Göbeklitepe Nedir? Tarihi ve İnsanlık İçin Önemi

Göbeklitepe, Türkiye'nin güneydoğusunda yer alan bir arkeolojik alandır. Son zamanların en önemli arkeolojik keşiflerinden biri olarak kabul edilir ve erken insanlık tarihi hakkında değerli bilgiler sağlamıştır.

Yazar Burcu Kara
göbekli tepede gün doğumu

Göbeklitepe veya Göbekli Tepe, dünyanın en önemli arkeolojik alanlarından biri. Bu çarpıcı alanın 1990'lı yıllardaki keşfi arkeoloji dünyasında ve ötesinde şok dalgaları yarattı. Dünyanın en eski tapınağı olarak bilinen Göbeklitepe'deki heykeller ve megalitik mimarinin birçok örneği çömlekçilik, metalurji, yazının ve tekerleğin icadı ve tarımın başlangıcına işaret ediyor. MÖ 10. veya 11. bin yılda böylesine karmaşık bir alanın inşasının organize edilebilmesi avcı-toplayıcı insan anlayışımızı kökten değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda insanlık medeniyetinin yükselişine dair geleneksel görüşe ciddi şekilde meydan okudu.

Göbeklitepe Nerede?

300 metre genişliğindeki Göbeklitepe, Türkiye'nin güneydoğusundaki Şanlıurfa şehrinin yaklaşık 15 km kuzeydoğusunda, bir dağ sırtının en yüksek noktasında bulunuyor. 1994 yılından bu yana Alman Arkeoloji Enstitüsü'nün İstanbul şubesi Klaus Schmidt tarafından Şanlıurfa Müzesi işbirliği ile kazılar gerçekleştiriliyor. Bugüne kadar elde edilen sonuçlar fazlasıyla şaşırtıcıdır. Arkeologlar özellikle alanın sadece %5'ini ortaya çıkardıklarını tahmin ediyor.

göbekli tepe
Alanın yalnızca %5'i açığa çıkarıldı

Göbeklitepe, dört monolitik sütundan oluşuyor ve sütunlar dairesel veya oval bir yapı oluşturmak için kuru taş duvar parçalarıyla birbirine bağlanıyor. Her bir kompleksin ortasında biraz daha küçük taşlarla çevrili içeri bakan iki büyük sütun var. Arkeologlar bu sütunların bir zamanlar çatıları desteklediğine inanıyor. Sütunların çapı yaklaşık 10 ila 30 metre arasında ve mozaiklerden (yanmış kireç) yapılmış yüzeylere sahipler.

Tonlarca Ağırlıkta Megalitler

43'ü şimdiye kadar ortaya çıkarılan megalitler, temelde yaklaşık 5 metre yüksekliğe kadar ulaşan T-şekilli yumuşak kireçtaşı sütunlardır ve tepenin alt güneybatı yamacındaki bir taş ocağından kazılmış ve taşınmışlar. Tepe üzerindeki jeofizik araştırmalar, alanın çevresinde gömülü 250 kadar megalit bulunduğunu ve Göbeklitepe'de bir zamanlar 16 kompleks daha olduğunu gösteriyor. Her megalit tonlarca kilo ağırlıkta (en ağırı 10 ton) ve bazıları birbiri üzerine yerleştirilmiş. Arkeologlar o zamanın insanlarının bunu nasıl bir mühendislikle başardığını bilmiyor. Modern standartlarla bile devasa bir inşaat projesi anlamına geliyor.

Göbeklitepe'deki bazı taşların üzerleri boş olsa da, diğerlerinde özenle oyulmuş tilki, aslan, boğa ve akrep çizimleri gibi olağanüstü bir sanat teşhir ediliyor.

