Tüm savaşları sona erdiren savaş adıyla bilinen I. Dünya Savaşı, Temmuz 1914 ile 11 Kasım 1918 arasında gerçekleşti. Savaşın sonunda 17 milyondan fazla insan öldü. Savaşın nedenleri basit bir zaman çizelgesinden çok daha karmaşık olduğundan bugün hala tartışılmaya devam etmektedir. Aşağıdaki liste, I. Dünya Savaşı'na en çok neden olduğu düşünülen olaylara genel bir bakış sunmaktadır.
I. Dünya Savaşı'nın Nedenleri
Dünyanın dört bir yanındaki ülkeler her zaman komşularıyla karşılıklı savunma anlaşmaları yapmıştır. Bu mukavelelere göre bir tarafın topraklarına savaş ilan edilirse komşu ülkeye de ilan edilmiş olur. Karşılıklı savunma ittifakları ülkelerin savunmak zorunda oldukları komşuları pahasına normalde düşman olmadıkları ülkelerle savaşa girmesine neden oldu. I. Dünya Savaşı başlamadan önce aşağıdaki ittifaklar mevcuttu:
- Rusya ve Sırbistan
- Almanya ve Avusturya-Macaristan
- Fransa ve Rusya
- Britanya, Fransa ve Belçika
- Japonya ve Britanya
Avusturya-Macaristan Sırbistan'a savaş ilan ettiğinde, Rusya Sırbistan'ı savunmak zorunda kaldı. Rusya'nın harekete geçtiğini gören Almanya, Rusya'ya savaş ilan etti. Fransa daha sonra Almanya ve Avusturya-Macaristan'a karşı savaşa sürüldü. Almanya, Belçika'ya yürüyerek Fransa'ya saldırdı, bu da İngiltere'yi savaşa sürükledi. çekerek Fransa'ya saldırdı. Ardından Japonya savaşa girdi. Daha sonra İtalya ve ABD müttefiklerin yanında I. Dünya Savaşı'na dahil oldu.
Emperyalizm
Emperyalizm bir ülkenin başka bölgeleri kontrolü altına alarak gücünü ve servetini artırmasıdır. I. Dünya Savaşı'ndan önce birkaç Avrupa ülkesi Afrika'da ve Asya'da emperyalist iddialarda bulunarak bu noktalarda çekişmeye girmişti. Bölgelerdeki hammadde potansiyeli keşfedildikçe emperyalist ülkelerin arasındaki gerginlik yükseldi. Artan rekabet ve daha büyük imparatorluklar kurulmasına duyulan arzu dünyanın I Dünya Savaşı'na girmesine neden olacak çatışmaları başlattı.
Militarizm
Dünya 20. yüzyıla girerken, özellikle her ülkenin birbirinin savaş gemisi sayısını karşılaştırdığı bir silahlanma yarışına girildi. Ülkeler genç erkeklerin savaşa hazır olması için gitgide daha fazla askeri eğitim vermeye başladı, ordular genişledi. Savaş gemilerinin kendilerinin büyüklüğü de arttı. Taşıdıkları silahlar, hızları, tahrik yöntemleri ve zırhlarının kalitesi gelişti. Bu durum en çok 1906'da İngiltere'nin HMS Dreadnought'ı ile hissedildi.
Ülkeler harekete geçti ve ilk hamlelerden biri Almanya'nın İmparatorluk Donanması'ndan (Kaiserliche Marine) geldi. Ordu envanterine çok sayıda modern ve güçlü savaş gemisi eklemeye başladı. 1914'te Almanya'nın yaklaşık 100 savaş gemisi ve iki milyon eğitimli askeri vardı. İngiltere ve Almanya bu dönemde donanmalarını büyük ölçüde büyüttü. Ayrıca özellikle Almanya ve Rusya'da askeri kuruluşların halk politikaları üzerinde daha büyük etkisi olmaya başladı. Militarizmdeki bu artış daha fazla ülkenin kendini I. Dünya Savaşı'nda bulmasına neden oldu.
