Roma kuvvetleri MÖ 53 yılında Carrhae Muharebesi'nde ağır bir yenilgiye uğradı. Ardından çok sayıda çatışma yaşandı, ancak Roma baş düşmanı Part İmparatorluğu'nu nihai olarak yenmeyi başaramadı. Part İmparatorluğu en güçlü olduğu dönemde Fırat'tan Himalayalar'a kadar uzanan geniş bir alanı kapsıyordu. İpek Yolu hakimiyetinden elde edilen zenginlik, Partların hoşgörülü yöneticilerine Ahameniş İmparatorluğu'nun ihtişamını yeniden tesis etme ve kendi kozmopolit politikalarını model alma imkanı verdi.
Buna ek olarak, zenginliklerini yüzlerce yıl boyunca yenilmez olan üstün bir askeri gücü korumak için kullandılar. Daha sonra, beklenmedik bir şekilde, Roma ordularının fethetmekte çok zorlandığı bu güçlü ve müreffeh krallık unutulup gitti. Ezeli düşmanı Roma tarafından değil, ülkesine çok daha yakın bir düşman tarafından, Sasani Pers İmparatorluğu'nun yükselen gücü tarafından yok edildi.
Partların Yükselişi
Büyük İskender öldükten sonra, diadochi olarak bilinen en yakın arkadaşları ve generalleri onun muazzam imparatorluğunu paylaştılar. Bir dizi zaferin ardından MÖ 312'de Seleukos hanedanlığını kuran Seleukos I. Nikator, eski Pers hinterlandını da içeren merkezi bölgenin kontrolünü ele geçirdi.
Ancak Mısır'daki Ptolemaioslarla savaş üstüne savaş, Seleukosların doğudaki gücünü erozyona uğrattı. Part ( günümüzün kuzey İran'ı) valisi, MÖ 245 yılında Seleukos İmparatorluğu'ndan bağımsızlığını ilan etmek için bir iç savaştan yararlandı. Ufukta yeni bir tehlike görünüyordu ve bu tehlike doğudan değil kuzeyden geliyordu. MÖ 238 yılında, Arşak'ın komuta ettiği Parni adlı küçük bir göçebe kabile Parthia'ya girer ve kısa sürede eyaleti ele geçirir. Seleukoslar hemen misilleme yaparlar, ancak askerleri bölgeyi geri almakta başarısız olur.
Sonraki yıllarda yerli Partlar Parnileri asimile ederek kendi kültürel kimliklerini sağlamlaştırdı ve güçlü bir imparatorluğun temellerini attı. Seleukosların Perslerle çatışması on yıllarca sürdü. Ancak MÖ 2. yüzyılın ortalarına gelindiğinde Partlar, Mezopotamya'nın zengin tarım toprakları da dahil olmak üzere eski Ahameniş İmparatorluğu'nun tüm önemli bölgelerini ele geçirmişlerdi. Part İmparatorluğu'nun yeni başkenti Ktesifon (Tizpon), bu müreffeh ve stratejik açıdan önemli bölgede kuruldu ve hızla antik çağda dünyanın en büyük şehirlerinden biri olarak öne çıktı.
Partlar Zengin ve Kozmopolit Bir İmparatorluktu
Ktesifon, Baktriya'dan (günümüz Afganistanı) Fırat Nehri'ne kadar uzanan geniş bir imparatorluğun merkezi olarak hizmet vermiştir. Part İmparatorluğu, kendisinden önceki Ahameniş İmparatorluğu gibi, birçok farklı etnik kökene ve dini inanca sahip insanlarla doluydu. Part kraliyet ailesi olan Arşaklılar, önceki Pers hanedanının soyundan gelmiyordu. Bunun yerine çok kültürlülüğü savunuyorlardı çünkü kendilerini Ahameniş İmparatorluğu'nun haklı halefleri olarak görüyorlardı. Devlete vergilerini ödedikleri ve Arşaklı yönetimini tanıdıkları sürece Part halkı kendi inanç ve geleneklerini uygulamakta özgürdü.
Hanedanın politikaları, geniş imparatorluğunun politikalarını yansıtıyordu. İlk Part kralı I. Arşak Yunancayı devlet dili haline getirdi. Halefleri onun politikalarını sürdürdü ve Helenistik tarzda sikkeler bastırdı. Klasik Yunan mitolojisi, sopasını sallayan Herkül ve "Yunanların Sevgilisi" anlamına gelen "Philhellene" gibi lakaplar gibi iyi bilinen Helenistik sembolizmle birleştirildi. Helenistik ve Pers üslupları görsel sanatlarda eşit derecede temsil ediliyordu. Ancak Partlar'ın İran kökenlerine yaptığı vurgu zaman içinde daha da güçlendi. Zerdüştlük Arşaklılar tarafından korunup yayıldı ve Part dili sonunda devlet dili olarak Yunancanın yerini aldı. Roma İmparatorluğu'nun batıda artan gücü ve yarattığı tehlike, Partlar açısından bu değişimi tetiklemiştir.
