Britanya'nın tarihi bin yıldan uzun bir zaman önce Wessex Kralı Büyük Alfred adındaki bir bölge lideriyle başlar. Dolayısıyla Alfred İngilizlerin tarihindeki en popüler isimler arasındadır. Roma Britanya'yı ele geçirdikten –Romalılar Britannia ismini vermişti– sonra 5. yüzyıl başlarına kadar adada kalmış, daha sonra arkalarında dağınık bir yapı bırakarak ayrılmışlardır. Günümüzde İngiltere olarak bilinen topraklar, daha sonraki 500 yıl boyunca sürekli bir savaş döngüsünün içinde kalan bölgesel krallıklardan oluşuyordu. Savaşların nedeni elbette her bir bölge liderinin birbirine üstünlük sağlama çabasından kaynaklıydı. Ayrıca: Birleşik Krallık, Britanya ve İngiltere arasındaki fark nedir?
Fakat en başta Kıta Avrupası'ndan olmak üzere kuzey bölgelerinden gelen göçlerle adanın demografik yapısı hızla değişmişti. Bu değişim kültürü de etkiledi. Alfred 848'de doğduğunda adanın büyük bölümü Anglosakson halklardan oluşuyordu.
Britanya tarihinin Anglosakson kökleri
21 yaşındaki Alfred güneybatı İngiltere'nin büyük bölümünü içeren bölge krallığı Wessex'in hükümdarlığına gelerek Winchester kentini başkent olarak belirledi. Derhal krallığı yeniden organize etmeye ve o döneme kadar kuzey bölgesinin değerli alanlarını ele geçirmiş olan Vikinglerle büyük bir savaş hazırlığına başladı. Başarılı stratejiler ve yeniden organize olan ordu sayesinde Vikingleri bir süre uzak tutabilmişti.
Öncelikle kendi krallığının topraklarını korudu. Ardından Anglosakson krallıklarıyla çarpışarak bu bölgelerin başına geçti. 889 yılında öldüğünde artık adanın büyük kısmı ona aitti. Alfred ilk "Anglosakson Kral" olarak tarihteki yerini almıştır ve İngiliz ulusunun şüphesiz kurucusudur. Lakabındaki Büyük kısmı da buradan gelmektedir.
İngiltere tarihi başlıyor
Alfred'in torunu Æthelstan (Adalstein) 927 yılında egemenliği altında olan farklı yönetimleri tek bir İngiltere Krallığı olarak bir araya getirdi. Bu krallık Britanya'da genişlemesini sürdürecek ve önümüzdeki 600 yıl boyunca kesintisiz bir yönetim sergileyecekti. Æthelstan'dan sonra çok büyük isimler tahta oturmuştur. Bunlar arasında I. William (Fatih William), I. Richard (Aslan Yürekli Richard) ve VIII. Henry gibi isimler vardır.
İngiltere bölgesi 11. yüzyılın ortalarında, uğruna savaşmaya değer bir ganimete dönüşmüştü. Çünkü Britanya topraklarına yeterince yayılmış ve güçlü bir sistem yaratmış bir ulustu. İngiltere tahtının peşinde Kuzey Fransa'da ve doğuda ise Danimarka'da başka devletler vardı. 1066 yılında Normandiya Dükü William, oldukça şüpheli bir hak iddiasında bulunarak İngiltere'nin işgalini emretti. Hastings Muharebesi'ni kazanarak Kral tacını ele geçirdi. William ve kendinden sonra gelenler İngiltere Krallığı sistemini yeniden planlamış ve adadaki son Vikingleri kovmuştu. Artık Britanya topraklarında şüphesiz bir İngiliz egemenliği kurulmuştu.
İskoçya'ya küçük bir yolculuk
Romalılar İngiltere'yi işgal etmiş fakat İskoçya üzerinden böyle bir hamle düşünmemişti. İmparator Hadrian Duvarı'nı Kaledonya bölgesine bir engel olarak yaptırdı. Bu duvar, Kuzey Britanya'nın İngiltere tarihinden farklı bir tarihe sahip olmasına neden olacaktı. Gerçekten de yüzyıllarca bu böyleydi. Zaman içinde İngiltere ve İskoçya birçok defa savaşmış, sınırlarını sürekli değişime uğramıştı. Bu savaşlar elbette kültür transferlerine neden oluyordu. Her şeye rağmen, İskoçya'nın tarihi, İngiltere'nin tarihinden tamamen ayrı bir yörüngede oluşmuştur.
