Tarihteki Başlıca Askeri Dehalar

Savaş, insanlık tarihinin başlangıcından beri süregelen bir olgudur. Kazanmak güç gerektirdiği kadar zeka da gerektirir. İşte gelmiş geçmiş en kurnaz askeri beyinler.

Tarihteki Başlıca Askeri Dehalar

Askeri başarı çoğu zaman ülkelerin dünya sahnesinde bir bütün olarak ilerlemesine ya da başarısız olmasına yol açmıştır. Çatışmaların galipleri geleceği yazmak için ilerlemeye devam ederken, mağluplar ise sönmeye ya da yeniden inşa edilmeye terk edilmiştir. Bu dönüşümler içinde her iki tarafta da liderler ortaya çıkmış, etkileyici stratejileri ve karar alma mekanizmalarıyla kendilerini ölümsüzleştirmiş ve onları takip edenlerin ölümle yüzleşmek üzere savaşın sıcağına girmelerinin yolunu açmışlardır. Bu askeri dehalar, keskin zekâları ve cesur taktikleriyle hafızalarda yer etmişlerdir.

Büyük İskender

Babası II. Filip'in M.Ö. 336'da ölümü üzerine Makedonya tahtına çıkan 20 yaşındaki Kral İskender, siyasette ya da savaş alanında deneyimsiz olmaktan çok uzaktı. İktidara geldiğinde hemen tehditleri bastırmaya başladı ve asla durmadı. Gençlik yıllarından itibaren savaş tecrübesine sahip bir komutan olan İskender, merhum babasının hayallerinden birini gerçekleştirmeye hevesliydi: Mısır ve Batı Asya'dan İndus Vadisi'ne kadar uzanan geniş Pers İmparatorluğu'nun Makedonya tarafından fethedilmesi.

İskender bu çabasında ve daha fazlasında başarılı oldu, Hindistan'daki fethini sadece savaş yorgunu ve ev hasreti çeken kendi adamlarının emriyle durdurdu. "Büyük" unvanını büyük ölçüde, 13 yıllık hükümdarlığı boyunca hiçbir savaşı kaybetmemesini de içeren savaştaki başarısı sayesinde kazanmıştır. İskender, savaşlarına bir dizi stratejik çaba katmıştır; bunlardan en dikkate değer olanı kişisel olanıdır. Karşı orduya korku saldığına ve kendi adamlarına ilham verdiğine inandığı cepheden liderlik etti.

Adamlarının son derece iyi eğitilmiş ve silahlandırılmış olmasını sağladı. Makedonlar hareket kabiliyetlerine yardımcı olan hafif zırhlar kullanmışlardır ki bu da o dönem için en önemli avantajlarından biri olmuştur. İskender her zaman savaş alanını önceden keşfederdi, bu da ona kayda değer önlemlerinden bir diğerinde yardımcı oldu: savaşın ortasında hızlı ve etkili ayarlamalar yapabilme yeteneği. Belki de 32 yaşında erken yaşta ölümü potansiyelinin büyük bir kısmının fark edilmemesine neden olmuş olsa da, İskender hala antik dünyanın önde gelen askeri beyinlerinden biri olarak hatırlanmaktadır.

Hannibal Barca

hanniba fil
Hannibal Barca filin üstünde

Kuzey Afrika'daki Kartaca'nın bir oğlu olan Hannibal Barca, küçük yaştan itibaren Romalılardan nefret edecek şekilde yetiştirildi. Birinci Pön Savaşı'nın sonunda doğan ülkesi Romalıların elinde büyük acılar çekti. Cesur bir asker olan Hannibal, MÖ 221 yılında 26 yaşındayken Kartaca ordusunun komutanı oldu.

Kısa süre sonra, büyük ölçüde Roma'nın Kartaca topraklarını genişleten son fetihlerine duyduğu öfkeden kaynaklanan İkinci Pön Savaşı'na dönüşecek olan savaşla kuşatıldı. Hannibal, tarihin en etkileyici yıldırım seferlerinden birini düzenleyerek Roma'nın en az beklediği yerden saldırmaya karar verdi. O, 50.000'den fazla ordusu ve 37 savaş filiyle birlikte Pirene dağlarını sonbahar karları arasından geçerek Kuzey İtalya'ya ulaştı. Sonraki iki yıl boyunca güneye doğru ilerleyerek Romalıları art arda savaşlarda yendi.

