İnanna'nın Yeraltı Dünyasına İnişi

İnanna'nın Yeraltı Dünyasına İnişi, Sümer mitolojisinde önemli bir yer tutan tanrıça İnanna'nın ölüm ve yeniden doğuş hikayesidir.

Yazar Burcu Kara
inanna

İnanna'nın Öyküsü


İnanna, "karanlık tarafa" yapacağı yolculuğa hazırlık olarak Uruk'un idaresini kocası Dumuzi'ye devrederek şehrini ve tapınaklarını terk eder. Kutsal me'nin yedisini alır, mücevherlere ve görkemli kıyafetlere dönüştürülmüş şekliyle onları giyer. Ünlü konuğundan haberdar olan Ereşkigal bundan memnun olmaz. Hizmetkârına İnanna'nın Yeraltı Dünyası'nın kilitli yedi kapısının her birine me'lerinden birini bırakması şartıyla içeri girmesine müsaade etmesi talimatını verir. Bu yüzden İnanna kız kardeşinin tahtına çıplak, tüm yetki ve güçlerinden arınmış bir halde ulaşır. Sonuçta, ölümden sonra bu tür yetki ve güçlerin bir yararı yoktur. Kız kardeşinin tahtını ele geçirmeye kalkışır fakat Yeraltı Dünyası'nın tanrıları onu bir et parçası gibi duvara asınca alçak gönüllülük konusunda dersini alır.

Bu sırada Uruk'ta, üç gün geçmiş, halk ile bütün tapınaklar derin bir yasa boğulmuşlardır. İnanna'nın sadık hizmetkârı, İnanna'yı kurtarmak için Enlil ile Nanna'dan yardım ister fakat reddederler. Buna rağmen Enki, elinden geleni yapmaya razı olur. O, Absu'da, bataklıkların yeraltı sularında yaşadığı için Yeraltı Dünyası'nda neler olup bittiğini duyabilir. Bazen dostunu bazen düşmanını kurtarmak için düzenbaz kimliğine bürünerek gücünü kullanır. Tırnaklarının altındaki çamurdan iki yaratık yaratır. Cinselliği ve cinsiyeti olmayan bu yaratıkların haklı olarak sonsuz doğum sancıları içinde sürekli çığlık atan bereketsiz ve kısır Ereşkigal'i kızdırmayacağını düşünür. Olgun ve doğurgan kız kardeşinin aksine cinsiyet ve cinsellik, Ereşkigal için lanetli şeylerdir.

Enki, çamur yaratıklarına hayat bitkisini ve hayat suyunu vererek onlara, Yeraltı Dünyası'na geçip, acılarını hafifletmek için kraliçeye bu iki hediyeyi sunmaları talimatını verir. Ereşkigal, Enki'nin tahmin ettiği gibi hediyeleri memnuniyetle kabul eder ve karşılığında Enki'nin yaratıklarına hediyeler önerir. Yaratıklar da kendilerine emredildiği gibi, İnanna'nın serbest bırakılmasını talep ederler. Ereşkigal'in başka seçeneği yoktur, kız kardeşini serbest bırakmayı kabul eder.

Fakat Yeraltı Dünyası'nın tanrıları bir bedel konusunda ısrar ederler. İnanna, karanlık tarafını, yani terk edilmiş ablası Ereşkigal'i hatırlaması için Yeraltı Dünyası'na kendisinin yerine geçecek bir kurban yollamalıdır. İnanna, me'sini ve kraliçe kıyafetlerini alıp, Dumuzi'yi, karısının kaybından etkilenmeden krallığında âlem yapar halde bulduğu Uruk'a geri döner. Çok öfkelenen İnanna, Dumuzi'yi kurban olarak belirler. Bununla birlikte Dumuzi'nin kız kardeşi, ağabeyinin yerine her yılın altı ayını Yeraltı Dünyası'nda geçirmeyi kabul eder, bu süre içinde Dumuzi eve gelebilecektir. Böylece, Dumuzi de dünya mitolojisinde birçok "ölen tanrıdan" biri haline gelir.

İnanna Neden Bu Kadar Önemli?