Milliyetçilik
I.Dünya Savaşı'na neden olan ana olayların birçoğu Avusturya-Macaristan topraklarında ve çevresinde yaşandı. Bosna-Hersek'teki Slav halklar artık Avusturya-Macaristan'ın bir parçası olmak yerine Sırbistan'ın parçası olma arzusuna kapıldı. Bu etnik kökenli milliyetçi isyan doğrudan Arşidük Franz Ferdinand suikastına neden olacaktı.
Ancak daha genel olarak ele alındığında, Avrupa boyunca yayılan ülkelerin çoğunda baş gösteren milliyetçilik düşüncesi yalnızca I. Dünya Savaşı'nı başlatmadı aynı zamanda savaşın Avrupa ve Asya'ya yayılmasına da yol açtı. Ülkeler egemenliğini ve gücünü kanıtlamaya çalıştıkça savaş daha da karmaşıklaştı ve uzadı.
Başlatan sebep: Arşidük Franz Ferdinand suikastı
Yukarıda bahsedilen tüm ögelerin (ittifaklar, emperyalizm, militarizm ve milliyetçilik) bir araya gelmesine ve I. Dünya Savaşı'nın başlamasına neden olan olay Avusturya-Macaristan'daki Arşidük Franz Ferdinand suikastıydı. Haziran 1914'te Kara El adlı bir Sırp milliyetçi terörist grup, adamlarını Arşidük'ü öldürmek üzere harekete geçirdi. Sürücü arabaya atılan el bombasından kaçınca ilk suikast girişimi başarısız oldu. Ancak o günün ilerleyen saatlerinde Gavrilo Principli adlı bir Sırp milliyetçisi Avusturya-Macaristan'ın parçası olan Saraybosna'ya hareket eden arabadaki Arşidük ve karısını vurdu. İkisi de yaralarından öldü.
Suikastin nedeni, bölgenin kontrolünü elinde tutan Avusturya-Macaristan'ı protesto etmekti: Sırbistan Bosna Hersek'i devralmak istemişti. Ferdinand'ın suikastı Avusturya-Macaristan'ın Sırbistan'a savaş ilan etmesine neden oldu. Rusya, Sırbistan ile olan savunma ittifakı gereği savaşa dahil olmaya başladı. Almanya bunun üzerine Rusya'ya savaş ilan etti. Savaş böylece ittifakları içine alacak şekilde genişlemesi başladı.
I. Dünya Savaşı ile harp büyük oranda değişti. Eski savaşlardan kalma yumruk yumruğa dövüş yerini teknolojik silahlara bıraktı ve askerleri yakın muharebeden uzaklaştırdı. Savaş aşırı derecede yüksek ölümle bitti. 15 milyon insan öldü ve 20 milyon insan yaralandı. Savaşın yüzü bir daha asla eskisi gibi olmayacaktı.
I. Dünya Savaşı'nın sonuçları
I. Dünya Savaşı 1914-1918 yılları arasında çoğunlukla Avrupa genelindeki harp sahalarında yaşandı. Daha önce benzeri görülmemiş ölçekte insan katliamı yapılmıştı ve sonuçları akıl almazdı. İnsani ve yapısal yıkım Avrupa'yı ve dünyayı yaşamın hemen hemen tüm alanlarında büyük ölçüde değiştirdi ve yüzyılın geri kalanında siyasal konvülsiyonlara zemin hazırladı.
I. Dünya Savaşı'na girmeden önce Amerika Birleşik Devletleri henüz tam manasıyla keşfedilmemiş askeri potansiyeli ve büyüyen ekonomisi ile çekinilen bir ülkeydi. Ancak savaş ABD'yi iki önemli yoldan değiştirdi: Ülkenin ordusu modern savaşın yoğun deneyimiyle büyük çaplı bir savaş gücüne dönüştü ve ekonomik güç dengeleri değişerek Avrupa'nın tükenmiş ülkelerinden Amerika'ya kaymaya başladı.
