Giuseppe Garibaldi ile İtalya'nın birleşmesi (İtalyanca: Risorgimento; diriliş veya yeniden doğuş), gerçekten ilham verici bir hikayeye sahip. Binden fazla silahlı adamı taşıyan iki buharlı gemi 11 Mayıs 1860'ta İngiliz savaş gemilerinin iyi niyetli bakışları altında Sicilya'daki Marsala Limanı'na giriyordu. Bu adamlar, İtalya'nın çeşitli bölgelerinden gelen, modası geçmiş misket tüfekleri taşıyan ve kırmızı gömlekler giymiş gönüllülerdi; liderleriyse demokratik devrim ve İtalya'nın birliği uğruna verdiği savaşla ün kazanmış Giuseppe Garibaldi.
Giuseppe Garibaldi Kimdir? İtalya'yı Nasıl Birleştirdi?
Sicilya'nın büyük kısmı Marsala da (Günümüzde Sicilya şehri) artık sadece ismen mevcut olan ve halkın nefret ettiği Napoli Bourbon Krallığı'nın kontrolü dışındaydı. İsyancı köylüler yiyecek ve toprak peşinde kırsal kesime dağılmışlardı, fakat birleşmiş değillerdi ve siyasi bir yönelimleri yoktu. Ancak bu açığı Giuseppe Garibaldi kısa sürede kapatabilirdi. Birlikleri İtalya'daki yerleşik devletlere isyan eden halk hareketleriyle uyum içindeydi. Piyemonte (Piemonte)'de Kral II. Vittorio Emanuele Kuzey İtalya'nın büyük bölümünü savaşlar ve diplomasiyle yeni liberal monarşi altında birleştirmeyi başarmıştı. Papa IX. Pius ise küçük bir Fransız birliğinin himayesinde Roma'yı ve Papalık Devletleri'nin yönetiyordu. İtalya'nın birleşmesi için hala son ve kararlı bir hamleye ihtiyaç vardı.
Politikacıların aksine Giuseppe Garibaldi sade bir vatansever, eğitimsiz bir askerdi ve adamlarının yaşadığı tüm sıkıntı ve tehlikeleri paylaşıyordu. Davranışları ve kişiliği Sicilyalıları büyülemişti. Ezilenler adına başkaldıran, toprakların yeniden dağıtılacağını ve kilisenin mülklerinin kamulaştırılacağını vaat eden bu aziz benzeri kişiye kendilerini yakın hissediyorlardı.
Giuseppe Garibaldi'nin Elde Ettiği İlk Zafer
Kendisini Kral II. Vittorio Emanuele adına diktatör ilan eden Giuseppe Garibaldi 15 Mayıs günü Palermo'nun kuzeyindeki Calatafimi'de, kendi ordusunun iki katı büyüklüğündeki bir Napoli ordusuyla karşı karşıya geldi. Teraslanmış bir yamaçta sağlam bir konuma yerleşmiş olan bu ordu, Garibaldi'nin kuvvetlerinin taşıdığı antika misket tüfeklerinin aksine son moda tüfeklerle donanmıştı.
Saatler sonra savaş hala bir sonuca ulaşmamıştı. Giuseppe Garibaldi'nin teğmeni Bixio geri çekilmeyi önerdi; fakat Garibaldi bağırarak yanıtladı: "Ya İtalya'yı yaratırız, ya da ölürüz!" Sonunda en cesur 300 adamıyla birlikte zorlu bir süngü savaşına girerek Napoli birliklerini püskürttü.
….Ey ülkemizin gençliği, bizimle gel! Bayrağımızı dalgalandır ve birliğimizin önünde ilerle!
Garibaldi Marşı
Palermo'nun Düşüşü
Bu zaferden sonra Giuseppe Garibaldi 20.000 kişilik bir garnizonu ve topçuları olan, zaptedilmez diye bilinen Palermo'ya doğru ilerledi. Garibaldi'nin üstün stratejik dehası burada kendini gösterdi. Düşman güçlerinin bir kısmını Palermo'nun dışında tuzağa düşürdükten sonra ajanları şehre sızdı. Planladığı gibi sivil halkı ayaklanmaya teşvik ettiler ve Garibaldi'nin güçleri bu şekilde şehre girebildi. 8 saat süren savaş sonrasında kentin büyük bölümünü ele geçirmişlerdi. Şehirdeki garnizon kraliyet sarayına ve katedrale doğru geri çekildi ve Palermo'yu merhametsizce bombalamaya başladı.
