Buda Kimdir? Tanrısı Olmayan Bir Dinin Kurucusu

Buda ilginç bir kişilik.

Nava Jetavana Temple Shravasti 013 First Council at Rajagaha 9241729223 min

Buda veya Sanskritçe şekliyle Buddha, bugünkü Hindistan ve Nepal sınırlarındaki Şakya'nın Kralı Şuddhodana'nın oğlu olarak dünyaya geldi. Genelde MÖ 563 civarında doğduğu kabul edilir. Budist geleneklerine göre daha bu olaydan öncesinde Brahmanlar ya da Hinduizm'in yüksek rahipleri annesinin gördüğü bir düşten onun ya evrene hükmedeceği ya da bir Buda, yani gerçek aydınlanmaya erişecek ve en büyük gerçekle uyum sağlayacak ender ve talihli ruh olacağı kehanetinde bulunmuşlardı.

Gotama Buda Kimdir?

Buda ilginç bir kişilik. Kendisinden önce Hinduizm ile ilgili bir yazı hazırlamıştık. Hinduizm'de yakışıklı ve genç bir prens hakkında geçen çoğu hikaye onun güzel prensesle evlenip sonsuza dek mutlu yaşayabilmek için ne korkunç mücadelelere ve zorluklara göğüs germek zorunda kaldıklarını anlatır. Ancak bunun aksine Budizm, zaten güzel bir prensesle evli olan ama onu terk edip sonunda kendi varlığını kaybetmek için korkunç mücadelelere ve güçlüklere göğüs geren genç ve yakışıklı bir prensin hikayesiyle başlar.

buda budizm
Bir geceyarısı, karısı ve yeni doğmuş bebeğini bırakarak atına atladı ve tanrılar elleriyle nal seslerini bastırırken, at arabası sürücüsüyle birlikte saraydan ayrıldı

Doğumundan hemen sonra Suddhodana'nın bilgesi Asita (Kaladevala) bebeğin vücudunda onun bir buda olacağını belirten izler gördü. Böylece kral kendi oğluna tapınmaya başladı. Doğduktan beş gün sonra çocuğa Siddhartha adını verdiler. Sanskritçe "amacına erişmiş kişi" demekti. Aile adı Gautama'ydı. Ayrıca Şakyamuni, yani "Şakya'nın bilgesi" olarak tanınacaktı.

Genç prens her türlü lükse sahipti ancak daha çocukken bile daha derin bir tatmin özlemi aradığının işaretlerini verdi. Babası ona saygı gösteriyor, ancak oğlunun bir gün saraydan ayrılıp kutsal bir dilenci olarak kaderini yaşayacak olması onu üzüyordu. Kral çocuğunun hayatını sevinçle doldurmak için elinden geleni yaptı ve 16 yaşına geldiğinde aynı yaşta bir prensesle evlendirdi.

Gautama, arabacı Çanna'yla gezerken kendisini yaşlılıkla, hastalıkla, ölümle ve yoksullukla yüz yüze getiren bir dizi karşılama yaşadı. Budist kutsal metinlerine göre, bunlar Gautama'yı "ölçüsüz bir hassasiyetle korunduğuna" inandırdı. 29 yaşındayken baba olduğunu öğrendiğinde bir seçim yapmak zorunda kaldı; hayatını önceki gibi sürdürebilir ya da huzur arayışında kopup gidebilirdi.

Derin görmesi zor, anlaması zor… bilgelikle kavranabilecek bu Doğru'yu fark ettim.

Buddha

Gotama, Buda Oluyor

Buda aydınlantıktan sonra Benares yakınlarındaki Sarnath'ta Geyik Bahçesi'ne gitti ve orada ilk vaazını verdi.
Buda aydınlantıktan sonra Benares yakınlarındaki Sarnath'ta Geyik Bahçesi'ne gitti ve orada ilk vaazını verdi.

Prens karısına ve oğluna son kez bakıp en sevdiği atının üstünde, yanında Canna'yla saraydan çıkarak yola düştü. İyice uzaklaştıktan sonra arabacıyı, atı ve tüm kraliyet nişanlarıyla beraber geri gönderdi, Gautama manevi öğretiler ve deneyimler arayışında güneye doğru yöneldi. Çok geçmeden ilk öğretmenini aşmayı başardı. İkincisi onu daha ileri mistik düzeye yönlendirdi, ama Gautama hala daha da öteye gitmek istiyordu. Uruvela denen güzel bir yöreye yerleşti ve burada yanına beş yoldaş daha geldi.

Altı yıl boyunca şiddetli bir nefsi inkar yoluna girdiler. Gautama öyle zayıfladı ki, düzenli aralıklarla hem zihninin hem bedeninin kontrolünü kaybedebiliyordu. Yanlış bir yolda olduğunu fark edip böyle aşırılıkları reddetmeye karar verdi ve yeniden gücünü topladı. Gautama'nın bu karar değişikliğine tepki gösteren yoldaşları onu terk ettiler, ancak Gautama zamanını meditasyona ayırarak arayışını sürdürdü. Bir gece bir ağacın altında otururken sonunda aydınlanma amacına ulaştı. İşte Gautama o andan itibaren Buda, yani "Aydınlanmış kişi" olarak tanındı.

Buda, insan varlığının acısı ve çaresizliği için bulduğu tedaviden başkalarının da yararlanabileceği inancıyla Banares şehri (Bugün Varanasi) yakınlarında beş eski yoldaşını buldu ve "Doğrunun Tekerleğini Harekete Geçirmek" konulu ilk vaazını burada verdi. Bu vaazda ılımlılığı, "orta yolu" tutturmanın erdemini vurguluyor, hem aşırı israfı hem de dünya nimetlerinden el etek çekmek konusundaki aşırılığı reddediyor.