1284 Galler Tüzüğü: İngiltere Kralı ve Galler Prensi
13. yüzyılın başlarında I. Edward'ın Galler'i fethetmeye başlamasıyla, İngiltere ve Britanya'nın siyasi tarihinde kritik bir değişim yaşandı. İngiltere gibi Galler toprakları da kendi içindeki savaşlarla adım adım birleşmişti. Buradaki topraklar çok zengindi ve ticaret yolları nedeniyle ekonomik fırsatlar sunuyordu. Dolayısıyla ekonomisini geliştirmek isteyen İngiliz Kralı için doğrudan bir hedefti.
Birkaç Galli prensin kahramanca direnişleri olsa da 1284 Galler Tüzüğü (Rhuddlan Tüzüğü) ile Galler'in bağımsızlığı sonlanmış oldu. Galler Prensi unvanı kaldırılarak, onursal olarak sadece İngiliz tahtının mirasçılarına verilmeye başlandı. Galler 1997 yılında gerçekleşen belli bir orandaki yetki devrine kadar İngiltere'nin başkentinden yönetilmeye devam etti.
Orta Çağ'dan Erken Modern döneme
Galler'in topraklara katılmasından, I. Elizabeth'in ölümüne kadar, İngiliz devleti siyasi yönden belli bir düzen içinde ilerlemesini sürdürdü. Elbette bu cümle iç savaşlar yaşamadığı anlamına gelmiyor. Hanedanlar arasındaki güç savaşı bazı isimlerin tahttan indirilmesine neden olurken, aynı yüzyıl içinde ayaklanmaları da tetiklenmişti. Fakat bu iç savaşlar sadece tacın kimin giyeceğiyle ilgili oluyordu. Yani İngiltere'nin istikbaline yönelik bir tehdit olmadılar.
I. Elizabeth 17. yüzyılın ilk zamanlarında herkesin bildiği gibi evlenmeyeceğini ilan etti. Dolayısıyla tahtın varisi (resmi olarak tanınmamış olsa da) uzak kuzeni İskoçyalı VI. James oldu. Bakire Kraliçe'nin hükümdarlığının puslu yıllarında, verasetin sorunsuzca aktarılması için saraydaki adamları gizli düzenlemeler yapıyordu. I. Elizabeth 1603'te öldüğünde, Büyük Alfred'in ardından adadaki en büyük siyasi değişiklik yaşanmıştı. VI. James hem İskoçya hem de İngiltere'nin kralı olmuştu. Ada tarihinde ilk defa tek bir hükümdar Britanya'yı yönetmeye başlamıştı. Dolayısıyla coğrafi olarak olmasa da tarihsel olarak İngiltere sonlanmış, Britanya tarihine geçiş yapılmıştı.
Elbette Taçların Birleşmesi (Union of the Crowns), Britanya'nın birleşmesi demek değildi fakat ortada Britanya tarihinin gerçek bir başlangıcı olan bir siyasi değişim vardı. Her iki ülke kendi meclisini, mahkemesini, ordusunu ve en önemlisi hukuksal düzenini sürdürdü. Var olan durumların sürdürülmesi yüzyıl daha devam etti. Bu "Birlik", tamamen birleşmenin yaşanacağı yüzyıl sonrasına bir işaretti.
Britanya'nın 1600'lü yılları Avrupa tarihini de derinden etkilemiştir. Bu dönemler yalnızca devrimlerden ibarettir. 1642 İngiliz İç Savaşı daha önce akıllardan geçmeyecek değişiklikleri tetikledi. Parlamento Kral'a karşı savaşmış ve onu yenmişti. Daha sonra idam edildi.
İdam edilen I. Charles yerine İngiltere ve genel anlamda Britanya için bir ilk olan Oliver Cromwell geldi. Bu kişi geldiğinde beraberinde cumhuriyet sistemini de getirecekti. Cromwell despot yöntemlerle bütün adaları "İngiltere, İskoçya ve İrlanda Milletler Topluluğu" adıyla birleştirdi. Bu hamleleri tüm ülkelerin "fiili" askeri devlet başkanı (diktatör) anlamına gelen "Lord Protector" unvanıyla yapmıştır.