Bunu şiddetli sokak savaşları izledi. Palermo'nun büyük kısmı yıkıldı. Giuseppe Garibaldi'nin cephanesi tam tükenmeye yüz tuttuğu ve şehirden çekilmeyi düşündüğü bir anda, Palermo Garnizonu'nun komutanı General Lanza'dan ateşkes çağrısı geldi. Garibaldi Lanza'nın elçileriyle İngiliz savaş gemisi Hannibal'in güvertesinde buluştu. Geminin subayları kendisine duydukları sempati ve hayranlığı saklayamıyordu. Uzun görüşmelerden sonra Napoli kuvvetleri 6 Haziran günü teslim oldu.
Özgürlük adına kazanılan bu zaferle ilgili haberler tüm Avrupa'da heyecanla karşılandı. Fakat yalnızca İngilizler yaşananların lehine konuşuyor ve dış güçlerin İtalya'ya müdahale etmesini istiyordu. Garibaldi'nin kazandığı zaferler ve halk arasında giderek artan saygınlığından kaygı duyan Vitorio Emanuele ondan İtalya anakarasına çıkmamasını istedi. Garibaldi ya mesajı almadı ya da göz ardı etmeyi tercih etti. Galibaldi'nin ordusu 19 Ağustos'ta Calabria'ya geçti ve öncü kuvvetleri İtalya'yı özgürlüğüne kavuşturan insanlar olarak selamlandılar. Garibaldi artık Roma'yı özgürlüğüne kavuşturmak konusundaki tutkusunu gizleme gereği duymuyordu.
İtalya'da milli duygular özgürlük isteğinden güçlüdür
Camillo di Cavour, Piyemonte Başbakanı
Giuseppe Garibaldi'nin Demokratik Cumhuriyet Planı
Piyemonte'nin başkenti olan Torino'da Giuseppe Garibaldi'nin kuzeye doğru ilerlediği yönündeki haberler başbakan Kont Comillo di Cavour tarafından endişeyle karşılandı. Giuseppe Garibaldi'nin seferi onu korkutuyordu, çünkü kendisinin ve birleşme hareketinin merkezinde yer alan Piyemonte'nin konumunu güvenceye alma konusunda endişeleri vardı. Cavour giderek olayların kendi kontrolünün dışına kaydığını hissediyordu. Üstelik Garibaldi'nin açıkladığı, demokratik bir cumhuriyet fikrini de içeren radikal reform programından hiç hoşlanmıyordu.
Bu arada söz konusu fikirler, köylülerin toprak sahiplerini öldürmelerine kadar varan bir isyan dalgasına yol açtı. Giuseppe Garibaldi köylülerin bu eylemlerine destek vermeyi reddetti, aksine ordusunun iaşe ve ibadetini sağlayan toprak sahiplerinin yanında yer aldı.
İtalya'nın Birleşmesi Tamamlanıyor
Kont Cavour'un yapabileceği tek bir şey kalmıştı. Piyemonte'nin İtalyan Risorgimento hareketi içindeki liderlik konumunu devam ettirmek istiyorsa hemen harekete geçmeliydi. Cavour Piyemonte kuvvetlerini güneydeki Papalık Devletleri'ne gönderdi, böylece Garibaldi'nin Roma'ya ilerleyişinin önünü kesebileceklerdi. Piyemonte ordusu Papalık birliklerini kolayca aşıp, Roma'ya girmeden Napoli'ye doğru ilerlediği sırada, Garibaldi'nin ordusu da kente güney yönünden yaklaşıyordu. Cavour bu arada Fransa İmparatoru III. Napolyon'u askeri bir müdahalede bulunmaması konusunda ikna etmişti.
