Antik Roma Tıbbı Hakkında Bilgiler

Antik Roma'daki doktorlar korkunç iksirler yazıp tanı için rüyaları kullanırken, diğer yandan da önemli tıbbi atılımlar gerçekleştirmişlerdir.

L0012385 Graeco-Roman surgical instruments. Credit: Wellcome Library, London. Wellcome Images [email protected] http://wellcomeimages.org Graeco-Roman surgical instruments; the large obstetric dilator on right is a replica. Published: - Copyrighted work available under Creative Commons Attribution only licence CC BY 4.0 http://creativecommons.org/licenses/by/4.0/

Roma'da tıp, bilimle birlikte doğaüstü ve kutsal inançları bünyesinde barındırıyordu. Özellikle MÖ 219'da Spartalı Archagathus'un kente gelişinden sonra Romalı doktorlar, başta kentte çalışan ilk Yunan doktor olarak tanınan Yunan hekim Hipokrat ve takipçilerinin uygulama ve öğretilerinin çoğunu kendilerine uyarlamışlardır.

Ancak Antik Romalılar da hastalıklardan korunmak için nazarlıklar takıyor ve iyileştirici güçleri olduğuna inandıkları tanrılara adak adıyorlardı. İşte bu iki yaklaşımın harmanlanması, ortaya Roma İmparatorluğu'nda sağlık ve tıp üzerine aşağıdaki ilginç gerçekleri doğurmuştur.

Katledilen gladyatörlerin kanı ve karaciğerinin epilepsiyi iyileştirdiğine inanılırdı

Gladyatörün kanının akıtılması, ölümüne bir dövüşü kaybettikten sonra sona erecek anlamına gelmiyordu. Romalı doktorlar, epilepsinin nedenini bilmedikleri için bu hastalıktan yakınanlara, öldürülen bir gladyatörün boğazından akıtılan ılık kanı iksir olarak içmelerini öneriyorlardı. Romalı yazar Yaşlı Plinius, "Gladyatörlerin kanı epileptikler tarafından adeta bir hayat suyu gibi içiliyor" diye yazmıştır.

Ayrıca doktorlar da bir gladyatörün karaciğerinden tedavi olarak yararlanılmasını savunmuştur. Romalı doktor Scribonius Largus, izleyicilerin "öne çıkıp yerde yatan bir gladyatörün karaciğerinden birer parça kopardıklarını" aktarmıştır. Gladyatörler sağlık içinde ölen erkeklik timsali olarak algılandıkları için hekimler bu korkunç ilaçları reçete etmiş olabilirler.

Kadim Roma'nın en önde gelen doktoru, vefatının ardından 1.300 yıl boyunca tıp pratiğini etkilemiştir

Galen Bergama'daki kolezyumda yaralı bir gladyatörü tedavi ederken, 2. yüzyıl, C Gilbert'in çizimi, Louis Figuier'in (1819-1894) 'Kendini tanı, Gençlere ve eğitimli insanlara fizyoloji kavramları,' 1883.
Galen Bergama'daki kolezyumda yaralı bir gladyatörü tedavi ederken, 2. yüzyıl, C Gilbert'in çizimi, Louis Figuier'in (1819-1894) 'Kendini tanı, Gençlere ve eğitimli insanlara fizyoloji kavramları,' 1883.

Bergamalı Galen, Yunanistan'da büyüyüp yetiştikten sonra Mısır'ın İskenderiye kentinde anatomi ve fizyoloji eğitimi almış ve M.S. 162 yılında Roma'ya yerleşmeden önce memleketinde yaralı gladyatörleri tedavi ederek tıbbi hünerlerini ilerletmiştir.

Katarakt ameliyatları gibi cerrahi müdahalelerde bulunmanın ötesinde Galen, egzersizi, dengeli beslenmeyi, temizlik ve yıkanmayı teşvik etmiş ve kalbin değil beynin vücudu kontrol ettiği teorisini geliştirmiştir. Gırtlağın insan sesini ürettiğini ispatlayan ve toplardamar ile atardamar damarları arasındaki farkı kavrayan ilk doktor olmuştur. Pek çok imparatorun bizzat doktoru olarak görev yapan Galen, gladyatörlerle ilgilenerek ve hayvanları kesip biçerek anatomik alanda ilerleme göstermiştir. Yüzlerce tıbbi inceleme yazmış ve bunlardan bazıları 1500'lere kadar geçerli standart referanslar olarak korunmuştur.

Sağlığın korunmasının anahtarının dört ruh halini dengede tutmak olduğu kabul edilirdi

Roma doktorları, Antik Yunan'da ortaya atılan ve bir kişinin sağlığının ve duygularının dört iç madde -kan, balgam, sarı safra ve kara safra- yoluyla kontrol edildiği kuramını esas almışlardır. Bu "huylar" dört temel öğeyle (sıcak, soğuk, ıslak ve kuru) bağlantılıydı. Roma doktorları bir dizi rahatsızlığı vücudun ruh halindeki bozukluklara bağlıyorlardı. Mesela Galen, gereğinden fazla kara safranın tümörlere yol açtığına inanıyordu. Vücudun dengesi kanın akıtılması, kusma, lavman, terleme ve sıcak ya da soğuk, ıslak ya da kuru olarak sınıflandırılan besinlerin büyük miktarlarda alınması gibi uygulamalarla yeniden sağlanabiliyordu.

Antik Roma'da herhangi bir resmi eğitim doktor olmak için gerekli değildi. Herhangi bir sınava girmeden veya bir takım vasıfları yerine getirmeden isteyen herkes doktor unvanını alabilirdi.

