Lübnan ve Suriye'nin kayalık sarp dağlarının yüksek kısımlarında kozalaklı ağaçlardan biri olan Lübnan Sediri yetişir. Boyu 40 metreyi bulabilen Lübnan sediri, selvi, ardıç ve başka çamlarla birlikte bir zamanlar Lübnan ve Toros Dağları'nın yamaçlarını kaplayan herdemyeşil ağaçların soyundan gelir. En kaliteli sedir ağaçları günümüz Türkiye'sinde yetişir ama bu ikonik bitki Lübnan'ın ulusal simgesidir.
Dostum, ulu sedirin tepesi göklere ulaştı. Ondan yetmiş arşın yükseldiğinde bir kapı yap.
Gılgamış Destanı, V. Tablet
Antik dönemden günümüze Lübnan Sediri
Jeolojik takvimle ölçüldüğünde, Cedrus oldukça genç bir ağaç türü. Tersiyer dönemin (65-55 milyon yıl önce) başında evrimleşen ağacın fosilize olan kalıntılarını günümüzde yaşayan türlerinden ayırt etmek oldukça güç. İnsanlık tarihi açısından bakıldığında, sedirin Doğu Akdeniz kıyılarında gelişen eski uygarlıklar açısından hayati önemde olduğunu görüyoruz.
Kuzey Lübnan'da Cedrus libani türünü koruma amacıyla kurulan ve UNESCO dünya mirası listesinde olan Tanrı'nın Sedirleri Ormanı (Horsh Arz el-Rab) çok yaşlı ağaçları barındırır. Bu ağaçlar, Tetis Denizi'nin kapanıp Akdeniz'e dönüşmesinden önce dağ sıralarını örten Cedrus popülasyonlarının mirasçısı olabilir.
Geç Bronz ve Demir Çağı'nda Fenikeliler için son derece değerli bir ticaret ürünü olan sediri, Fenikelilerin komşuları Mısırlılar, Asurlular, İsrailliler, Babiller ve Persler satın almaya, vergi olarak talep etmeye ya da zor kullanarak elde etmeye çalışıyordu. Birinci Dünya Savaşı'nda kıyı bölgelerine yapılan demiryolu inşaatı ve sonra da trenlerin yakıt ihtiyacı Lübnan'ın sedir stoğunu hızla eritti. Bir zamanlar ahşabından firavun tabutları yapacak kadar değer verilen ağaç adeta yok edildi.
Sedirin ahşabına hoş kokusunu veren, uçucu bitki yağı özleridir. Hala tatlı bir aroma saçan arkeolojik buluntular bu kokunun ne kadar kalıcı olduğunu gösteriyor. Reçinesindeki başka kimyasallar, ahşap zararlısı böcekler ve robiyal bozulmaya karşı koruma sağlıyor. 18. yüzyıldan itibaren Avrupa'da parklara dikilen peyzaj sedirlerinin geniş hatlarının aksine, anavatanında sık gruplar oluşturarak yetişen sedirler daha uzun boylu ve düz gövdelidir. Antik dünyada büyük binaların inşaatı ve gemi yapımında kullanıldığından ötürü gövdesinden yoğun talep gören uzun keresteler elde edilir.
Fenikeliler denizcilik ve gemi yapımıyla ünlenmişti. Meşhur sedir ağaçlarının kerestesinden inşa ettikleri tek yelkenli kürekli gemileriyle açık deniz rotalarını kullanarak Akdeniz'i kat ederlerdi. Değerli sedir ağacı kerestesini gemi yapımında kullanır, ticaretini yaparlardı.
Kral Süleyman'ın Kudüs'te inşa ettirdiği tapınak ve saray için sedir ağacı peşine düştüğü anlatılır. Tir Kralı Hiram'la pazarlığa girişecek, kendisine sedir ağacı kerestesi ve ahşap ustaları göndermesi karşılığında gümüş, bol miktarda zeytinyağı ve tahıl teklif etmişti. MÖ 11. yüzyılda Amon-Ra tapınağı yeni bir kutsal filikaya gereksinim duyunca, kıdemli tapınak rahibi Venamon, Teb'den Fenike liman kenti Biblos'a yelken açmıştı. Sedir ağacı karşılığında Mısır altını, gümüş, keten ve 500 papirüs rulosu ödemişti.
Fenikeliler gemi yapımında ustaydı. Yavaş ama büyük ticaret gemileri Akdeniz'i boydan boya dolaşırdı. Uzun boyuyla ünlenen sedir ağacının kerestesi (ve dolayısıyla gemi direkleri) sağlam olduğu kadar esnekti de. Sedirin yoğun ve geçirimsiz ahşabı daha az su çekerek reçinenin su direncini artırır. İşlenmiş fildişi, değerli metallerden yapılmış takılar gibi lüks tüketim mallarını külçe bakır gibi hammaddelerle takas eden Fenikeliler, değerli sedir kerestelerini gemilerinin yedeğinde kendi limanlarından Akdeniz'in en uzak köşelerine kadar taşırdı.