Buda, öğretisini "Dört Soylu Doğru" şeklinde özetledi; insan varlığı çatışma ve acılarla lanetlenmiştir; bunlar bencil insan arzularından kaynaklanır; bunlardan kurtuluş mümkündür; kurtuluş sekiz aşamalı yolla elde edilebilir. Sekiz Aşamalı yol doğru görüşü, doğru düşünceyi, doğru sözü, doğru eylemi, doğru geçim kaynağını, doğru çabayı, doğru duyarlılığı ve doğru konsantrasyonu içerir.

Sangha: Gezgin Misyonerler

İlk Budist konseyi
İlk Budist konseyi

Daha sonra Buda'nın yoldaşları olan beş münzevi ilk Budist sangha'sının ya da topluluğun kurucu keşişleri oldular. Çok geçmeden onlara Buda'nın "Üç Mücevheri", yani Buda'ya bağlılığın üç unsuruna, Buda'ya, onun öğretisine (dhamma) ve cemaatine inanmakta selamet yolunu gören sıradan insanlar da katıldı. Sonra da Buda'nın öğrencileri gezgin misyonerler olarak dört bir yana gönderildiler.

Buda, kişisel yolculuğunun adımlarını tekrarladı ve hem krallardan hem de bilgelerden takdir gördü. Ganj Vadisi'nin önemli kentlerinde onu takip edenleri barındırmak için manastırlar yapıldı ve bir de rahibeler grubu oluşturuldu. Yoldaş toplamadaki bu başarılar diğer dini liderlerde kıskançlık uyandırdı. Gautama'yı yoldaşlarını büyüleyerek kandırmakla suçladılar ve sangha'yı bozup kendisini de öldürmeye kalktılar.

Buda 80 yaşındayken ölümünün yaklaştığını bildirdi. Son sözlerinde keşişlerinden öğretilerini titizlikle sürdürmelerini istedi. Buda'nın mesajı özünde dünyevi varlıkların sorunlarından kaçmakla ilgili olsa da, Hint kast sisteminin eşitsizliklerini kınadı, yoksulluğu suç ve ahlaksızlığın bir kaynağı olarak gösterdi. İnsanlarda ve mekanlarda güzellikten keyif aldı ve kendisini izleyenleri karşılıklı sevgiyle saygıya davet etti. Buda'nın ahlaki öğretisi, keşişlerin bekar kalmak zorunda olmasından ve cinayet, hırsızlık ya da doğa üstü güçlere sahip olmayı iddia etme gibi suçlar işlediklerinde sangha'dan kovulmalarından anlaşılabilir.

Buda Gerçekten Yaşadı mı?

Buda'nın yaşamının ayrıntıları pek çok araştırmaya konu olmuştur. Bazı bilim adamları doğum tarihini MÖ 566 olarak belirlerler. Başkaları Şakya'nın bir kral değil, konsey tarafından yönetildiğini ve Gautama'nın prens oluşunun dünyayı reddedişini dramatize eden bir süsleme olduğunu öne sürerler. Bazı bilim adamları Gautama isimli bir adamın yaşamış olduğundan bile kuşku duyarlar. Varlığın sonsuz döngüde olduğunu kabul eden Budistlere göre böylesi tartışmalar anlamsızdır. Zira Buda, varlığı gereği zamanın ve mekanın sınırlarını aşmıştır. Budistler başkalarının da onun öğretilerini izleyerek bunu yapabileceğine inanırlar.

Buda Hakkında Sık Sorulanlar

Buda kimdir?

Siddhartha Gautama olarak da bilinen Buda, ruhani bir öğretmen ve Budizm'in kurucusudur. Uyanış durumuna ulaşan ve başkalarının acılardan kurtulmasına yardımcı olmak için öğretilerini paylaşan aydınlanmış bir varlık olarak saygı görmektedir.

Buda'nın aydınlanmasının önemi nedir?

Buda'nın aydınlanması Budist geleneğinde çok önemli bir olaydır. Siddhartha Gautama'nın varoluşun doğasını, acı çekmenin nedenini ve kurtuluşa giden yolu idrak ettiği anı işaret eder. Budist öğretilerin temeli olarak hizmet eder.

Dört Yüce Gerçek nedir?

Dört Yüce Gerçek Budizm'in temel öğretileridir. Acının (dukkha) varoluşun doğal bir parçası olduğunu, acının özlem ve bağlılıktan kaynaklandığını, acının üstesinden gelinebileceğini ve Sekiz Katlı Asil Yol'un acının sona ermesine yol açtığını belirtirler.

Sekiz Aşamalı Asil Yol nedir?

Sekiz Aşamalı Asil Yol, Dört Asil Hakikatin dördüncüsüdür. Acıdan kurtuluşa ve sağlıklı niteliklerin geliştirilmesine giden yoldur. Doğru anlayış, doğru niyet, doğru konuşma, doğru eylem, doğru geçim, doğru çaba, doğru farkındalık ve doğru konsantrasyon dahil olmak üzere birbirine bağlı sekiz uygulamadan oluşur.

Buda aydınlanmaya nasıl erişti?

Budist geleneğine göre, Buda yıllarca hakikati aradıktan ve çeşitli ruhani disiplinleri uyguladıktan sonra aydınlanmaya erişmiştir. Sonunda derin meditasyon ve içgörü yoluyla aydınlanmaya ulaşmış, ıstırabın doğasını ve nedenlerini anlamıştır.