İnsan anatomisini araştırma olanakları kısıtlıydı

Dinsel, etik ve halk sağlığı kaygılarından dolayı Antik Roma'nın insan cesetlerinin incelenmesini yasaklaması anatomik çalışmaları zorlaştırmıştır. Bunun yerine Galen gibi doktorlar, anatomik yapıları insanlarınkini andırdığı için hayvanların, özellikle de domuzların ve primatların parçalanmasına ve üzerinde canlı deneyler yapılmasına başvurmuştur. Bu parçalara ayırma işlemleri halka gösteriler olarak sunuluyor ve doktorlar için hem eğlence hem de yeni hasta çekme kaynağı işlevi görüyordu.

Rüyalar doktorlar tarafından tanısal araçlar olarak kullanılmıştır

Greko-Romen cerrahi aletleri
Greko-Romen cerrahi aletleri

Antik Romalı doktorların önemli bir kısmı vücuttaki ruhsal dengesizlikler hakkında ruhlarından gelen ipuçları olabileceğine inandıkları için teşhis koyarken ve tedavileri planlarken rüyaları hesaba katmışlardır. Doktorlar rüyaların hastalar hakkında çıplak gözle görülemeyen bilgileri aktarabileceğine inanmıştır. Galen şöyle yazıyordu: " Rüyalarda hastaların gördükleri ve yaptıkları şeyler çoğunlukla bize vücuttaki hormonların eksikliğini, fazlalığını ve kalitesini gösterir."

Söz gelimi, kar veya buz görünen rüyaların balgam fazlalığına (soğuk ve ıslak olarak kabul edilen bir ruh hali), alev görülen rüyaların ise yüksek seviyelerde safraya (sıcak ve kuru olarak kabul edilen bir ruh hali) delalet ettiği kabul edilirdi. Galen, rüyasında kan dolu bir kuyunun içinde durduğunu ve nefessiz kaldığını gören bir güreşçinin fazla safraya sahip olduğunu teşhis etmiş ve tedavi olarak kan akıtılmasını önermiştir.

Askeri sağlık birlikleri sayesinde Roma askerleri Roma vatandaşlarından biraz daha uzun yaşayabiliyordu

Roma vatandaşlığı, vergi muafiyeti ve emeklilik maaşı gibi haklar vererek profesyonel Yunan doktorları cezbeden İmparator Augustus ilk profesyonel askeri tıp birliğini kurmuştur. Tıbbi birlik ilk özel askeri cerrahi birimlerinden birini teşkil etti, hastalığa karşı iyi tasarlanmış sağlık sistemleri kurdu ve gerek kanamayı durdurmak için kanamayı durdurucu turnikenin gerekse dikiş için atardamarları kapatan turnikenin öncülüğünü yaptı. Sahra doktorları, yolculukları sırasında yeni fikirleri kavrayarak ve sahra hastanelerinde yaralanmış askerler üzerinde ameliyatlar yaparken insan anatomisi hakkında çalışarak imparatorluğun öncü tıbbını temsil etmişlerdir. Bu yenilikler sayesinde ortalama bir askerin yaşam süresi, sıradan bir vatandaştan beş yıl daha uzundu.

Şehirler bünyesinde faaliyet gösteren hastaneler ve doktorlar, Antik Roma'nın köleleştirilmiş ve yoksul nüfusuna ücretsiz sağlık hizmeti sağlıyordu.

Doktorluk mesleği kadınların icra etmesine açıktı

Bilim insanları tıbbi çalışmalara, hukuki metinlere ve mezar kitabelerine istinaden Antik Roma'da kadınların doktorluk yaptığı sonucuna varmışlardır. Yaygın olarak kadın doktorlar bulunmasa da, ebelik yapan, doğumda yardımcı olmak ve kısırlık ilaçlarını tatbik etmek için doktorların gözetiminde çalışan kadınlara rastlanması daha yaygındı. Kadın hastalıkları ve doğum dışındaki dallarda da zaman zaman çalışan kadın doktorlar genellikle Yunan kökenli özgür kadınlardan seçilirken, ebeler ise genellikle önceden köleleştirilmişlerdi.

Lahananın mucizevi bir ilaç olduğu sanılmaktaydı

Pek çok Romalı doktor beslenme ile sağlıklı olma arasında yakın bir bağ kurmuş ve lahanayı çeşitli sorunları engelleyip tedavi edebilen bir "süper gıda" olarak sunmuştur. Yaşlı Pliny, " Lahananın iyi noktalarını listelemek oldukça uzun bir uğraş olurdu" diye yazmıştır.

Romalı tarihçi Yaşlı Cato, De Agricultura'da lahananın iyileştirici özellikleri üzerine yazdığı yaklaşık 2.000 kelimelik tezinde Plinius'un haklılığını ispatlamıştır. Yaşlı Cato'ya göre, yaprakları ezilmiş lahana uygulaması ağrısız bir şekilde yaraları, çürükleri ve çıkıkları iyileştirirken, yapraklı sebze baş ağrılarını, görme bozukluklarını ve sindirim sorunlarını iyileştiriyordu. "Kısacası, acı çeken tüm iç organları iyileştirecektir" diye yazmıştır. Cato, haşlanmış lahana dumanını teneffüs etmenin doğurganlığa katkıda bulunduğunu ve çok sayıda lahana yiyen bir kişinin idrarıyla yıkanmanın birçok rahatsızlığı giderdiğini bile yazmıştır.