Bastille Baskını ve arkasından gelen Fransız Devrimi üstünde detaylı bir derleme yazı hazırladık. 1789 yazının sisli bir sabahı 1000 kişilik bir kalabalık Paris'in göbeğinde kale-zindan Bastille'in önünde toplandı. Halk hapishaneyi basmaya hazırlanıyordu. Önceki iki gün boyunca kalabalıklar heyecan düzeyi gittikçe yükselerek başkent içinde dolanıp durmuştu. İsviçreli ve Alman paralı askerlerinin de dahil olduğu kraliyet birliklerinin kent çevresinde birikmeleri endişe uyandırmıştı. XVI. Louis'nin, başbakanı Jacques Necker'i birdenbire görevinden azletmesine de öfkelenmişlerdi.
Sokak köşelerindeki demagoglar kralın gizli bir planı olduğu yolunda halkı uyarıyorlardı. Yeni seçilen Ulusal Meclis ateş açılıp dağıtılacak, böylece herkesin, mutlak monarşiye, mutlakiyetine ve soyluların yönetimine son verilmesi yolundaki umutları da son bulacaktı. Kötü bir hasadın ve şiddetli geçen kışın ardından açlık çeken Fransız halkı daha fazla güç ve yetki istiyordu. O baş döndürücü temmuz günlerinde sokak konuşmacılarının en tutulanı Camille Desmoulins isimli 26 yaşındaki bir gazeteciydi. Başkentte kamu düzeni çökerken, yazarların ve Bourbon hanedanına karşı olanların buluşma yeri Palais Royal'in halka açık geniş ön avlusunda bir masanın üstüne çıkmış isyan ateşini körükleyip duruyordu.
XVI. Louis'nin Ayaklanmalara Olan Duyarsızlığı
Kentteki silah imalatçılarının dükkanları yağmalandı; ellerindeki tüfekleri, mızrakları, kılıçları halka teslim etmeye zorlandılar. Gümrük binalarına girildi ve içerideki kağıtlarla kayıtlar ateşe verildi. İsyan eden mahkumlar Chatelet ve La Force hapishanelerinden çıktılar. Aynı zamanda ticari malları depolamak için kullanılan Saint Lazara Manastırı yağmalandı, içindeki tahıl, şarap, peynir ve yağlar alındı.
Paris'in ileri gelenleri Hotel de Ville'de toplanıp Paris'in 60 mahallesinde silahlı milis birlikleri toplamaya ve bir "devrim komiteleri" ağı kurmaya karar verdiler. 13 Temmuz sabahı erkenden Paris'in dört bir yanında çanlar çaldı. Davul sesleri ve top atışlarının arasından Paris halkı özgürlüğü savunmaya çağrıldı. Mathurins bölgesinde maceraperest ariskokrat Le Chretien Quesnay de Beaurepaire yetkiliydi. Bütün bölgeyi savunma durumuna geçirdi, her pencereye kadın, erkek ve çocuklar yerleştirdi. Ellerinde taşlar, odunlar, kaynar su ve hatta işgalci kraliyet askerlerinin kafasına atılabilecek mobilyalar vardı. Bu sırada kentin dört bir yanında halk silah bulmak ve silah olarak kullanılabilecek şeyler ayarlamak telaşındaydı.
Kral XVI. Louis her nedense, 14 Temmuz sabahı doruk noktasına ulaşan kriz karşısında garip bir biçimde pasif kaldı. Anlaşılan Versay'daki sarayından bakınca Paris'te o can sıkıcı ekmek isyanlarından bir tanesinin daha yaşandığını sanıyordu. Günlüğüne yazdığı o günkü notu çok ünlüdür: "Rien", (Hiçbir şey). Bu, herhalde isyanın onu ava gitmekten alıkoymasına ve av torbasının boş kalmasına canının sıkıldığının ifadesidir.
250 Fıçı Barut
Bir sonraki aşamada Parisliler daha sonra patlayıcı aramaya başladılar. Daha önce Les Invalides'den Bastille'e 250 fıçı barut taşınmıştı. Hapishanenin Müdürü Launay Markisi'nin ise Bastille'de kuşatmaya karşı koymak için yalnızca birkaç adamı ve sadece iki günlük yemeği vardı.