Hannibal ayrıca MÖ 215 ve 214 yıllarında Siraküza ve Makedonya ile ittifaklar kurarak diplomatik bir strateji izlemeye başlar. Roma, Hannibal'ın anavatanıyla olan irtibatını kesmeye başlayınca Hannibal kendini Güney İtalya'da bitkin kuvvetlerle mahsur kalmış bir halde buldu. Adamlarını ayakta tutmak için dikkat dağıtıcı saldırılar ve gerilla savaşı da dahil olmak üzere çeşitli taktikler uyguladı. Ancak sonunda, Roma ordusu Kartaca'nın komşusu Numidya ile ittifak kurup Zama şehrinde Kartaca'ya saldırınca, tükenen kuvvetleri Afrika'ya dönmek zorunda kaldı.

Sonunda Hannibal'ın başarısı sona erecek ve Kartaca bir kez daha Romalılar tarafından yenilgiye uğratılacaktı. General olarak görevinden istifa etti; ancak harap olmuş Kartaca ülkesinin halkı, ülkelerini yeniden ayağa kaldırmak umuduyla Hannibal'ı bir tür hükümet temsilcisi olan suffete olarak seçti. Ancak Roma, kendilerine bir kez daha saldırmak için ittifaklar kurabileceğinden şüphelenince kaçmak zorunda kaldı ve bir soruşturma için geldi. Hannibal, MÖ 183 yılında zehirle intihar edene kadar hayatının geri kalanını kaçak olarak geçirdi.

Subutay

Cengiz Han, dünya tarihçileri tarafından 13. yüzyılda tarihin bildiği en büyük kara hakimiyetini kuran başarılı Moğol imparatorluğu ile tanınır. Ancak bu başarıyı tek başına elde etmediği gerçeği çoğu zaman göz ardı edilmektedir. Cengiz Han başarısının büyük bir kısmını başlıca askeri stratejisti General Subutay'a (Subetei veya Subetai olarak da yazılır) borçluydu.

Subutay soylu bir aileden gelmiyordu; bir demircinin oğlu olarak dünyaya gelmişti, ancak savaş alanındaki becerisi ve stratejisi sayesinde Moğol askeri rütbelerinde hızla yükseldi. Kariyeri boyunca yirmiden fazla sefere liderlik ettiği ve Büyük İskender de dahil olmak üzere tarihteki diğer tüm komutanlardan daha fazla toprak fethettiği bilinmektedir. Subutay yaratıcı, benzersiz stratejiler uygulaması ve birbirinden yüzlerce mil uzakta olan orduları etkili bir şekilde koordine etmesiyle tanınıyordu.

Subutay kuşatma makinelerinin en eski savunucularından biriydi. Uyguladığı taktiklerin birçoğu, örneğin süvarilerine yol açmak için taş fırlatıcıları kullanırken aynı zamanda düşmanı kuşatmak, ordularının karşı karşıya olduğu kuvvetler tarafından daha önce hiç görülmemişti ve bu da onları özellikle yıkıcı kılıyordu.

Savaş planlarını hazırlamak için casuslar kullanmış, saldırıdan bir yıl öncesine kadar bazı düşmanları hakkında istihbarat toplamıştır. Pek çok kişi Moğolları kana susamış olarak tasvir etse de Subutay yeteneği gördüğünde tanırdı ve fethettiği halklardan yetenekli askeri beyinleri ve mühendisleri ordusuna dahil etmeyi alışkanlık haline getirmişti.

Subutay'ın kariyeri Cengiz Han'ın ölümünden ve oğlu Ögeday Han'ın ölümünden sonra Subutay ve ordusunun Doğu Avrupa'ya yaptıkları saldırılardan sonra evlerine dönmelerinden daha uzun sürmüştür. Moğol liderliğindeki değişim ve imparatorluktaki değişiklikler olmasaydı, birçok tarihçi Subutay'ın Kutsal Roma İmparatorluğu'nu ve Avrupa'nın geri kalanını ele geçirmeyi başaracağına inanmaktadır. Subutay iki yıl önce emekli olduktan sonra 72 yaşında vefat etmiştir.

Belisarius

Belisarius
Dilenirken gösterilen Belisarius

Tarihin en iyi taktikçilerinden bir diğeri olan Belisarius, 6. yüzyılda Bizans imparatoru Justinianus (Büyük Jüstinyen)'un ordularına komuta etmiştir. En büyük ünü, batıda bir zamanlar Roma İmparatorluğu'na ait olan, ancak kaybedildiği düşünülen toprakları geri almasıydı. Kazanımları Roma İmparatorluğu'na yeniden kurulma umudu verdi; ancak sonraki yıllarda kötü yönetim, başarılarının çoğunun kaybedilmesine yol açtı.

