Rönesansın üretme ve öğrenme döneminden tutun da hümanizme ve dine yönelik yeni fikirlere getirdiği etkisine kadar, Protestan Reformu tüm entelektüel süreçleri izlemiş ve ihtiyaç duyulan yerleri not almıştır. Orta Çağ'da eğitim bir ihtiyaç değil lüks bir tercihti. Çünkü yalnızca kilise okullarına, üniversitelere ve mesleki okullara gidebilenlerin ayrıcalığı olmuştu. Bu problem, devlet eğitiminin eksikliğiyle Protestan Reform ortaya çıkmıştı. Reformcuların çıkış noktası Martin Luther olmuştur. Luther, eğitim sisteminde yeni bir düzenin zeminini oluşturarak, temel okul eğitiminden yalnızca ayrıcalıklı seçkinler için değil herkesin yararlanmasını sağladı.
Protestan Reformunun doğuşu
16. yüzyıl Avrupa tarihindeki Protestan Reformu, papalık hükümlerine ve Katolik Kilisesi'ne yönelik siyasi ve dini alandaki en büyük meydan okumadır. Roma Katolikliği o yıllarda Avrupa'nın genelinde kabul gören dindi. Fakat Roma Kilisesi Orta Çağ'ın genelinde sayısız eleştiri almaktaydı. Protestan hareketi büyük hızla daha fazla kişiyi içine alarak, kilisedeki yozlaşmayı gün yüzüne çıkarıyordu.
Reformcular aslında dini pedagog olma idealiyle hareket ediyordu. Bu nedenle insanlara Kutsal Kitap (Sola Scriptura), Sadece İsa (Solus Christus), Tanrı'nın Yüceliği (Soli Deo Gloria), İnanç (Sola Fide) ve Lütuf (Sola Gratia) başlıklarında bir Hristiyan eğitimi vereceklerdi. Sadece bu temel ilkeler, iyi davranışlara gerek duymadan adaleti, özgürlüğü, mutluluğu, ahlaki ve manevi eğitimi getirebilirdi. Dahası, Protestanlar Katolik Kilisesi'nde tacizler ve birçok çağ dışı aykırılık görüyorlardı. Dolayısıyla çok devrimsel bir damarı tespit etmişlerdi: Her Hristiyan okur-yazar olmalı ve İncil'i okuyup anlamaları sağlanmalıdır. Şüphesiz, Protestan reformu eğitim reformuyla kökten ilişkiliydi.
Martin Luther'in eğitimin yayılmasındaki kilit rolü
Martin Luther Alman bir keşiş, rahip, profesör, ilahiyatçı ve Alman topraklarındaki Protestan Reformu'nun yöneticisiydi. Ruhu ve fikirleri zamanın çok ötesindeydi fakat Orta Çağ'da hapsedilmiş durumdaydı. Mesih İsa'nın Tanrı'nın yeryüzündeki temsilcisi olduğunu iddia ederken, Papa'nın bir ilah tarafından atanan birisini olduğunu da kesin olarak reddediyordu. Bu fikirlerinden geri adım atmadı ve Katoliklerle karşı karşıya geldi. Luther kiliseyi yeni baştan dizayn etmeyi değil, işlevini düzenlemek istemişti. Buna yönelik olarak Ekim 1517'de Doksan Beş Tez'ini Wittenberg'in girişine çiviledi.
Revizyonist düşünceleri arasında, cinsiyet, yaş veya sosyal statünün önemli olmaksızın, herkesin yararlanabileceği planlanmış bir eğitim sistemi vardı. Ayrıca yeni okulların inşa edilmesi ve mevcut okullardaki derslerin değiştirilmesi için teolojik ve sosyo-politik gerekçeler sunmuştur. Martin Luther'in sahip olduğu öğreti, toplumlara bütün otoriter sistemleri sorgulamaları, İncil'in onlar için de erişilebilir ve dolayısıyla özgürleştirici olduğunu fark etmeleri için zihinlerin aydınlanmasına neden oldu. İlk olarak İncil'i basitleştirilmiş bir Alman lehçesinde yazıp dağıtmaya karar verdi. O dönemde Alman nüfusunun çok büyük bölümü okuma yazma bilmiyordu. Dolayısıyla İncil'e yalnızca soylular ve rahiplerin ulaşması mümkün kılındı. Aslında İncil ilk kez Almancaya çevrilmiyor, hatta Almanca İncil de ilk kez basılı olarak ortaya çıkmıyordu.
