Bir samuray hakkındaki ilk düşünceniz nedir? Eşsiz yeteneklere sahip bir kılıç ustası mı? Örneğin seppuku ( intihar ritüeli) yapan gözden düşmüş bir savaşçının ürkütücü görüntüsü. Ya da belki de feodal lorduna sarsılmaz, hatta suç teşkil eden bir bağlılık duygusu?
"Savaşçının yolu" anlamına gelen Buşido (Bushido), bu kurallar dizisini tanımlar. Buşido'nun temel ilkelerini kavramak için biraz geçmişe vakıf olmak yeterli olacaktır.
Devam etmeden önce bir yanılgıyı ortadan kaldıralım. "Samuray" ismi "savaşçı" kelimesinin tercümesi değildir, daha ziyade "hizmet eden" anlamına gelen "saburau" kelimesinden gelmektedir. Bushi ise "savaşçı" anlamına gelen bir terimdir. Edo Dönemini irdelerken bu fark faydalı olacaktır.
Bu makalenin amacı samuray kastının öyküsünü anlatmak olmadığı için daha çok temel konulara temas edeceğiz. Kuzeyli Emishi klanı, Heian döneminin başlarında (MS 794-1185) dönemin İmparatoru Kanmu'yu devirmeye çalışmıştır. İmparator, ayaklanmaya son vermek için diğer klanlardan savaşçıların yardımını aldı. Hala kutsal bir lider olarak kabul edilen İmparator, tüm Honshu'yu fethettikten sonra otoritesini ve saygısını hızla kaybetmeye başlamıştır.
Buşido kavramına genel bakış
Samurayların tarihi
Siyasi olarak birbirleriyle ittifak kuran soylular, nihayetinde İmparatorluk yönetimini bakufu yani askeri hükümet ile ikame ettiler. İmparator hala seremonik ve ruhani otoriteye sahipti ama nihai güç bakufuya aitti. Sonraki iki yüz yıl boyunca, her iki Moğol istilası girişimine de direnmeyi başardıktan sonra durum oldukça iyi görünüyordu.
Daimyo ya da feodal beyler 1467'den 1603'e kadar ülkenin kontrolü için birbirleriyle mücadele etmiş, Portekiz ve Hollandalılardan da muhtelif ölçülerde mali kaynak sağlamışlardır. Tokugawa Ieyasu 1600 yılında Sekigahara Muharebesi'nde Ishida Mitsunari'yi bozguna uğrattığında, esas itibariyle bu savaş dönemine son vermiş, Tokugawa'nın iktidarını pekiştirmiş ve devamındaki 250 yıl kalıcı bir barış getirmiştir. Tokugawa dönemi, Japonya'yı Nagasaki'deki münferit bir limanın dışında bütünüyle dış dünyadan tecrit etmişti.
Komodor Matthew Perry'nin 1854 yılında Tokyo Limanı'nda gerçekleştirdiği donanma gösterisi, Japonya'nın modernleşme sürecinin başlangıcını teşkil etmiş ve nihayetinde samuray kastının ve bütünüyle feodal yapının sona ereceğine işaret etmiştir.
Japonya – ABD ilişkilerine yönelik yazılar:
Buşido (Bushido) nedir?
Buşido'nun en genel yorumlarından biri, şövalyelik kurallarının Japonca karşılığı olduğudur. "At sahibi" anlamına gelen Fransızca "chevalier" terimi, "şövalyelik" kelimesinin kökenini oluşturur.
Samuray dönemi boyunca buşido, tek bir kanunlar kümesi üzerinden düzenlenmemiştir. Gerçekte, Edo dönemine kadar ne yapılandırılmış bir tüzük sistemi ne de terimin kendisi kayıtlara geçmiştir.
Samuraylar aslen askeri bir kasttı. Dolayısıyla öncelikli davranış biçimi yalnızca savaş alanındaki fiziksel hüner ve cesaretle ilintiliydi. Samuraylar için davranış kuralı, atlı okçuluğa verdikleri özel önem nedeniyle Kyuba-no-Michi olarak bilinirdi. Kahramanlığa ve korkusuzluğa odaklanılırdı.
Samuraylar nasıl evrimleşti?
Bağımsız savaşçılar arasındaki düellolar Heian ve Kamakura dönemleri boyunca başlıca savaş biçimiydi. Kimliklerini ve başarılarını ilan eder ve hak eden herhangi bir düşmanına kafa tutarlardı. Savaştan galip ayrılan, rakibinin kesik başını generale götürürdü. Tang Çin kültüründen miras kalan Konfüçyüsçü erdemlerin etkisiyle, atalara tapınma da varlığını sürdürüyordu ancak samuray döneminde daha az yaygındı.
