Romalılar Neden Diğer Halkların Tanrılarını Kullandı?

Romalılar tanrıları çalmaktan çok, kendi bölgelerinin tanrıları için fazladan bilgi almaktaydılar.

Yazar Ali Artur

Romalılar tarafından tapınılan tanrılar topluluğunu ifade eden Roma panteonu, yaygın olarak intihalin en eski ve en belirgin örneklerinden biri olarak kabul edilmiştir. Bunun nedeni Romalıların diğer kültürlerden çeşitli tanrıları kendilerine mal etmeleri ve bunları kendi dini uygulamalarına dahil etmeleridir. Ancak senkretizasyon uygulamasının sadece Romalılara özgü olmadığını da belirtmek gerekir. Akadlar da Sümerlerin tanrılarını benimsemiş, Yunanlılar ve Mısırlılar ise karmaşık bir senkretizm tarihine sahip olmuşlardır.

Bu "karıştırma", başlangıç noktası olarak hangi kültürü kullandığınıza bağlı olarak Interpretatio graeca veya Interpretatio romana adı verilen bir kavrama dayanır; burada diğer gelenekler ve dini sistemler mevcut bir sistem aracılığıyla anlaşılır ve bu da ikisi arasında ortak özelliklere, tanrılara, ritüellere ve diğer paralelliklere yol açar.

Tanrıların İthali

Apollo ve Dafni (Apollo and Daphne)
Apollo ve Dafni (Apollo and Daphne).

Antik dünyada tanrılar tahıl, değerli taşlar ve hayvanlar gibi mallarla birlikte sık sık ticaret yolları üzerinden taşınırdı. Tüccarların idolleri ve mitleri yabancı kıyılara taşıması yaygındı ve bu da daha sonra yerel kültlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu kültler daha sonra daha da gelişerek popüler panteonlarla bütünleşebilirdi. Mezopotamya'nın tanrıçası İştar, Fenikeli tanrıça Astarte aracılığıyla Yunanistan'a aktarılmıştır. Yunan mitolojisine göre Astarte, Olimpos panteonuna yükselmeden önce bir Yunan adası olan Cythera (Çuha Adası)'da Afrodit'e dönüşmüştür.

Genel olarak, hem diğer dinlerden yerleşik unsurlar ekleyerek bir kültürü ve dini zenginleştirmek hem de fethedilen halkları fethedenlerin safında tutmak için akıllıca bir taktikti. Fethedilen halkların, aynı tanrılara inandıkları, aynı tanrılardan korktukları ve benzer kültürlere sahip oldukları takdirde, yabancı hükümdarları kabul etmeseler bile onlara uyum sağlama olasılıkları daha yüksekti.

Birleşmeler ve Devralmalar

Afrodit heykeli
Afrodit heykeli.

Romalıların diğer kültürlerin tanrılarını kendilerine mal etmelerinin ardındaki mantık sorgulanmamalıdır. Gerçekleştirilen eylem hırsızlık değil, karşılaştıkları ve boyun eğdirdikleri bireylerin dini inançlarıyla kendi dini inançlarını özümsemekti. En belirgin ilişkilerden biri Jüpiter-Zeus, Juno-Hera, Venüs-Afrodit gibi Roma ve Yunan tanrıları arasında görülür. Bununla birlikte, yeni tanrılar için yerli terminolojinin kullanıldığı başka olaylar da olmuştur.

Tanrıların senkretizasyonu, Yunan'ın Roma üzerindeki derin kültürel etkisini örneklemektedir. Senkretizasyon süreci tam bir eşanlamlılığa değil, nispeten önemsiz olabilecek ortak bir unsura dayanıyordu. Başlangıçta tarımla bağlantılı olan Roma tanrısı Mars, Yunan savaş tanrısı Ares ile ilişkilendirilmiştir. Söz konusu iki varlık arasındaki ortak özellik, iddia edilen erkeklik özellikleriydi.

Tarımın ve doğurganlığın koruyucusu olarak saygı gören Roma tanrısı Venüs, aşk ve duygusallık tanrısı olarak saygı gören Yunan tanrıçası Afrodit ile özdeşleştirildi. Mısır mitolojisinde İsis olarak bilinen tanrı, Yunan tanrıçaları Persephone, Demeter ve Afrodit ile de özdeşleştirilmiştir. Ayrıca Afrodit, Mısır tanrısı Hathor ile de ilişkilendirilmiştir. Senkretizasyon süreci karmaşık ve kusurluydu, etki alanı ve etki açısından doğruluktan ziyade bir mitin basitliğine öncelik veriyordu. Başka bir deyişle, bir tanrının hikayeleri yeteneklerinden daha büyük bir öneme sahipti.

Ortak Bir Bağlantı mı?

Zeus ve hera
Zeus ve Hera.

Zaman zaman bu tanrılar farklı ortak özellikleri, uzmanlık alanları ve etki alanları nedeniyle birbirleriyle ilişkilendirilmişlerdir. Sonuç olarak, panteonun lideri ve Tanrıların Kralı Jüpiter Zeus'la, evlilik tanrıçası ve Tanrıların Kraliçesi Juno ise Hera ile ilişkilendirilmiştir. Proto Hint-Avrupa ailesine ait dillere benzer şekilde, bu kültürlerin tanrılarının da ortak bir atayı paylaştığı görülmektedir. Dyēus, Roma Jüpiter'i veya Jove, Yunan Zeus'u, Vedik İndra ve Arnavut Zojz dahil olmak üzere diğer birçok tanrının soylarının izini sürdüğü yaygın olarak tanınan bir gök tanrısıdır. Farklılaşma ve yakınlaşma kavramı, gelenekler gelişime uğradığında ve daha sonra birbirleriyle etkileşime girdiğinde ortaya çıkar.

Kapsamlı bir teori olmasa da, senkretizasyonun yalnızca zorunluluklar veya kültürel etkilerle açıklanamayacağını belirtmek gerekir. Örneğin, Anadolu tanrıçası Kibele'nin Romalılar tarafından benimsenmesi, Kartaca'yı savaşta yenmek için tanrıçayı ithal etmeleri gerektiğine dair bir kehanetten kaynaklanmıştır. Bu tür durumlarda ortak kökenlerin varlığı nedeniyle bir karşılaştırma yapılmıştır.

Sonuç

Romalılar kendi kültürel geleneklerini geliştirmek için diğer kültürel gelenekleri özümseme pratiğine girişmişlerdir ki bu olgu günümüzde de devam etmektedir. Yeni bir dil öğrenen ya da yabancı bir ülkeye seyahat eden bireyler, bu yeni deneyimden edindikleri tamamlayıcı bilgileri özümser ve bunları önceden var olan bilişsel çerçevelerinin merceğinden geçirerek yorumlarlar. Halihazırda var olan bir bilgi havuzuyla analojiler kurarak, yeni bir veri seti önceden var olan külliyata asimile edilebilir.

Romalıların intihal yapmadıkları, daha ziyade henüz keşfedilmemiş arka plan bilgisi olarak önceden var olan hikayeleri kullandıkları tespit edilmiştir.

Kaynaklar: