Geçtiğimiz on yıl boyunca seksin geleceği hakkında bazı cesur tahminlerde bulundum. Kolay olanlardan biri, insanların önümüzdeki yıllarda da seks yapmaya devam edecekleri, ancak bunu farklı nedenlerle yapacakları: Bunu sadece bebek yapmak için yapmayacaklar.
Bu, bebek yapmanın modasının geçeceği anlamına gelmiyor, daha ziyade teknolojinin bunu yapma yöntemlerimizi değiştireceği anlamına geliyor. Üremenin çok daha güvenli ve kolay bir yolu olabilir — ve bildiğimiz anlamda seks sona erebilir.
Yaklaşık bir yüzyıl öncesine kadar insanlar embriyoları ve bebekleri hep aynı eski, büyük ölçüde rastgele yolla, yani seks yoluyla yaratıyordu. Daha sonra bazıları suni döllenmeyi ve 45 yıl önce de tüp bebek yöntemini kullanmaya başladı. Bu teknolojiler ne kadar önemli olsalar da hala insan yumurtası ve spermi içeriyorlar. Ancak kök hücre teknolojileri sayesinde bu durum değişecek.
İn vitro gametogenez (IVG), yani deri hücrelerinin indüklenmiş pluripotent kök hücrelere dönüştürülmesi, ardından da bunların yumurta ve spermlere dönüştürülmesi, bu değişimin ilk adımı olacak. IVG milyonlarca çift için son derece heyecan verici, ancak bazı zor soruları da beraberinde getiriyor.
Örneğin, deri hücrelerinden yumurta yapabilseydik, 90 yaşındakiler genetik ebeveyn olabilirdi. Dokuz yaşındakiler, düşük yapmış fetüsler ya da yıllardır ölü olan ama hücreleri dondurulmuş insanlar da öyle.
Bir de şunu düşünün: Ya kadınların deri hücrelerinden sperm ya da erkeklerinkinden yumurta yapabilseydik? Bu yakında gerçek olabilir. 2023 yılında Japon bilim insanları, erkek bir farenin deri hücrelerinden yumurta yaptıklarını ve 'normal' fare spermi kullanarak fare yavruları ürettiklerini duyurdu.
Bu fikri daha da ileri götürürsek, aynı kişiden hem yumurta hem de sperm elde edip bunları embriyo yapmak için kullansak ne olurdu? Böylelikle doğacak çocuk bir klon olmayacak ama size kardeşlerinizden daha yakın olacaktı. 'Multipleks ebeveynlik' olarak adlandırılan daha da radikal bir fikir, dört kişiden embriyo yapılmasını ve bunların daha sonra yumurta ve sperm yapmak için kullanılmasını içerebilir.
Döllenmiş yumurtayı bir bebeğe dönüştürdüğünüzde, dört ebeveynden — ya da sekiz, on altı ya da daha fazla — kabaca eşit genetik katkıya sahip bir çocuğunuz olur.
Gelişen Teknoloji
Bildiğimiz anlamda üremeyi sona erdirebilecek bir başka teknoloji de embriyonun DNA'sını değiştirme gücüdür. CRISPR (Clustered Regularly Interspaced Short Palindromic Repeats) DNA dizilerini hedef alan ve 2012 yılında icat edilen devrim niteliğindeki bir araç sayesinde bir hücrenin DNA'sındaki belirli dizilerin hedefli olarak düzenlenmesi mümkün hale geldi (aşağıda).
Kasım 2018'de Çinli bilim adamı He Jiankui, o yılın başlarında embriyolarını 'CRISPR'ladığı iki kız çocuğunun doğumunu duyurdu. Ne yazık ki bu çalışmayı hem insan araştırmaları etiğini hem de Çin yasalarını ihlal edecek şekilde gizlice yapmıştır.
Bir Çin mahkemesi kendisini üç yıl hapis cezasına çarptırdı ve uluslararası kamuoyu onu bir kaçkın olarak mahkum etti. (Bu ilk iki bebek şimdi beş yaşından büyük, ancak Çin sağlıkları ya da genetik yapıları hakkında hiçbir bilgi vermedi).
Erken aşama bir embriyoda DNA'yı düzenlediğinizde, yumurta ve sperm de dahil olmak üzere tüm hücrelerindeki DNA'yı düzenlemiş olursunuz. Dolayısıyla o embriyonun soyundan gelenlere süresiz olarak aktarılabilecek bir değişiklik yapmış olursunuz.