Kuşatmacılar adına konuşan müzakereciler, Bastille'deki silahların teslim edilmesini ve kaleye bir milis birliğinin kabulünü talep ettiler. Launay Markisi Versay'dan emir almadan hiçbir şey yapmayacağını söyledi. Öğle üzere saat 13:30'a dek gelişme olmadı; sonra bazı adamlar zindanın ana kapısının yanındaki iç avluya ulaşmanın yolunu bulmaya çalıştılar.
Avluya ulaşma çabaları boşa gitti ama içlerinden biri asma köprüyü hendeğin tepesinde tutan zincirleri kesmeyi başardı. Köprü büyük bir gürültüyle indi, kalabalıktan biri öldü ve halk köprüden içeri, avluya doluştu. Kısa zamanda kalenin muhafızları ile halk arasında şiddetli ve ölümcül bir çarpışma başladı.
Kanlı Bastille Baskını
Asker kaçakları da kuşatmacılara yardıma geldiler. Askerlerden ikisi, Jacob Elie ve Pierre-Augustin Hulin, hayatlarını tehlikeye atarak zindan bekçilerinin duman perdesi oluşturmak üzere yaktıkları saman arabalarını çektiler. Daha sonra ağır toplar Bastille Kalesi'nin kapılarına doğru çevrilip ateşlendi. Kısa süren çatışmada asma köprünün üstünde 83 sivil öldü. 15'i de aldıkları yaralardan daha sonra ölecekti. Gün ilerledikçe ve çarpışmalar aleyhine geliştikçe, Bastille Hapishanesi'nin müdürü Launay Markisi'nin adamlarının da morali bozuldu.
Ana kapıdan uzatılan bir kağıtta kuşatmacılar vazgeçmeyecek olursa cephaneliğin havaya uçurulacağı yazıyordu. Daha kimse okumaya fırsat bulamadan, Bastille'in sekiz burcundan birinde bir beyaz mendil sallanmaya başladı. Saat 17:00'de kuşatmacıların topları sustu. Çok geçmeden kapılar açıldı ve zafer kazananlar içeriye doluştu. Kapıyı açan muhafızlardan birinin eli kesilip hala tuttuğu anahtarla sokaklarda dolaştırıldı. Kalevi savunanlar esir alındı. Launay Markisi katledildi. Kapılar kırıldı, eşyalar tahrip edildi, dosyalar rüzgara savruldu;
Bastille'de bulunan yalnızca 7 mahkum (ikisi akıl hastasıydı) salındı. Paris'in dört bir yanında kilise çanları çaldı ve tüfeklerle kutlama atışları yapıldı. Kraliyet gücü ve yetkisinin en nefret edilen sembolü halk eline geçmişti. İngiliz şair William Wordsworth daha sonra "O şafakta hayatta olmak mutlulukların en büyüğüydü" diye yazacaktı. O 14 Temmuz gününde isyancı vatanseverler mektuplarına yepyeni bir tarih attılar: "Özgürlüğün birinci yılının birinci günü." Sadece Fransa'da değil, dünyada da hiçbir şey artık önceki gibi olmayacaktı.
Fransız Devrimi'nin Başlaması
Fransız Devrimi dönemini simgeleyen bir ayaklanma olan Bastille Baskını'ndan bahsettikten sonra Fransız Devrimi konusunu detaylarıyla ele alalım. Şimdi ihtilalin nedenlerini, Bastille'in rolünü ve nasıl terörize edildiğini ve Fransa'daki değişim rüzgarını anlatmaya başlayabiliriz.
1780'lerde Fransız monarşisi büyüyen bir krizle karşı karşıyaydı. Yüz yıl süren savaşlar büyük borçlar bırakmış, ülke iflas tehdidi altında kalmıştı. Jean-Jacques Rousseau gibi filozoflar yıllardır mutlakiyetçi monarşinin ve yandaşları soylular ile din adamlarının zulmüne karşı çıkıyorlardı. Meslek sahibi sınıflar ve sayıları az da olsa işadamları yönetimde söz hakkı istiyorlardı. Birkaç yıl arka arkaya hasat yetersiz olup da gıda fiyatları fırlayınca, zaten Ortaçağ'dan kalma vergilerle yüksek kiraların ağırlığı altında ezilen köylüler huzursuzlanmaya başladılar.
