Weimar Cumhuriyeti: Hitler'in İktidara Yükselmesindeki Anahtar

Weimar Cumhuriyeti Almanya'nın en istikrarsız yönetimlerinden biriydi. Bu dönem Adolf Hitler'in iktidara gelmesine olanak sağladı.

weimar cumhuriyeti bayrağı

Alman İmparatorluğu I. Dünya Savaşı sırasında çöktü ve sonrasında Weimar Cumhuriyeti kuruldu. Hükümetteki istikrarsızlık, yaygın enflasyon ve kötüleşen sosyal ve ekonomik iklim, bu cumhuriyeti rahatsız eden birçok sorundan sadece birkaçıydı. Yaşanan bu çalkantılar faşizmin ve komünizmin önünü açmış ve Nazi egemenliğine giden yolu hazırlamıştır. Şimdi Almanya'nın ilk cumhuriyetinin farkında olmadan Adolf Hitler'in iktidara gelmesini nasıl sağladığına bakalım.

Weimar Cumhuriyeti: Kuruluş ve Çöküş Süreci

weimar cumhuriyeti bayrağı
Weimar Cumhuriyeti'nin devlet bayrağı.

Weimar Cumhuriyeti, I. Dünya Savaşı'nın sona erdiği günlerde ortaya çıktı. 1918'de İmparator II. Wilhelm tahtını bıraktı ve 9 Kasım'da (Almanya'nın ünlü Kader Günü ya da Schicksalstag) Hollanda'ya iltica etti. Aynı gün bağımsız Şansölye Baden Prensi Maximillian istifa etti ve makamına Friedrich Ebert geçti. Ebert, 1913'ten beri o dönemde Almanya'nın en büyük partisi olan Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nin (SPD) başkanlığını yürütüyordu. Phillipp Scheidemann Reichstag basamaklarından demokrasiyi deklare ederken, mevki arkadaşı Friedrich Ebert Almanya'da anayasal bir monarşi inşa etmek için çalışıyordu. Scheidemann, komünizmin yükselen popülaritesi nedeniyle bunu üstlerine veya Ebert'e sormadan yaptı.

Savaşın bir sonucu olarak, Almanya'daki komünist hareket bu dönemde büyük ölçüde genişledi. SPD'nin savaşa karşı olan üyeleri vardı çünkü savaşı imparatorluk emeli olarak görüyorlardı. Ayrıca bu kişiler SPD'nin görüşünün aksine, insanların refah seviyesini yükseltmek için devrimci araçların kullanılması gerektiğine inanıyorlardı. İşte bu nedenle Spartaküs Birliği SPD'den ayrı bir grup olarak ortaya çıktı.

Bu koşullarda Spartaküs Birliği'nin eş lideri Karl Liebknecht, 9 Kasım'da Berlin'de Scheidemann ve Ebert'in yönetimine açıkça meydan okuyarak komünist bir cumhuriyet ilan etti. Ancak Ebert ve SPD bu mücadelede üstünlüğü ele geçirdi, çünkü hızla orduyla ittifak kurdular ve takip eden 1918-1919 kışında komünist devrime son verdiler. Freikorps olarak bilinen paramiliter bir grup, Ocak 1919'da yeni kurulan KPD'nin (Almanya Komünist Partisi) liderleri Karl Liebknecht ve Rosa Luxembourg'a suikast düzenledi.

Komünist hareketi bastırmak için kullanılan sert önlemlerin bir sonucu olarak, iki büyük sol görüşlü parti olan SPD ve KPD hızla ve gözle görülür bir şekilde bölündü. Faşizmin ve diğer aşırı sağcıların solun önemli iç bölünmeleri nedeniyle zemin kazanmış olması mümkündür. 1919'dan bu yana KPD, Karl Liebknecht ve Rosa Luxembourg'un amaçladığından çok daha radikal hale geldi. Diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, sol ciddi bir şekilde bölünmüş ve zayıflamış, faşizmin yükselişi karşısında birleşemez hale gelmiştir.

Şubat 1919'da Weimar'da yapılan ulusal meclis toplantısında Ebert cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı olarak seçildi. Weimar Anayasası'nın Ağustos ayında onaylanmasının ardından cumhuriyet resmen başlayabildi. Bu anayasa cumhurbaşkanına çok fazla yetki veriyordu ve bu da Hitler'in diktatör olmasının önünü açmaya yardımcı oldu.

