Panama Kanalı nasıl inşa edildi? 1850'de Altına Hücum başladığında ABD'nin batısına ulaşmak isteyen insanların üç seçeneği vardı: Ülkeyi 4 ayda katırla geçmek, Ümit Burnu'nun etrafından 6 ayda dolanmak veya Panama'ya yelken açıp, ormandan geçerek diğer taraftan tekneye binmek ve 2 ayda hedefe varmaktı.
Ancak Panama yolu tropik iklimi ve doğasıyla inanılmaz derecede ölümcüldü, bu nedenle İrlandalı ve Çinli işçiler kullanılarak bir Panama demiryolu inşa edildi. İlk 10 yılda 500.000 insan burada yolculuk etti. Demiryolu ABD Posta Servisi için önemli bir gelir kaynağı oldu ve şirketin New York borsasındaki hissesi tavan yaptı. Kıtalararası yolculuk büyük bir sektördü ve Atlantik'i Pasifik ile buluşmaktan alıkoyan tek şey 80 kilometrelik bir topraktı. Bu kara parçası önemli bir ticaret, siyaset ve güç kaynağıydı.
Panama Kanalı Projesine Başlanıyor
Süveyş Kanalı'nı tamamladıktan sonra Ferdinand de Lesseps Avrupa'ya kahraman gibi döndü. Hindistan'ı 9.600 km yaklaştırmıştı ve Afrika'yı bir adaya çevirmişti. 30.000 kişi Fransız'ı kutlamak için Londra'ya akın etti. Paris'teki resepsiyonu soylu sınıfındandı. Yeni arkadaşları arasında Jules Verne, Victor Hugo ve Gustave Eiffel vardı. Bu yüzden bir sonraki projesinin Orta Amerika'yı yarıp geçmek olduğunu söylediğinde çok az kişi ondan şüphe etti.
Amerikalılar bölgeyi çoktan araştırmışlardı ve Nikaragua'da kapaklı bir sistem yapmayı seçmişlerdi. Ancak de Lesseps yaklaşık 600 km ötede, Panama'da deniz seviyesinde bir kanal kurulmasını düşünüyordu. İki okyanus arasındaki en kısa yol buydu ve gerisi önemsizdi. Ancak Panama'nın dağları, nehirleri, ormanları, volkanik kayaları, kıtasal bölünmesi, sıtması, sarı humması, jaguarları, yılanları vardı ve teknik olarak hala Kolombiya'ya ait bir bölgeydi.
Fransız mühendis Godin de Lepinay, Süveyş'in düz bir çöl olduğu için Lesseps'e kolay geldiğini bile söyledi. Ona göre Panama'daki Chagres Irmağı'nı yeniden yönlendirmek imkansız bir işti. Bu yüzden araziyi yapay bir göl ve kapaklarla birleştirmeyi önerdi. Ancak herkes bu düşüncesine güldü. De Lesseps ise kanalın deniz seviyesinde olması gerektiğini yeniden vurguladı.
Panama Kanalı'nın nihai rotasını belirlemek için uluslararası bir konferans düzenlendi. Panama'da bulunmuş birkaç mühendis dışında herkes Lesseps'e oy verdi. Bir Fransız şirketi kuruldu, Panama demiryolu satın alındı ve Kolombiya'ya gelirin %5'inin verilmesi kabul edildi.
Karayipler ve Hintli işçiler kullanılarak Panama ormanı 1881'de kesilmeye başlandı. Yılda üç metre yağış alan Panama'da çok geçmeden ilk büyük sorun fark edildi. 9 metre derinliğinde 29 metre genişliğinde açılan çukurlar her büyük fırtınadan sonra yaşanan çamur kaymasıyla kapanıyordu. Tek çözüm kanal duvarlarını 78 metreye dek genişleterek eğim vermekti. Bu da tüm işi iki katına çıkaracaktı. Kanalın en yüksek noktasında genişlik 1207 metreye ve derinlik 109 metreye ulaştı.
