Güney Amerika nasıl bağımsız oldu ve en nihayetinde elde edilen sonuçlar neydi? Simón Bolívar ile Güney Amerika'nın bağımsızlık hikayesine göz atın. İspanya'nın Güney Amerika sömürgelerinin kökeni, Kristof Kolomb'un 1498'de kıtaya ayak basmasına ve onun izinden giden kaşifler ve sömürgecilerin akınına dayanıyordu.
Güney Amerika'nın Bağımsızlığı
Haziran 1494'te Tordesillas Antlaşması'yla, belirlenen boylam çizgisinin batısında keşfedilecek tüm toprakların İspanya'ya ait olduğu kabul edildi. Bu çizginin doğusunda yer alan yeni topraklar Portekiz'in olacaktı. Bu antlaşma sonradan Brezilya olarak bilinecek uçsuz bucaksız toprakları Portekiz bölgesine dahil ediyordu.
Yeni gelenler önceleri fethettikleri altın, gümüş ve dokuma açısından zengin topraklar üzerinde mutlak bir hakimiyet elde ettiler. Ancak çok geçmeden İspanyol yönetimi kontrolleri sıkılaştırdı ve tüm ticareti mutlak tekeline aldı. Bu durum İspanyollar sonunda kıtanın dört bir yanındaki isyancı güçler tarafından kıtadan çıkarılana dek 300 yıldan fazla sürecekti.
Güney Amerika Bağımsızlık Hareketi Nasıl Başladı?
İspanya'nın 18. yüzyılda yapmış olduğu reformlar, ülkenin sömürgeleriyle olan bağlarını sıkılaştırdı. Ancak bu yeni koşullar aynı zamanda Kreollerle, yani Amerika'da doğan İspanyollar ile İspanya doğumlu Peninsulares'ler arasındaki gerilimin artmasına neden oldu.
Kreol seçkinleri İspanya dışındaki bir ülkeyle ticaret yapmalarını engelleyen ticaret yasaklarına kızıyorlardı. Avrupa'nın şeker, kahve, tütün ve deri talebi arttıkça, Kreoller de ülkelerinin muazzam servetinin İspanya tarafından sömürüldüğünü fark ettiler. Ayrıca, büyük ölçüde İspanya doğumlulara ayrılan yetkili makamlara da gelemiyorlardı.
Eğitimde sağlanan ilerlemeler aydın bir Kreol sınıfı yarattı ve bu insanlar Avrupa'da 18. yüzyılın "Aydınlanma" düşüncesine ulaştılar. Kreollerin giderek İspanya'dan çok doğdukları ülkeye sadakat borçlu olduklarını düşünür hale gelmeleri yeni bir Amerikalılık kavramının doğmasına yol açtı.
Giderek yayılan bu devrimci düşünceden iki lider çıktı: Avrupa ve Kuzey Amerika'daki liberal fikirlerden etkilenen Francisco de Miranda ile Simón Bolívar. Miranda 1874'te New York'a gitti ve orada İspanyol Amerika'nın tümü için özgürlük ve bağımsızlık hayal ettiklerini dile getirdi. Amerikan Bağımsızlık Savaşı ve Fransız Devrimi Kreollerin huzursuzluğunu artırdı. 1791'de Haiti'de bir köle ayaklanması başladı ve Haiti'nin 1804'te Fransa'dan bağımsızlığını kazanmasıyla sonuçlandı. Napolyon'un 1808'de İspanya'yı işgali, İspanyol monarşisinin gücünü sarstı ve bağımsızlık için ateşleyici bir etken oldu.
Özgürlük hareketi artık durdurulamazdı ve 1810'a gelindiğinde Kreol ihtilalciler İspanyol Amerika'nın dört bir yanında gösteriler yapmaya başlamışlardı.
Simón Bolívar'ın Esin Kaynağı
Venezuelalı bir aristokratın oğlu olan Simón Bolívar, 24 Temmuz 1783'te Caracas'ta doğdu. Amcası tarafından büyütüldü ve bir dizi hocadan eğitim aldı. Bunlardan biri olan Simon Rodrigez onu 18. yüzyıl liberalizm düşüncesiyle tanıştırdı. Bolívar 24 yaşına geldiğinde bağımsızlık hareketinden biri olmuştu bile. 1806'da Francisco de Miranda önderliğindeki darbe girişimi felaketle sonuçlandı. Ancak 1810'da Caracas'ta bir cunta, İspanya'nın Napolyon orduları karşısında çöküşünden yararlanarak yönetime el koydu. Bolívar politik destek sağlamak üzere Londra'ya gitti. Yardım çağrıları reddedilse de, Londra'daki siyasi kurumları inceledi ve sürgündeki Miranda'yla buluşup onu bağımsızlık mücadelesine önderlik etmeye ikna etti.
