MÖ 507 yılında Atinalı lider Kleisthenes, demokratia ya da "halkın yönetimi" (demos, "halk" ve kratos, "güç") adını verdiği bazı siyasi reformlar getirdi. Bunlar dünyada demokrasinin ilk örneği oldu. Bu Atina demokrasisi yalnızca iki yüzyıl sürmüş olsa da, "Demokrasinin Babası" Kleisthenes'in icadı antik Yunanistan'ın modern dünyaya en kalıcı katkıları arasına girdi. Bu sistemin üç ayrı kurumu vardı: Yasaları yazan ve dış politikayı dikte eden egemen yönetim organı ekklesia, 10 Atina boyundan oluşan boule konseyi ve yurttaşların rastgele seçilmiş bir jüri grubu önünde davaları tartıştığı dikasteria, mahkeme. Bu doğrudan demokrasi sistemi, dünyada temsili demokrasilerin yolunu açtı.
Ayrıca konuyla ilgili benzer yazıları:
- Atina Demokrasisi: Kölelikle gelen reformun hikayesi
- Kleisthenes (Cleisthenes): Demokrasinin kurucusu
Demokrasinin doğuşu
MÖ 6. yüzyılın sonlarında Yunan kent devleti Atina, yeni bir tür siyasi sistemin temellerini atmaya başladı. Demokratia adı verilen bu sistemle siyasi güç, yönetici aristokrat sınıf veya diktatörden alınıp özgür erkek Atina vatandaşlarına verildi. Siyasi gücün yalnızca aristokrat sınıfta olması Atina'da yüzyıllardır süren bir düzgüydü.
Yeni bir siyasi sistem olarak 338'e dek süren demokratia, Akdeniz bölgesinde son derece etkili oldu; diğer Yunan kent devletlerinde benzer siyasi sistemlere esin verdi ve en önemlisi de antik Roma Cumhuriyeti'ni derinden etkiledi.
Demokratia'nın ilk demokrasi örneği olduğuna dair Avrupa merkezli görüşe karşı çıkan araştırmalar da vardır. Antik Yunanistan'dan önce Mezopotamya ve Hindistan'da benzer demokrasi girişimleri olduğu iddia edilir. Ancak bunlar ya demokrasiden ziyade üst sınıflar arası güç çatışmasıdır (Mezopotamya) ya da gerçek kanıtları bulunmaz (Hindistan).
Atina'yı yöneten son tyrannos veya tiran, MÖ 510'daki Spartalıların istilasıyla kentten kaçan Hippias'tı. İki ya da üç yıl sonra Kleisthenes adında bir Atinalı aristokrat, bazı demokratik reformları hayata geçirdi. Bu yeni siyasi sistem sonraki birkaç on yıl boyunca getirilen reformlar ile daha da genişletildi ve aynı zamanda kimin Atina yurttaşı sayılacağı tanımı daraltıldı.
Peki Kleisthenes'i bu değişiklikleri başlatmaya iten güdü neydi? Ne yazık ki bu konuda daha fazlasını anlatan iyi bir çağdaş Atina kaynağı bulunmuyor. Hippias'ın kardeşinin MÖ 514'te öldürülmesi, devletin artık seçkin yönetici sınıf tarafından yönetilmediği bir sisteme olan halk desteğini artırmış olabilir. Kleisthenes bu noktada yeni "halk" rejimine dair çoğunluk görüşünün savunucusu olarak kendisini öne sürdü. Bunu muhtemelen kısmen kendi ünü için yaptı.
Yalnızca özgür erkekler
Demokraside yer alacak kişinin özgür, erkek ve Atinalı olması gerekiyordu. Ayrıca bu Atinalı erkeklerin Atinalı bir babası ve özgür bir annesi olması şarttı. Atina MÖ 5. yüzyılın ortalarında bu yasayı değiştirdi ve yalnızca Atinalı babası ve annesi olan erkekler vatandaşlık talebinde bulunabilir oldu. Ortada ebeveynliği kanıtlayacak belge olmadığından, 18 yaşından büyük genç Atinalı birisinin siyasi hayatı ancak babasının onu yerel demos'a yani siyasi birime getirip tanıkları ile babası olduğuna ant içmesiyle başlardı.
Atina demokrasisi temsili olmaktan çok doğrudandı, yani meclis Atinalı erkeklerden oluşuyordu. Kişi sayımı olmadığı için MÖ 5. yüzyılda tam olarak kaç Atinalı erkek olduğu bilinmiyor ancak tarihçiler genellikle sayının 30.000 civarında olduğunu tahmin ediyor. Bunlardan yaklaşık 5.000'i meclis toplantılarına düzenli olarak katılmış olabilir. Buna ek olarak Atinalı erkekler jüride görev yaptı ve her yıl kura ile seçilerek 500 kişilik konseye eklendiler.
Teoride tüm Atinalı erkeklere açık hükümet pozisyonları da vardı ancak zenginlik ve konum kişinin hükümette tam zamanlı iş sahibi olup olmayacağını, hatta meclise girip oy kullanmasını bile büyük oranda etkiledi. Yine de yalnızca seçkinlere açık pozisyonlar hala vardı: Hazinedarlar her zaman zenginlerdi (çünkü zengin adamlar maliyeyi nasıl idare edeceğini iyi bilirdi) ve en üst düzey devlet dairesinde yer alan 10 general her zaman seçkin, tanınmış adamlar oldular.
Siyasi yurttaşlık kapsamı dardı
Ve elbette Atina'da hala siyasi katılımdan tamamen uzak çok fazla insan yaşıyordu. Demokrasi ortaya çıktığında, kent devletinde yaklaşık 30.000 Atinalı erkek olduğu varsayılırsa, tarihçiler Atina'da muhtemelen 90.000 başka insanın daha yaşadığını tahmin ediyor. Bu insanların büyük bölümü Atinalı olmayan köleleştirilmiş kişilerdi (yasaya göre Atinalılar diğer Atinalıları köleleştiremezdi). Ayrıca özgür olup Atina'da yaşayan ancak Atina yurttaşlığı şartlarını karşılamayan "yerleşik yabancılar" vardı. Geri kalanlar ise her ikisi de meclise katılamayan Atinalı kadın ve çocuklardı.
Bu grupların hiçbir zaman Atinalı erkeklerle aynı siyasi üyeliğe sahip olmaması demokratik değilse de kararın tartışıldığına dair bulgular var. Yunan oyun yazarı Aristofanes MÖ 391'de kadınların Atina hükümetini devraldığı Kadın Mebuslar adlı bir komedi yazdı. Komedi olsa da anlamı ciddiydi. Diğer yandan Aristoteles de kadınların psikolojik olarak siyasete uygun olmadığını düşündü ancak öğretmeni Platon, Devlet yapıtında (yaklaşık MÖ 375) ideal bir siyasi sistemin hem kadınları hem de erkekleri içereceğini yazmıştır.
Atina'nın krizli geçmişinde birçok kez kölelerin yurttaş yapılması veya en azından yerleşik yabancı yapılması denendi. Gerekçe olarak Atinalıların savaşa katılacak daha fazla kişiye ihtiyaç duyduğu gösterildi. Bu öneriler genelde reddedildi.
Demokrasi dünyayı etkiledi
Yunan kent devletleri bir dönem gönüllü olarak ittifak kurma kararı almış ancak Atina'nın ittifak üzerinde kontrolünü artırmasıyla ortaya Atina İmparatorluğu (görünüşte Attika-Delos Deniz Birliği) çıkmıştır. Atina'da demokrasinin icadı böyle bir zamanda gerçekleşti. Kent devletlerinin kendi hükümetleri vardı ve bazıları Atina'nın demokrasi sisteminden etkilendi ancak hiçbiri Atina demokrasisindeki siyasi güce sahip olmadı.
Atina kent devletinin Makedonya'ya savaşta yenilmesiyle demokrasi MÖ 338'de resmi olarak sona erdi. Demokrasinin icadının en büyük kalıtlarından biri MÖ 27'ye dek süren Roma Cumhuriyeti'ndeki etkisidir. Roma Cumhuriyeti bu doğrudan demokrasi düşüncesini aldı ve onu temsili demokrasiyi yaratacak şekilde değiştirdi. Birkaç yüzyıl sonra Avrupalıların ve Avrupalı sömürgecilerin ilgilenmeye başlayacağı hükümet biçimine çevirdi.