XVI. Louis durumu rahatlatma çabasıyla ülkenin dört bir yanındaki halktan kendisine siyasi, sosyal, dini ve ekonomik konularda çektikleri sıkıntıları dile getiren toplu yazılı beyanlar sunmalarını istedi. Şehir, kasaba ve köylerden 40.000 kadar belge geldi. Büyük çoğunluk bir an önce bütün olarak ulusun çıkarlarını gözetecek bir ulusal meclis kurulması çağrısında bulunuyordu. Çünkü Fransa kralları 1614'ten beri ulusal Meclis'i toplamamışlardı, ülkeyi mutlak bir monarşiyle yönetiyorlardı.
Orleans Dükü gibi liberal aristokratlar da kralın mutlak gücüne karşı çıkıyorlardı. İnsanlara hakları için baskı yapmaları çağrısında bulunan bir grup genç taşra avukatı, bazı din adamları ve subaylar da onlara katıldılar.
Bu krizin ortasında kral çok sevilen başbakanını azletme hatasını yaptı. Jacques Necker yaptığı reformlarla, Etats Generaux (Ulusal Meclis) içinde soylular ve Kilise mensuplarından sonra gelen ve Tiers Etat diye anılan halkın temsilcilerinin sayısını ve gücünü artırmıştı. Kral onu azletince Meclis'e kadar Meclis'te güç kazanan halkın iradesine son vermek istiyor gibi oldu.
Bastille Nasıl Kullanıldı?
Paris'te Saint-Antoine Caddesi, numara 232'deki Bastille 14. yüzyıldan kalma, Yüz Yıl Savaşı'nda İngiltere'ye karşı savunma amacıyla yapılmış bir taş kaleydi. Sekiz yuvarlak burcu ve 1,5 metre kalınlığındaki duvarlarıyla daracık sokakların arasında yükseliyordu. 15. yüzyıldan itibaren zindan olarak kullanılmış ve Bourbon kralları tutukluları mahkeme yapılmadan buraya gönderilmişti. 1789'a gelindiğinde Bastille artık siyasilerin tutulduğu bir zindan olarak önemli değildi.
Ancak, yolsuzluk içindeki baskıcı eski düzenin önde gelen sembolü olmayı sürdürüyordu. Bu kadar çabuk ve kolay ele geçirilmesi halka, hükümete karşı cesaretle baş kaldırılırsa Fransa devletinde kokuşmuşlukların da üstesinden gelinebileceğini gösterdi.
Devrim Sonrası Başlayan Terör Dönemi
Ilımlı ilk evrede Fransız Devrimi'ni Kurucu Meclis yönlendirdi. 1789'da Ortaçağ'ın izlerini ortadan kaldırdı ve İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'ni yayımlayarak bu hakları,"özgürlük, eşitlik, mülkiyet hakkının dokunulmazlığı, güvenlik ve baskıya karşı direniş" olarak açıkladı. 1790 yılında Kilise'nin topraklarına el koyup Kilise'yi devletten maaş alan din adamlarıyla sivil bir kurum haline dönüştürdü. 1791'de yeni ve demokratik bir anayasa çıkardı. Ertesi yıldan itibaren Kurucu Meclis'in yerini Fransa'yı 1795'e dek yönetecek olan Konvansiyon Meclis aldı ve ilk işi monarşiyi ortadan kaldırarak cumhuriyet ilan etmek oldu. Konvansiyon'u oluşturan üyeler Jirondenler ve Jakobenler diye ikiye bölündü. Giderek solcu Jakobenler ağırlık kazandı.
Jakobenler Maximilien Robespierre öncülüğünde Kamu Güvenliği Komitesi aracılığıyla Törer Dönemi'ni başlattılar. Komite hem monarşistlerin, hatta hem de cumhuriyetçi muhalifleri peşine düştü. 1793-1794 arasında 14000 "cumhuriyet düşmanı" giyotinde can verdi. Kellesi gidenler arasında XVI. Louis ile savurgan kraliçesi Marie Antoinette de vardı. Kral ile ailesi Ekim 1789'da Paris halkı tarafından Versailles'daki saraydan alınarak Paris'te Tuileries Sarayı'nda hapsedildi. 1791'de perdeleri sıkı sıkı kapatılmış bir arabada Fransa dışına kaçmak isterken Varenne'de yakalandılar. Bu dramatik olay halkın tercihini kesinlikle cumhuriyetten yana çevirdi.
