Vahşi doğada bir yürüyüşe çıktığınızda, gördüğünüz hayvanlara daha fazla dikkat etmeye başlarsınız. Ağaçlarda kuşlar, su birikintilerinde kurbağalar, oyuklarda böcekler vs. vardır. Peki, vahşi yaşamı en iyi şekilde gözlemlemek için seyahat edilecek noktaları hiç düşündünüz mü? Yani düz bir arazi üzerinde mi daha fazla yaban hayatına rastlarız, yoksa tepelerde ve dağlarda mı daha fazla çeşitlilik vardır?
Farklı bölgelerdeki ekosistemleri karşılaştırırsanız, dağlık alanların daha fazla çeşitliliğe sahip olduğunu görürsünüz. Biyoçeşitlilik bakımından sıcak noktaları incelediğinizde, bunların çoğunun dağlık veya tepelik arazilerde olduğunu göreceksiniz. Bu tür ünlü biyoçeşitlilik bölgelerine örnek olarak Hindistan'ın Batı Gat Dağları, Güney Amerika'nın And Dağları ve Meksika'nın Madrean Çam Meşe Ormanları verilebilir.
Biyoçeşitlilik Nedir?
Dünya üzerinde çok çeşitli hayvanlar vardır ve bunlar eşit bir şekilde dağılmamıştır. Bazı bölgelerde çok sayıda farklı tür bulunurken, diğerlerinde neredeyse hiç yoktur. Hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve diğer yaşam formlarının hepsi bir bölgenin biyoçeşitliliğinin parçası olarak kabul edilir.
Peki bir bölge yaşam formu çeşitliliğini nasıl artırabilir? "Yeni türlerin ortaya çıkması" anlamını taşıyan türleşme, bunun kısa ve basit açıklamasıdır. Bir bölgeye egzotik türlerin akını ne kadar fazla olursa, biyoçeşitlilik de o kadar artar. Biyoçeşitliliği etkileyen faktörleri anlamak, gezegenimizi korumak için kritik öneme sahiptir.
Biyoçeşitliliği Ne Yaratır?
Bir zamanlar bilim insanları, zaman geçtikçe yaşamın daha da çeşitlendiğini düşünüyordu. UCLA ve UC Berkley'de yürütülen bilimsel araştırmalar bunu çürütüyor. Bir ortamdaki su miktarı, doğal kaynakların bolluğu ve güneş ışığının yoğunluğu gibi diğer birçok unsur da yüksek düzeyde biyoçeşitliliğe katkıda bulunur.
Bilim insanları ayrıca dağlar gibi "dinamik manzaraların" da çeşitliliğe yardımcı olduğuna inanıyor. İşte bu noktada Allopatrik Türleşme denilen olay devreye giriyor.
Allopatrik Türleşme Nedir?
Dünya'nın yüzeyi kaydığında, hayvanlar alemi arasında bölünmeler meydana gelir. Bir dağ silsilesinin oluştuğunu varsayalım. Bir sıradağa dönüşmeden önce, bir düzlem halinde olsun. Bu seviyede, tek bir tür çok yüksek bir nüfus yoğunluğuna sahip olabilir. Zamanla bu düzlük alanın ortasında bir dağ silsilesi oluştuğunda, aynı türün popülasyonunu ikiye böler.
Bu iki popülasyon yavaş yavaş birbirinden ayrılır. Gözlemlenebilir ya da biyolojik yollarla değişime uğrarlar. Kuşlarda sıkça görülen bu evrimsel süreç, popülasyonları zaman içinde iki farklı türe ayırır.
Peki Neden Ayrı Türler Oluşturuyorlar?
Bu doğal yarık oluşumları tamamlandığında, dağın her iki tarafında farklı koşullar oluşacak ve bu da yeni "nişler" yaratacaktır. Niş, bir canlının ekosistemdeki rolüdür. Basit bir ifadeyle, bir organizmanın "özelliğidir". Bu kavramı daha iyi anlamak için bir örneğe bakalım.
Yağmur mevsimi boyunca bir dağın bir tarafı diğerine göre daha fazla yağmur alacaktır. Daha fazla yağmur alan tarafta daha yağışlı iklimlere adapte olmuş canlılar bulunacaktır. Dağın diğer tarafındaki canlılar ise biraz daha kuru koşullara adapte olacaktır.
Çoğu zaman durum böyle olsa da, Batı Gat Dağları'ndaki gülen ardıç kuşlarında görülebileceği gibi, bu her zaman doğru değildir. Büyük vadilerle birbirinden ayrılmış dört ayrı gülen ardıç kuşu türü vardır. Bu durum, benzer koşullar altında yaşamalarına rağmen dört ayrı tür oluşturmalarına olanak sağlamıştır.
Batı Gat Dağları gibi dağlar, allopatrik türleşmenin nasıl gerçekleşebileceğinin yalnızca bir örneğidir. And Dağları'ndan derin denizlerdeki dağlara kadar herkes bunu görebilir.
Denizdağları, okyanus tabanına göre yüksek rakımlı alanlardır ve son araştırmalar bu tür alanlarda allopatrik türleşmenin kanıtlarını göstermiştir.
Bu denizdağları, besinleri taşıyan ve çok çeşitli deniz yaşamını çeken akıntıların akışını etkiler. Denizdağlarının iki popülasyonu birbirinden ayırması mümkündür. Denizdağlarının varlığı, güney yarımküredeki sarıkuyruk kral balıklarının genetik olarak iki farklı gruba ayrılmasına neden olmuştur.
Dağlar Biyoçeşitliliği Başka Nasıl Destekler?
Dağlarda göründüğünden daha fazlası vardır. Sadece popülasyonları ayırıp türleşmeye neden olmazlar. Nehirler ve havzalar da dağların bir sonucu olarak oluşur. Amazon ormanları ve Sundarbanlar bunun iki mükemmel örneğidir.
Amazon ormanları And Dağları tarafından şekillendirilmiştir. Himalayalar ve Sunderbanlar da bu açıdan benzerdir. Peki biyoçeşitliliği nasıl etkiliyorlar? Bir dağ silsilesinin nehirlerin ve kollarının gelişimine nasıl yol açtığını incelemek bu kavramı kavramak için en iyi yöntemdir.
Yağışlar da genellikle dağlarda daha yoğundur. Yağış birikir ve sonunda çok sayıda nehir ve akarsu oluşturmak üzere aşağıya doğru akar. Nehirler suyu araziye dağıtarak ağızlarının çevresinde biyolojik çeşitliliğe sahip bölgeler oluşturur. Bunun nedeni suyun hayatta kalmanın en önemli unsuru olmasıdır. Suyun mevcudiyeti arttıkça, belirli bir türün orada gelişme olasılığı da artar. Bu nedenle yeni nişler ortaya çıkmaktadır.
Sonuç
Biyoçeşitliliğe katkıda bulunan faktörlerin anlaşılması, koruma çabaları için çok önemlidir. Temel nedenlerin araştırılması evrim sürecine ışık tutar. Araştırmalar, dağların zengin bir yaşam çeşitliliğine ev sahipliği yaptığını kanıtlamıştır ve burada gösterilen örnekler sadece yüzeyi kazımaktadır.
Biyoçeşitlilikteki artışların çeşitli nedenleri vardır, ancak rakımdaki değişimler bunlardan en önemlisidir. Bu oluşumu anlamak bize Dünya'da gelecekteki yaşam potansiyeli ve bunun nasıl korunacağı hakkında bilgi verebilir.