Hastalık ve İflas
Panama Kanalı işçilerinin bu iş için ellerindeki tek şey bir pala ve kazmadan başka hiçbir şey değildi. Ölü sayısı kimi günler 40'a ulaştı. Sarı humma ve sıtma son hızda yayılıyordu. Siyah işçilerin cesetleri genellikle öldükleri yerden çöplüğe yuvarlandı. İnsanlar Karayipler'den Panama'ya gelen ve tüm mürettebatı yolda ölen gemiler görmeye başladı. Fransız şirketi 1889'da iflasını duyurdu ve Panama Kanalı projesi durma noktasına geldi. Yaklaşık 800.000 yatırımcı bugünün parasıyla 7 milyar dolar kaybetti ve 23.000 kişi çalışmalar sırasında ölmüştü. Kanal 10 yıl dokunulmadan durdu. Ta ki ABD'de Theodore Roosevelt başkan seçildi ve ABD donanmasının Pasifik Okyanusu'na hızlı erişime ihtiyacı olduğuna ve tek yolun bir kanal açmak olacağına karar verdi.
Böylece Panama-Nikaragua tartışması yeniden baş gösterdi ve Panama yine kazanan oldu. Fransızların girişimi olmasaydı kanalın Nikaragua'da olacağı neredeyse kesindi. Ancak işe çoktan başlanmıştı: Fransızlar hastaneler, ofisler, erzak depoları, limanlar ve demiryolları inşa etmiş ve haritalar hazırlayıp tetkikler yapmıştı. Dahası genç ve hırslı Amerikalılar güçlü Fransız İmparatorluğu'nun başarısız olduğu yerde başarılı olacaklarını göstermek istiyordu. Sorunsa Panama'nın Kolombiya'ya ait olmasıydı ve Amerika'nın burada sözü yoktu. ABD, Kanal Bölgesi dediği alanda tam egemenliğe sahip olmadığı sürece herhangi bir anlaşma yapmayı reddetti ve Kolombiya da vazgeçmeye istekli değildi. 1903'te Kolombiya siyasi huzursuzluk içine girdi. ABD durumu fırsat bilerek Panama yönetimine ulaştı ve askeri desteğini sunarak ülkenin bağımsız olmasını sağladı. Karşılığında Amerika'ya kanal üzerinde tam kontrol verilen bir anlaşma imzalandı.
Amerikalılar Dinamitlerle Geldi
Panama Kanalı inşası böylece 1904'te yeniden başladı. ABD'li Joseph Ripley ve Alfred Noble'ın planı, de Lépinay'ın 25 yıl önceki planının bir uyarlaması olacaktı. Gemileri deniz seviyesinden 26 metre yükseğe çıkarmak için her iki okyanusa da kapılar konulacaktı. Ardından Panama'nın merkezindeki devasa alanı suyla doldurmak için Chagres Irmağı'na baraj yapılacaktı. Bu hamle 424 km2'lik orman, kasaba ve demiryolunu sular altında bırakacaktı.
Baraj ile oluşan yapay göle Gatun Gölü denildi ve Chagres Irmağı'nın kalan kısmı deniz seviyesindeki çok dar bir noktaya dönüştü. Ancak Culebra dağlarının hala kesilmesi gerekiyordu. Dahası Gatun Barajı dünyanın en büyük barajlarından biri olacaktı, tıpkı kapıları gibi. Roosevelt 1906'da Panama Kanalı'na geldiğinde görevdeyken ülkeden ayrılan ilk ABD başkanı oldu.
Ucuz Afrikalı, Çinli ve İrlandalı işçiler kazma ve küreğe razı olurken Amerikalılar yanlarında dinamit getirmişti. Proje, kazma projesi değil, Dünya'yı patlatma projesi oldu. 27.000 ton dinamit kullanıldı. Patlatılan toprağı taşımak için kilometrelerce uzunluktaki vagonlar durmadan hareket ediyordu. İşçilerin sağlık, barınma ve yemek ihtiyaçları karşılanıyordu. Hükümet tarafından işletilen oteller ve dükkanlar Panama Kanalı işçilerinin giderlerini sübvanse edip düzenli kar getiriyordu. Hatta Gazeteler Amerikalıların sosyalizme alıştığını söyleyerek ülkeye döndüklerinde siyasi tehdit olacaklarını bile yazacaktı.