Buşido kuralları, kastın şöhreti ve kudreti artış gösterdikçe zaman içinde dönüşmüştür. Odak noktası kişisel cesaretten daimyoya ahde vefaya dönmüştür. Savaşçıların feodal lordlarının taleplerini diğer tüm hususların, özellikle de kendi hayatlarının önüne koymaları gerekiyordu. Bireysel müsabakalar daha az görülmeye başlandı. Moğol istilası girişimlerinin başarısız olmasının bu dönüşüme kısmen etkisi oldu.
Her ne kadar savaşçılık hala çok önemli olsa da, özellikle barışın yaygın olduğu ve asker olmaktan çok idareci olan samurayların çoğunlukta olduğu Edo Dönemi'nde, giderek daha kapsayıcı ahlaki ilkeler yerini almaya başlamıştır. Bu kuralların Edo Dönemi versiyonunun manevi değerlere, nefsi terbiyeye ve bilgiye odaklanması onu geçmişteki kopyalarından farklı kılmıştır. Miyamoto Musashi ünlü eseri Go Rin No Sho'da (Beş Çember Kitabı) "tüm mesleklerin yöntemlerini bilmeyi" tavsiye eder.
Meiji reformları, barış içinde 250 yıl süren samuray çağına nokta koydu. Çoğu eski samuray odağını başka işlere kaydırdı. Bir bölümü ise Satsuma Ayaklanması'na katıldı. Edo dönemi kanunlarıyla kıyaslanabilirdi; samurayların sloganlarından biri aşağı yukarı "kalem ve kılıç, bir arada" anlamına gelen bunbu ichi idi. Bu da samurayların sanatla da en az savaşçılar kadar ilgilenen akademisyenler olması gerektiği anlamına geliyordu.
Buşido erdemleri
Bunlar çoğu buşido anlayışının koruduğu temel prensiplerdir. Edo Dönemi'ne odaklanmamızın başlıca nedeni, Buşido'nun bir ahlak felsefesi olarak ortaya çıktığı dönem olmasıdır.
Buşido Erdemleri
- Merhamet (Jin): Samuraylar savaşçı olarak hem yaşam hem de ölüme hükmedebilirlerdi. Otoritelerini ihtiyatlı bir şekilde kullanmaları gerekiyordu. Yani sadece gerektiğinde birini öldürmelerine izin verilirdi. Kuşkusuz burada kastedilenin ne olduğuna dair herkesin yorumu farklıydı.
- Dürüstlük (Makoto): Buşido kurallarına göre samuraylardan her zaman dürüst davranmaları ve konuşmaları beklenirdi. Bir taahhütte bulunulduğunda, bunu her zaman zamanında ve tam olarak belirtildiği şekilde yerine getirmeleri beklenirdi.
- Sadakat (Chuugi): Yukarıda da ifade edildiği gibi, bu davranış kuralı daimyo'nun ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarından üstün tutmakla karakterize edilirdi. Hizmet etmeye yemin ettikleri daimyo vefat ettiğinde, kimi samurayların ronine dönüşmektense seppuku eylemine giriştikleri görülmekteydi.
- İtibar (Meiyo): Samurayların itibarı ve onun uzantısı olarak daimyolarının itibarı söylediği, yaptığı ya da yaptığı varsayılan şeylerin etkisi altındaydı. Esas olan saygın ve muteber bir hizmetkâr olmaktı, ancak saygın olmak için tanınmak ve kabul edilmek gerekirdi. Bunun bir yönü de titizlikle yapılan bakımdı; bu bakım, asla çekilmeyecek olsa bile kişinin kılıcının temiz tutulmasını da kapsıyordu.
- Cesaret (Yu): Savaşçının Yolu, sadece savaş meydanında bir düşmanla yüzleşirken değil, aynı zamanda günlük karşılaşmalarda ve zorlu seçimlerle yüzleşirken kararlılıkla hareket ederken de sarsılmaz bir cesaret gerektiriyordu.
- Saygı (Rei): Savaşçı Kuralları'nın en kapsamlı ilkelerinden biri, sosyal konumları ne olursa olsun herkese saygılı davranmaktı. Nazik ilişkilere odaklanma, çağdaş Japon kültürünün ayırt edici özelliklerinden biridir.
Samuray mitleri
- Mit: Samuraylar kılıçlarını savaşta inançları doğrultusunda kullandıkları tek silah olarak görürlerdi.
- Gerçek: Samuraylar, hiç değilse Sengoku dönemi ve öncesinde, tüfek de dahil olmak üzere çeşitli silahlar kullanmak konusunda tereddüt etmemişlerdir. Musashi'ye göre, surların içinden, mevziler çarpışana kadar silah benzersizdir, kılıçlar çekildikten sonra ise silah değersizdir. Silahlar yokken de kılıç hiçbir zaman ana silah görevi görmemiştir. Bu yaklaşım, samurayların katanayı bir silahtan çok bir onur göstergesi olarak kullandığı Edo Dönemi tasvirlerinden gelmektedir.