Part ve Roma Uygarlıklarının Savaşları
Part İmparatorluğu, hüküm sürdüğü süre boyunca önemli bir tarihsel güç olmuştur. Doğu komşusuyla ilişkileri nispeten sakin olan Partlar, düşman bir Batı gücüyle uğraşmak zorunda kalmıştır. Romalılar, Seleukos İmparatorluğu ve Pontus Krallığı'na karşı kazandıkları zaferlerin ardından Part İmparatorluğu'nun sınırlarına kadar ilerlediler. Partlar Roma birliklerini yok etti ve MÖ 53 yılında liderleri Marcus Licinius Crassus'a düzenledikleri suikastla Roma ilerleyişini durdurdu. Part süvarilerinin ünlü "Part Atışı" bu savaşta ölümcül bir etki yaratmak için kullanılmıştır. Atlı kuvvetler önce ileri atıldılar ama sonra taktik gereği ya da göstermelik olarak geri çekildiler. Arkalarını döndüklerinde, okçuları düşmanın üzerine ölümcül bir ok yağmuru yağdırdı. Korkmuş ve şaşkın lejyonerler, yüksek zırhlı Part katafraktları üzerlerine saldırırken savaş alanından kaçtılar.
Partlar MÖ 36 yılında Marcus Antonius'un ordularını Ermenistan'da yendiklerinde Roma kuvvetlerine karşı büyük bir zafer kazandılar. Ancak MS 1. yüzyıla gelindiğinde düşmanlıklar sona ermiş ve iki ulus arasında Fırat Nehri boyunca uzanan bir sınır oluşmuştu. Üstelik İmparator Augustus, Crassus ve Antonius tarafından alınan kartal sancaklarını ülkesine geri getirdi.
Hem Romalılar hem de Partlar, uçsuz bucaksız bozkırlara ve Orta Asya'ya bir giriş kapısı olarak stratejik konumu nedeniyle Ermenistan'ı yönetmeye çalışıyorlardı, bu nedenle barış sadece kısa sürdü. Bununla birlikte, her iki taraf da çok az ilerleme kaydetti. İmparator Trajan'ın MS 117'de Mezopotamya'yı kısa süreli işgaline rağmen "doğu sorunu" Romalılar tarafından hiçbir zaman çözülemedi. Kendi iç çekişmeleri yüzünden zayıf düşen Partlar da liderliği ele alamadı. Caracalla'nın 217'de zamansız ölümü ve ardından Ktesifon'un tahrip edilmesinin ardından Partlar bu durumdan faydalanarak Roma'nın stratejik kalesi Nisibis' (Nusaybin) i ele geçirdi ve aşağılayıcı bir barış antlaşmasıyla sonuçlandı.
Partların Çöküşü ve Tarihten Silinmesi
Talihin tersine dönmesi ve Nisibis (Nusaybin) 'te kazanılan zafer, Part' ın batılı rakibine karşı kazandığı son galibiyetti. O dönemde 400 yıldır varlığını sürdüren imparatorluk, Roma ile yapılan pahalı savaşlar ve içteki veraset kavgaları yüzünden harap olmuştu. Part İmparatorluğu'nun düşüşü de yükselişine çok benziyordu. Doğudan başka bir tehdit belirdi. Farslı (günümüz güney İran'ı) bir Pers prensi olan Erdeşir, MS 224 yılında son Part imparatoruna karşı bir ayaklanma başlattı. Erdeşir'in ordusu 226 yılında Ktesifon'a ulaştı. Sasani İmparatorluğu Part İmparatorluğu'nu fethetmiş ve bölgede kendi egemenliğini kurmuştu.
Roma'daki sevinç gösterileri kısa sürede pişmanlığa dönüşecekti. Sasaniler, eski Ahameniş topraklarının tamamını geri alma takıntıları nedeniyle Roma İmparatorluğu ile kafa kafaya bir çatışmaya doğru gidiyorlardı. Sasanilerin vatanseverlik coşkusuyla gerçekleştirdikleri saldırıları takip eden çeşitli çatışmalarda birden fazla Roma imparatoru öldürüldü.
Elbette bu yeni ve heybetli imparatorluğun fethetmekle tehdit ettiği sadece Romalılar değildi. Sasaniler kendi güç iddialarını desteklemek için Part eserlerini, anıtlarını ve arşivlerini ortadan kaldırdılar. İran mirasının, özellikle de Zerdüştlüğün savunucusuydular. İlerleyen yıllarda bu düşünsel ve dini ihtiras daha da artacak ve Romalılarla gerilimi tırmandıracaktı.