Göbeklitepe'deki bazı taşlar boş olsa da, diğerlerinde özenle oyulmuş tilki, aslan, boğa, akrep, yılan, yaban domuzu, akbaba, su tavuğu, böcek ve araknid gibi olağanüstü sanat çalışmaları var. Hatta soyut şekiller dahi mevcut. T şeklindeki birkaç taşın yan kısımlarında silaha benzer nesnelerin tasvirleri bulunuyor, bu da taşların insanları veya belki de tanrıları temsil ettiğini gösteriyor. Göbeklitepe'deki piktogramlar yazılı bir alfabe değil ancak anlamları yerel nüfus arasında bilinen kutsal semboller olarak kullanılmış olabilirler.

göbekli tepe'de 11.000 yıl önceye göre fazlasıyla detaylı megalit çizimleri
11.000 yıl önceye göre hayranlık bırakan megalit çizimleri

Göbeklitepe'deki akbaba tasvirlerinin diğer Anadolu ve Yakın Doğu bölgelerinde görülenlerle paralel oldukları keşfedildi. Türkiye'nin güneyindeki büyük Neolitik yerleşim yeri olan Çatalhöyük'ün (MÖ 7500–5700 arası) birçok tapınak duvarında akbabaların iskelet çizimleri var.

Akbabaların Anadolu'nun erken Neolitik dönemindeki önemini açıklamak için öne sürülen teoriler arasında ekskarnasyon olarak bilinen, ölen kişinin tahta yapı üzerinde bir süre akbabalara bırakıldığı mezar kültü uygulaması var. Akbabalar ve diğer yırtıcı kuşlar aracılığıyla iskeletleri etten arındırılan kişilerin ruhlarının serbest kaldığı düşünüldü. İskeletler daha sonra başka bir yere gömülürdü. Göbeklitepe insanının odağındaki kült bu olabilir. Çömlekçilik öncesi Neolitik dönemde Anadolu ve Yakın Doğu'da görülen bir uygulama.

İlginç bir şekilde, Klaus Schmidt ve ekibi şimdiye dek Göbeklitepe'nin bir yerleşim yeri olduğuna dair kanıta rastlayamadı — evler, yemek pişirme ocakları veya çöp çukurları yok. Ancak arkeologlar 100.000'den fazla hayvan kemiği parçası buldular; bunların çoğu, hayvanların bölgede bir yerde kesildiğini ve pişirildiğini gösteren kesik izleri ve kıyılmış kenarlara sahipti. Kemikler ceylan (kemiklerin %60'ından fazlasını oluşturur), yaban domuzu, koyun, kızıl geyik, akbabalar, turnalar, ördekler ve kazlar gibi farklı kuş türlerine ait. Kemiklerin tümü yabani türden; bu da Göbeklitepe'de yaşayanların evcil hayvan besleyen çiftçiler değil, avcı-toplayıcı insanlar olduklarını kanıtlıyor. Bu mega yapı Buz Devri'nin sonunda inşa edilmiş.

Göbeklitepe'ye benzer alanlar

Bu kadar erken bir tarihe ait birden fazla anıtsal yapının bulunduğu Göbeklitepe oldukça özel bir alan. Bununla birlikte kuzey-batısındaki orta Fırat Nehri üzerinde bulunan Nevali Çori'deki erken Neolitik dönem yerleşim yeri ile benzerlikleri de var. Nevali Çori'deki ana tapınak, Göbeklitepe'den bin yıl sonrasına, MÖ 8000 civarına tarihleniyor. Yapıdaki dini inanç komplekslerinin Göbeklitepe ile kesişen ortak yönleri var: Mozaik stilli kireç çimento zemin, kuru taş duvarlarla inşa edilmiş T şeklinde monolitik sütunlar ve merkezde iki bağımsız sütun daha bulunması gibi. T şeklindeki sütunlarda insan eli gibi görünen kabartmalar mevcut. Ne yazık ki Nevali Çori şimdi kaybolmuş durumda, 1992 yılında Atatürk Barajı'nın yarattığı gölün altında kaldı.

Göbeklitepe arkeologları, bölgedeki insanların MÖ 8000 civarında abideleri kasıtlı olarak toprağın altına gömmeye başladığına inanıyor. Ayrıca alandaki bazı çakmak taşı ve hayvan kemiklerini başka alanlardan getirdikleri düşünülüyor. Bu dolgu, alanın binlerce yıl sonra bile korunmuş olmasını sağladı. Göbeklitepe sakinlerinin alanı neden terk ettikleri net olarak anlaşılamadı. Ancak bu zaman zarfında gelişen tarım ve hayvancılık ile anıtların yeni yaşam tarzındaki önemi azalmış olabilir.