Her Hristiyan İncil'i dilediği gibi ve bireysel olarak süzgecinden geçirebilir, böylece hem kurtuluşu hem de Kutsal Yazıları yorumlaması açısından kendi kendisinin rahibi rolünü üstlenmesi mümkündür.
Luther'in İncil çevirisinin ruhani yönü vardı. Kendinden önce kutsal metinler Almanca olarak yayınlanmış olsa da, Luther'in çevirisi başka bir gözle incelendi. İncil'in halkın her kademesine ulaşması hedefiyle, çeviriyi günlük konuşma yöntemiyle yaptı. Bu sayede Eski ve Yeni Ahit bir andan büyük kitlelere ulaşmaya başladı. Çünkü orjinalinden ya da Latince olarak okuyamayan yüzbinlerce insan vardı. Luther'in İncil'i Eylül 1522'de ortaya çıktığında, başlattığı devrim, sahip olduğu dini yönünün yanına siyasi bir kimlik kazanmıştı. Artık bu olay bir bağımsızlık ve halkların kimliklerini yeniden hatırlamasıyla ilgiliydi. Protestanlar Eski ve Yeni Ahit'e yönelik çalışmalara değer veriyorlardı. Çünkü teolojik anlamları açıklarken daima bu kitaplardan yararlandılar.
İncil'in önemi
Martin Luther'in orijinal Yunanca ve İbranice içeriklerden Almancaya çeviriyi bitirmesi için 11 haftaya ihtiyacı oldu. Bu olağanüstü çalışmayı eski Doğu Almanya'nın Eisenach kentindeki Wartburg Kalesi'nde yaptı. Gelinen nokta onu haklı çıkardı. Protestan doktrinlerini şüphesiz benimseyen bu ülkeler, nihayet eğitim sistemlerini değiştirmeyi düşündüler. Luther bir yandan modern Almancanın temelini atarak, edebiyata ve sahne sanatlarına yeni bir heyecan getirmiştir.
Aşağıdaki alıntıda Luther, Hristiyanlar için İncil'i incelemenin ne kadar önemli olduğundan bahsediyor.
"Eğer hükümdar […] size kitaplarınızı [tercüme edilmiş İncil'i] ayırmanızı emretseydi, şöyle cevap verirdiniz: '[…] Efendim, size borçluyum
Martin Luther, 1523 yılı, York University
bedenime ve mallarıma itaat edeceğim. [Ama bana şuna ya da buna inanmamı ve kitapları [tercüme edilmiş İncil'i] inkâr etmemi emrederseniz, itaat etmem […]. Bundan sonra, malınıza el koyar ve itaatsizliğinizi cezalandırırsa, o zaman mutlusunuz […]. İtiraz etmez ve inancınızı ya da kitaplarınızı [tercüme edilmiş İncil] almasına izin verirseniz, o zaman Tanrı'dan gerçekten vazgeçmiş olursunuz."
Bilimsel Latince yerine halk için yerel dili kullanmıştır. Çalışmalarında şu konulara değindiğini anlatıyor:
Evdeki anneye, sokaktaki çocuğa, pazar yerindeki sıradan insana.
