17. yüzyıldan kalma Hollanda lale çılgınlığından 1929'daki büyük borsa çöküşüne dek tarih sonunda iflas getirmiş büyük ekonomik balonlara sahne oldu. Ekonomik balonlar öylece tespit edilemiyor ve genelde patladıktan sonra tanımı yapılır. Varlık balonları olarak da bilinen bu balonlar, geleceğine ilişkin gerçekçi beklentiler olmadan yapılan satın alımlarla oluşuyor. Değerdeki hızlı artış uzun süre sürdürülebilir olmadığından sonuç ani ve dik bir fiyat düşüşüdür. Geçmiş yüzyıllarda birçok balon görüldü ve bunun dünya ekonomisi üzerindeki etkisi sert oldu. Öyleyse bilmeniz gereken en büyük ekonomik balonlardan bazıları:
Lale çılgınlığı
Lale çiçekleri genellikle aşkı sembolize etmede kullanılmıştır ancak 17. yüzyılın aşırı hevesli yatırımcıları için anlamları daha derindi. Zambakların Avrupa'ya ilk kez adım attığı 16. yüzyıldan bu yana laleler Hollandalılar için paha biçilmez şeylerdi. Lale önce güçlü bir statü sembolü haline geldi sonra soylular ve ardından orta sınıftan hayranlarının çoğalmasıyla en nadir bulunan örnekleri satın alınmaya çalışıldı. 1630'larda artık kent merkezlerinde Lale pazarları vardı ve laleler Wall Street'in hisse senetleri gibi alınıp satılıyordu. Tek bir lale soğanı için iki atlı arabadan 500 kg peynire dek her şey veriliyordu.
Yaklaşık 3 yıl süren lale çılgınlığı Şubat 1637'de birkaç büyük oyuncunun elindekileri satmaya karar vermesiyle çöktü. Piyasa fiyatları düştü ve yatırımcılar mağazalarını boşaltmak için yarıştı. Zengin lale tüccarları neredeyse dilenciliğe başladı. Birçok soylu ailenin serveti yok oldu. Hollanda hükümeti bu lale çılgınlığının yıkıntılarını kaldırmak için komisyon kurdu ancak sonraki yıllarda küçük bir ekonomik buhran yaşandı.
Güney Denizi Şirketi balonu
Mali patlamayı ve çöküşü tanımlamak için kullanılan "balon" terimi aslında ilk kez 18. yüzyılın başlarında Britanya'nın Güney Denizi Şirketi'nin çökmesi ve birçok yatırımcının kişisel servetini kaybetmesiyle sözlüğe eklenmiştir. Güney Denizi Şirketi girişimi 1711'de başladı. Şirket Güney Amerika'da ticaret hakları karşılığında İngiltere'nin milyonlarca poundluk savaş borcunu üstlenmeyi kabul etmişti. Girişim pek başarılı sayılmadı çünkü İspanya hala Güney Amerika ticaretinde başı çekti.
Ancak 1720'de iyi bir miktar rüşvetle Güney Denizi Şirketi birden Britanya'nın tüm ulusal borcunu üstlendiği yeni bir anlaşmayı kazandı. Güney Denizi'nde halihazırda muazzam miktarda zenginliğe sahip olduklarının söylentilerini yayan şirket halka yeni hisse senetleri sattı. Yatırımcılar paylarını taksitler halinde ödeyebiliyordu ve çok geçmeden toplumun her katmanından insan Güney Denizi Şirketi'ne yatırım yaptı.
Hisse fiyatları Ocak ayında 128 sterlinden Haziran ayında 1.000 sterline ulaştı ancak garip bir satış çılgınlığının başlamasıyla Güney Denizi Şirketi'nin hisseleri hızla çakıldı. Aralık'a gelindiğinde fiyat 124 sterline gerilemişti ve binlerce yatırımcı yıkıma uğradı. Hükümet soruşturmaları krizi başlatan rüşvet ve yolsuzluğu ortaya çıkardı ve birkaç politikacı ve Güney Denizi Şirketi'nin üst düzey yetkilisi tutuklandı.