Alandan çıkarılan bir totem
Alandan çıkarılan bir totem

Çıkarılan taş aletlerin tipolojik ve radyokarbon analizi, Göbeklitepe'deki son inşaat evresinin MÖ 8000'de bittiğini gösteriyor. İlk ne zaman yerleşilmeye başlandığı açık şekilde bilinemiyor olsa da, arkeologların ortak görüşü Göbeklitepe'nin MÖ 11.000'e veya daha geriye uzandığı yönünde. Bu tarih, böylesine karmaşık anıtlara sahip bir yer için inanılmaz.

Göbeklitepe'deki Organize Toplum

Göbeklitepe gibi bir alanın planlanması ve inşası, avcı-toplayıcı toplumlar arasında şimdiye dek eşi görülmemiş düzeyde organizasyon ve kaynak kullanımı gerektiriyor. Göbeklitepe keşfedilene dek insanların tarımı ve birlikte yaşamayı öğrendikten sonra dini tapınaklar yaptığı düşünülüyordu. Göbeklitepe'deki manzara ise bir avcı-toplayıcı toplumun doğrudan megalitik alanlar inşa etmeye başladığını ve böylece daha gelişmiş toplumların temelini attığını gösteriyor.

Gerçekten de Göbeklitepe'yi çevreleyen diğer alanların araştırılması sadece 32 km uzakta, dünyada buğdayın yetiştirildiği en eski yeri ortaya çıkardı. Radyo karbon tarihlerine göre, Göbeklitepe'nin inşasından sadece birkaç yüzyıl sonra, yaklaşık 10.500 yıl önce, bölgede tarım gelişti. Bölgedeki diğer yerlerde ise Göbeklitepe anıtlarının dikilmesinden 1000 yıl sonra koyun, sığır ve domuz hayvanlarının evcilleştirildiğine dair kanıtlar yer alıyor. Bütün bu kanıtlar Göbeklitepe çevresindeki medeniyetin, tarım devriminin ön saflarında bulunduğunu göstermektedir.

Göbeklitepe'deki büyük taş yapıların işlevleri çözülebilmiş değil. Özellik avcı-toplayıcı insanların neden bu kadar ayrıntılı anıtlar inşa ettikleri merak ediliyor. Klaus Schmidt'e göre burası ölenler için yapılmış önemli bir yerdi ve şimdiye kadar kesin bir mezar görülmemesine rağmen, dairesel anıtların zeminlerinin altında bulunacaklarına inanılıyor.

Bölgede herhangi bir ev olmaması nedeniyle teoriler arasında Göbeklitepe'nin insanların yüzlerce kilometre uzaklıktan geldiği bir ibadet noktası olması ihtimali var. Bölgede keşfedilen büyük miktarda hayvan kemiği burada düzenli olarak ziyafet ayini (veya kurban ayini) yapıldığını gösteriyor. Zira bulgular Stonehenge yakınındaki Durrington Duvarları'nda ortaya çıkarılan ziyafet ayinlerine benzer.

Göbeklitepe ve Sirius Yıldızı (Şira)

Göbekli Tepe'nin tapınak olarak düşünülen çizimi
Göbeklitepe'nin tapınak olarak düşünülen çizimi

Göbeklitepe'nin Sirius yıldızına tapınmak için inşa edilmiş bir tapınak olduğuna dair güçlü teoriler var. Bugün yalnızca küçük bir kısmı açığa çıkarılmış olsa da Göbeklitepe'nin toplamda en az 20 duvarla çevrili olduğu düşünülüyor. Buna göre alan dünyanın en eski tapınağı olabilir.

Her daim gökyüzünde görüldüğü düşünülen yıldızlar, Dünya'nın eksen hareketi nedeniyle ortadan kaybolarak bazen binlerce yıl tekrar gökyüzünde görülmüyor. Göbeklitepe'nin enlemi, Sirius (Şira) yıldızının MÖ 9300 yılına kadar ufkun altında kaldığına işaret etmekte. Buradan hareketle, Göbeklitepe gökyüzünde beliren bu yeni nesnenin 'doğuşunu' görmek için inşa edilmiş olabilir. İnsanlar bunun ardından parlaklığı ile dikkat çeken Sirius'a tapınmaya başlamış olabilirler.

Göbeklitepe'nin mevcut haritası ve uydu görüntüleri kullanılarak, araştırmacılar her duvarın merkezindeki iki megalite paralel şekilde hayali çizgiler çizdiler. Kazılan halkalardan üçünün, Sirius'ın MÖ 9100, MÖ 8750 ve MÖ 8300'de doğduğu noktalara denk şekilde hizalandığı ortaya çıkarıldı.