Venezuela 1811'de bağımsızlığını ilan etti, ancak ertesi yıl isyancılar vatanseverlerin kalelerinin çoğunu yerle bir eden korkunç bir depremin de yardımıyla İspanyol güçlerine yenildiler. Sanki Tanrı İspanyollardan yana gibiydi. Bolívar Nueva Granada'ya çekilerek yeni bir ordu topladı. Ancak 1815'te Avrupa'dan gelen İspanyol askerler onu Jamaika'ya kaçmaya zorladı. Orada kaleme aldığı La Carta de Jamaica'da (Jamaika'dan Mektup) bağımsızlıkla ilgili düşüncelerini açıkladı. Güney Amerika'ya dönüşünce kıtayı İspanyollardan kurtarmak için 12 yıllık bir seferberlik başlattı. Bu süreçte El Libertador (Kurtarıcı) unvanını kazanacaktı. Kolombiya, Venezuela, Ekvador, Peru ve Bolivya'yı özgürlüğe kavuşturan Bolívar, 17 Aralık 1830'da Kolombiya'da öldü.
Latin Amerika Nasıl Gelişti?
Bağımsızlık savaşları Güney Amerika'da İspanyol hakimiyetine son vermiş olsa da, sorunlar bitmemişti. Yeni toplumsal koşullar şiddetli çatışmalara yol açtı. İktidar sömürgeci güçlerden Kreol seçkinlerinin eline geçmişti. Ancak toplumsal yapılanmanın en dibinde olan nüfusun büyük bölümü için fazla bir şey değişmedi.
Özgürlüğün arkasından gelen iç çatışmalardan perişan olan üç cumhuriyetin başkanı Bolívar, çalkantıları otoriter anayasalarla dizginlemeye çalıştı. 1826 tarihli Bolívar anayasası bölgeyi bağımsızlığına kavuştururken yaşam boyu başkanlık sistemi getiriyor ve başkana halefini belirleme yetkisi veriyordu. O yıl aynı katı anayasa Peru'da da kabul edildi. Bolívar'ın birleşik bir İspanyol Amerikası Cumhuriyeti kurma düşü hiç gerçekleşmedi ve 1829'da, yıllar süren iç savaşın ardından Venezuela Kolombiya'dan ayrıldı. Bolívar çok geçmeden Latin Amerika'nın bir dizi ayrı ulusa bölünmekte olduğunu fark etti.
Bağımsızlık çok şeyler pahasına elde ettiğimiz tek yarar oldu.
Bolívar'ın bölünme sürecindeki yorumu
Ne var ki Latin Amerika ile dünyanın geri kalanı arasındaki ticaret ilişkileri başlamıştı. İngiltere kahve, teneke, tütün ve şeker karşılığında sanayi ürünleri gönderdi. Diğer Avrupa ülkeleriyle ticaret hızla gelişti. Mutlakiyetçi monarşi sona ermiş, İspanya'nın ticaret tekeli kaldırılmıştı. Bolívar Güney Amerika Kıtası'na geleceğin yolunu göstermişti.
Kronolojik Olarak Güney Amerika'nın Bağımsızlığı
Latin Amerika halklarının bağımsızlık mücadelesinde 1804'te Haiti'de kazanılan ilk zafer 22 yıl içinde tüm kıtaya yayılır:
- 1804 — Saint Domingue Fransa'dan bağımsızlığını kazanıp Haiti adını alıyor.
- 1808 — Napolyon Bonapart İspanya'yı işgal ediyor ve Kral VII. Fernando'yu tahtından indiriyor.
- 1813 — Venezuela Simón Bolívar tarafından kurtarılıyor, ancak İspanyol güçlerince geri alınıyor.
- 1816 — Rio de la Plata Birleşik Eyaletleri (günümüzde Arjantin) bağımsızlığını kazanıyor.
