Rönesans, insanlık tarihimizde sanat, edebiyat, bilim ve felsefe alanlarında büyük bir fikir çeşitliliğinin ve ilerlemenin ortaya çıktığı etkileyici bir dönemdir. Bu döneme "yeniden doğuş" anlamına gelen Rönesans deniliyor, çünkü merkezinde antik klasik Roma düşüncelerinin yeniden canlanması yer alıyordu. İtalya'da başlayan Rönesans, daha sonra tüm Avrupa'ya yayılarak yüzyıllar boyu devam edecek bir kültür gelişimini başlatmıştır. Peki, Rönesans neden İtalya'da başladı? Bu soruyu, birden fazla soru sorarak yanıtlayabiliriz. Şimdi Rönesans tarihine genel bir bakış atalım.
İtalya Antik Çağın Doğduğu Yerdi
Rönesans, Roma İmparatorluğu'nun merkezi olan İtalya'da başladı. İmparatorluğun 4. yüzyılda yıkılmasının ve ardından başlayan karanlık çağların sonrasında, Roma dönemine ait olan sıra dışı sanat ve düşünceleri bir ara yok olacaktı. Bu kaybolup unutulan fikirler, 12. yüzyıl civarında İtalya'da yeniden benimsendi ve bu da Rönesans'ı başlattı. Özellikle İtalyan yazarlar Dante Alighieri ve Francesco Petrarch'ın antik metinler üzerine yaptığı bilimsel çalışmalar, İtalya halkının antik çağlara duyduğu hayranlığı daha da artıracaktı. Dante gibi isimlerin yeni fikirleriyle beraber felsefe, sanat, edebiyat, bilim, matematik ve daha birçok konu toplumun her sınıfında yayıldı ve toplu bir Rönesans'a yol açtı.
İtalya Zengin Bir Ülkeydi
Rönesans'ın İtalya'da başlamasının başlıca nedeni, bu ülkenin çok zengin ve refah içinde bir ülke olmasıdır. 14., 15. ve 16. yüzyıllar boyunca İtalya, özellikle de Floransa, Asya ve Doğu Avrupa'nın büyük bir kısmıyla kar oranı yüksek ticaret ilişkileri geliştirerek nakit varlığını büyük ölçüde artırdı. Ünlü Medici Hanedanı gibi zengin Floransalı tüccar aileler, ellerindeki sonsuz ekonomik gücü en iyi şekilde kullanarak, İtalya'nın en iyi sanatçılarını bir dizi toplumsal ve özel komisyonlar oluşturmaları için görevlendirdiler.
Daha fazla para, sanatçılar için daha fazla iş yapma anlamına geliyordu ve sanatçılar için daha fazla iş, kabiliyetlerini tam olarak gösterebilmek için mümkün olduğunca çok zamana sahip oldukları anlamına geliyordu. Sanatçıların düzenli bir gelire sahip olmaları için müşterilerini etkilemek istedikleri ortadaydı. Bu nedenle ortaya çıkan gösteriş odaklı rekabet, sanatçıları gerçekten en iyi eserlerini yapmaya motive etti. Çünkü hayatları buna bağlıydı.
İtalya'nın Zenginliğinin Bir Nedeni de Kara Ölüm'dü
Hıyarcıklı Veba'nın, diğer bilinen adıyla Kara Ölüm'ün, Rönesans'ın başlamasına gerçekten yardımcı olduğu söylenebilir mi? Karanlık çağlar boyunca, veba İtalya'da felaket etkisi yaratarak ülke nüfusunun büyük bir kısmını ortadan kaldırdı. Hayatta kalabilen nüfus çok azdı.
Ancak bu felaketin bir de 'iyi tarafı' vardı: ekonomi kendine gelirken, iş ve istihdam olanakları için rekabet eden daha az insan vardı, bu yüzden zenginleşmek artık daha kolaydı. Bu da yaşanan tüm facialara ve sefalete değdi (ya da belki değmedi).
Vatikan Sanatın Güçlü ve Zengin Bir Korucusuydu
Rönesans devam ettikçe, kültürel faaliyetlerin yönelimi Floransa'dan Roma'ya geçti ve çoğunlukla Yüksek Rönesans olarak adlandırılan bir dönemi başlattı. Roma'da, şehrin en güçlü yöneticilerinden biri Vatikan'dı. Antik Roma İmparatorluğu'ndan esinlenen Roma'nın en güçlü Papalarının büyük bölümü, Roma'yı rönesans akımının benzersiz bir güç merkezi olarak, eski günlerine geri getirmek istiyordu. Bu arzu, dönemin en iyi sanatçılarını görevlendirmek için büyük miktarlarda para verecekleri anlamına geliyordu. Böylece görenlerin gözlerini kamaştıracak ve onları şaşkınlığa uğratacak sıra dışı sanat eserleri ortaya çıktı.
Roma'dan çıkan en ünlü sanatçılardan üçü Michelangelo, Raphael ve Leonardo da Vinci olmuştur. İtalya bu kadar refah içinde olmasaydı ve sanatı desteklemeseydi, Michelangelo'nun 1504 tarihli Davut heykelinden Da Vinci'nin 1494-1498 tarihli Son Akşam Yemeği (The Last Supper)'ne kadar dünyanın en büyüleyici başyapıtlarına şüphesiz sahip olamayacaktık.