Dotcom balonu
Dotcom balonu, Amerika Birleşik Devletleri tarihindeki en büyük borsa çöküşlerinden biri. 1997 yılında internetin yaygın kullanımının birçok internet girişimcisi şirketin halka arz yapmasıyla sonuçlanıyordu. Önce birkaç kurulu teknoloji şirketinin hisse fiyatları birkaç yıl boyunca yükseldi. Donanım ve yazılım dahil bilgisayar teknolojisinin birçok alanında iyi performans gösteren bu şirketlerin fiyatları yüksek işlem gördükçe yatırımcılar yeni hisse senetleri aramaya başladı ve çoğu zaman "dotcom" olarak bilinen kuruş kadar ucuz senetlerin peşine düştüler.
Fiyatlar yükseldikçe piyasaya daha fazla yatırımcı ve spekülatör girdi. Çoğunluğu teknoloji şirketlerinden oluşan NASDAQ borsası 2000 yılına gelindiğinde zirveye ulaştı. Ancak 2001 yılının ortasında aniden bir panik satışı başladı ve gerçek dışı rakamlarla şişirilmiş neredeyse tüm teknoloji şirketi stokları çakıldı. Birçok yerleşik şirketin değeri büyük oranda azalırken birkaç küçük şirket tamamen kapandı.
Mississippi Şirketi balonu
1716'da Fransa devlet borçları ve para kıtlığı ile büyük sorunun içindeydi. Bir İskoç kumarbazı ve finans sihirbazı olan John Law Fransız yöneticilere dönerek ekonomiyi canlandırmak ve krizi çözmek için kağıt para basmayı önerdi. Saray öneriyi kabul etti ve Law banka kurarak altın ve gümüş para birimlerine dönüştürülebilen kağıt paralar basmaya başladı. Law bir yıl sonra Mississippi Şirketi'ni kurdu ve Fransa'nın Kuzey Amerika'daki Louisiana bölgesinde bulunan sözde altın yatakları üzerinde tekel verilen bir ticaret girişimiydi. John Law devlet destekli tahviller ve kağıt paralar karşılığında şirket hisseleri satmaya başlayınca halk büyük ilgi gösterdi. Bir yıldan az sürede hisse fiyatı 500 livreden 18.000 livreye yükseldi.
Law'ın planı gerçekten de ekonomiyi güçlendirmişti ve birçok insanı zengin etmişti ancak Mississippi Şirketi asla Amerika'da maden bulamadı. Dahası kurduğu banka halkın hisse senedi talebini karşılamak için fazla kağıt para basmıştı ve enflasyonun yükselmesine neden oldu. 1720'de şüpheli yatırımcılar kağıt paralarını dönüştürmek için hareket geçince Fransa'da taleplerini karşılayacak kadar altının olmadığını gördüler ve tüm sistem çöktü. Banka borca battı ve Mississippi Şirketi hisselerinin değeri çakıldı. Birçok yeni milyoner bir gecede yoksullaştı. Halkın peşine düştüğü John Law ülkeden kılık değiştirerek kaçtı.
Florida emlak balonu
I. Dünya Savaşı'nın ardından Florida tropikal iklim noktası olarak ünlenmeye başladı ve artan refahla birçok Amerikalı ucuz mülk ve kolay yaşam arayışıyla Sunshine State'e (Florida'nın takma adı) yöneliyordu. İnsanlar pervasızca arazi alıp satmaya başladı ve 1920'lerin ortalarında fiyatlar artık birkaç ayda bir ikiye katlanıyordu. Spekülatörlerin bazı durumlarda satın alımı gerçekleştirecek parası bile yoktu. Yalnızca peşinatları dağıtıyor ve sonra tüm bakiyenin vadesi gelmeden karla yeniden satıyorlardı. Bu bonanza sürerken Florida'nın emlak piyasası düzenbazla doldu. 1920'de yatırımcılarını bir piramit sistemiyle soyduğu bilinen Charles Ponzi de oradaydı. Eyaletin dışındaki alıcıları Jacksonville'de bulunduğunu söylediği arazileri satarak kandırdı. Mülkler aslında 100 km uzakta bir bataklıkta bulunuyordu.