- 1818 — Jose de San Martin Maipu Çarpışması'nı kazanıyor; Şili kurtarılıyor.
- 1821 — Venezuela Carabobo Muharebesi sonucunda bağımsızlığını kazanıyor. Meksika bağımsızlığını ilan ediyor. Bknz: Meksika Bağımsızlık Savaşı
- 1822 — Antonio Jose de Sucre Pichincha Çarpışması'nda Quito'yu (günümüzde Ekvador) kurtarılıyor. Prens Pedro de Braganza Brezilya'nın bağımsızlığını ilan ediyor.
- 1824 — Antonio Jose de Sucre Peru'da Ayacucho Muharebesi'nde İspanyol güçlerini yeniyor.
- 1825 — Sucre Yukarı Peru'yu özgürlüğüne kavuşturuyor ve Bolívar onuruna Bolivya adını veriyor.
- 1826 — Güney Amerika'da İspanyol kralcıların son kaleleri de yıkılıyor.
Haiti'yi Kurtaran Köle: François Toussaint L'Ouverture
Haiti 1804'te Latin Amerika'da bağımsızlığını elde eden ilk ülke oldu. Ülkeyi özgürlüğüne kavuşturan hareket büyük ölçüde François Toussaint L'Ouverture isimli Afrika kökenli bir kölenin çabalarına dayanıyordu. 1791'de Fransız İhtilali'nin ateşlediği büyük bir köle isyanı yaşanmış ve sonraki on yıl boyunca ada şiddetli çarpışmalara sahne olmuştu.
Zengin adayı işgal etmeye pek hevesli olan İngilizler çiftlik sahiplerine yardım ettiler, ancak Toussaint'in ordusu onları geri çekilmeye zorladı. Toussaint vali oldu ve zarar görmüş ekonomiyi düzeltmeye çalıştı. 1802 yılında adaya, kölelik düzenini yeniden kurup kontrolü ele geçirmeye kararlı bir Fransız taburu geldi. Vali François Toussaint teslim oldu ve zindana atıldı. Ne var ki, sarı hummanın perişan ettiği Fransız ordusu sonunda Jean Jacques Dessalines kumandasındaki isyancı güçlere yenildi. Böylece Dessalines 1 Ocak 1804'te Haiti'nin bağımsızlığını ilan etti.
Bolívarcı Devrim ve Simón Bolivar
Dünyada o güne kadar verilmiş bağımsızlık savaşları arasında en inanılmaz başarılardan biri 1819'da Simón Bolívar'ın İspanyol yetkilileri Nueva Granada (bugünkü Kolombiya) kolonisinden kovmak için tasarladığı plandır. Bolívar 2000'den fazla askeri yağmurun bataklığa çevirdiği Venezuela platosundan geçirip And Dağları'na tırmandırmayı ve İspanyolları Bogota'daki üslerinde gafil avlamayı ön görmüştü.
Simón Bolívar düşündüğü harekat için en zor yolu ve yılın en tehlikeli mevsimini seçti. Bu iki etkeni de kendi yararına dönüştürmeyi planlıyordu. Yağmur mevsimi yeni başlamıştı ve nehirler dolmaktaydı. Bolívar haklı olarak, İspanyolların bu koşullar altında bir saldırıyı kesinlikle beklemeyeceklerini düşündü.
Vatanseverlerden oluşan kendi ordusunun zorlu yolculuğu atlatacağından emin şekilde, mayıs sonuna doğru 300 piyade ve 800 süvariyle yola çıktı. Askerler bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında yürüdüler. Giysileri sırtlarında çürüyüp lime lime oldu. Kuru mevsimde cılız akan derelerin her biri, sığır derisinden sallarla aşılması gereken birer ırmağa dönüşmüştü. Askerler bazı yerlerde bellerine kadar yükselen çamurlu suların içinde, hatta timsah ve piranaların tehdidi altında yürüdüler.
