Havayı ve Rüzgarı Neden Göremiyoruz?

Hava, görünür aralıkta rengi veya opaklığı olmayan, çoğunlukla nitrojen ve oksijen olmak üzere gazların bir karışımıdır. Öte yandan rüzgar, basitçe havanın hareketidir. Onu görmemizi sağlayacak herhangi bir fiziksel özelliği yoktur.

Hava gözlerimize saydamdır çünkü içinden engellenmeden geçen ışığın dalga boylarına duyarlı retinalar geliştirdik. Aksi halde etrafımızdaki hiçbir şeyi göremezdik. Rüzgar, atmosferdeki basınç farkları sonucu hareket eden havadır. Düşük basınçlı hava, yüksek basınçlı havadan az yoğundur ve bu nedenle ışık ışınlarının yolunu hafifçe değiştiren düşük bir kırılma indisine sahiptir: Gökyüzündeki yıldızlar atmosferdeki bu küçük çarpıklıklar nedeniyle kırpışır. Ancak bu etkiyi yer seviyesindeki nesnelerde göremeyiz çünkü bunlar çok daha yakındır ve beynimiz gözden gelen sinyali mümkün olduğunca sabit bir görüntü sunacak şekilde işler.

Havayı veya rüzgarı göremesek de bir kasırganın hunisini görüyoruz çünkü merkezdeki basınç düşüşü su buharının çökelmesine neden olur.

Bir Nesneyi Görmek Ne Demektir?

görmek göz

Bir nesneyi görmemiz için ışığa ihtiyacımız var. Işık bir cisme çarptıktan sonra, renklerin bir kısmı cisim tarafından emilir ve diğer renkler yansıtılır. Nesne tarafından yansıtılan bu renkler göz küremize girer ve beynimiz tarafından yorumlanır. Kırmızı bir araba gördüğümüzde, o nesnenin kırmızı ışığı gözlerimize yansıttığı anlamına gelir. Ona çarpan diğer tüm ışık renklerini emmektedir.


İlgili: Göz Nasıl Görüyor? Işığın Göz ve Beyin İle Etkileşimi


İnsanlar var olan her olası ışık dalgasını göremiyor. Görebildiğimiz dar bir ışık aralığı var ve bu aralık ışığın frekansına ve dalga boyuna bağlı. Okyanusta dalgalar üzerinde yüzen bir plaj topuna bakarsanız, frekans bize topun ne kadar hızlı yukarı aşağı gittiğini söylerken, dalga boyu bize iki dalganın tepesi arasındaki mesafeyi söyler.

İnsanlar için, görünür ışık tayfı mor ışık (400 nanometre dalga boyuna sahip) ve kırmızı ışık (700 nanometre dalga boyuna sahip) arasında. Gözlerimizle göremediğimiz ancak algılayabildiğimiz, bildiğimiz başka ışık türleri de var. Bazı örnekler arasında X Işını (10 nanometre dalga boyu), ultraviyole ışık (300 nanometre dalga boyu) ve kızılötesi ışık (1000 nanometrenin üzerinde dalga boyu) bulunuyor.

Peki, Hava Neden Görünmüyor?

sisli hava

Gözlerimiz renk tayfında yalnızca çok dar bir aralıkta görebildiği için görebildiğimiz her şey bu aralığa uyan ışığı yansıtmak zorunda. Havanın yansıttığı renkler bu görünür aralıkta değildir. İnsanlar havadan gelen yansımaları görebilseydi görüş alanımız etrafımızdaki hava tarafından sürekli olarak bozulurdu. Her gün dev bir bulutun ortasında yaşamak gibi düşünün; renkteki küçük değişiklikler fark edilebilir ancak önünüzdeki buluttan net bir şekilde göremezsiniz.

Bu durum tesadüften ibaret değil; görmenin doğası gereği insan gözünün görüntünün bulanık olmaması için nasıl evrimleştiğini gösteriyor.

Örneğin, sis ve gökkuşağı ışık havadaki su buharı parçacıkları tarafından yansıtıldığı ve kırıldığı için görülebilirdir.

Mavi bir gökyüzüne baktığınızda, atmosferde yüksek olan ve dolayısıyla Güneş'e daha yakın olan parçacıklardan yansıyan ışığı görürsünüz. Gözlerinizi atmosferin üst kısmından aşağıya indirirken gökyüzünün maviden görünmeze dönüştüğünü görebilirsiniz.