Florida'daki arazi satışı patlaması durmak bilmiyordu ve 1926'ya gelindiğinde artık inşaat malzemeleri tükendi ve potansiyel alıcılar birden azaldı. Yatırımcılar varlıklarını devasa kayıplarla elden çıkarmak zorunda kaldılar. Bitmedi ve o sonbaharda vuran bir kasırga eyaleti harap ederek çok sayıda mülkü yok etti. 1928'de Florida'daki banka işlemleri bugünkü parayla 16 milyar dolardan 2,4 milyar dolara kadar düştü.
Demiryolu çılgınlığı
1840'larda Britanya'nın ilk modern demiryollarıyla tanışması bir teknoloji patlamasına eşdeğer etki yaratmıştı. Sadece birkaç yılda her biri bir öncekinden daha iddialı ve kazançlı görünen yüzlerce yeni demiryolu hattı fikri ortaya atıldı. Piyasa fiyatları uçuşa geçti ve toplamda 14.500 km'yi aşan demiryolu hattı planları Britanya Parlamentosu tarafından onaylandı. Ülkede demiryolu inşaatına harcanan para miktarı bir noktada İngiliz hükümetinin ordusuna harcadığı paranın iki katına ulaştı.
Spekülasyon çılgınlığına rağmen demiryolu endüstrisi yatırımcıların inandığı kadar istikrarlı çıkmadı. Demiryolu hisseleri 1845'te zirve yaptıktan sonra çok yıllı bir düşüşe geçti. Birçok yatırım 1850'de özgün değerinin yüzde 50'sine inmişti. Hisselerinin 120 sterlinden 20 sterline düştüğünü gören ünlü romancı Charlotte Bronte dahil binlerce Britanyalı aynı kötü havanın içindeydi. Pek çok insan varlıklarını bir daha geri kazanamadı.
1929 Wall Street çöküşü
1920'lerde ABD borsası daha önce hiç olmadığı kadar yükseldi. Sıradan Amerikalılardan oluşan on binlerce insan kredi çekip zengin olma umuduyla yatırımlar yaptı ve 1920 ile 1929 arasında piyasa dört kattan fazla arttı. İnsanlar daha çok kazanmak için marjinle yani aracılardan borç para alarak hisse senedi satın alıyordu. Ancak bankalar müşterilerinin parasıyla izinsiz spekülasyon yapmaya başladı. 1929'un sonlarında hisse senedi fiyatları gerçek dışı boyutlara ulaşmıştı ve piyasayı karşılayacak güçte bir ekonomi söz konusu değildi. Yaklaşmakta olan bir düşüşün söylentileri yayıldı ancak ülkedeki en saygın ekonomistlerin çoğu "boğa piyasasının" devam edeceğini söylüyordu.
Tüm iyimserlik havası "Kara Perşembe" olarak bilinen 24 Ekim 1929'da buharlaştı. O gün hisse senetleri düşüşe geçti ve panikleyen yatırımcılar toplamda 13 milyon işlem yaptılar. O kadar çoktu ki Wall Street borsaları tüm bu hareketlere ayak uyduramadı. Düşüş piyasanın daha da çakıldığı "Kara Salı" da devam etti. Milyarlarca dolar para ekonomiden emildi ve 1933'e dek yaklaşık 4.000 bankanın batmasına neden olan finansal pandemoni başladı. Bu olaydan sonra Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık on yıl sürecek Büyük Buhran ortaya çıktı.