Napoli'ye önce ulaşan Garibaldi 7 Eylül'de şehre gürültülü bir karşılamayla girdi. Napoli'nin Bourbon kralı II. Francesco kaçmıştı. Bu arada Piyemonte ordusu yaklaşıyordu ve Giuseppe Garibaldi ile Kral II. Vittorio Emanuele 26 Ekim'de Napoli'nin kuzeyindeki Tiano'da karşılaştı. Garibaldi'nin Roma'ya yürümemesi ve kurtuluşun kendi düşündüğü şekilde olmayacağını kabul etmesi gerekiyordu. Piyemonte adına savaşırken ülkeyi bir iç savaşa sokmaması gerektiğini kabul etti. Tüm görevlerinden vazgeçerek ıssız Caprera adasındaki çiftliğine çekildi.
1861 yılının şubat ayında tüm İtalya'nın ilk parlamentosu Torino'da kuruldu ve bir ay sonra Piyemonte Kralı II. Vittorio Emanuele'yi "Birleşik İtalya"nın kralı ilan etti.
Yeni İtalya Devleti ve Risorgimento Hareketi
Yeni İtalya devleti Risorgimento yani Yeniden Doğuş hareketiyle oluştu. Yazının üstteki bölümünde İtalya'nın birleşmesi üstüne birçok detaya yer verdik. Şimdi ana başlıklar altında bu birleşmenin nedenlerini ve sonuçlarını ele alacağız. 1000 yıl süren bölünmeyi, İtalyan devletlerinin II. Vittorio Emanuele'nin krallığı altında birleşmesi izledi. Bütün İtalya'yı egemenliği altında birleştiren son devlet, MS 5. yüzyıldan itibaren Batı Roma İmparatorluğu'nun yerine geçmiş olan Ostrogot Krallığıydı. Bu krallık Bizans İmparatorluğu tarafından yıkıldıktan sonra Kuzey İtalya Lombardlar tarafından fethedildi ve onlar da (Şarlman) Charlemagne İmparatorluğu'na katıldılar.
Kuzey İtalya Şarlman İmparatorluğu (Karolenj İmparatorluğu)'na geçerken, Orta Çağ'da papalar Orta İtalya'da çok sayıda küçük devlete sahip olurken, Venedik, Floransa ve Cenova gibi refah içinde yaşayan şehir devletleri güçlerini artırdılar. Güney tarafında Normanlar Sicilya'yı fethetmişti.
14. yüzyılın sonlarında İtalya'da kültür, ekonomi ve devlet düzeni açısından birbirinden hayli farklı olan 5 büyük devlet vardı: Venedik ve Floransa Cumhuriyetleri, Milano Dükalığı, Papalık Devletleri ve Napoli Krallığı. 1800 yılından önce az sayıdaki aydınlar dışında İtalya'da ulus bilinci yerleşmiş değildi. Halk kitleleri cahildi ve tek sahip oldukları şey yöresel gelenekleriydi. Onlar için birleşik bir "İtalya" kavramı çok uzak ve önemsizdi.
Risorgimento (Yeniden Doğuş) Nedir?
"Diriliş" veya "Yeniden Doğuş" anlamına gelen "Risorgimento" adı 19. yüzyılda İtalya'nın birleşmesiyle sonuçlanan ulusal bir canlanış hareketine verilen isimdir. Esin kaynağı Roma İmparatorluğu'ydu. 15. yüzyıldaki İtalyan rönesansı Antik Roma'ya karşı büyük hayranlık uyandırmıştı. Niccolò Machiavelli Roma Cumhuriyeti'ni tüm zamanların en asil devleti olarak kabul ediyor ve onu yeniden canlandırma hayalleri kuruyordu. Sonunda İtalya'da ulus fikri oluştu ve bu düşünceler politik özgürleşme adı altında feodalizme ve Katolik bağnazlığına karşı çıkmak; güçlü şekilde savaşmaktı.
İtalyan milliyetçiliğini uyaran öncelikle Napolyon Bonapart'ın fetihleri oldu. Avrupa'nın başka bölgelerinde de olduğu gibi bu durum, yabancı işgaline karşı kızgınlığın yanında (halkın eğitilmeye başlaması ve modern yasalar gibi) Napolyon reformlarına karşı bir hayranlık da uyandırdı. Napolyon'un düşüşünden sonra İtalyan yurtseverler eski rejimin yönetimine boyun eğme konusunda giderek daha isteksiz oldular. Kuzey İtalya'nın gerici ve baskıcı Avusturyalı güçlü şansölye Prens Metternich tarafından yönetilmesine şiddetle direndiler.
