Londra, en bilineni 1212'de olmak üzere daha önce de alev alev yanmıştı, ancak Eylül 1666'da felaketle neticelenen bir yangın için koşullar uygundu. Yarım milyon nüfuslu metropol, dar sokakları ve birçoğu yanıcı zift ve katranla kaplı ahşap binaları nedeniyle yangın tehlikesi arz ediyordu. Çok sayıda ot ve saman dolu ahır ile çok sayıda terebentin, lamba yağı ve kömür dolu mahzen ve depo vardı. Ahşap yapıların birçoğu da aylarca süren kuraklığın getirdiği susuzluk nedeniyle çıraya dönüşmüştü.
Büyük Yangın 2 Eylül Pazar sabahı erken saatlerde Thomas Farriner'in Pudding Lane'deki fırınında başladı. Farriner gece yatmadan önce fırınını bir kez daha kontrol etti ve Kral II. Charles'ın donanması için o günkü gemi bisküvisi imalatından dolayı hala sıcak olan fırınlarındaki kullanılmış kömürleri temizledi. İkinci kattaki dairesine gitmek üzere ayrıldığında fırınların sönmüş olduğunu ifade etmişti ancak görünüşe göre başıboş bir kor yangını başlatmayı başarmıştı.
Sebep ne olursa olsun, Farriner gece saat 1 sularında uyandığında evini alevler içinde buldu. Fırıncı ve kızının kurtulmasının tek yolu üst kattaki bir pencereden tırmanmak ve yağmur oluğundan kayarak bir komşunun evine ulaşmaktı. Erkek hizmetkarı da kaçmayı başarmış, fakat genç bir kadın olan bir başka hizmetçi duman ve alevler arasında hayatını kaybetmiştir.
Büyük Londra Yangını yayılıyor
Farriner, Pudding Lane'deki yangın mahalline, evinin büyük bir kısmı çoktan yanarak kül olduktan sonra varmıştır. Bir avuç komşu bir kova takımı oluşturup alevleri suyla söndürmeye başlarken, diğerleri ya hiçbir şey yapmadı ya da kurtarabildiklerini kurtarmak için evlerine kaçtı. Londra'nın Lord Belediye Başkanı Sir Thomas Bludworth tarafından bile çok az şey yapıldı. Yangını kontrol etti ve "bir kadının işeyerek söndürebileceği" kadar küçük olduğunu ilan etti ve sonra yatağına geri döndü.
Kuvvetli doğu rüzgarının körüklediği fırın yangını hızla Pudding Lane'deki komşu binaları sardı ve ardından Fish Street'in bitişiğindeki Star Inn Hotel'in ahırlarına sıçradı. Bir gemi dükkanına ulaştığında, çok sayıda katran varilini ısıtmış, patlamalarına ve bölgeyi yanan enkaz yağmuruna tutmalarına neden olmuştu. Yangın hızla güneye, Thames Nehri'ne doğru yayıldı ve önüne çıkan her şeyi yok etti. Nehir kıyısındaki birkaç lonca ve depo ile 84 kiliseden ilk yanan Şehit Aziz Magnus Kilisesi yok oldu. Londra Köprüsü'ndeki yapıların ve su çarklarının yarısı da alevler tarafından tahrip edildi, ancak alevler 1633'teki bir yangından kalan köprü inşasındaki bir aralığa ulaştığında durdu.
Güneşin doğduğu saatlerde Thames nehri kıyısındaki yangın kontrolden çıkmıştı. Devlet memuru ve günlük yazarı Samuel Pepys'e göre Londralılar, "yangın kendilerine dokunana kadar evlerinde kaldılar ve sonra teknelere kaçtılar ya da su kenarındaki bir dizi basamaktan diğerine tırmandılar." Hatta bazı kişiler bütün mobilya parçalarını ve diğer eşyalarını Thames nehrine atmışlardır. Londra'nın merkezinde rüzgarlı bir gündü ve yangın gün ilerledikçe batıdaki evlere, salonlara ve kiliselere yayıldı. Pepys'in ifadesiyle, "Bir kilometreden fazla uzunlukta, çok korkunç, şeytani ve lanet bir alevdi. Gözyaşlarına boğuldum," diye yazmıştı.
