1990'ların sonunda dünya e-postaya aşık oldu. Dünya biraz geç kalmıştı: Kraliçe II. Elizabeth onlarca yıldır e-posta gönderiyordu. 1976 yılında, e-postanın akademisyenlerin üniversiteler arasında mesaj göndermesi için geliştirilmesinden sadece birkaç yıl sonra, Kraliçe ilk e-postasını İngiltere'ye ilk internet ağının gelişini kutlayan bir etkinlikte gönderdi ve dünyanın geri kalanının çoğunu yirmi yıl geride bıraktı.
Bu onun için beklenen bir hareketti: Kraliçe, doksan altı yıllık yaşamı boyunca muazzam bir teknolojik, sosyal ve bilimsel değişime tanık oldu. En uzun süre tahtta kalan İngiliz hükümdarı olarak, değişim içindeki bir imparatorluğun en sevilen hükümdarıydı. Ve uzun yaşamı boyunca bilim ve teknolojinin sadık bir destekçisi olduğunu kanıtladı.
Elizabeth'in teknoloji konusundaki erken merakı ve hevesi
1926 yılında doğan Prenses Elizabeth Alexandra Mary'nin kaderinde başlangıçta taht yoktu. Amcası VII. Edward 1936'da tahttan feragat edince, babası VI. George hükümdar oldu. Birdenbire, 10 yaşındaki çocuk varis oldu.
Elizabeth'in kraliyet sorumlulukları kendisini teknolojiye olan ilgisinden geri koymadı. II. Dünya Savaşı sırasında prenses, ülkesine hizmet etmesine izin vermesi için babasına karşı lobi gerçekleştirdi. Nihayet babası, İngiliz Ordusu'nun kadın kolu olan Kadın Yardımcı Bölge Servisi (Auxiliary Territorial Service)'nde gönüllü olarak bulunmasına izin verdi ve prenses burada şoför oldu ve oto tamirciliği konusunda eğitim gördü.
Kraliyet adına yenilikçi bir davranıştı: Böylece ailesinin orduda görev alan ilk üyesi olmakla kalmamış, diğer yandan bir kadının motorları söküp lastikleri değiştirdiğini görmek, geleceğin kraliçesinin hayatı boyunca sürdüreceği sosyal ve toplumsal cinsiyet rollerinde radikal değişimlerin sinyalini vermişti.
1952 yılında babasının ölümü üzerine II. Elizabeth tahta çıktı. O dönemde bir eş ve anne olan Elizabeth, ilk adıyla hükmetmeye başladı. Bu isim sayesinde, Rönesans dönemindeki yönetimi teknoloji ve bilimin altın çağı olarak kabul edilen I. Elizabeth ile ilişkilendiriliyordu.
Hükümdarlığı en başından beri ilericiydi. Yeni kraliçenin doğumu kabaca televizyonun gelişimiyle aynı zamana denk gelmişti ve taç giyme töreninin planlanması sırasında geleneği bozarak BBC'nin etkinliği canlı yayınlamasına olanak sağladı. Bu, televizyonda gösterilen ilk taç giyme töreniydi ve bugün hala konuşulan bir olay oldu. Dünya çapında 20 milyondan fazla kişinin izlediği bu yayın, televizyonun ana akım haline gelmesini sağladı.
Atom çağına hükmetmek
Televizyon dışındaki diğer kritik buluşlarda Elizabeth'in hükümdarlığına yön verdi. Elizabeth, jeopolitiği etkileyen ve bilimsel ilerlemeyi teşvik eden atom çağı tüm hızıyla gelişirken tahta oturdu. Nükleer korkular dünyayı giderek daha kuşkulu bir Soğuk Savaş'a itti ve İngiltere 1950'lerde kendi atom silahlarını test etti. Birleşik Krallık ABD ile müttefik oldu ve ABD'nin nükleer silahlarına ev sahipliği yaptığı için "Amerika'nın batmayan uçak gemisi" olarak lakap aldı.