İnanna önemlidir çünkü en azından tanrıça figürlerinin (özellikle, Çatalhöyük'ün tarihöncesi tanrıçası gibi, bereketi temsil eden tanrıçaların) mitolojilerin merkezi olduğu bir çağın kalıntılarını simgeler. Yeryüzünün bereketi anlayışı, Bereketli Hilal'de, özellikle günümüzde Güney Irak olarak bilinen Sümer bataklıklarında yaygındı. Ayrıca, İnanna'nın "ölmesi" ve dirilmesi, tarımın özüne ilişkin güzel mecazi simgelerdir: Tohumun toprağa gömülüşü yeni bir hayatın doğuşuyla sonuçlanır. Son olarak, İnanna uygarlığın gücünü temsil eder; bu güç ölümün gücünü inkâr etme gücüdür.

Sümer Mitolojisi, Sümerlerdeki Gerçek Yaşamı Nasıl Simgeler?

Günümüzde Irak'ın bataklıklarında olduğu gibi Sümer'de gerçek yaşam, tuzlu ve tatlı suların ilişkisine, gökyüzü ile yeryüzünün ilişkisine, güneşin varlığına ve hepsinden önemlisi, Sümerlerin komplike bir tarım toplumu olduğu düşünülürse, bereketlilik ve yerleşik "medeni" kurallara odaklanmıştır. Bu son ikisini mitolojide me temsil eder. Görmüş olduğumuz gibi, An (Gökyüzü) ve Ki (Yeryüzü) ve Nammu (İlksel sular) ile başlayan tanrıların kendileri de, bataklıklarda söz konusu olan doğal unsurların kişileşmiş halleridir.

Sümer Mitolojisinde Tufan

Gılgamış Destanı'nda geçen Babil tufan hikâyesinin dayandığı bir Sümer tufan miti olduğunu biliyoruz. Sümer mitlerinin günümüze ulaşan kısımları bize tanrının insanları bir tufan yollayarak cezalandırdığını anlatır. Sadece iyi kalpli kral Ziusudra ile bazı destekçilerinin canına kıyılmamıştır. Fırtınadan sağ salim çıkması için, Enki'nin bir gemi inşa etmesini söylediği Ziusudra, tufan esnasında gemisinde hayatta kalmayı başarır.

Sümer Mitolojisinin Kahramanları

British Museum'daki bu çivi yazısı tablet, Gılgamış Destanı'nı oluşturan öykülerden 11. sidir. Kutsal Kitap'ta Nuh'un kurtulduğu tufana çok benzeyen bir tufanı anlatır
British Museum'daki bu çivi yazısı tablet, Gılgamış Destanı'nı oluşturan öykülerden 11.'sidir. Kutsal Kitap'ta Nuh'un kurtulduğu tufana çok benzeyen bir tufanı anlatır

Bildiğimiz Sümer mitolojisi, insan kahramanlardan ziyade esasen tanrısal varlıklarla ilgilidir. Sümer kahramanlarının en iyi bilinenleri, Gılgamış ile dostu Enkidu'dur. Sümer mitleri, Huluppu ağacı öyküsünde Gılgamış'ın İnanna'ya kahramanca yardım edişini anlatır. Bu mitte tasvir edilen ağır zırhı ve devasa baltasıyla, Herkül tipinin selefi gibidir. Enkidu ve Yeraltı Dünyası hakkındaki öyküde daha nazik bir Gılgamış görülür. İnanna, yardımından dolayı Gılgamış'a Huluppu ağacından yapılmış iki hediye verir. Bunlar, bir pukku ile bir mikku'dur (Sümer bilimci Samuel Noah Kramer, bunların bir davul ile tokmağı olduğunu öne sürer).

Gılgamış her nasılsa hediyelerini yerdeki bir deliğe düşürüp kaybeder, hediyeler onun ulaşamayacağı ölüler diyarına düşer. Gılgamış, deliğin başında çaresizlik içinde ağlar. Arkadaşı Enkidu, hediyeleri bulup geri getirmek için aşağı inmeye gönüllü olur fakat inince geri dönemez. Gılgamış, yine çaresizlik içinde arkadaşını kurtarmaya yardım etmesi için ulu tanrı Enlil'ye başvurur fakat Enlil reddeder. Enki ise Enkidu'nun hayaletini getirerek yardımcı olur. Gılgamış, arkadaşının hayaletine Yeraltı Dünyası hakkında sorular sorup, belirsiz cevaplar alır.

Sümerlerin Mitolojik Geleneklerine Ne Oldu?

Sümerlerin mitolojik-dini geleneklerini, komşuları olup sonra da onları fetheden Sami ırkından halklar olan Akadlar, Asurlular ve Babilliler devralmışlardır.