3 Eylül'de Büyük Yangın çok daha yıkıcı bir hal aldı. O zamana kadar, kıvılcımlar ve korlar rüzgarla metropolün her yerine taşınmış ve şehrin farklı bölgelerinde başka yangınlara yol açmıştı. Kral II. Charles, tüm şehrin yanabileceği endişesiyle kardeşi York Dükü II. James'i yangın söndürme operasyonlarının başına getirdi. Dük, yangının yayılmasını engellemek için ağır zincirler, halatlar ve kıskaçlarla donatılmış itfaiye ekiplerini binaları yıkmak ve yangın bariyerleri inşa etmek üzere bir araya getirdi. Ancak yangın o kadar hızlı yayılıyordu ki sürekli olarak itfaiyecileri geride bırakıyordu. Kraliyet Borsası o gece yok oldu ve Baynard Kalesi'nin asırlık kalesi alevler içinde kaldı.
İngiliz halkı yangının sorumlusunu arıyor
Yangının ardından, yangına neyin sebep olduğuna dair çılgınca spekülasyonlar yapıldı. Londralılar panik içindeydi çünkü İngiltere İkinci İngiliz-Hollanda Savaşı'nın ortasındaydı ve pek çok kişi yangının Katolik teröristler ya da düşman ajanları tarafından kasıtlı olarak çıkarıldığına inanıyordu. Sonunda, silahlı kalabalıklar sokakları doldurdu ve kendi dillerinden başka bir dil konuştuğunu duydukları herkesi hedef aldı. Bir Fransız'ın evini yaktılar çünkü kalabalık onun orada yangın çıkaracağını düşünüyordu. Ayrıca bir kalabalık, taşıdığı tenis topu kutusunun içinde gerçek ateş topu olduğunu düşündükleri için bir adama saldırdı.
Londralılar suçlayacak birini ararken, yangın tüm şehre yayıldı. Londra'nın en zengin caddelerinden biri olan Cheapside'daki Guildhall ve diğer birkaç bina 4 Eylül'de çıkan yangında yok oldu. Yangının en şiddetli olduğu dönemde pek çok Londralı, 500 metrelik çan kulesi uzun zamandır şehrin siluetinin önemli bir özelliği olan eski bir kilise olan Aziz Paul Katedrali'ne sığındı. Paul'un taş binasının ve geniş meydanlarının onu alevlerden koruduğu düşünülüyordu, ancak akşam saat 8 sularında yangın yayıldı ve cemaati can havliyle kaçmaya zorladı. Yazar John Evelyn'in aktardığına göre, kilisenin kurşun çatısı yangında erirken, erimiş metal "sel halinde sokaklara" akmış ve "kaldırımların alevli bir parlaklıkla yanmasına" neden olmuştur.
Büyük Londra Yangını: Ölü sayısı ve Yeni Londra'nın imarı
St. Paul's, Büyük Yangın tarafından yok edilen son önemli yapılar arasındaydı. York Dükü'nün tugayları ertesi gün yangın söndürme çalışmalarında daha fazla ilerleme kaydedebildi çünkü cehennemi körükleyen şiddetli doğu rüzgârı önceki gece nihayet azalmıştı. Londra Kulesi'ndeki garnizon, binaları yok etmek ve şehrin karşı tarafındaki yangını durdurmak için barut kullandı. Alevler kontrol altına alındı ve sonunda 5 Eylül günü saat 17:00 itibariyle kendiliğinden söndü. Alevlerin çoğu ertesi gün söndürüldü.