Yanlarında taşıdıkları yiyecekler ve cephane ıslandı, hayvanlar ölmeye başladı. Askerlerin morali sarsılsa da, Bolívar ve generallerin inancından ve kararlılığından güç alıyorlardı. Bir diğer vatanseverler ordusunun komutanı Francisco de Paula Santander, And Dağları'nın eteklerinde Bolívar'la buluştu ve 12 Haziran'da iki ordu birleşti. Ancak yolculuğun en zor kısmı henüz atlatılmamıştı. Bolivar'ın askerleri tazelenen bir orduyla Pisba Geçidi'ne doğru yola koyuldular. Yükseklerden acı bir rüzgar esiyor, geceleri ısı sıfırın altına düşüyordu.
Giysileri çoktan erimiş pek çok asker soğuktan öldü. Yorgunluktan halsiz düşen bazıları buzlu patikalarda bitkinlikten yıkıldı kaldı. Ordu ağır kayıpları verdi ve geride pek az at kaldı. Ancak Pisba Geçidi'nin ötesinde yiyecek ve yeni binek hayvanları bulabilecekleri yeşil, bereketli vadiler uzanıyordu. Dahası, Bolivar bu beklenmedik yoldan Nueva Granada'ya inerek ilerideki İspanyol karakollarından da kurtulmuş oluyordu.
Yer yer yaşanan çarpışmalardan sonra, Bolívar karşısında Jose Barreiro önderliğindeki kraliyet güçlerini buldu. Ne var ki Bolívar gece karanlığında geri dönüp başka bir yoldan düşman mevzilerini aştı. Barreiro olanı biteni anladığında, Bolívar'ın başkente ulaşmasını önlemek için mevzi tutmak üzere hemen Boyaca Irmağı üzerindeki köprüye doğru yola çıktı.
Büyük Kolombiya Cumhuriyeti
İki ordu 7 Ağustos 1819'da karşı karşıya geldi. Kralcıların öncü birlikleri köprüye vardı, ancak Bolívar'ın askerlerince püskürtüldü. Bunun üzerine Barreiro kuzey kıyıda mevzilendi. Santander kralcılara kanattan hücum etmek için süvarilerini aşağıdaki bir sığlıktan karşıya gönderdi. O ve Bolívar cepheden saldıracaklardı. İki yönlü saldırı kralın ordusunu zayıflattı ve Bolivar'ın süvarileri merkezi delip geçtiler. Barreiro iki saatten kısa bir sürede teslim olmak zorunda kaldı. Bu çok önemli savaş Bogota yolunu Bolívar'a açarak Nueva Granada'yı bağımsızlığa götürdü. Böylece Güney Amerika'nın kuzey yarısı için bir dönüm noktası oldu ve askeri üstünlük İspanyollardan vatansever güçlere geçti.
Bolívar'ın artık Bogota'da büyük bir üssü vardı. Aralık ayında Nueva Granada'nın başkanı ve askeri lideri, Santander de yardımcısı oldu. Üç gün sonra da yeni bir devletin kurulduğunu duyurdu. Büyük Kolombiya Cumhuriyeti Venezuela, Nueva Granada ve Quito Eyaleti'ni (bugünkü Ekvador) birleştiriyordu. Bolívar Haziran 1821'de Carabobo Muharebesi'nde Venezuela'nın bağımsızlığını sağladı ve 1822'de Ekvador'da özgürlüğünü kazandı.
Yalnızca Peru hala İspanyol hakimiyeti altındaydı. Bağımsızlığını en zor elde eden de, ırk ve iktidar mücadeleleriyle parçalanan bu ülke olacaktı. Şili'nin kurtarıcısı Arjantinli Jose de San Martin 1821'de başkent Lima'ya girerek Şili'nin bağımsızlığını ilan etti. Ancak 1822'de Bolívar'la yaptığı bir toplantıdan sonra savaşı bırakıp sürgüne gitti.
Güney Amerika Özgürleşiyor
1823'e gelindiğinde İspanyollar Peru'nun güneyine çekilmiş durumdaydı, kuzeyi ise bölünmüş bir milliyetçi hükümet kontrol ediyordu. Hükümet iç savaştan ve İspanyol direnişçi cephelerden yılmış durumda Bolívar'dan yardım istedi. Simón Bolívar Eylül 1823'te Lima'ya vardı; sonraki birkaç ay çok güçlü bir orduyu bir araya getirmesi için yeterli oldu. Mayıs 1824'te bir kez daha And Dağları'na doğru uzun bir yürüyüşe geçti.
Tanrı'nın insanlara yüklediği en büyük görevi, bütün bir dünyayı kölelikten kurtarma görevini tamamlamak üzeresiniz.
