Cadılar, Türk kültürü dahil hemen her kültürde kendine yer bulmuş bir kavramdır. Bugün en çok Batı kültüründe varlığını sürdürüyor ve Avrupa'daki ilk Hristiyanlar onları şeytani bir varlık olarak Cadılar Bayramı için kullandı. Bir cadının nasıl göründüğü tarih boyunca değişmiştir. Ancak genellikle kaynar bir sıvı kazanının yanında toplanmış siğil burunlu kötü ve yaşlı kadınlar olarak tasvir edildiler ve sivri şapkalar giyerek süpürge üstünde gökyüzünde gezindiler. Bununla birlikte cadıların gerçek tarihi karanlıktır ve genellikle cadılar için ölümcül sonla bitmiştir.
Cadıların kökeni
İlk cadılar büyü kullanan ve yardım için ya da değişiklik yaratmak için ruh çağıran insanlardı. Çoğu cadı, şeytanın işini yapan paganlar olarak görüldü. Ancak çoğu aslında doğal yöntemlere başvuran basit şifacılar ya da meslek seçimi gereği yanlış anlaşılan sözde "bilge kadınlar"dı.
Cadıların tam olarak ne zaman tarih sahnesine çıktığı belirsizdir ancak bir cadının en eski kayıtlarından biri MÖ 931-721 arasında indiği düşünülen 1. Samuel kitabındaki İncil'de görülüyor. Olayda Kral Saul, Endor Cadısı'ndan ölen peygamber Samuel'in (Kuran'da yer almıyor ancak Harun peygamberin soyundan) ruhunu çağırmasını ve Filistin ordusunu yenmesine yardım etmesini ister. Cadı, gerçekten de Samuel'i uyandırır ve o da Saul ve oğullarının ölümünü kehanet eder. Ertesi gün Saul'un oğulları savaşta ölüyor ve Saul ise intihar ediyor.
Diğer Eski Ahit ayetlerinde ise cadılar kınanır. Çeşitli İncil pasajları cadıların kehanette bulunması, ilahi söylemesi veya ölülerle temasa geçmesine dair uyarıda bulunur. İncil bugün değiştirilmiş olsa da bu kısımlara müdahale edilmemiş olma ihtimali yüksek. Kuran yalnızca büyücülerden bahseder.
Cadı avlama kitabı: Malleus Maleficarum
1400'lerin ortalarında Avrupa cadı paniği ile çevriliydi. Suçlanan çoğu cadı genellikle işkence görüyor ve işkence altında çeşitli kötü davranışları itiraf etmesi sağlanıyordu. Aynı yüzyılda cadı avları yaygınlaştı ve sanıkların çoğu kazığa oturtuldu ya da asılarak veya yakılarak idam edildi. Özellikle toplumun kenar köşesindeki bekar kadınlar ve dullar hedef alındı.
1500 ve 1660 yılları arasında Avrupa'da 80.000 kadar şüpheli cadı öldürülmüştür. Bunların yaklaşık yüzde 80'i şeytanla işbirliği içinde olduğu düşünülen ve şehvet dolu olduğu iddia edilen kadınlardı. Almanya en yüksek cadılık infaz oranına sahipken, İrlanda en düşük ülkeydi. 15. yüzyıldan başlayarak bu dönemlerde Osmanlı da cadılar ile alakadar oldu. Kadılar, cadılığı kesinleşen birinin kazığa saplanması, başının kesilmesi ya da yakılmasına izin verdi. İlk vaka Edirne'de görüldü. Kurgusal hikayeler anlatmasıyla bilinen Evliya Çelebi, vampir için insan kanı içen cadılar dedi.
1486'da iki saygın Katolik Alman Dominiği tarafından yazılan "Malleus Maleficarum" kitabı muhtemelen cadı çılgınlığını viral hale getiren olay olmuştur. Genellikle "Cadıların Çekici" olarak çevrilen kitap, esasen cadıların nasıl tespit edileceğine, avlanacağına ve sorgulanacağına dair bir rehberdi.
"Malleus Maleficarum" cadılığı sapkınlık olarak nitelendirdi ve aralarında yaşayan cadıları temizlemek isteyen Protestanlar ve Katolikler için hızla otorite haline geldi. Kitap, 100 yıldan fazla bir süre Avrupa'da Mukaddes Kitap dışındaki herhangi bir kitaptan daha fazla kopya sattı.
Salem cadı mahkemeleri
Avrupa'da cadı paniği azalırken Yeni Dünya'da büyüdü. Etkenleri arasında Fransızlar ve İngilizler arasındaki savaşlar, çiçek hastalığı salgını ve yerli Amerikan kabileleri ile verilen mücadele vardı. Bu gergin atmosfer günah keçisi bulmayı uygun hale getirdi. Tarihteki en bilinen cadı duruşması 1692'de Massachusetts, Salem'de gerçekleşti.
Salem cadı mahkemeleri, 9 yaşındaki Elizabeth Parris ve 11 yaşındaki Abigail Williams'ın nöbetler, vücut bükülmeleri ve kontrolsüz çığlıktan muzdarip olmaya başlamasıyla başladı (bugün, spazmlara ve hezeyanlara neden olan bir mantar tarafından zehirlendiklerine inanılıyor).
Daha fazla genç kadın semptomlar göstermeye başladıkça kitlesel panik ortaya çıktı ve üç kadın cadılıkla suçlandı: Sarah Good, Sarah Osborn ve Parris'in babasının köleleştirdiği bir kadın olan Tituba. Tituba cadı olduğunu itiraf etti ve başkalarını kara büyü kullanmakla suçlamaya başladı. Salem Cadı Duruşmaları sırasında öldürülen ilk cadı 10 Haziran'da darağacına asılan Bridget Bishop oldu. Toplamda 150 civarında kişi suçlandı ve 18'i öldürüldü. Salem Cadı Duruşmaları'nın tek kurbanları kadınlar değildi; 6 adam da ayrıca mahkum ve idam edildi.