Eğitimli İtalyanlar arasında birleşmeye yönelik ilk güçlü hareket ancak 1830'lu 1840'lı yıllarda başlayabildi. Bu hareketin lideri ayaklanma yoluyla ulaşılacak bağımsız ve birleşmiş bir cumhuriyeti savunan Giuseppe Mazzini oldu. Polis muhbirleri Mazzini'nin kurduğu örgütü dağıtmış ve kendisi de yaşamın büyük bölümünü sürgünde geçirmiş olsa da, hedefleri liberal Avrupa'da büyük sempati uyandırdı ve Verdi, Donizetti, Bellini ve Rossini gibi besteciler vatansever operalarıyla ona destek verdiler.
1848 Yılındaki İlk Devrimci Ayaklanmalar
Beklenen ayaklanma 1848'de, Avrupa'daki "devrimler yılında" patlak verdi. Birçok İtalyan kentinde isyanlar çıktı; kısa süre içinde kuzey kentlerindeki Avusturya valileri uzaklaşmak zorunda kaldılar; Napoli ve Toscana hükümdarları ve Papa, liberal anayasalar çıkarmak zorunda kaldı. Mart ayında Avusturya'nın askeri müdahalesi Piyemonte ordusunca durduruldu. Fakat kazanımlar kısa süreli oldu. Fransa'dan destek geleceği ümidi, haziran ayında Paris'te gerçekleşen halk devriminin bastırılması ve vatandaşlar ve işçilerin katliama uğramasıyla yıkılmış oldu.
İlgili: Paris Komünü: Fransa'yı Bölen, Almanya'yı Birleştiren Savaş
Kont Radetzky komutasındaki bir Avusturya karşı harekatı Piyemontelilerin Custozza ve Novara'da yenilmesi ve barış talep etmesiyle sonuçlandı. Tüm İtalya'da eski düzen güç kullanılarak yeniden sağlandı. Vatanseverler yurt dışına veya yer altına kaçtı. İdealler yaşamaya devam etti, fakat bir halk ayaklanmasının tek başına Yeni İtalya Devleti için yeterli olmayacağı belli oldu.
Piyemonte Krallığı'nın Ön Plana Çıkması
Piyemonte 1849'dan sonra anayasasını koruyabilen ve Avusturya hükümranlığından bağımsız kalabilen tek devletti. Yeni Kral II. Vittorio Emanuele çoşkulu bir meşrutiyetçiydi. Onun bu tutkusunu, 1852 yılından sonra Piyemonte'yi modernleştirmeye girişen ve çok yetenekli bir devlet adamı olan başbakan Kont Cavour da destekliyordu. Cavour demiryolları ve yollar inşa etti, ticareti ve ticaret anlaşmalarını teşvik etti. Piyemonte Krallığı, Fransa'nın yardımı olmadan Kuzey İtalya'nın Avusturya hükümranlığından kurtulamayacağını fark etmişti ve bunu sağlamaya çalıştı.
Kırım Savaşı'nda İngiltere ve Fransa'nın savaşmak üzere 15.000 kişilik bir kuvvet gönderdi ve böylece 1856 yılındaki Paris Kongresi'ne katılma ve Fransa İmparatoru III. Napolyon'u etkileme şansını elde etti.
Sonuç, 1858 yılında Plombieres'de yapılan bir anlaşma oldu. Fransa ve Piyemonte bir istila tehlikesi durumunda Avusturya'ya karşı birlikte savaşacaklardı. Piyemonte Lombardiya ve Venedik'i Avusturya'dan alacak ve Kuzey ve Orta İtalya'yla birleşecekti. Bunun karşılığında Nice ve Savoia'yı Fransa'ya bırakacaktı. Bir yıl sonra beklenen savaş çıktı. 1859 yılında Piyemonte ve Fransa orduları sırasıyla Magenta ve Solferino'da Avusturyalıları yenilgiye uğrattılar.