Simón Bolívar
İlk kralcı güçler 6 Ağustos 1824'te Junin Çarpışması'nda yenildi, ancak İspanyol Vali La Serna komutasındaki asıl kralcı ordu büyük ölçüde sağlam durumdaydı. Bolívar siyasi açıdan kontrolü kaybetmemek için Lima'ya döndü ve askeri konuların yönetimini en yetenekli subayı Antonio Jose de Sucre'ye bıraktı.
Le Serna ilerleyip bağımsızlık savaşçılarını kuşatmaya çalıştı. Sucre ustaca bu tuzaktan kurtuldu ve iki ordu 9 Aralık 1824'te Ayacucho Muharebesi'nde karşı karşıya geldi. Sucre mücadeleyi kazandı. Bu ağır yenilgi İspanyolların Peru'daki hakimiyetine son verirken, Güney Amerika'nın bağımsızlığını dünyaya ilan etti. Geriye kalan az sayıda kralcı direnişçinin takviye güç alma umudu kalmadı. Nisan 1825'te Yukarı Peru da kurtarılıp Bolivya adını aldı. Ocak 1826'ya gelindiğinde tüm İspanyol yandaşları yenildi. Güney Amerika artık özgürlüğüne kavuşmuştu.
Ek Bilgi: Amerika Kıtasında Egemen Olmayan Bazı Bölgeler
Amerika kıtasının bazı bölgeleri halen Avrupa ülkeleri ya da Amerika Birleşik Devletleri tarafından yönetilmektedir:
- Anguilla (Birleşik Krallık)
- Aruba (Hollanda)
- Bermuda (Birleşik Krallık)
- Bonaire (Hollanda)
- Britanya Virjin Adaları (Birleşik Krallık)
- Cayman Adaları (Birleşik Krallık)
- Curacao (Hollanda)
- Falkland Adaları (Birleşik Krallık)
- Fransız Guyanası (Fransa)
- Grönland (Danimarka Krallığı)
- Guadeloupe (Fransa)
- Martinique (Fransa)
- Montserrat (Birleşik Krallık)
- Porto Riko (Birleşik Devletler)
- Saba (Hollanda)
- Saint Barthelemy (Fransa)
- Saint Martin (Fransa)
- Saint-Pierre ve Miquelon (Fransa)
- Sint Eustatius (Hollanda)
- Sint Maarten (Hollanda)
- Güney Georgia ve Güney Sandwich Adaları (Birleşik Krallık)
- Turks ve Caicos Adaları (Birleşik Krallık)
- Birleşik Devletler Virjin Adaları (Birleşik Devletler)
Amerika kıtasında kalan egemen olmayan bölgelerden bazıları egemen olmayan statülerini korumayı ve önemli ölçüde özerkliğe sahip olmayı tercih etmişlerdir. (Bazıları yine de BM'nin özerk olmayan bölgeler listesine alınmıştır ve bu durum süregelen bir tartışma konusudur). 1 Ocak 1986 tarihinde Aruba, Hollanda Antilleri'nden ayrılarak Hollanda Krallığı'nın bağımsız ve kendi kendini yöneten bir üyesi haline gelmiştir. Aruba'nın 1990'da 1996'ya kadar tam bağımsızlığa doğru hareketi askıya alma talebi süreci durdurdu. Denizaşırı bölgeler (départements d'outre-mer veya DOM) olarak Fransız Guyanası, Guadeloupe ve Martinique artık Fransa'nın bağımlı bölgeleri olarak tanımlanmamaktadır. Bununla birlikte, Porto Riko'nun siyasi statüsünü değiştirmeye yönelik çeşitli hareketler ve Martinique gibi diğer egemen olmayan bölgelerde aralıklı olarak yapılan bağımsızlık çağrıları da dahil olmak üzere, diğer bölgelerde siyasi statülerini değiştirmeye yönelik hareketler yaşanmış veya yaşanmaktadır.
Güney Amerika Bağımsızlığı Hakkında Sık Sorulanlar
Simón Bolívar kimdi ve Güney Amerika'nın bağımsızlığında nasıl bir rol oynadı?