Ancak Panama'ya sosyalist bir ütopya aramak için gidenler düş kırıklığı yaşardı çünkü ortak mülkiyet veya demokrasi eylemde yoktu. Beyaz olmayanlar şanssızdı. Çünkü ırkçılık yaşamın her alanına işlemişti. Panama Kanalı için Karayipler'den 200.000 kişi göç etti ve projedeki işgücünün büyük çoğunluğunu onlar oluşturdu. Siyah işçilere kötü yiyecekler ve artmışsa kalacak yer verildi. Bekar erkekler kanal hattı boyunca yük vagonlarında yaşıyordu ve ailelerse Colon kenti, Panama Kenti veya ormanlarda kendi başlarının çaresine bakmak zorundaydı. Yapılan tüm sağlık ve güvenlik iyileştirmelerine rağmen siyah bir işçinin ölme olasılığı beyaz bir işçiden dört kat fazlaydı. Bazıları düşen kayalardan diğerleri makineye kapılarak veya dinamitle öldü.
Panama Kanalı Tamamlanıyor
Panama Kanalı projesine başlandıktan 33 yıl sonra 180 milyon metreküp toprak kaldırıldı, yeni bir ülke doğdu ve 27.000 kişi öldü. Proje 1914'te tamamlandı ve 3 Ağustos 1914'te Cristobal gemisi Panama Kanalı'ndan geçen ilk gemi oldu. Ama Panama'da kutlama yoktu çünkü aynı gece Almanya, Fransa'ya savaş ilan etti ve başlayan Dünya Savaşı'yla ticaret, siyaset ve güç tamamen değişecekti.
80 kilometrelik Panama Kanalı bugün küresel yolculuğun can damarı haline geldi. Bugün tüm dünya ticaretinin %5'i Panama Kanalı'ndan sağlanıyor.
Diğer yandan sonraki yıllarda ABD ile Panama arasındaki gerilimler de yükseldi. Panamalılar kanalın kontrolünün kendi hakları olduğunu savundular. 1956 Süveyş Krizi'nde ABD, İngiltere ve Fransa'ya Süveyş üzerindeki iddialarından vazgeçmeleri için baskı yapınca Panamalılar bunu ikiyüzlülük olarak gördü. 1960'larda Panama Kanalı'nda ABD üzerinde uluslararası baskı oluşturan ayaklanmalar ve ölümler yaşandı. Jimmy Carter 1977'de Panama'ya su yolunu tarafsız tuttuğu sürece kanalın gelecekteki mülkiyetini ve kontrolünü veren bir anlaşma imzaladı.
1989'da ABD Panama lideri General Noriega'yı devirmek için hızlı bir işgal yapmışsa da Panama Kanalı 31 Aralık 1999'da resmi olarak Panama'nın malı oldu. Ancak o zamanlar kanaldan büyük gemiler yapmak ve onları Ümit Burnu'ndan geçirmek daha ekonomik hale gelmeye başlamıştı. Bu yüzden 2007'de Panama Kanalı'nı genişletme projesi başlatıldı. Eskisine paralel iki yeni kapı inşa edildi ve maksimum boyut ve kapasite artırıldı. Genişletme projesi neredeyse kanalın inşası kadar uzun süren devasa bir proje oldu. Bu yüzden bugün kanalı kimin inşa ettiği konusu aslında karmaşıktır.
Demiryollarını yapan İrlandalı ve Çinli işçilerle ABD'ydi. Fransızlar, Hintliler ve Jamaikalılar ile birlikte 50 milyon metreküp kaya kazmıştı. ABD projeyi Karayipler ve Orta Amerikalı işçileri kullanarak bitirdi. Yine de bugünkü kanalın altyapısının çoğu Panamalılar tarafından inşa edildi. Dolayısıyla Panama Kanalı birçok ulusun omzunda yükselmiş bir yapıdır. İnsani ilerleme, kuşakları aşan bir süre ve hırsın ürünü oldu.