Luther's Works, cilt 35, 189
Philip Melanchthon'un katkısı
İlk modern devlet okulları 1524 yılında Alman Gotha eyaleti sayesinde kuruldu. Çok zaman geçmeden bunu 1527 yılında Thüringen eyaleti takip etti. Daha sonra Luther, Almanya'nın Protestan eyaletlerinin geneline yönelik, daha sonra temel devlet eğitim sistemi haline gelecek olan Saksonya Eğitim Planı'nı tasarladı. Luther'in dışında, önde gelen takipçisi ve öğrencilerinden olan Philipp Melanchthon da Protestan Reformu'nun ilerlemesinde kritik bir role sahipti. Melanchthon, 19. yüzyıl boyunca çoğu Alman eyaletinde çok sayıda Lutherci ve Reformcu kiliseyi yeniden düzenledi. Özellikle Aristoteles ve Lutherci otoritelerden zemin bulan reformcu bir felsefi sistem tasarladı. Melanchthon'un yöntemi şöyle tanımlanabilir: Aristoteles'ten iyi olanı alıp, bunu edebiyat ve gerçek eleştirinin desteğiyle örneklendirdiği ve gerçek dinin ilkelerine uyarladığı bir plan.
Sonuç olarak bu kişi, son derece eğitimli bir adam, kaliteli bir hümanist ve Wittenberg Üniversitesi'nde kırk iki yıl boyunca profesörlük görevini yürütmüştü.
Matbaanın eğitime etkisi
Johannes Gutenberg tarafından 15. yüzyılın ortalarında matbaanın bulunmasından önce, İncil yoğun olarak din adamlarının konuştuğu Latince olarak mevcuttu. Fakat kitapların hepsi el yapımı ve dolayısıyla pahalıydı. Eğer tipografi keşfedilmemiş olsaydı, Protestan Reformu'nun bir geleceği olamazdı. Matbaa sayesinde Luther'in fikirleri dünya genelinde daha kolay yayıldı. Almanca İncil'in yayınlanması Alman uluslarını derinden etkiledi. Başka bir ifadeyle, Luther'in İncil'i Alman halkının dil kullanım alışkanlığını etkiledi. Tipografinin keşfi ve kitapların çoğaltılması reform hareketine çok büyük yarar sağlamış, neredeyse hareketle özdeşleşmişti. Çünkü Protestanların ilkelerinden biri Müjde (İncil)'yi daha geniş kitlelere yaymaktı.
Tipografi sanatı bilgiyi o kadar hızlı yayacaktır ki, sıradan insanlar haklarını ve ayrıcalıklarını bilecekleri için baskıcı bir şekilde yönetilmeyi kabul etmeyeceklerdir.
Samuel Hartlieb, Ünlü Macaria Krallığı'nın açıklaması, 1641 yılı
Protestanlar, henüz yeni olan ve geniş kitlelerce kullanmadıkları bir aracı hızla benimsediler; yani tipografi. Hem Protestan Reformu hem de matbaa, İncil'i ve kitapları kolayca okunabilir ve dünyanın dört bir yanındaki farklı toplumlar için elde edilebilir hale getirerek Batı toplumunu ışık hızında modernleştirmiştir. Bu uygulamalar, İncil'i okuyan ve en önemlisi yorumlayabilen, daha okuryazar ve aydın bir nüfusa neden oldu. Bu sayede insanlar İncil doktrinlerini ve gerçeklerini kendi düşüncelerini kullanarak ayırt edebildiler. Tipografi, günümüzde internetin yaptığı gibi, düşünce ve fikirleri aktarmanın bir yolu olduğunu kanıtlamıştı.
Protestan Reformu'nun günümüzdeki etkisi
Sonlandırırken, Martin Luther ve diğer Protestanlar düşünceleri birçok yönüyle eksiklik içeriyordu. Bununla beraber kesinlikle önemli ve etkili olduğu görüldü. Luther ilk olarak rahipler ve inançlı insanlar arasındaki ilişkiye yeni bir aşama getirerek değiştirdi. İncil'i halk diline çevirmesiyle de Tanrı'ya herkesten yakın olmak istediği de açıkça görülüyordu. Protestan Reformu, Almanya'da sayısız okulun açılmasını sağladı.