İrlanda'ya küçük bir yolculuk
İrlanda'nın hikayesi kesinlikle ayrı bir yazı konusudur. Fakat İrlanda'nın son bin yıldaki yaşadıkları, Britanya'nın ve genel anlamda İngiliz tarihinin kaderiyle büyük ölçüde ilişkili olmuştur. Kısaca özetlemeye çalışırsak, Britanya Adaları, İrlanda ve Britanya'nın ana adalarının dışında Mann ve Jersey gibi diğer birçok küçük adadan oluşmaktadır. Orta Çağ döneminde İngiliz Kralları İrlanda'nın yönetimini ele geçirmiş ve orada feodal derebeyler olarak zaten var olan aile ve prensliklere hükmetmiştir. İngiltere tarihinin en ünlü hükümdarlarından biri olan VIII. Henry, 1542 yılında İrlanda'nın ilk kralı oldu. İrlanda kendi Parlamentosunu korumaya devam etti etti ve 1800 yılına kadar İngiliz hükümdarı tarafından Şahsi birlik (Personal union) altında yönetildi.
Büyük Britanya'nın kuruluşu
Oliver Cromwell'in ölümünün ardından İngiliz monarşisi yeniden getirildi ve Britanya Adaları, sözde kişisel bir birlik içinde üç ayrı krallık haline geri getirildi. Fakat Oliver Cromwell'in yönetimi altında uygulanan entegrasyon hiçbir zaman gerçekten geri alınamadı. Tarihin her döneminde olduğu gibi, güç bir defa tek bir yerde toplandığında, nadiren geri bırakılır. Bu durumda artık Britanya Adaları'na başkent Londra hükmedecekti.
Restorasyon sürecinde bugünkü anayasal monarşi kavramının ilk adımları atıldı. Parlamento artık yöneten değil sadece hüküm süren kral ile egemen hale getirildi. Fakat bu reform, adada tek bir devlet başkanına bağlı, kağıt üstünde bağımsız iki yasama organının olduğu günden güne karmaşıklaşan bir durum yarattı. İngiliz ve İskoç parlamentoları resmi birlik görüşmelerini 1600'lü yılların sonunda yapmaya başladı. 1707'de Birlik Yasaları imzalandı ve Britanya "Büyük Britanya" ismiyle tek bir krallık haline geldi.
Bu anlaşma gerçekten de İngiliz halkının tarihinin en kritik virajıydı. Britanya'nın tamamen ilk defa bir ulus olarak bir araya getirilmişti. Bu birlik, günümüzdeki Union Jack'in (Birleşik Krallık Bayrağı) zeminini oluşturacak olan iki bayrağın resmi olarak bir araya getirilmesi dahil her şey demekti. Yeni bir kimlikle yeni bir simge ortaya çıkmıştı: Britannia. Sonraki yüzyıl boyunca Krallık servet ve güç yönünden büyük bir gelişim gösterecek ve Britanya'nın denizlere hükmedeceği İmparatorluğun ortaya çıkışı görülecekti.
Britanya'nın son noktası: Günümüz Birleşik Krallığı
İngiliz ve İrlanda Parlamentoları birleşmek için 1800 yılında oy kullandı. 1 Ocak 1801'de yeni Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı ortaya çıkacaktı. Tüm Britanya Adaları için tek bir parlamento oluştu. Sonraki 120 yıl boyunca Cork, Inverness ve Kent gibi uzak bölgeler artık Londra'daki yasama organlarının elindeydi.
Her şeye rağmen yeni kurulan Birleşik Krallık en başından bu yana tartışma konusu olmuştu. Büyük oranda Katolik olan İrlanda halkı kendini İngiliz olarak benimsememiş ve hiçbir zamanda benimsemeyecekti. Onlar için Londra daima yabancı bir başkent oldu. Sanayi Devrimi'nin sağladığı zenginlik İrlanda Denizi'nin daha ötesine ilerlemedi. İrlandalıların büyük bölümü kendini Britanya'nın diğer sömürgeleri gibi görüyordu. Tarihte "İrlanda Sorunu" olarak bilinen bu ayrışma, sonraki yüzyıl boyunca hiçbir İngiliz siyasetçinin peşini bırakmamıştı. Bu sorunlar daha sonra sırasıyla, özerkliğe, 20. yüzyılın ortalarında İrlanda'nın tam bağımsızlığına ve daha sonra İrlanda Cumhuriyeti'nin kurulmasına neden olacaktı.
Şu an ülkenin resmi ismi Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı'dır. İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'nın parlamentoları ve kraliçeleri aynıdır. Fakat aynı zamanda kendilerine ait yasama organları vardır. Günümüzdeki Birleşik Krallık birçok açıdan, her bir hükümetin kendi ülkelerinde farklı kontrollere sahip olduğu yarı-federal bir yapıdır.