Versay Antlaşması'nın Weimar Cumhuriyeti'ne Etkisi

Aynalı Salonda barış antlaşması imzalanıyor, Versay, 28 Haziran 1919 – Sanatçı: William Orpen

11 Kasım 1918'de Almanya I. Dünya Savaşı'nı sona erdiren bir ateşkes istedi ve aldı. 28 Haziran 1919'da Versay Antlaşması imzalanana kadar Almanya'nın teslimiyet koşulları belirlenmemişti. Bu anlaşmada Almanya resmi olarak ve eksiksiz bir şekilde savaşı başlatmakla sorumlu tutuldu ve tüm felakette kendini suçlu hissetmesi sağlandı. Almanya'nın zaten yıkılmış olan ekonomisi, Müttefik devletlerin devasa parasal tazminat talepleriyle daha da sarsıldı. Sonuç olarak Almanya, Fransa sınırı boyunca ve bir zamanlar Doğu Prusya olarak bilinen bölgede birçok toprak kaybetti ve ayrıca birçok denizaşırı toprağını da terk etti. En önemlisi, Almanya'ya silahlı kuvvetlerini tamamen dağıtması emredildi ve yeni kurulan Milletler Cemiyeti'ne katılması reddedildi.

Yenilen Almanya'nın aşağılanması tamamlanmıştı ve Versay Antlaşması'nın dayattığı cezalar ağırdı. Avrupa'nın egemen gücü olma umuduyla girdiği savaştan paramparça ve morali bozulmuş olarak çıktı. Nihayetinde Nazi propagandası, Alman halkının bu anlaşmayı hakkaniyetsiz ve ölçüsüz olarak algıladığını biliyordu. Weimar Cumhuriyeti'nin sol partileri, Adolf Hitler ve partisi tarafından anlaşmanın şartlarını kabul etmekle suçlandı ve bu söylemleri arkadan bıçaklanma tanımıyla kayıtlara girdi. Ona göre Weimar yönetimi, anlaşmadaki Alman halkını aşağılayıcı hükümleri kabul ederek onları yüzüstü bırakmıştı.

Weimar Cumhuriyeti'nde Hiperenflasyon

Çocuklar Almanya'da değeri olmayan parayla oynuyor, 1923
Çocuklar Almanya'da değeri olmayan parayla oynuyor, 1923. Kaynak: Universal History Archive/UIG/Rex

Almanya'nın I. Dünya Savaşı sonrası yeniden yapılanma yılları ülkenin en çalkantılı dönemlerinden bazıları oldu. Almanya savaş boyunca Mark'ın altına dönüştürülmesine izin vermemiş ve çatışmayı finanse etmek için büyük ölçüde borçlanmıştı. Artık gelecek yıllarda büyük bir nakdi tazminat ödemek zorundaydı. Büyük ölçüde bu nedenlere bağlı olarak, Almanya ekonomisi bir hiperenflasyon dönemi yaşadı.

1942'de vefat eden ünlü Avusturyalı yazar Stefan Zweig, hiperenflasyonu tanımladıktan sonra şöyle yazmıştır:

İşsiz kalan erkekler bir ya da iki sırt çantası alıp çiftçi çiftçi dolaşıyorlardı. Hatta kaçak yiyecek almak için trene binip iyi yerlere gidiyorlar, sonra da bunları şehirde ödediklerinin üç ya da dört katına satıyorlardı. Köylüler ilk başta yumurta ve tereyağı karşılığında evlerine akan kağıt paradan memnundu. Ancak mal satın almak için para dolu çantalarıyla kasabaya gittiklerinde, satın almak istedikleri tırpan, çekiç ve kazanın fiyatlarının, malları için sadece beş kat daha fazla istemiş olmalarına rağmen, 50 kat arttığını görünce dehşete düştüler.

Stefan Zweig, Dünün Dünyası, 1944, Insider

Mark'ın değerindeki önlenemez düşüşün bir sonucu olarak, hayatları boyunca çalışmış olan pek çok Alman, ömürleri boyunca biriktirdikleri tasarrufların bir anda eridiğini ve beş para etmediğini gördü. İnsanlar bir hafta sonunda elindeki maaşın değerini tamamen yitirmiş oluyordu.