Konvansiyon 1793'te yalnızca tek bir oy farkıyla XVI. Louis'yi ölüme mahkum etti. Kral 21 Ocak'ta 39 yaşındayken Paris'te İhtilal (bugün Concorde) Meydanı'nda giyotinle idam edildi. Maria Antoinette ihtilal mahkemesinde yargılandı ve vatana ihanetten suçlu bulunarak 16 Ekim'de aynı akıbete uğradı.
Temmuz 1794'te Terör Dönemi'ne son veren kanlı bir darbeyle Robespierre ile yandaşları Jakobenler de devrildiler ve giyotine gönderildiler. Konvansiyon 1795'te Fransa'nın başına beş kişilik bir Direktuvar idaresi getirdi. Direktuvar yönetimi de 1799'da Napolyon Bonapart tarafından bir darbeyle devrilecek ve Fransa bu defa da askeri diktatörlüğe boyun eğecekti.
İhtilalciler Neyi Başardılar?
İhtilanin en uzun dönemli mirası Napolyon Yasaları oldu. Böylece medeni kanun, ceza ve ticaret yasalarını liberalleştiriyor, yasa karşısında tüm insanlar eşit kabul ediliyordu. Bugünkü Fransız hukukunun da temeli budur. Fransa aynı zamanda erkeklerin tamamına oy hakkı vermese de, bu hakkı orta sınıfların büyük bölümüne tanıyan yeni bir anayasaya kavuştu. İhtilal soyluların pek çok imtiyazına son verdi ve köylüleri Orta Çağ'dan kalma vergilerle, kazançlarının onda birini Kilise'ye verme zorunluluğundan kurtardı. 1792'de ortadan kaldırılan monarşi 1815'te yeniden kuruldu ve 1848'e kadar sürdü.
Modern tarihin en çok iz bırakan olayları içinde Fransız İhtilali kadar önemli pek az dönüm noktası sayılabilir. Bu darbeyle monarşilerin sonunu getirecek süreç başladı ve halktan oluşan ordularla yapılan savaşlar sonucunda milliyetçilik teşvik edilip hanedan rekabetlerinden oluşan eski uluslararası politikalar son buldu.
En önemlisi, İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi bütün dünyaya bir "özgürlük ve eşitlik" mesajı verdi. Tebaanın yerini vatandaş aldı, yepyeni bir adalet ve demokrasi çağı başladı. Bildirideki iddialar abartılı olsa da, bir halk ayaklanmasının başarılı olabileceğini gösterdi. İhtilal, milliyetçilik ve demokrasi 19. yüzyılda Avrupa'da ve ötesinde anahtar sözcükler olacaktı.
İhtilale karşı ilk tepkiler Amerika'da her yerden daha olumlu oldu. Amerika kendi ihtilalini 1776'da yapmış ve Fransızlara esin kaynağı olmuştu. Aralık 1792'de bile, Avrupa Fransız Cumhuriyeti'ne karşı yeni bir savaşa hazırlarken, Boston'da bir gösteride vatandaşlar 1600 somun ekmek, iki fıçı rom ve bir kızarmış öküzün yanı sıra "Özgürlük ve Eşitliğe Barış Sunusu" pankartını taşıyarak, kent merkezinde bir alan açıp adını "Özgürlük Meydanı" koydular. Ancak daha sonra terörün aşırılıkları pek çok Amerikalının tepkisini çekecekti.
Fransız İhtilali ve Giyotin
1789'da halkın krala ve din adamlarına yönelik hoşnutsuzluğu bir ihtilal şeklinde patlak verdi. Beş yıl sonra ihtilalciler nefretlerini kendi liderlerine gösterdiler.
1789 | 1790 |
20 Haziran: Etats Generaux dağılmama yemini ediyor 12 Temmuz: Meclisi dağıtma teklifi halkı kızdırıyor. 14 Temmuz: Bastille baskınında ordu halka yardım ediyor. 4 Ağustos: İmtiyazların kaldırılması köylüleri aşırı vergilerden kurtarıyor. | 19 Haziran: Kurucu Meclis soyluluk unvanlarını ortadan kaldırıyor. 12 Temmuz: Sivil Anayasa rahiplerin seçilmesini gerektiriyor. |
1791 | 1792 |
21 Haziran: XVI. Louis Paris'ten kaçıyor ve Varennes'da yakalanıyor. 14 Eylül: Louis yeni Anayasa'ya bağlılık yemini ediyor. | 20 Nisan: Louis'nin desteğiyle Fransa Avusturya'ya savaş açıyor. 10 Ağustos: Tuileries baskını monarşinin devrildiğini gösteriyor. |
1793 | 1794 |
21 Ocak: XVI. Louis Paris'te, İhtilal Meydanı'nda giyotinle idam ediliyor. 6 Nisan: Kamu Güvenliği Komitesi büyük bir siyasi güç olarak kuruluyor. 16 Ekim: Marie Antoinette giyotine gönderiliyor ve Terör Dönemi başlıyor. | 28 Temmuz: Robespierre 21 destekçisiyle beraber giyotine gönderiliyor. |
1789 Fransız Devrimi Hakkında Sık Sorulanlar
Fransız Devrimi neydi?