Kraliçe II. Elizabeth, Britanya halklarının bu nükleer ilerlemelerle tanışmasına destek oldu. 1956'da dünyanın ilk tam ölçekli nükleer enerji santrali olan Calder Hall'un açılışını yaptı ve izleyenlerin sevinç çığlıkları arasında çalıştırma düğmesine bastı. Elbette bu teknoloji riskleri de beraberinde getiriyordu: Ertesi yıl, yakındaki bir nükleer santral olan Windscale'deki bir reaktörde yangın çıktı. Bu olay Büyük Britanya'nın en kötü nükleer felaketiydi.
Bu arada, nükleer bir saldırı olasılığından endişe eden İngiliz hükümeti, kraliçenin İskoç kayalıklarında yüzen bir sığınağa kaçması için bir plan geliştirdi. İngiltere'nin saldırıya uğraması halinde kraliçe, ulusu III. Dünya Savaşı'na hazır olmalarını isteyen bir kıyamet günü konuşması yapmayı da planlıyordu. Soğuk Savaş'ın başlamasından on yıllar sonra Elizabeth, 1991 yılında Sovyet Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'u Windsor Sarayı'nda ağırlayarak savaşın sona ermesinde "güçlü" bir rol oynamıştı.
Bilime destek
Hükümdar ayrıca bilim ve teknoloji devleriyle de yan yana hareket etti. Sovyet kozmonotlar Yuri Gagarin ve Valentina Tereshkova ile tanıştı ve 1969 yılında tanıştığı Apollo 11 astronotları tarafından Ay'a bırakılan iyi niyet mesajını kendi sesiyle kaydetti. Ayrıca primatolog Jane Goodall'a Britanya İmparatorluğu'nun Dame Komutanı ve DNA öncüsü James D. Watson'a Britanya İmparatorluğu'nun Şövalyesi unvanını vererek yüzlerce etkili bilim insanını ödüllendirdi.
Ancak, Britanya İmparatorluğu onun yönetimi altında dağıldı ve Birleşik Krallık'ın eski sömürgeleri bağımsızlıklarını kazanarak İngiliz Milletler Topluluğu'nu oluşturmak üzere bir araya geldi. Kraliçe II. Elizabeth sömürgecilikten kazanç sağladığı ve sömürgeciliğin acımasız mirasını kabul etmediği ya da telafi etmediği için eleştirilse de, İngiliz Milletler Topluluğu genelinde birçoğu tıbbi ya da bilimsel araştırmalarla ilgilenen kar amacı gütmeyen kuruluşlara kraliyet himayesi sağlamıştır.
Kraliçe, kraliyet konuşmalarının canlı yayınlarını başlatarak, internetin kraliyet tarafından kullanılmasına izin vererek ve İngiltere'yi Avrupa'nın geri kalanına bağlayan denizaltı demiryolu olan Manş Tüneli'nden geçen ilk insanlardan biri olarak teknolojiye de meraklıydı. Elizabeth geleneksel Noel Günü mesajlarından birini 3D olarak verdi ve hatta bilgisayarın öncüsü Charles Babbage'ın 1843'te büyük büyük büyükbabasına gönderdiği bir mektubun fotoğrafını paylaşmak için Instagram'ı kullandı.
Son yıllarda çevre dostu bir mesajı benimsemiş, İngiliz Milletler Topluluğu genelinde ormanların korunmasını teşvik eden bir girişimi onaylamış ve hatta iki kez şövalye ilan ettiği İngiliz doğa bilimci David Attenborough ile birlikte ormanlarıyla ilgili bir belgeselde çalıştıktan sonra kraliyet mülklerinde plastik kullanımıyla mücadele etmiştir.
Birleşik Krallık'ın en uzun ömürlü liderinin ölümü, 70 yıl 127 gün boyunca hüküm sürdüğü Birleşik Krallık'ta Elizabeth döneminin sonu anlamına geliyor. Ancak gerçekte Kraliçe'nin yönetimi birden fazla dönemi kapsadı, eski ile yeni arasında köprü kurdu ve Birleşik Krallık'ta varlığı uzun süredir tartışılan monarşiyi, saltanatının başında hayal bile edilemeyecek bir geleceğe itti.
Temsil ettiği monarşi belki 1.500 yıllıktı, ancak en son Elizabeth dönemi muazzam bir teknolojik, sosyal ve bilimsel ilerlemenin yaşandığı bir dönem olarak hatırlanacak.