Bu DNA düzenleme teknolojisinin en akla yatkın kullanımı, çocuklarda hastalıkların ya da sakatlıkların önlenmesidir. En korkutucu ve mantıksız kullanımı ise, sadece daha büyük yeteneklere sahip olmakla kalmayıp bunları yavrularına da aktaracak 'süper bebekler' yaratmak için kullanılmasıdır. Bazıları, soyumuzdan gelenlerin DNA'sını potansiyel olarak sonsuza kadar değiştirmemize asla izin verilmemesi gerektiğini düşünüyor; diğerleri ise güvenli ya da etkili olduğu kanıtlanmadığı için bunu şimdi kullanmamamız gerektiğini düşünüyor.
Üreme için seksi daha da gereksiz hale getirebilecek bir başka teknoloji de yapay rahimlerin geliştirilmesidir. Aldous Huxley 90 yılı aşkın bir süre önce Cesur Yeni Dünya'da insan fetüslerinin şişelerde gelişeceği 'kuluçkahaneler' öngörmüştü.
2017 yılında araştırmacılar, bir ya da iki hafta erken doğan yenidoğan kuzuları sıvı dolu plastik torbalarda canlı tuttuklarını bildirdiler. Yakın zamanda ABD Gıda ve İlaç Dairesi, bebekler üzerinde bu tür yapay rahim denemelerinin yapılıp yapılmayacağını, ne zaman ve nasıl yapılacağını değerlendirmek üzere halka açık bir toplantı düzenledi.
Bu cihazlar aslında bir nevi erken kuluçka makineleridir. Prematüre bebeklerin yaşayabilirliğini (en iyi ihtimalle) hamileliğin 22. haftasından 20. haftasına kadar bir ya da iki hafta erteleyebilirler, ancak bu bebeğin hala bir kadının içinde gelişmek için dört buçuk ay geçirmesi gerekecektir.
Bu gelişme prematüre bebekler ve ebeveynleri için harika olabilir, ancak çoğumuz için pek bir fark yaratmayacaktır.
Peki ya altı ya da yedi günlük bir embriyoyu alıp dokuz ay boyunca sağlıklı bir yenidoğana dönüşmesine yardımcı olabilecek 'gerçek' bir yapay rahme ne dersiniz? Bu sadece bebek yapmaktan cinsiyeti değil, aynı zamanda hamileliği de ortadan kaldıracaktır. Bazıları bunu memnuniyetle karşılayabilir. Diğerleri ise şüphesiz endişe duyacaktır.
Tüm bunlar uzak gelecekte mantıksız olmayabilir. Günümüzde uzun vadeli araştırmaların önemli bir alanı, insan organları yetiştirmek için kök hücrelerin kullanılmasıdır. Nakil için hayati organlara odaklanılıyor — böbrekler, karaciğerler, kalpler — ama bunlar yetiştirilebiliyorsa, neden bir rahim olmasın?
Bir kadının kök hücrelerinden büyütülen bu organın kan, şeker, oksijen ve gerekli tüm hormonların yanı sıra atıkların arıtılmasını sağlayacak bir makineye bağlandığını ve ardından bir embriyo eklendiğini hayal edin. Böyle bir 'kutu içinde rahim', en azından teoride, bir kadının rahminin yerini alabilir. Ama olmalı mı? Bu kararı muhtemelen çocuklarımızın ve torunlarımızın vermesi gerekecek.
Tıp ve biyoloji ile ilgilenmek için harika bir zamandayız. Bilgi birikimimiz şaşırtıcı bir şekilde artıyor. Bu bilgiyi iyi bir şekilde kullanma becerimiz daha yavaş ama istikrarlı bir şekilde artıyor. Yeni teknolojilerin kullanımının sonuçlarına ilişkin anlayışımız — ve eğer varsa, buna hangi sınırların konulması gerektiğine ilişkin mutabakatımız — daha da yavaş büyüyor.
Yapay olarak bebek yapmak bir istisna değildir, ancak önemli bir açıdan özeldir. Deneysel bir prosedüre rıza gösterebilir, kendime ya da bilime sağlayacağım potansiyel faydalar karşılığında riskleri kabul edebilirim. Bebekler rıza gösteremez; embriyolar da gösteremez.
Bu, üremede yeni teknolojileri hiç kullanmamamız gerektiği anlamına gelmiyor, ancak bu teknolojilerin bebekler için güvenli ve etkili olduğundan emin olmak için özellikle dikkatli olmamız gerektiği anlamına geliyor. Önce onların refahını, sonra da toplumlarımız üzerindeki daha geniş etkilerini vurgulamalıyız.