Belisarius'un Slav kökenli olduğuna inanılıyordu. Askeri kariyerine Justinianus'un korumalarından biri olarak başladı ve hızla rütbelerini yükselterek kendisini çağının en büyük generali olarak kabul ettirdi. Başarıları arasında yüz yıl Vandal egemenliği altında kaldıktan sonra Kuzey Afrika'yı yeniden Roma kontrolüne sokmak, ardından İtalya ve Roma'yı geri almak vardı. İtalya'da yendiği Gotlar onun askeri hünerlerinden o kadar etkilendiler ki ona İtalya Kralı olarak taç giydirmeyi teklif ettiler ama o İmparator Justinianus'a olan sadakatinden dolayı bunu reddetti.

Belisaruis özellikle sahada kiminle, ne zaman ve nasıl savaşılacağının yanı sıra ne zaman çekip gidileceğini de kapsayan mükemmel muhakemesiyle ünlüydü. Mitoloji Belisarius'un sonraki hayatını çevrelemektedir, zira imparatorun en iyi generaliyle ilgili güven sorunları olduğu görülmektedir. Roma İmparatorluğu çağlar boyunca güvensizlik ve sadakatsizlikle boğuştuğu için bu şaşırtıcı değildir.

Justinianus'un, Belisarius'un nihayetinde generallerine adanmış orduyu iktidarı ele geçirmek için kullanabileceğine dair endişeleri vardı. Belisarius'a batıda bir taht teklif edildiğini görmek imparatorun kafasındaki endişeleri daha da artırmış olabilir. Yine de Belisarius sadık kaldı ve anlatılanlara rağmen Justinianus tarafından ihanet suçlamasıyla kör edilip dilenmeye mahkûm edilmedi.

Popüler bir efsaneye göre, Justinianus ihanet ettiği için Belisarius'un gözlerini çıkarttırmış ve bir zamanların güçlü askeri liderini hayatta kalmak için dilenmeye zorlamıştır. Eski üstleriyle sokakta paçavralar içinde karşılaşan askerlerin anlattıkları şok ve acıma duygularına yol açmıştır. Bununla birlikte, bu hikâye muhtemelen iktidardakilerin ehil olanları nasıl kolayca yok edebildiğini gösteren bir kıssa ve gazilere yapılan muameleyle ilgili bir yakınma olarak ortaya çıkmıştır ve muhtemelen Belisarius'un kariyerinin ilerleyen dönemlerinde imparatora karşı komplo kurmakla suçlandığı sıralarda ortaya çıkmıştır. Daha sonra affedildi ve Konstantinopolis (günümüzde İstanbul)'teki malikanesine çekildi. MS 565 yılında 60 yaşındayken ölmüştür.

Selahaddin

Batı dünyasında Selahaddin olarak bilinen Selahaddin Eyyubi, bugünkü Mısır ve Suriye'de Eyyubi hanedanını kurmuştur. 1138'de doğdu, sultan oldu ve Birinci Haçlı Seferi sırasında Arap dünyasını Hıristiyan savaşçılara karşı savunan bir İslam şampiyonu olarak tanındı. Selahaddin Haçlı Seferleri sırasında son derece başarılı olacak, imparatorluğunu genişletecek ve çok rağbet gören Kudüs'ün kontrolünü ele geçirecekti.

Selahaddin diplomatik becerilerini Müslüman dünyasını birleştirmek için kullandı ve bu da Haçlı Seferleri sırasında ordusunun başarısına yardımcı oldu. Yirmi yılı aşkın bir süre boyunca ordusuna komuta etmesine rağmen Selahaddin sadece birkaç savaşa katılmıştır. Başarıları savaş alanında sürekli zafer kazanmasından değil, uzun vadeli sefer stratejisinden geliyordu.

Selahaddin diplomasisini psikolojik savaşla birleştirdi, özellikle de kendi birliklerinin moralini yükseltmek için saldırgan bir tavır takındı. Hafif bir kuvvet olan ordusu, özellikle de genellikle ağır şövalyelere dayanan Haçlı meslektaşlarına kıyasla hızla hareket edebiliyordu. Selahaddin'in imparatorluğu, 56 yaşında muhtemelen tifo olan bir hastalıktan ölmesine rağmen, kurucusunun kaybından sonra da on yıllar boyunca varlığını sürdürecektir.