Yarasalar, ön ayakları kanat olarak uyarlanmış memelilerdir; bu nedenle devamlı uçabilen tek memelidir. Dünyada en az 1000 yarasa türü var ve Türkiye dahil neredeyse her ülkede bulunuyorlar. Ormanlık alanlardan, çöllere, banliyölerden şehirlere kadar farklı habitatlarda yaşarlar. Yarasalar aynı zamanda dünya tarihinde kayda geçen pek çok virüsün kaynağı ya da taşıyıcıları olarak biliniyorlar. Peki bunun nedeni nedir?
Yarasalar hangi virüsleri taşıyor?
Yarasalar genellikle vampirler gibi korku ögeleri ile ilişkili tutulduğundan çoğunlukla yanlış anlaşılan canlılardır. Ancak uçabilen tek memeli olmanın yanında yarasalar aynı zamanda hastalığa neden olan birçok virüs için de mükemmel konakçılardır. Yarasaların kuduz, Hendra ve Marburg virüsleri taşıdığı biliniyor ve birçok araştırma da yarasaların Ebola ve Nipah'ın orijinal konakçıları olabileceği öne sürüldü.
Marburg virüsü ve Ebola virüsünün bazı suşları enfekte ettikleri insanların %90'ını öldürmekte. Hindistan'ın Kerala eyaleti bir süre önce yeni bir Nipah virüsü salgını ile karşı karşıya kaldı ve şimdiye dek on yedi kişi öldü. Bu küçük bir sayı gibi görünebilir, ancak enfekte olmuş on sekiz kişiden sadece biri hayatta kaldı. Yarasaların barındırdığı virüslerin birçoğunun bilinen tedavisi veya aşısı yok. Bu da doktorların hastalara virüsle savaşırken sadece bağışıklık sistemini güçlendirici tedavi sunabileceği anlamına geliyor.
Yarasalar yalnızca zoonotik virüs taşır
İnsanlar gibi diğer türlere bulaşabilen virüs (zoonotik virüsler) taşıyan hayvanlar söz konusu olduğunda yarasalar açık ara ilk sıradalar. Bu uçan memeliler 60'ın üzerinde zoonotik virüs taşır. Çok çeşitli bakteri, virüs, protozoa ve helmint (solucan) taşıyan kemirgenler ise yarasalarla rekabet eden tek türdür.
Araştırmacılar, yarasalarda ve kemirgenlerde tanımlanan her virüsün veritabanlarını derlediler ve analiz ettiler. Kemirgenlerin 179 farklı virüs barındırdığı ve bunların 68'inin zoonotik olduğu bulunurken yarasaların toplam 61 virüs taşıdığı 61'inin de zoonotik virüs olduğu anlaşıldı. Bu bakımdan kemirgenler insanı enfekte eden virüsler söz konusu olduğunda hafif farkla kazanıyor. Ancak her yarasa ortalamada daha fazla zoonotik virüs taşıyor — ortalamada her bir yarasa 1,8 zoonotik virüs taşırken, kemirgenler 1,48 virüs taşır.
Yarasalar nasıl bu kadar çok virüslü hastalık yayıyor?
İnsan popülasyonu genişledikçe yarasaların yaşam alanlarına girmeye başladı. Bu da özellikle tropik bölgelerde yaşayan yarasalarla temas riskini artırdı. Örneğin Malezya'daki ticari domuz çiftlikleri yarasaların yaşadığı ormanlara kurulur ve sonuç olarak ilk Nipah virüsü salgını domuzlar aracılığıyla ortaya çıkmıştır. İnsanlar ormanlara girmeye devam ettikçe giderek daha fazla zoonotik virüs salgını yaşanacak, tıpkı corona virüs (covid-19) gibi.
Yarasalar ayrıca diğer hayvanlardan daha fazla insan patojeni taşırlar. Neden mi? Yarasalar birbirine yakın yaşamayı tercih eder ve bir patojenin yarasalar arasında yayılması daha kolaydır (kış aylarında insanların grip benzeri solunum virüslerini yayması gibi).
Diğer nedenler arasında yarasaların insanlar gibi memeli olması var. Vücut yapılarının benzerliği nedeniyle yarasada gelişen bir virüs muhtemelen insanda gelişmeye da uygundur.
İnsanlar, inek, domuz ve köpek gibi evcilleştirdikleri hayvanlardan yayılan kızamık, çiçek hastalığı, şarbon ve verem (tüberküloz) gibi hastalıklara bağışıklık kazandılar. Yarasalar evcil olmadığından bu imkanımız bulunmuyor.
Peki tüm bu ölümcül virüsler neden yarasalar için ölümcül değil? Bilim adamları bunu uçma yetenekleri ile teorize ediyor. Uçmak çok fazla enerji gerektirir ve çok fazla enerji kullanıldığında çok fazla atık üretilir. Yarasaların, bu atıkların DNA'larına zarar vermesini önlemek için sofistike bir savunma mekanizması geliştirdikleri düşünüyor. Yarasanın, vücudundaki alışılmadık derecede yüksek mikrobiyal atıktan hastalanmasını önleyen bir bağışıklık sistemi mekanizması var.
Bilim adamları yarasalarda STING-interferon adı verilen antiviral bağışıklık yolunun baskılandığını ve yarasaların, bağışıklık sistemlerini aşırı tetiklemeden hastalıklarla mücadele edebildiklerini buldular. İnsanları ve diğer memelileri hasta eden şey bağışıklık sisteminin bu patojenik virüslere verdiği aşırı tepkidir. Örneğin insanlarda STING yolunun aktifleşmesi ciddi otoimmün hastalıklara neden olur.
University College Dublin'deki araştırmacılar ayrıca yarasa makrofajlarının, patojen tespit edildiğinde hızlı şekilde güçlü antiviral tepki oluşturabildiğini, ancak farenin bağışıklık tepkisine kıyasla, yarasa bağışıklık sisteminin anti-enflamatuar sitokinleri serbest bırakması yoluyla tepkileri hızla tersine çevirdiğini göstermiştir.
Diğer araştırmacılar yarasaların hastalığa olan üstün toleransının, çok sayıda antikor üretme yetenekleriyle veya uçarkenki vücut sıcaklıklarının yaklaşık 40°C olmasıyla ilgili olduğunu öne sürdü. Bu sıcaklık birçok virüs için ideal değildir. Sadece bu ısıya dayanıklılık geliştiren virüsler yarasa bedeninde hayatta kalır. İnsana bulaştıklarında ise insan vücut ısısı onlara etki etmez.
Peki gelecekteki yarasa virüsü salgınlarını önlemek için ne yapabiliriz? Ortaya çıkan bütün patojenler için aşı ve ilaç oluşturamayız. Ancak yarasalar, insanlar ve evcil hayvanlar arasındaki etkileşimleri incelemek ve yarasaların insanlarla ve evcil hayvanlarla temas etmesini sağlayan faktörleri belirlemek ve bu konuda bir şeyler yapmaya çalışmak önemlidir.