Fakat III. Napolyon bir süre sonra Avusturya'yla ayrı bir barış antlaşması yaptı ve ülke yalnızca Lombardia'dan vazgeçti. Bunu öğrenen Cavour şaşırdı, fakat olaylar anlaşmaya sadık kalınamayacak kadar ileri gitmişti. Napolyon'un ihaneti Avrupa'da liberal çevrelerden tepki aldı. Cavour bocalayan İmparator'u Avusturya'yla olan antlaşmayı reddetmeye ikna etti. Milliyetçi ivmenin 1849'da olduğu gibi kaybolması gerektiğini fark ediyordu. Bir sonraki hareket Mayıs 1860 döneminde Cenova yakınındaki Quarto'dan, Giuseppe Garibaldi'nin "Binler" ini taşıyan iki buharlı geminin gizlilik içinde ayrılması olacaktı.
Risorgimento Sonrası Yeni İtalya Devleti Kuruluyor
İtalya'nın birleşmesi Cavour'un 1861 yılındaki ölümünden sonra gerçekleşti. İtalya 1866 yılındaki Avusturya-Prusya Savaşı sırasında önce Avusturya'dan Venedik'i aldı ve 1870 Fransa-Prusya Savaşı sırasında Fransız garnizonunun bölgeden ayrılmasıyla daha sonra papadan Roma'yı aldı.
Fakat Yeni İtalya Devleti Giuseppe Garibaldi ve Mazzini'nin istediği halk demokrasisine değil, Piyemonte'nin dar ve tutucu anayasasına dayanmaktaydı. Bu sistemde monarşi, atanmış bir senato ve seçilmiş bir yasama meclisinden ibaretti. 27 milyon kişilik nüfusun sadece %2'si mülk sahipliğine dayanarak oy kullanabiliyordu. 1882 yılında bu oran yalnızca %7'ye yükselmişti.
Kuzey ve Güney arasındaki büyük kültürel ve ekonomik uçurum kapanmadı, aksine birçok nedenle derinleşti. Merkezi vergilendirme fakir Güney'de kızgınlık yarattı ver birleşmeden kısa süre sonra iç savaşa neden oldu. Yüzeysel olarak tek bir ülke gibi görünen Yeni İtalya'da bölgeye bağlılık duygusu ön plana çıktı. Birçok kişi federal yapılanmanın daha iyi olabileceği düşüncesindeydi. 1920'lerdeki faşizmin yükselişinden merkezi üniter devletin başarısızlığı sorumlu olacaktı.
Giuseppe Garibaldi Güney Amerika'da Neler Yapmış ve Yaşamıştır?
Garibaldi 1836'dan 1848'e kadar olan dönemde Güney Amerika'da sürgün hayatı yaşadı. Bu süre zarfında kıtada meydana gelen çalkantılı ve devrimci olayların Garibaldi'nin kariyerinin gidişatı üzerinde derin bir etkisi olmuştur. Garibaldi, Rio Grande do Sul Cumhuriyeti'nin Brezilya İmparatorluğu'ndan ayrılmak için giriştiği talihsiz teşebbüs sırasında deniz kaptanı olarak hizmet verdi. Gerçekte ise eylemleri Brezilya gemilerini yağmalamakla sınırlıydı.
Hem karada hem de denizde gerçekleştirdiği bir dizi tehlikeli macera boyunca, o sırada evli olan Anna Maria Ribeiro da Silva (Anita olarak da bilinir) ile kaçmayı başarmış ve Anita vefat edene kadar silah arkadaşı olarak kalmıştır. 1839-1840 yıllarında Brezilya kuvvetlerinin kazandığı bir dizi zaferin ardından Garibaldi nihayetinde Rio Grande ordusundaki görevine son vermeyi tercih etti. Eşi Anita ve oğullarının eşliğinde, Montevideo'ya uzun bir yolculuğa çıktı.
Burada ticaretle uğraşan bir gezgin ve eğitimci olarak kariyer yapmaya çalıştı, ancak bir sivilin yaşam tarzına uyum sağlamakta zorlandı. 1842 yılında, Arjantin'in otoriter hükümdarı Juan Manuel de Rosas'a karşı yürütülen bir bağımsızlık savaşı sırasında Uruguay donanmasının liderliğini üstlendi. Bir sonraki yıl Garibaldi, ülkeye hizmet ederken Uruguay'ın Montevideo kentinde yeni kurulan bir İtalyan Lejyonunun liderliğini üstlendi. Kırmızı Gömlekliler olarak bilinen bu asker grubu Garibaldi'nin adıyla güçlü bir şekilde bağlantılı hale geldi. 1846'da Sant'Antonio Savaşı sırasında mütevazı ama cesur bir çatışmada kazandığı zaferin ardından ünü Avrupa'da bile kabul gördü. İtalya'da, bedeli bağışlarla ödenen bir onur kılıcı kendisine armağan edildi.