Bununla birlikte savaşın korkunç sonuçları ABD'li siyasetçileri dünya sahnesinden geri çekilmeye ve ülkeleri için bir tür izolasyon politikası izlemeye itti. Bu izolasyon Amerika'nın I. Dünya Savaşı sonrasında gerçekleşecek olan büyümesinin etkisini sınırladı. Çekilme aynı zamanda Milletler Cemiyeti'ne ve ortaya çıkan yeni siyasi düzene de zarar verdi.
Sosyalizm dünya sahnesinde yükseliyor
Rusya'nın savaşın baskısı altında ezilmesi, sosyalist devrimcilerin iktidarı ele geçirmelerini ve dünyanın büyüyen ideolojilerinden biri olan komünizmi büyük bir Avrupa kuvvetine dönüştürmelerini sağladı. Vladimir Lenin'in geldiğine inandığı küresel sosyalist devrim asla gerçekleşmemiş olsa da, Avrupa ve Asya'daki devasa ve potansiyel olarak güçlü komünist ulusların varlığı dünya siyasetinin dengesini değiştiriyordu.
Almanya'nın izlediği politika kendisini başta Rusya'ya katılmaya yöneltti ancak tam Leninist değişim fikri uygun gelmedi ve bunun yerine yeni bir sosyal demokrasiyi kurdu. Bu demokrasi sistemi büyük baskıya maruz kalacak ve sonunda sağcı Almanlar tarafından yıkılacaktı. Oysa ki Rusya'nın çarlarla yönetilen otoriter rejimi on yıllarca devam etti.
Orta ve Doğu Avrupa imparatorluklarının yıkılışı
Alman, Rus, Türk ve Avusturya-Macaristan İmparatorlukları, I. Dünya Savaşı'nın hepsinde vardı ve hepsi yenilgi ve devrim ile yıkıldı. Osmanlı'nın 1922'de doğrudan savaş kaynaklı bir devrim ile yıkılması büyük sürpriz değildi: Türkiye uzun zamandır Avrupa'nın hasta adamı olarak kabul edilmişti ve akbabalar on yıllardır etrafında çember çizmekteydi. Aynı dönemde aynı sebeplerle yıkılan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu da farklı değildi.
Ne var ki, halkının isyan etmesi sonucu Kaiser'in tahttan çekilmesi ile genç, güçlü ve büyümekte olan Alman İmparatorluğu'nun yıkılması büyük şok oldu. Yerine, demokratik cumhuriyetlerden sosyalist diktatörlüklere kadar değişen yapıda bir dizi yeni hükümet geldi.
Milliyetçilik Avrupa'yı dönüştürüyor ve karmaşıklaştırıyor
Milliyetçilik düşüncesi, I. Dünya Savaşı başlamadan önce Avrupa'da birkaç on yıldır büyümekteydi. Ancak özellikle savaşın ardından yeni uluslarda ve bağımsızlık hareketlerinde büyük bir artış görüldü. Bunun bir kısmı Woodrow Wilson'un "kendi kaderini tayin etme" olarak adlandırdığı izolasyonist (yalnızcılık) düşüncenin bir sonucuydu. Tarihçilere göre bu düşünce eski imparatorlukları istikrarsızlaştırmak ve daha küçük yeni ulusların ortaya çıkmasını sağlamak için bir fırsat olarak görülmüştü.
Avrupa milliyetçiliği için kilit bölge, Polonya, üç Baltık Devleti, Çekoslovakya, Sırplar, Hırvatlar, Sloven Krallığı ve daha başka devletlerin de ortaya çıktığı Doğu Avrupa ve Balkanlardı. Ne var ki milliyetçilik düşüncesi birçok farklı milletin birbirleriyle gerginlik yaşadığı bu Avrupa bölgesinin etnik yapısıyla büyük ölçüde çelişiyordu. Komşuları tarafından yönetilmeyi tercih eden muhalif azınlıklar bu düşünceden fazlasıyla beslendi.
