin tekeli haline geldi.
Çinlilerin tanımıyla bu "Cennet sarsan yıldırım bombaları" 53 km öteden duyulabiliyor ve 33 m2 bir alanı kavuruyordu. Uçan ateş mızrakları (uzun bir mızrağa bağlı 60 cm'lik barut tüpü) Kuzey Çin'de Cengiz Han'ın Türk-Moğol ordularına karşı kullanılıyordu.
İlk başlarda barutun yarattığı alevlere odaklanılırken, bazı bomba ve ateş mızraklarında küçük metal ve seramik döküntüler kullanılması ve ilk roketin geliştirilmesi (MS 1200 ortaları) ateşli silah konseptinin doğmasına yol açtı. Mermi ateşlemek alev saçmaktan daha önemli hale geldi.
Ateş mızraklarında daha güçlü toz kullanımı için bambu boru yerine metal borulara geçildi. Bunlar büyüdükçe insanlar onu tutamaz oldu ve yere veya tekerleğe bağlamaya başlandı. İçlerinden oklar veya metal toplar püskürten silahlar oldular.
Çinliler, bir mermi, namlunun ağzını ne kadar doldurursa namluyu o kadar güçlü şekilde terk ettiğini keşfetti. Daha kalın namlular, daha güçlü barut kullanılmasını sağladı.
El silahının tarihi kendi içinde uzun bir hikayedir ancak Çin'deki en eski silahlar 1200'lerin sonlarında (Moğol kontrolü altındayken) ortaya çıktı. 1300'lerin ortalarında Moğollar ve Çinliler savaşırken toplar ve elle tutulan silahlar yaygındı. 1332'den kalma bronz bir el topu 30 cm uzunluğunda ve 3,5 kg ağırlığındadır. Taş ve metal toplar ateşledi.
Barut Avrupa'ya yayılır
Çin'in barut kullanımı üzerindeki tekeli uzun sürmedi. 1200'lerin ortalarında barut bilgisi Avrupa'ya ve Asya'nın diğer bölgelerine yayıldı. MS 1331'te Avrupa'da ilk askeri barut kullanıma rastlanır. İngiltere Kralı III. Edward Avrupa'da büyük bir savaşta barut kullanan ilk kişi oldu. 1346'da Fransa'da Kral Phillip'e karşı verdiği savaşta en büyük silah kaynaklarından biriydi. O kadar etkiliydi ki Avrupa'da barutu savaşa uyarlama yarışı başladı.
1412'ye gelindiğinde, 250 gram barut kullanan 90 cm'lik bir top, 5 cm'lik bir topu yüksek hızda fırlatabiliyordu veya 1,25 cm'lik kurşun topaklardan oluşan bir torbayı.
Avrupa'da barut yapımındaki sorun, doğal güherçile kaynağı bulmaktı. 1300'lerin sonunda, yapay güherçile yapmanın yollarını keşfettiler. 1561'deki tariflerden biri insan dışkısı, idrar, at gübresi ve kireçti. Hepsi yağmurdan korunur ve bir yıl boyunca düzenli olarak döndürülürdü. 45 kg kadarı yalnız 250 gram güherçile verirdi. Yepyeni bir güherçile endüstrisi doğdu. Bazıları bu yeni askeri taktiğin maliyetinin, halkı isyanlara teşvik eden ağır vergilere yol açtığını belirtir.
Barut üretmek için gereken maliyet ve çabaya rağmen, askeri çatışmalardaki etkinliği göz ardı edilemezdi. Jeanne d'Arc'ın geleneksel savaş taktiklerine uzaklığı nedeniyle zamanında barutu en çok kullanan kişi olduğu söylenir. Hisleri barutun bir korkutma taktiğinden fazlası olduğunu görmesini sağladı ve 1400'lerin başında İngilizlerin Fransa'dan çıkarılmasına önemli katkısı oldu.
Bu eşsiz zaferi Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet dönemin en yetenekli barut teknisyeni ve metalürjistlerinden olan ve zamanının en büyük topunu yapan Urban adlı Macar'ın dehasını tanımasını ve Konstantinopolis'i fethetmesi izledi. 8 metre uzunluğundaki top yarım tonluk bir taşı ateşleyebiliyordu (zamanına göre inanılmaz bir mühendislik başarısı). Topu hareket ettirmek için elli öküz gerekliydi ve ekibi 700 kişiydi. Taş 1,5 km uzağa gider ve 2 metre derine gömülürdü.
Tonla barut gerekliydi. Topun yüklenmesi saatler alıyor ve günde 7 atış yapılabiliyordu. Barutu çok gevşek veya sıkı yerleştirmek, bileşenleri şaşırmak, nemde ve diğer faktörlerde hata, topun kendisini havaya uçurarak etrafındakileri öldürmesine neden olurdu.
Mayıs 1453'te imkansız gerçekleşti. 6 haftalık bir kuşatmanın ardından, Konstantinopolis düştü, Hristiyan dünyasını şok etti, çünkü çift duvarlı kalenin zaptedilemez olduğu ve tarihinde düzinelerce kuşatmayı geri püskürttüğü yaygın bir bilgiydi. Barut dünyayı değiştiriyordu!
Sonraki birkaç yüz yıl boyunca, barut ve top üretimi, deneme yanılma, mühendislik ve bilimsel çalışma yoluyla düzinelerce değişiklik geçirdi. En küçük değişiklik bile başarı veya felaketti. İskoç Kralı II. James bir barut odasının kazara patlamasıyla öldü. Barutun hassas şekilde karıştırılması, silahların dökümü ve barutun top ve silahlarda uygun şekilde ateşlenmesi bile başlı başına sorundu. Topun üretiminde yanlış metal karışımı veya metallerin soğutulmasında yanlış sıcaklık kullanılması başarı ve başarısızlığı belirlerdi.
Tabancanın gelişimi ve çeşitli bombaların ve mermilerin ilerlemesi, barutun geliştirilmesi kadar komplikasyon içeren ve uzun yılları kapsayan başka bir hikayedir, ancak MS 1500'de geliştirilen temel top örneğin neredeyse 300 yıl sonraki Amerikan İç Savaşı sırasında hala kullanılıyordu.
Özetle, birkaç basit kimyasaldan oluşan "ateş ilacı" veya barut, yüzyıllar boyunca dünyanın askeri düzenini sarsmış, her yeni keşif ve iyileştirme ile statükoyu sürekli altüst etmiş ve her yeni gelişmeyle bir sonraki süper gücü yaratarak tarihi ve dünyayı patlamayla değiştirmiştir.