On Üç Koloni içinden Massachusetts cadılara takıntılı ilk koloni değildi. 1647'de Connecticut, Windsor'da yaşayan Alse Young Amerika'da cadılıktan idam edilen ilk kişi oldu. Connecticut'ın son cadı davası 1697'de yapıldı ve o zamana kadar eyalette 46 kişi cadılıkla suçlandı ve 11'i suçu nedeniyle idam edildi.
Virginia gibi başka eyaletler cadılara karşı daha akıllıca yaklaştı. Hatta 1655'te birini yanlış bir şekilde cadılıkla suçlamayı suç haline getiren bir yasa çıkarıldı. Yine de cadılık endişe kaynağı olmaya devam etti. 1626 ile 1730 yılları arasında Virginia'da yaklaşık iki düzine cadı davası (çoğu kadın) yapıldı. Sanıkların hiçbiri idam edilmedi.
Cadılar gerçek miydi?
Virginia tarihindeki en ünlü cadılardan biri komşularının domuzlarını öldürdüğünü ve pamuklarını büyülediğini iddia ettiği Grace Sherwood'dur. Suçlamalar artınca Sherwood 1706'da mahkemeye çıkarıldı.
Mahkeme kadının suçluluğunu veya masumiyetini belirlemek için tartışmalı bir su testi yaptı. Sherwood'un kolları ve bacakları bağlandı ve öylece su kütlesine atıldı. Batarsa masum olduğu kabul edilecekti; su üstünde kalırsa suçluydu. Sherwood batmadı ve cadı olmaktan mahkum edildi. Öldürülmedi ama 8 yıl hapsedildi.
New Jersey'deki bir cadı duruşmasına dair (Benjamin Franklin tarafından yazıldığı iddia edilen) hicivli bir makale 1730'da Pennsylvania Gazette'de yayınlandı. Bazı büyücülük suçlamalarına dair saçmalıkları gün ışığına çıkardı. Bundan sonra Yeni Dünya'da cadı çılgınlığı sona ermeye başladı ve insanları haksız yere suçlanıp hüküm giymekten koruyan yasalar çıkarıldı.
Cadı dini: Vika
Batı dünyasındaki günümüz cadıları hala tarihsel klişelerini sarsmak için mücadele eder. Çoğu, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da resmi bir din olan Vika'yı uygular. Vikalar her ne pahasına olursa olsun kötülükten ve kötü görünümden kaçınır. Sloganları "kimseye zarar vermemek"tir ve doğa ve insanlıkla uyumlu, huzurlu, hoşgörülü ve dengeli bir yaşam sürmeye çalışırlar.
Günümüzün pek çok cadısı hala büyücülük yani cadılık yapıyor ancak nadiren uğursuz bir şeyle uğraşıyorlar. Büyüleri ve sihirli sözleri genellikle 20. yüzyıldan kalma bir bilgelik ve cadılık koleksiyonu olan Gölgeler Kitabı'ndan türetiyorlar ve diğer dinlerdeki dua eylemini andırıyor. Örneğin, günümüzün cadı iksiri birine zarar vermekten ziyade grip için yapılmış bitkisel bir ilaç olur.
Bugünkü cadı büyüleri ise birisinin kötülük yapmasını veya kendisine zarar vermesini engellemek için kullanılıyor. Kulağa sıra dışı gelse de aslında birçok dinden "hacı" ve "hoca" buna benzer çabalar içindedir.
Cadılar ister gerçek isterse sadece suçlanmış kişiler olsun, hala zulüm ve ölümle karşı karşıya. 2010 Papua Yeni Gine'de cadılık yaptığı iddia edilen birkaç kadın ve erkek dövülerek öldürüldü, bunlardan genç bir anne diri diri yakıldı. Afrika, Güney Amerika, Orta Doğu, Avrupa ve ABD'deki göçmen topluluklarında cadı olmakla suçlanan kişilere karşı benzer şiddet olayları yaşandı.
Cadılar hakkında sık sorulanlar
Avrupa kültüründe cadıların en eski tasvirlerinden bazıları nelerdi?
Avrupa kültüründeki en eski cadı tasvirlerinden bazıları folklor ve mitolojide bulunabilir. Bu tasvirler kültürlere ve bölgelere göre değişmekle birlikte, genellikle kadınların büyü veya doğaüstü güçler kullanmasını içeriyordu.
Avrupa'da Geç Orta Çağ ve Erken Modern Dönem boyunca cadı kavramı nasıl gelişti?
Bu dönemde cadı şeytanla ilişkilendirilmiş ve Hristiyan toplumu için bir tehdit olarak görülmüştür. Bu dönemdeki cadı avları ve davaları, cadılıkla suçlanan çoğu kadın binlerce kişinin idam edilmesiyle sonuçlandı.
1692'deki Salem cadı mahkemeleri Amerika'daki popüler cadı algısını nasıl etkiledi?
Cadılıkla suçlanan 20 kişinin idam edilmesiyle sonuçlanan Salem cadı mahkemeleri, cadıların büyü kullanarak başkalarına zarar verebilecek kötü niyetli varlıklar olarak görülmesine katkıda bulunmuştur.
Cadı kavramı feminist söylemde nasıl kullanılmıştır?
Bazı feministler cadı imgesini kadın gücünün ve ataerkil yapılara karşı direnişin bir sembolü olarak geri kazanmışlardır. Bu durum özellikle büyücülüğün kadınlar için bir güçlenme aracı olarak kullanılmasını vurgulayan "büyücülük" hareketinin yükselişinde belirginleşmiştir.