Buna ek olarak, bu yıllarda siyasi huzursuzluklarda da artış görüldü. Sosyal Demokrat Grup (SPD) artık kolay kolay çoğunluğa sahip olamıyordu, zira hemen ardından bir başka sol parti olan Bağımsız Sosyal Demokrat Parti (USPD) ve Nazi Partisi'nin öncüsü olan DNVP (Alman Ulusal Halk Partisi) geliyordu. Komünistlerin 1923 yılında Hamburg'da gerçekleştirdikleri ve Hamburg Ayaklanması olarak bilinen ihtilal teşebbüsü kısa sürede hükümet tarafından bastırılmış ve Hamburg Ayaklanması olarak anılmaya başlanmıştır.

Hitlerputsch ya da Birahane Darbesi, Adolf Hitler'in iktidarı ele geçirmeye yönelik ilk girişimiydi ve 9 Kasım 1923'te gerçekleşti. Hitler ve o zamanlar küçük, aşırı sağcı bir parti olan Nazi Partisi, Cumhuriyeti ortadan kaldırmak amacıyla 8-9 Kasım tarihlerinde Münih'teki birahaneden Berlin'e yürüyüş başlattı. Yürüyüş hemen Münih polisi tarafından durduruldu ve Hitler gözaltına alındı. Duruşma Yüksek Reich Mahkemesi yerine Halk Mahkemesi'nde görüldü. Hitler'in cezası beş yıl gibi nispeten kısa bir süreydi ve sadece dokuz ay hapis yattı. Hitler bu sürenin çoğunu Nazi Partisi'nin kutsal metni olan Mein Kampf'ı ("Kavgam" adını verdiği) kaleme alarak geçirdi. Hitler, başarısız devrimin sonuçlarından o kadar yılmıştı ki, bunun yerine iktidarı ele geçirmek için meşru yöntemler kullanmaya karar verdi.

Weimar Merkez Partilerinin Son Çabaları

Hitler'i destekleyen birlikler 9 Kasım 1923'te Birahane Darbesi sırasında Münih'e varıyor. Kaynak: USHMM

Weimar Cumhuriyeti'nin sarsıcı tarihçesine rağmen daha yumuşak dönemleri de oldu. 1923'ün sonlarındaki hiperenflasyon, çok kısıtlı bir dolaşıma sahip olan yeni bir para birimi olan Rentenmark'ın kullanılmaya başlanmasıyla durduruldu. Almanya'daki üç merkez parti koalisyon kurdu ve 1924'ten 1928'e kadar ülkeyi yönetti. Buna rağmen, Nazi Partisi (NSPAD) ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi'ne (KPD) olan destek bu yıllar boyunca artmıştır.

Almanya bu dönemde kendine özel kentleşme ve kültürel değişim dönemini yaşadı. Berlin'in gece hayatı ve kültürel faaliyetleri kentin ünlenmesine yardımcı oldu. Almanya Weimar Cumhuriyeti döneminde, Metropolis ve Nosferatu gibi en ünlü ekspresyonist filmlerinden bazılarını yarattı.

Büyük Buhran'ın Almanya'ya Etkisi

yoksulluk heykeli
1929, Büyük Buhran'ını anlatan bir heykel çalışması.

Büyük Buhran Almanya'nın izafi istikrar dönemini süratle sona erdirdi. Dawes Planı, Almanya için dış ülkelerden gelen önemli bir yardım kaynağıydı. Amerika Birleşik Devletleri artık Weimar Cumhuriyeti'ne finansman sağlayamadığı için enflasyon, işsizlik ve sefalet dramatik bir şekilde arttı. İnsanların emeklilik fonları ve işleri bir kez daha ortadan kalktı. SPD'li Herman Müller başkanlığındaki kabine, parti içindeki anlaşmazlıkların ardından istifa etti.

Merkez Parti üyesi Heinrich Brüning başkanlığındaki bir sonraki yönetim, parlamentoda tartışılmadan bir bütçe geçirmek için cumhurbaşkanının olağanüstü hal yetkilerini kullanmak için zaman kaybetmedi. İtirazlara neden olsa da, başkanın parlamentoyu atlatmak için olağanüstü hal yetkilerini kullanması, ekonomik krize daha hızlı yanıt verme çabasıydı. Sadece dört yıl sonra Hitler aynı yetkileri parlamentonun dağıtılması için kullanacaktı.