Zaferin ve yenilginin ardından yaşanan olaylar
Alman komutan Erich Ludendorff savaşı sona erdiren ateşkes çağrısını zihinsel bir çöküşle yapmıştır ve imza attığı şartları daha sonra bulup göz attığında Almanya'nın bunları reddetmesini ve ordunun hala savaşmaya devam edebileceği söyler. Ancak yeni sivil hükümet bunu reddeder ve barış tesis edildikten sonra ordunun artık savaşmaya devam etmesinin yolu kalmamıştır. Ludendorff'u reddeden sivil liderler hem ordu hem de Ludendorff için günah keçisi oldular.
Bu hareket Adolf Hitler'in yükselişini sağlamıştır. Çünkü yenilmez Alman ordusu efsanesinin liberaller, sosyalistler ve Weimar Cumhuriyeti'ne zarar veren Yahudiler tarafından "arkadan bıçaklanması" sağcı düşüncenin destek bulmasına neden olmuştur. Bu olay doğrudan Ludendorff'un ağzından, sivillere yenilginin sebebini açıklamak için anlatılmıştır.
II. Dünya Savaşı'na yol açacak bir başka olay da İtalya'da yaşanır. İtalya gizli anlaşmalarla kendisine söz verilen toprakları alamamıştır ve İtalyan sağcılar bu durum için "sakatlanmış barış" yorumunu yaparak memnuniyetsiz olduklarını açıkça belirtirler.
Diğer taraftan savaşı kanlı bir yıkım olarak gören ve askerlerini savaşa kısmen süren I. Dünya Savaşı galiplerinden Britanya her şey bittikten sonra savaş karşıtı politika izlemiştir. 1920 ve 1930'larda yaşanan uluslararası olaylar karşısında yatıştırıcı politikalar izlemeleri bundan kaynaklanır.
Kayıp nesil
I. Dünya Savaşı'nda savaşanların sekizde biri yani sekiz milyon insan öldü. Savaşa katılan devletlerde savaşta birini kaybetmemiş birini bulmak zordu. Pek çok insan ya yaralandı ya da kalıcı şok geçirerek kendini öldürdü. İntihar eden insanların sayısı rakamlara yansımadı.
I. Dünya Savaşı Hakkında Sık Sorulan Sorular
I. Dünya Savaşı'nın ana nedeni neydi?
I. Dünya Savaşı, 28 Haziran 1914 tarihinde Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand'ın Güney Slav milliyetçisi Gavrilo Princip tarafından öldürülmesinin ardından başladı.
I. Dünya Savaşı'nda hangi ülkeler savaştı?
Savaş, İtilaf Devletleri (Fransa, Büyük Britanya, Rusya, İtalya, Japonya ve 1917'den itibaren ABD) ile İttifak Devletleri'ni (özellikle Almanya, Avusturya-Macaristan ve Türkiye) karşı karşıya getirmiştir.
I. Dünya Savaşı'nı kim kazandı?
İttifak Devletleri I. Dünya Savaşı'nı dört yıl süren çatışmalar ve 8,5 milyon askerin savaş yaraları ya da hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmesinin ardından kazanmıştır.
I. Dünya Savaşı sırasında kaç kişi öldü?
I. Dünya Savaşı sırasında yaklaşık 8.500.000 asker yaralanma ya da hastalık sonucu ölmüştür. Belki de 13.000.000 kadar sivil de ölmüştür. Bu muazzam sayıdaki ölüm, büyük ölçüde I. Dünya Savaşı'nda kullanılan yeni teknolojiler ve savaş tarzları nedeniyle daha önceki tüm savaşlarda yaşanan ölümleri gölgede bırakmıştır.
I. Dünya Savaşı'nın önemi nedir?
Dört imparatorluk hanedanı – Avusturya-Macaristan'ın Habsburgları, Almanya'nın Hohenzollernleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun sultanlığı ve Rusya'nın Romanovları – savaşın doğrudan bir sonucu olarak çöktü ve Avrupa haritası sonsuza dek değişti. Amerika Birleşik Devletleri bir dünya gücü olarak ortaya çıktı ve yeni teknoloji savaşları daha önce hiç olmadığı kadar ölümcül hale getirdi.