Büyük Londra Yangını'nda toplam 13.200 yapı yok olmuş ve tahminen 100.000 kişi evlerini terk etmek zorunda kalmıştır. Yangın şehrin 400 dönümden fazla bir alanına yayılmış, geride kavrulmuş taşlar ve tüten ahşap kirişlerden oluşan çorak bir arazi bırakmıştı. Raporlara göre, yıkımın boyutu göz önüne alındığında ölü sayısı şaşırtıcı derecede düşüktü. Birçok çağdaş akademisyen, dört olan resmi ölü sayısının, yangında yanarak ölüp cesetleri yok olanları hesaba katmadığını düşünmektedir. Yazar Neil Hanson, Büyük Londra Yangını'nda ölenlerin gerçek sayısının "birkaç yüz ve büyük olasılıkla bunun birkaç bin katı" olduğunu iddia etmiştir.
Birçok Londralı yangının yurtdışından gelen bir kundakçının işi olduğunu düşünmeye devam etti, hatta bir Parlamento soruşturması sonunda yangını "Tanrı'nın eli üzerimizdeydi, muazzam bir rüzgar vardı ve mevsim son derece kuraktı" diye açıkladıktan sonra dahi… Robert Hubert adında ahmak bir Fransız, cadı avı sırasında Farriner'in fırınını bombaladığını itiraf etmişti. Hubert, muhtemelen kesinlikle masum olmasına ve yangın başladığında Londra'da bile olmamasına rağmen Ekim 1666'da asıldı. Yangının yabancı ya da Katolik bir planın sonucu olduğuna dair söylentiler, aksi yöndeki çok sayıda kanıta rağmen on yıllar boyunca devam edecekti.
Büyük Londra Yangını'nın ardından Londra, daha önce birçok kez olduğu gibi yeniden inşa edildi. Fırsattan istifade eden mimarlar, bazıları ünlü Fransız ve İtalyan şehirlerinden esinlenen bulvarlar ve meydanlar içeren görkemli inşaat planları önerdiler. Ancak sonuçta yeni Londra, daha geniş şeritlere ve daha fazla tuğla binaya sahip olmasına rağmen eskisine çok az benziyordu. Christopher Wren tarafından tasarlanan ve eski yapının Büyük Yangında yok olmasından 45 yıl sonra 1711'de tamamlanan yeniden inşa edilmiş Aziz Paul Katedrali, açık ara en büyük inşaat girişimiydi. Restore edilen katedral, bazen "Londra'nın İkinci Büyük Yangını" olarak da anılan, II. Dünya Savaşı sırasında Londra'ya yapılan Blitzkrieg saldırısına dayanmasıyla ün kazanmaya devam edecektir. Ayrıca: Britanya Muharebesi
Büyük Londra Yangını Hakkında Sık Sorulan Sorular
Büyük Londra Yangını'ndan kim sorumlu tutuldu?
Büyük Londra Yangını birçok günah keçisinin üzerine yıkılmıştır. İlk olarak Fransız bir saatçi olan Robert Hubert, yangını Papa adına çıkardığını söyleyerek sorumluluğu üstlendi. Hubert'in bu itirafı sonucunda pek çok kişi tüm Katoliklerin suçlu olduğunu düşünmeye başladı.
Büyük Londra Yangını'nı kim başlattı?
Büyük Londra Yangını'nın nedeni tam bir muammadır. Thomas Farriner'in sahibi olduğu Pudding Lane fırını yangının ilk kaynağıydı. Şehirde 2 Eylül yangınından önceki haftalarda yaşanan şiddetli kuraklık da yangına katkıda bulunan faktörlerden birisidir.
Büyük Londra Yangını neden önemlidir?
Büyük Londra Yangını'nın Londra tarihi açısından önemi yadsınamaz. Yangının yol açtığı yıkım nedeniyle Londralılar, kendilerini bekleyen ekonomik zorlukların yanı sıra sosyal ve siyasi çalkantılarla da karşı karşıya kaldılar.
Büyük Londra Yangını'nda kaç kişi öldü?
Büyük Londra Yangını çok az can aldı. Yangının yaklaşık 13.000 konuta ve düzinelerce önemli yapıya zarar vermesine rağmen ölü sayısı tahminleri 4 ila 6 kişi arasında değişmektedir.