1930 seçimlerinin sonuçları Cumhuriyetin istikbali için yıkıcı oldu. Adolf Hitler'in NSDAP'sinin oy oranı %2,6'dan %18,3'e yükselirken, partinin parlamentodaki temsil oranı 89'dan 95'e çıktı. KPD de artan desteği ile mecliste 23 sandalye daha kazandı. Almanya'da faşizmin yükselişine karşı solun birleşememesi, KPD'nin SPD ile yaşadığı görüş ayrılığına ve birlikte çalışmayı reddetmesine bağlanabilir. Brüning'in Merkez Partisi ile SPD arasındaki ortaklık, onu görevde tutan tek şey oldu.

Sonraki birkaç yıl boyunca Weimar Cumhuriyeti'nin iktisadi, toplumsal ve siyasi dengesi daha da kötüleşti. 1931'de Almanya'da 4.3 milyon kişi işsizdi; 1932'de bu rakam 6 milyona, yani yetişkin nüfusun neredeyse dörtte birine yükselmişti. Daha sonra SA olarak bilinen Nazi kahverengi gömlekliler ve komünist ayaklanmalar tüm kentleri korkuttu ve seçimleri etkilemeye çalıştı.

Machtergreifung: Hitler İktidar Ele Geçiriyor

Adolf Hitler'in şansölyelik ve Joseph Goebbels'in propaganda çalışmaları günümüzde bazı yönetimler tarafından uygulanmaya çalışılıyor.
Adolf Hitler'in şansölyelik ve Joseph Goebbels'in propaganda çalışmaları günümüzde bazı yönetimler tarafından uygulanmaya çalışılıyor.

Nazi Partisi'nin popülaritesi 1932'deki federal seçimlerin iki turu arasında yüzde 18,3'ten yüzde 37,3'e yükseldi ve ilk zaferlerini kazandılar. Hitler, parti içinde yeni bir yönetimin nasıl oluşturulacağına dair bir tartışmanın ardından 30 Ocak 1933'te şansölye seçildi. Merkez Parti ile birlikte yönetime geldi. Hitler'in şansölyelikten diktatörlüğe yükselişi için her şey hazırdı.

Şansölye olarak Hitler, cumhurbaşkanından Reichstag'ı lağvetmesini ve yeni yasama seçimleri yapmasını istedi. 84 yaşındaki Cumhurbaşkanı Hindenburg buna uydu ve seçimin 5 Mart 1933'te yapılması kararlaştırıldı. Seçimlerden altı gün önce herkesin bildiği Reichstagsbrand ya da Reichstag yangını gerçekleşti. Hitler'in iktidara yükselişinde bu olay belirleyici oldu.

Hitler ve Nazi Partisi çıkan yangının faturasını komünistlerin üzerine yıkmak için fazlasıyla çaba sarf ediyordu. Hitler'in tavsiyesiyle Başkan Hindenburg, başta parti liderleri olmak üzere yaklaşık 10.000 komünistin tutuklu yargılanmasına izin veren Reichstag Yangını Kararnamesini yayınladı. Seçim günü yine de 5 Mart'tı.

Seçmenler SS (Schutzstaffel) ve SA (Sturmabteilung) tarafından sandık başından korkutularak uzaklaştırıldı, bununla birlikte NSPAD yine de oyların yüzde 43,9'unu kazanmayı başardı. Nasyonal Sosyalist Parti tüm komünist milletvekillerini tutukladıktan ve diğer sağcı partilerle işbirliği yaptıktan sonra 1933 Yetki Kanunu'nu onayladı ve 23 Mart günü Üçüncü Reich resmen başlatıldı. Bu yasa, Hitler'e (Şansölyeye) kanunları parlamento ya da cumhurbaşkanı olmaksızın çıkartma ve yürütme yetkisi veriyordu. Hitler'in istibdadı başladı ve tüm muhalifler hapsedildi ve ilk toplama kamplarına nakledildi.

Weimar Cumhuriyeti'nin Çöküşünün Özeti

Weimar Cumhuriyeti, savaş sonrası Avrupa'sında faşizm ve aşırıcılıkla mücadele etmek zorunda kaldı. Ekonomik ve siyasi krizler nedeniyle Almanya'nın ilk demokrasisi hiçbir zaman kök salamadı. İç kargaşa ve mücadele Hitler'in iktidara gelmesine yol açtı.

Weimar Cumhuriyeti'nin siyasi, sosyal ve ekonomik eksiklikleri Hitler'in yükselişine yol açtı. Rosa Luxembourg ve Karl Liebknecht suikastlarının ardından SPD ve KPD birbirlerinden uzaklaştı. Komünistler olmadan sosyalistler Nazilere karşı koyamazdı. Çünkü oy çoğunluğu sağlanamıyordu.