1847'de kısa bir süre Montevideo'nun savunmasının sorumluluğunu üstlenerek Alexandre Dumas père'nin dikkatini çekti ve daha sonra ününün yayılmasında önemli bir rol oynadı. Garibaldi'nin dürüst ve yetkin bir adam olarak ünü, yabancı gözlemciler tarafından geniş çapta kabul gördü. Güney Amerika'daki karşılaşmaları ona gerilla savaşı yöntemleri konusunda önemli bir eğitim sağlamış ve bu yöntemleri daha sonra Fransız ve Avusturya askeri güçlerine karşı büyük bir avantaj olarak kullanmıştır.
Bu ordular bu tür taktiklerle etkili bir şekilde nasıl mücadele edecekleri konusunda eğitim almamışlardı. Bağımsızlık uğruna kazandığı bu ilk zaferler onu profesyonel bir direnişçi, hayatının geri kalanını pampaların gaucho kıyafetleri içinde geçiren ve gençliğinde olduğu gibi aynı şevkle özgürlük için savaşan yorulmak bilmez bir şahsiyet olarak damgaladı.
Giuseppe Garibaldi ve İtalya'nın Birleşmesi ile İlgili Sorular
Giuseppe Garibaldi neden önemli bir isim?
Garibaldi uzun bir mücadeleden sonra kuzey ve güney İtalya'yı birleştirmeyi başardı. Gönüllü gerillalardan oluşan bir orduyla Lombardiya'yı Piyemonte adına aldı, ardından Sicilya ve Napoli'yi alarak güney İtalya'yı İtalya Krallığı'nı kurabilmesi için Piyemonte Kralı II. Vittorio Emanuele'ye teslim etti.
Giuseppe Garibaldi nasıl ünlü oldu?
1846'da Sant'Antonio Muharebesi'nde Uruguay adına Arjantin diktatörü Juan Manuel de Rosas'a karşı kazandığı zafer Garibaldi'ye uluslararası bir itibar kazandırdı. Bunun ardından Roma'yı Fransa'ya karşı yılmadan savunması ve ardından İtalya'nın içlerine doğru geri çekilmesi ona "iki dünyanın kahramanı" payesini getirmiştir.
Risorgimento nedir?
Risorgimento, 19. yüzyılda İtalya'yı birleştirmek amacıyla ortaya çıkan ve nihayetinde 1861 yılında İtalya Krallığı'nın kurulmasıyla sonuçlanan bir harekettir. Risorgimento, İtalyan halkının ulusal bilincinin uyanmasında önemli bir rol oynayan edebi ve ideolojik bir hareketti. Bu hareket nihayetinde İtalyan devletlerini yabancı kontrolünden kurtaran ve siyasi birleşmelerini sağlayan bir dizi siyasi olayla sonuçlanmıştır.
Risorgimento, ulusal bir destan statüsüne sahip olmasına rağmen, temel önemine ilişkin tartışmalara konu olmaya devam etmektedir. Benedetto Croce tarafından dile getirilen geleneksel bakış açısı, Risorgimento'yu liberalizmin bir zaferi olarak nitelendirmektedir. Ancak çağdaş perspektifler bu görüşe karşı çıkmakta ve Risorgimento'nun aristokratik ve burjuva bir ayaklanma olduğunu ve alt sınıfları kapsamayı ihmal ettiğini ileri sürmektedir.
Risorgimento hareketinin arkasındaki itici güç, öncelikle Fransız Devrimi ve Napolyon savaşları (1796-1815) dönemi boyunca İtalya'daki hakimiyetleri sırasında Fransızlar tarafından uygulanan reformlara atfedilmiştir. Birçok İtalyan devleti, başlangıçta cumhuriyetler ve daha sonra Fransız imparatorluğunun uydu devletleri olarak kısa bir konsolidasyon dönemi geçirdi. Buna ek olarak, İtalyan orta sınıfının nüfusunda önemli bir artış yaşandı ve hükümet işlerine katılma fırsatı elde edildi ki bu son derece önemliydi.