Sirius bugün dünyanın her yerinden görülebiliyor.

Ne yazık ki Göbeklitepe'nin ünü yayıldıkça bölge, sanat hırsızları ve yasadışı antikacılar için ilgi çekici hale geliyor. Eylül 2010 sonlarında, insan başı ve hayvan figürü ile süslenmiş 40 santim yüksekliğinde, T şekilli bir dikili taş kazı sahasından çalındı. Hırsızlıktan bu yana, kilitli kapı ve kamera sistemi kurularak sahadaki güvenlik artırılmış oldu.

Göbeklitepe Hakkında Sık Sorulanlar

Göbeklitepe nedir?

Göbeklitepe veya Göbekli Tepe, Türkiye'nin güneydoğusunda yer alan antik bir arkeolojik alandır. Tarihi Neolitik döneme kadar uzanır ve dikkat çekici taş yapıları ve oymalarıyla bilinir.

Göbeklitepe ne zaman keşfedildi?

Göbeklitepe 1960'larda keşfedildi ancak sistematik kazıların başladığı 1990'larda büyük ilgi gördü. O zamandan bu yana devam eden araştırmalar Göbeklitepe'nin tarihi ve arkeolojik önemine ışık tutuyor.

Göbeklitepe'yi önemli kılan nedir?

Göbeklitepe, erken uygarlıkların gelişimiyle ilgili önceki varsayımlara meydan okuduğu için önemli kabul ediliyor. Karmaşık bir tarih öncesi toplumun varlığına işaret eden gelişmiş inşaat teknikleri ve karmaşık oymalar sergiliyor.

Göbeklitepe'deki T şeklindeki sütunlar nedir?

T şeklindeki sütunlar Göbeklitepe'nin ayırt edici bir özelliğidir. Bazılarının yüksekliği 20 metreye kadar ulaşan bu devasa taş sütunlar, karmaşık hayvan oymaları ve diğer sembollerle süslenmiştir.

Göbeklitepe'nin yapılış amacı neydi?

Göbeklitepe'nin tam amacı hala devam eden bir araştırma ve yorumlama konusudur. Bununla birlikte, muhtemelen toplumsal toplantılar, törenler ve dini uygulamalarla ilişkili bir ritüel alanı olarak hizmet ettiğine inanılmaktadır.

Göbeklitepe kaç yaşında?

Göbeklitepe yaklaşık 9.000 ila 10.000 yıl öncesine tarihleniyor ve bu da onu dünyanın bilinen en eski insan yapımı yapılarından biri yapıyor.

Arkeologlar Göbeklitepe'de ne buldu?

Arkeologlar, aslan, yılan ve kuş gibi hayvanların karmaşık oymalarıyla birlikte, bazıları dairesel desenler halinde düzenlenmiş çok sayıda taş sütun ortaya çıkardılar. Ayrıca toplumsal yapılara ve tören alanlarına dair kanıtlar da buldular.

Göbeklitepe bize erken insan uygarlığı hakkında ne söylüyor?

Göbeklitepe, erken insan uygarlığının geleneksel zaman çizelgesine meydan okuyarak, karmaşık sosyal ve dini yapıların daha önce düşünülenden daha önce var olduğunu öne sürüyor. Anıtsal inşaat ve ayrıntılı sembolik temsiller yapabilen sofistike bir topluma dair kanıtlar sunmaktadır.

Göbeklitepe insanlık tarihi anlayışımızı nasıl etkiliyor?

Göbeklitepe, karmaşık uygarlığın zaman çizelgesini geriye iterek erken insanlık tarihi anlayışımızda devrim yaratmıştır. Sosyal ve kültürel gelişmelerin tarımın ve yerleşik toplulukların ortaya çıkışından önce gerçekleşmiş olabileceğini göstermektedir.

Göbeklitepe nasıl korunuyor ve halkın erişimine nasıl açık?

Göbeklitepe UNESCO Dünya Mirası alanı olarak korunuyor ve ziyarete açık. Antik yapıların korunmasını sağlamak için, onları dış etkenlerden korumak için koruyucu çatıların inşası da dahil olmak üzere çaba gösterilmektedir.