Weimar'ın anayasasının kusurları vardı. Başkanlık kararnameleriyle yönetme yetkisi Adolf Hitler'in iktidara gelmesinde kilit rol oynadı. Bu durum Reichstag Yangını Kararnamesi ve Yetki Yasası'nın önünü açtı.

Versay Antlaşması Weimar Cumhuriyeti'nin bir zayıflığıydı. Yıkılmış bir Almanya'da 1923 ve 1929 krizlerini daha da şiddetlendirdi. Bu kötü koşullar Nazi propagandasını ve Almanların SPD karşıtı duygularını besledi.

Almanların ilk demokratik yönetimlerine duydukları öfke ve hüsran, pek çok kişinin artık kendilerine daha iyi bir yaşam istemesine yol açmıştı. Hitler krizi çözme, işsizliği ortadan kaldırma ve Almanya'yı bir güç merkezi haline getirme sözü verdi. Hitler demokratik olarak seçildi çünkü Almanlar yoksulluğun olmadığı bir hayat ve Müttefiklerden intikam alınmasını bekliyordu.

Weimar Cumhuriyeti Hakkında Sık Sorulanlar

Weimar Cumhuriyeti neydi?

Weimar Cumhuriyeti 1919'dan 1933'e kadar Alman hükümetiydi. Bu şekilde adlandırılmasının nedeni, anayasayı kabul eden meclisin 6 Şubat – 11 Ağustos 1919 tarihleri arasında Weimar'da toplanmış olmasıdır. Meclis 11 Şubat'ta Friedrich Ebert'i Reich'ın başkanı seçti.

Heinrich Brüning Weimar Cumhuriyeti'nde şansölye olarak ne yaptı?

Şansölye Heinrich Brüning bir bütçe geçirmek istedi, ancak parlamentonun çıkmaza girmesi üzerine, programını kararnameyle yürürlüğe koymak için cumhurbaşkanının 48. Madde kapsamındaki olağanüstü hal yetkilerini kullanmaya başvurdu (16 Temmuz 1930). Ülkesinin ekonomik sorunlarını çözemeyen Brüning, Reichstag'ı yok sayarak ve cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yöneterek sağcı diktatörlüğe doğru sürüklenişi hızlandırdı.

Dawes Planı neydi?

Dawes Planı, Amerikalı finansçı Charles G. Dawes başkanlığındaki bir uzmanlar komitesi tarafından hazırlanan ve 16 Ağustos 1924 tarihinde Müttefikler ve Almanya tarafından kabul edilen I. Dünya Savaşı için Alman tazminatlarına ilişkin bir rapordur. Plan, Reichsbank'ın yeniden düzenlenmesini ve Almanya'ya 800 milyon marklık bir başlangıç kredisi verilmesini öngörüyordu. Dawes Planı o kadar iyi işledi ki 1929 yılına gelindiğinde Almanya üzerindeki sıkı kontrollerin kaldırılabileceğine ve toplam tazminatların sabitlenebileceğine inanılıyordu.

Stresemann tarafından tanıtılan para birimi neydi?

Gustav Stresemann 1923'te yeni bir para birimi olan Rentenmark'ı piyasaya sürdü, ancak sınırlı miktarda. Bu para, ülkenin tüm sanayi ve tarım kaynakları üzerine konulan bir ipotekle destekleniyordu. Stresemann'ın aldığı sert önlemler başarılı oldu, ancak sağ ve soldaki muhalifleri bir araya gelerek 23 Kasım'da yapılan güven oylamasını yenilgiye uğrattı ve Stresemann derhal istifa etti.


Kaynaklar:

  1. Rosenberg, Arthur (1936). A History of The German Republic. London: Methuen.
  2. Unlike the Reichskanzler, the Reichspräsident was elected by a direct popular vote.
  3. Evans, Richard J. (2004). The Coming of the Third Reich. New York: The Penguin Press. p. 446. ISBN 1-59420-004-1.
  4. "Dokument in Hannover belegt: SA-Mann will beim Reichstagsbrand 1933 geholfen haben". Haz.de. 26
  5. Schnurr, Eva-Maria (30 September 2014). "Der Name des Feindes: Warum heißt die erste deutsche Demokratie eigentlich 'Weimarer Republik?'". Der Spiegel (Almanca).