Kalp sembolü, dünyada en bilinen sembol olabilir. Ancak hiç durup nereden geldiğini merak ettiniz mi? Bolca damar, kapakçık ve karıncık ile herhangi başka bir organ kadar biçimsizdir. Dolayısıyla kullandığımız kalp sembolü gerçek kalp gibi görünmüyor. Öyleyse gerçek insan kalbine benzemiyorsa kalp sembolü nereden geliyor? Kimse yanıtı kesin olarak bilmiyor ancak iki ana teori var.
Kalp biçimli silfiyum bitkisi
Kalp sembolünün kökenine dair ana teori inanması güç olsa da soyu tükenmiş bir Kuzey Afrika bitkisine dayanır. Antik zamanlarda Kuzey Afrika'da bir Yunan kenti olan MÖ 631'de kurulmuş Kirene (günümüz Libya'sı), silfiyum denilen çok nadir bir bitkinin ticaretini yaparak zengin oldu. Kıyı çizgisinde yetişen dev bir rezene türü olan silfiyum güzel kokuyordu, lezzetliydi ve temelde baharat olarak kullanılıyordu ancak boğaz ağrısı ve hazımsızlıktan yılan ısırığına ve epilepsiye dek her şeyi tedavi edebiliyordu.
Ancak bir kullanımı daha vardı ve soyunun tükenmesine neden olacaktı: O zamanlar insanlar silfiyum yiyen bir kadının hamile kalmadığını fark ettiler. Dolayısıyla ilk doğum kontrol araçlarından biriydi. Antik Roma'daki son derece düşük doğum oranının silfiyumdan kaynaklandığı düşünülür. Antik yazarlar ve şairler bitkinin bu doğum kontrol gücünü öne çıkararak onu giderek popüler hale getirdiler. MS 1. yüzyıla gelindiğinde bitki aşırı tüketimden 600 yıl içinde ortadan yok olmuştu. Yetiştirmesi zor bir bitkiydi ve yalnızca 160 km uzunluğundaki dar bir kıyı bölgesinde büyüyebiliyordu. Söylenceye göre son silfiyum sapı Roma İmparatoru Nero'ya sunuldu.
Silfiyum tüm Akdeniz'de oldukça etkili bir doğum kontrol yöntemi ve düşük önleyici olarak bilindi. Ağırlığı kadar gümüşe değer görülmüştü ve Apollon'un hediyesi olduğuna inanılıyordu. Mısırlılar ve Knossos kentinden Minosluların bitki için özel bir sembolü bile vardı. Bitki Kirene kentinin ekonomisinde o denli önemli oldu ki madeni paralara silfiyum tohumu kabuğunun kalp sembolüne benzeyen görüntüsünü bastılar. Dolayısıyla madeni paraların üzerindeki bu sembol yavaş yavaş popülerleşerek zamanla aşkla ilişkili hale geldi.
Orta Çağ anatomi çizimleri
Kalp sembolünün kökenine dair ikinci teori antik Yunanistan'a ve ünlü filozof Aristoteles'e dek uzanır. Aristoteles, insan kalbinin ortasında küçük bir girinti bulunan yuvarlak tepeli üç odacıklı bir organ olduğunu ortaya atmıştı. Açıklama tam olarak doğru değildi ve kalbin yalnız iki odası var. Ancak Pierre Vinken ve Martin Kemp gibi tarihçiler kalp sembolünün kökeninin tıp doktoru Galen ve filozof Aristoteles'in yazılarına dayandığına inanır.
Özellikle Aristoteles'in bu kalp tanımıyla Orta Çağ sanatçıları ve bilim insanları antik tıbbi metinlerden yola çıkarak kalbi çizmeye çalıştığında günümüz kalp sembolü ortaya çıkmış olabilir. Örneğin, 14. yüzyılda İtalyan doktor Guido da Vigevano'nun Aristoteles'in kalp tanımına çok benzeyen anatomi çizimleri yaptığı biliniyor.
Sanat yapıtlarından armalara ve sıradan oyun kartlarına dek Orta Çağ dünyasında kalp sembolüne her yerde rastlanıyordu. Dolayısıyla sembol zamanla aşk ve romantizmin temsili haline gelerek popülerleşmiş olabilir.
Rönesans ile popülerleşti
Kalp, özellikle Sümerler ile başlayarak 6000 yıldan fazla bir zamandır insanda duygu ve zevkle ilişkilendirildiğinden Orta Çağ'a gelindiğinde romantizmin ve aşkın sembolü seçilmesi oldukça mümkün. Rönesans döneminde İsa'nın sözde Kutsal Kalbi'ni tasvir eden dini sanatta ve oyun kağıtlarındaki dört takımdan biri olarak bilinirliği oldukça arttı. 18. ve 19. yüzyıllarda aşk notlarında ve Sevgililer Günü kartlarında sıkça görülen bir motif oldu.