Esrar Ergenlerde Beyin Gelişimi İçin Gerekli Hücrelere Zarar Veriyor

Hem genetiği değiştirilmiş hem de değiştirilmemiş hayvanlara 30 gün boyunca günlük tek THC enjeksiyonu yapılırken, kontrol grubuna salin solüsyonu verilmiştir.

Yazar Burcu Kara
esrar beyin
Görsel: Michael S. Helfenbein, Yale Üniversitesi.

Araştırmacılar, esrardaki birincil psikoaktif bileşik olan tetrahidrokanabinolün (THC) beyin mikrogliyalarına zarar verdiğini ve böylece ergenleri şizofreni dahil olmak üzere psikiyatrik bozukluklar ve öğrenme güçlükleri riskine maruz bıraktığını keşfetti. Fare modelleri üzerinde yapılan deneylerde, bileşik bu bozukluklara genetik yatkınlığı önemli ölçüde artırmış ve beyin gelişimini engellemiştir. Bu nedenle araştırmacılar, ergenler arasında artış gösteren tüketimi konusunda dikkatli olunması çağrısında bulunuyor.


Son yıllarda, eğlence amaçlı ve tıbbi esrar kullanımı dünya çapında önemli ölçüde artmıştır. Kullanıcılarda öforiye neden olan psikoaktif bir madde olan THC ve sakinleştirici etkileriyle bilinen bir bileşik olan CBD, bu etkilerin ana aracılarıdır.

Ergenlerin sinir sistemleri ve beyinleri hala gelişmekte olduğundan, THC'nin olumsuz etkilerine karşı özellikle savunmasızdırlar. Johns Hopkins Üniversitesi'nde psikiyatri ve davranış bilimleri profesörü olan Atsushi Kamiya'ya göre, "esrar bitkilerindeki yoğunluğu son 20 yılda dört kat artmıştır, bu da genetik olarak şizofreni dahil psikoaktif bozukluklara yatkın olan ergenler için özel bir tehlike oluşturmaktadır."

Önceki çalışmalar ergenlerde esrar kullanımının psikiyatrik bozukluk ve bilişsel anormallik riskinde artışla ilişkili olduğunu bildirmiştir. Bu etkiler, beyinde özellikle THC'ye bağlanan tip 1 kannabinoid reseptörlerinin (Cnr1) varlığından kaynaklanmaktadır. Daha önce bu reseptörlerin sadece presinaptik terminallerde bulunduğuna inanılırken, son araştırmalar bunların astrositlerde ve mikrogliyalarda da ifade edildiğini ortaya koymuştur.

Mikrogliyal hücreler, nöronlar arasındaki iletişimde, bağışıklık tepkilerinde ve beyin gelişiminde çok önemli bir rol oynayan makrofajların bir alt kümesidir. Ergenlerde, beyin olgunlaşması sırasında sinaptik budamada ve sosyal ve bilişsel işlevlerle ilgili nöronal süreçlerde kilit bir rol oynarlar. Kamiya ve meslektaşları, THC'nin mikrogliyalarda yapısal değişikliklere neden olabileceğinden ve böylece ergenlerde beyin gelişimini ve bilişsel işlevleri değiştirebileceğinden zaten şüpheleniyorlardı.

Artan Mikrogliyal Apoptoz

Yeni çalışmadaki araştırmacılar, hipotezlerini test etmek için, insanlarda şizofreni gibi psikiyatrik bozukluklara yatkınlık özelliği gösteren bir mutasyon sergilemek üzere genetik olarak değiştirilmiş ergen fareleri seçtiler. Bu mutasyonlar beyinde duygu kontrolü, öğrenme ve hafızadan sorumlu bölgelerde değişikliklere neden olmaktadır. Gerçekten de, önceki araştırmalar esrarın psikiyatrik bozukluklara katılımının bu koşullara genetik yatkınlık (gen-çevre etkileşimi) tarafından modüle edildiğini öne sürmüştür.

Hem genetiği değiştirilmiş hem de değiştirilmemiş hayvanlara 30 gün boyunca günlük tek THC enjeksiyonu yapılırken, kontrol grubuna salin solüsyonu verilmiştir. Bu uygulamadan sonra, kemirgenler davranış testlerinden önce 3 haftalık bir dinlendirilme dönemine tabi tutulmuştur. Bu testler koku algılama, nesne tanıma, sosyal etkileşim ve hafızayı içeriyordu. Mikrogliyaları ölçmek ve sağlıklı mikrogliyalarla morfolojik farklılıkları değerlendirmek için floresan belirteçler de kullanıldı.

Sonuçlar, THC'ye maruz kalan farelerin mikrogliya apoptozunda (programlı hücre ölümü) artış gösterdiğini ortaya koymuştur. Bununla birlikte, mikrogliya kaybı genetik mutasyona sahip olanlarda %33 daha fazlaydı. Bu azalma özellikle hafıza, sosyal davranış, karar verme ve diğer yürütme işlevlerinden sorumlu beyin bölgesi olan prefrontal kortekste belirgindi.

Araştırmacılara göre, mikrogliya gelişmekte olan beynin olgunlaşmasında rol oynadığından, azalmaları anormal hücresel sinyalizasyon ve iletişime yol açabilir. Bu hipotez, THC alan genetiği değiştirilmiş farelerin, salin solüsyonu alan muadillerine kıyasla sosyal hafızada %40 daha düşük puan almasıyla tutarlıdır.

Genel olarak sonuçlar, ergenlik döneminde esrar tüketiminin uzun vadeli olumsuz etkilere yol açabileceğini düşündürmektedir. Nature Communications dergisinde yayınlanan çalışmanın başyazarı Johns Hopkins Üniversitesi'nden Yuto Hasegawa, "Bu tür bir çalışma şu anda kritik önem taşıyor çünkü esrar daha yaygın hale geliyor ve beyin bağışıklık hücrelerini nasıl etkilediğini yeni yeni anlamaya başlıyoruz" diyor.

Ancak, bu sonuçların insanlarda tekrarlanabilirliğini doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. Ayrıca, mikrogliyal anormalliklerin beyin fonksiyonlarını moleküler düzeyde tam olarak nasıl etkilediğinin belirlenmesi de önemli bir adımdır. Bununla birlikte, bu bulgular ergenlerin esrara maruz kalması konusunda farkındalığın artırılmasına şimdiden katkıda bulunabilir.