- Mit: Buşido, samurayları ihtimaller aleyhlerine olsa bile mücadeleden vazgeçmemeye çağırırdı.
- Gerçek: Sun Tzu'nun Savaş Sanatı, samurayların okuduğu, üzerinde çalıştığı ve imrendiği kitaplardan biriydi. Eski Çinli komutanın bu kitapta önerdiği taktiklerden biri de kazanılamayan bir savaşta kaçmaktı.
- Mit: Samurayların en büyük önceliği onurlu bir ölümdür.
- Gerçek: Akli dengesi yerinde olan hiçbir insan bilinçli olarak kendi ölümünü amaçlamaz. Ancak daha ziyade " ölüme sebep bulmak" ya da shinu kikai o motomo olarak bilinen bir yaklaşım söz konusudur. Burada söz konusu olan daha ziyade hangi uğurda hayatını riske atmaya değer olduğuna karar vermekti.
Asli gaye kişinin efendisine hizmet etmesiydi. Söz konusu görevi yerine getirirken can vermek asil bir eylem olarak nitelendirilirdi. Elbette bunu yapmak daimyo'nun amaçlarına yardımcı oluyorsa… Hagakure veya "Saklı Yapraklar" yanlış anlaşılmış ve bu da ölümü arama düşüncesine zemin hazırlamıştır. On sekizinci yüzyılda yaşamış bir samuray olan Yamamoto Tsunetomo, okurlarına her gün düşünmelerini ve ölmeleri için olası tüm olasılıkları göz önünde bulundurmalarını tavsiye etmiştir.
Buşido erdemlerinin unutulması
Buşido'nun iyi ilkelerine rağmen kötü bir tarafı vardır. Ölüm onun tüm yönlerine nüfuz ederek ahlaki açıdan mide bulandırıcı geleneklere öncülük eder.
Seppuku birçok Samuray resminde, karnı deşilerek ve baş kesilerek yapılan seremonik intiharlar görülür. Bu ölmenin korkunç bir yoluydu. Samurayın ölüm boyunca sakin kalması gerekiyordu. Acısı çok şiddetlendiğinde, kayşakunin onu öldürürdü.
Daha karanlık uygulamalar arasında "öldürme ve özür dileme" (kirisute/kiritsuke gomen) de vardı. Bir samuray kendisine saygısızlık yapıldığını hissederse düşük rütbeli birini öldürebilirdi. Eylemlerini haklı göstermek ya da görgü tanığı sağlamak zorundaydı (o zaman için). Aksi takdirde seppuku emri verilebilir. Ayrım gözetmeksizin öldürmek çağdaş görüşlere göre etik açıdan iğrençtir ve Jin'in ahlak anlayışına aykırıdır. Özellikle toprakta çalışan işçileri öldürmek pek mantıklı olmayacaktır.
Tsujigiri (belki de), kılıçlarını gece vakti tanımadıkları bir yabancı üzerinde kullanmayı içeriyordu. Pek çok samuray bu pek de onaylanmayan davranışı gerçekleştirmiştir. Samuraylar kılıç becerilerini göstermek için düello yaparlardı, bu nedenle tsujigiri adı verilmiştir.
Buşido'nun ahlaki duruşu II. Dünya Savaşı sırasında dibe vurdu. Artık Japon üstünlüğüne, İmparator'un isteklerine tam itaate, savaş alanında geri çekilmeme kavramına ve teslim olup esir düşenlere karşı tam bir küçümseme inancına dönüşmüştü.
Günümüz Japon siyasetçileri ve akademisyenleri, Nanjing Katliamı sırasında olduğu gibi Çin vatandaşlarına karşı işlenen zulümleri kapsamlı bir şekilde ele almamıştır.
Gördüğümüz gibi, Buşido'nun ahlaki bir kod olarak kökenleri bulanıktır ve bazen yanlış yorumlanmaktadır. Edo dönemi ve sonrasındaki yazılar Buşido'yu evrensel olarak takip edilen bir şey olarak sunmaktadır, ancak gerçekte her bireyin kendi yorumu ve sadakat seviyesi vardı.
Kaynaklar:
- Wilson, William Scott. Ideals of the Samurai: Writings of Japanese Warriors. Kodansha, 1982. ISBN 0897500814
- Yamamoto, Tsunetomo. Hagakure: The Book of the Samurai. Translated by William Scott Wilson. Kodansha International, 2002. ISBN 4770029160
- Yuzan, Daidoji. The Code of The Warrior. Translated by D. E. Tarver. Writers Club Press, 2003. ISBN 0595269176
- Freeman-Mitford, Algernon Bertram. The Tale of Forty Seven Ronins. Jiujiya, 1892.
- Review of Chivalry in Medieval England, by Nigel Saul (Harvard University Press, 416 pp, 2011, ISBN 978-0-674-06368-6)