Simón Bolívar, birçok Güney Amerika ülkesinin İspanyol sömürge yönetiminden kurtulmasında önemli bir rol oynayan Venezuelalı bir askeri ve siyasi liderdi. Kendisinden sıklıkla "Kurtarıcı" olarak bahsedilir ve bölgedeki bağımsızlık mücadelesinin kilit isimlerinden biri olarak kabul edilir.
José de San Martín kimdi ve Güney Amerika'nın bağımsızlığına katkısı neydi?
José de San Martín, Güney Amerika'daki bağımsızlık mücadelesinde çok önemli bir rol oynayan Arjantinli bir general ve devlet adamıydı. Arjantin, Şili ve Peru'da askeri harekatlara önderlik ederek bu ülkelerin İspanyol egemenliğinden kurtulmasına önemli katkılarda bulunmuştur.
Latin Amerika Bağımsızlık Savaşları nedir?
Latin Amerika Bağımsızlık Savaşları, 19. yüzyılın başlarında Güney Amerika'daki çeşitli ülkelerde meydana gelen bir dizi silahlı çatışma ve ayaklanmaydı. Bu savaşlar İspanyol sömürge yönetiminden bağımsızlık elde etmeyi ve bölgede egemen uluslar kurmayı amaçlamıştır.
Büyük Kolombiya (Gran Colombia) nedir?
Büyük Kolombiya (Gran Colombia), 1819'dan 1831'e kadar varlığını sürdüren ve bugünkü Kolombiya, Venezuela, Ekvador, Panama toprakları ile Peru, Brezilya ve Guyana'nın bir bölümünü kapsayan kısa ömürlü bir siyasi oluşumdu. Simón Bolívar'ın çabaları sonucunda kurulmuş ve Güney Amerika bağımsızlığının ilk aşamalarında önemli bir rol oynamıştır.
Güney Amerika'nın bağımsızlığı bağlamında caudillolar kimlerdi?
Caudillo'lar Güney Amerika'nın bağımsızlık döneminde ortaya çıkan karizmatik askeri liderlerdi. Genellikle bölgesel ordulara liderlik ettiler ve önemli siyasi etkiye sahip oldular. Bazı caudillo'lar bağımsızlık savaşlarında ve daha sonra bağımsız Güney Amerika uluslarının siyasi manzarasında çok önemli roller oynadılar.
Ayacucho Muharebesi'nin Güney Amerika'nın bağımsızlığındaki önemi nedir?
1824'te bugünkü Peru'da yapılan Ayacucho Muharebesi, Güney Amerika'daki İspanyol egemenliğinin sonunu getiren belirleyici bir askeri çatışmaydı. Simón Bolívar liderliğindeki bağımsızlık güçleri için kesin bir zaferle sonuçlanmış ve birçok Güney Amerika ülkesinin bağımsızlığını kazanmasında önemli bir rol oynamıştır.
Miguel Hidalgo'nun Güney Amerika'nın bağımsızlık mücadelesindeki rolü nedir?
Miguel Hidalgo, Meksika bağımsızlığının babası olarak kabul edilen Meksikalı bir Katolik rahipti. Öncelikle Meksika bağımsızlık hareketine odaklanmış olsa da, İspanyol sömürge yönetimine karşı yaptığı isyan çağrısı Güney Amerika'nın diğer bölgeleri üzerinde de ilham verici bir etki yaratmıştır.
Toussaint Louverture'nin Güney Amerika'nın bağımsızlığı ile nasıl bir bağlantısı vardı?
Toussaint Louverture, Haiti'nin Fransız sömürge yönetiminden bağımsızlığını kazanmasıyla sonuçlanan Haiti Devrimi'nin kilit isimlerinden biriydi. Güney Amerika'nın bağımsızlığı ile doğrudan ilgisi olmasa da, Avrupalı sömürgeci güçlere karşı başarılı isyanı bölgedeki diğer bağımsızlık hareketlerine ilham vermiş ve onları etkilemiştir.
Peru Kral Vekilliği neydi ve Güney Amerika'nın bağımsızlığını nasıl etkiledi?
Peru Kral Vekilliği, bugünkü Peru, Bolivya, Ekvador ve Kolombiya, Şili ve Arjantin'in bir kısmını kapsayan bir İspanyol sömürge idari bölgesiydi. Güney Amerika'daki İspanyol gücünün önemli bir kalesi ve birincil hedefiydi.