Fransız Devrimi, Fransa'da 1789'dan 1799'a kadar süren radikal bir sosyal ve siyasi ayaklanma dönemidir. Bourbon monarşisinin devrilmesi, bir cumhuriyetin kurulması ve nihayetinde Napolyon Bonapart'ın yükselişi ile karakterize edildi.
Fransız Devrimi'nin başlangıcını hangi olay belirlemiştir?
Fransız Devrimi'nin başlangıcı genellikle 14 Temmuz 1789'da Bastille hapishanesinin basılmasıyla ilişkilendirilir. Bu olay monarşiye karşı isyanı sembolize etmiş ve devrimin güçlü bir sembolü haline gelmiştir.
Terör Dönemi neydi?
Terör Dönemi, Fransız Devrimi sırasında (1793-1794) kitlesel infazlar ve siyasi baskı ile karakterize edilen bir dönemdi. Maximilien Robespierre ve Kamu Güvenliği Komitesi tarafından yönetilen bu dönem, karşı devrimcileri ve devrime yönelik tehdit olarak algılanan unsurları ortadan kaldırmayı amaçlıyordu.
États généraux (Genel meclis) neydi?
États généraux (Genel meclis), Fransa'da üç sosyal sınıf veya mülkten temsilcilerin oluşturduğu temsili bir organdı: din adamları, soylular ve halk. Ülkenin mali krizine bir yanıt olarak 1789'da toplanmış ve nihayetinde devrimin patlak vermesinde rol oynamıştır.
Ulusal Meclis neydi?
Ulusal Meclis, Fransız Devrimi sırasında Üçüncü Sınıf (halk) temsilcileri tarafından oluşturulan yasama organıydı. Meclis, 1789 yılında Üçüncü Güç'ün kendilerini Fransız halkının gerçek temsilcileri olarak ilan etmelerinin ardından kurulmuştur.
Maximilien Robespierre kimdir?
Maximilien Robespierre, Fransız Devrimi sırasında önde gelen bir figür ve Kamu Güvenliği Komitesi'nin önde gelen bir üyesiydi. Radikal politikaları savunmuş ve Terör Saltanatı'ndaki rolüyle tanınmıştır.
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi nedir?
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi, 1789 yılında kabul edilen Fransız Devrimi'nin temel bir belgesidir. Bireylerin hak ve özgürlüklerini ilan etmiş ve daha sonraki insan hakları bildirgeleri üzerinde önemli bir etki yaratmıştır.
Jakobenler kimlerdi?
Jakobenler, Fransız Devrimi sırasında devrimin radikal aşamasında önemli bir rol oynayan siyasi bir kulübün üyeleriydi. Robespierre gibi isimlerin önderliğinde cumhuriyetçi idealleri savundular ve radikal siyasi ve sosyal reformların peşinden gittiler.
XVI. Louis kimdi?
XVI. Louis, Fransız Devrimi'nden önce Fransa'nın son kralıydı. Saltanatına ekonomik kriz, siyasi huzursuzluk ve sosyal eşitsizlik damgasını vurmuş, bu da nihayetinde devrim sırasında devrilmesine ve idam edilmesine yol açmıştır.
Fransız Devrimi Napolyon dönemine nasıl yol açtı?
Fransız Devrimi sonunda Napolyon dönemine yol açtı. Siyasi istikrarsızlık döneminin ardından Napolyon Bonapart, 1799'da iktidarı ele geçirerek önde gelen bir askeri ve siyasi lider olarak ortaya çıktı. Yeni bir hükümet kurarak Fransız İmparatoru oldu ve önemli siyasi ve sosyal reformların yapıldığı bir dönemi başlattı.