Risorgimento'nun kökleri hangi süreçlere dayanıyor?
Napolyon'un 1815'teki düşüşünün ardından İtalyan devletleri, eski yöneticilerine iade edildikleri bir restorasyon sürecinden geçmiştir. Avusturya egemenliği döneminde, söz konusu eyaletler muhafazakâr bir eğilim sergiledi. 1820'ler ve 1830'lar boyunca, diğer gizli cemiyetlerin yanı sıra Carbonari de bu gelişmeye karşı muhalefetini dile getirdi. Giuseppe Mazzini 1831 yılında, kendisini açıkça cumhuriyetçi ve milliyetçi olarak tanımlayan ilk grup olan Genç İtalya'yı kurdu.
Risorgimento hareketinin demokratik yönünü temsil eden söz konusu cemiyet, halka İtalyan ulusal kimliğine dair kolektif bir bilinç aşılamayı ve hakim muhafazakar rejimlere karşı bir halk ayaklanmasını teşvik etmeyi amaçlıyordu. Neo-Guelfler gibi diğer gruplar ise Papalık tarafından yönetilen bir İtalyan federasyonu tasarlıyordu. Alternatif olarak, bazıları kuzey İtalya'nın Piyemonte-Sardinya eyaletinin liberal hükümdarları olan Savoy Hanedanı'nın yönetimi altında birleşmeyi savundu.
1848'deki başarısız liberal ve cumhuriyetçi ayaklanmaların ardından liderlik görevi Piyemonte bölgesi tarafından üstlenildi. Piyemonteliler 1859'da Fransızların yardımıyla Avusturyalılara karşı zafer kazanmış ve 1861'de İtalya'nın önemli bir bölümünün kendi yönetimleri altında birleşmesini sağlamışlardır. Risorgimento'nun sona ermesi, 1866'da Venedik'in ve 1870'te Papalık Roma'sının ilhak edilmesiyle gerçekleşti ve sonuçta İtalya'nın birleşmesine yol açtı.
Kırmızı Gömlekliler kimdi?
Kırmızı Gömlekliler (İtalyanca: Camicie rosse veya Giubbe rosse), aynı zamanda Kızıl paltolar olarak da adlandırılır, İtalyan vatansever Giuseppe Garibaldi'yi seferleri sırasında takip eden gönüllülerdir.
İtalya'nın birleşmesinde kırmızı gömlekliler nasıl bir rol oynadı?
Güney İtalya'da İtalyan milliyetçileri Giuseppe Garibaldi tarafından yönetiliyordu. Savaşta parlak kırmızı gömlekler giyen bir ordu olan Kırmızı Gömleklilere liderlik etti. Sicilya adasını ele geçirdiler ve ardından İtalyan anakarasına geçtiler. Güney bölgelerini fethettiler ve kuzeydeki Piyemonte-Sardinya ile birleşmeyi kabul ettiler.
Kırmızı Gömlekliler Sicilya'yı ne zaman ele geçirdi?
Ulusunun içindeki bölünmelere son vermeye kararlı olan kahraman İtalyan asker Giuseppe Garibaldi, 1.000 devrimcinin, Kırmızı Gömlekliler'in başında Mayıs 1860'ta Sicilya'ya ayak bastı. İtalya'nın birleşmesi başlamıştı.
İtalya'nın birleşmesine kim yardım etti?
İtalya'nın birleşmesinin önde gelen isimlerinden II. Vittorio Emanuele ve Cavour Kontu Camillo Benso, birleşik İtalya'nın sırasıyla ilk kralı ve ilk başbakanı oldular.
Kaynaklar:
- Ohio University – Risorgimento
- Guerra, Nicola (2009). Eclettica (ed.). Controrisorgimento. Il movimento filoestense apuano e lunigianese.
- Hearder, Harry. Italy in the Age of the Risorgimento 1790 – 1870 (1983)
- ollier, Martin, Italian Unification, 1820-71 (Heinemann, 2003); textbook, 156 sayfa.
- Giuseppe Garibaldi: Unification of Italy (Risorgimento)