Hikayeye göre Türk-Moğol göçebeleri uzun yolculuklarda deri çantalarda kısrak sütü taşıdılar ve at sırtında süre gelen çalkalanma sıvıyı ilk tereyağına dönüştürdü. Tereyağı en az 4000 yıldır bizimle. Ancak bazen tüketici tercihlerini değiştirmede savaştan etkili bir şey yoktur. Büyük tereyağı-margarin savaşı 19. yüzyılın sonlarında başladı ve II. Dünya Savaşı sonrasına kadar çözülmedi. Savaş sırasında azalan tereyağı tayınına margarin koşunca margarinin popülaritesi sürekli olarak arttı. Ancak margarin aslında bir keresinde ortadan kaldırılmaya çalışıldı. Peki nasıl?
Margarin nasıl ortaya çıktı?
Binlerce yıldır tereyağı sürmek, pişirmek ve fırınlamak için tercih edildi. Ancak 1869'da bir Fransız kimyager olan Hippolyte Mège-Mouriès, oleomargarin adını verdiği sığır donyağından yapılmış bir madde hazırladı. Başlangıçta Fransız ordusu ve alt sınıfları için daha ucuz bir tereyağı ikamesi olarak tasarlandı.
1870'lerde Amerika Birleşik Devletleri margarin ile tanıştı. 1880'lere gelindiğinde, ürünü 35'ten fazla şirket üretiyordu. Bu durum margarini tereyağına doğrudan bir tehdit gören mandıra çiftçilerinde büyük bir endişe yarattı. Daha ucuz tereyağı alternatifinden gelen rekabetin fiyat düşüşüne neden olabileceğinden korktular. Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da büyük güce sahip olan mandıra çiftçileri, her iki ülkedeki margarin üreticilerine karşı agresif bir şekilde lobi yapmaya başladı.
Hükümet margarini lekeliyor
Kanada hükümeti, 1886'da mandıra çiftçilerinin taleplerini kabul edip margarin satışını tamamen yasaklayarak en katı margarin karşıtı yasayı çıkardı. Amerika Birleşik Devletleri'nde, mandıra lobisi hem federal hem de eyalet düzeyinde başarılı oldu. 1886'da ABD Kongresi tarafından kabul edilen Oleomargarin Yasası, oleomargarin için pound başına 2 cent vergi koydu.
Mandıra eyaletleri, margarin üreticilerini daha da cezalandırmak istedi. Bazı eyaletler Kanada'yı izledi ve margarini tamamen yasakladı. Diğer eyaletlerde, mandıra çiftçileri, margarinin tereyağı ile aynı sarı renkte olduğu gerçeğini beğenmediler. 1898'de 26 eyalet, sarı renkli margarinin satışını yasakladı ve bunun yerine beyaz olması gerektiğini söyledi. Hatta birkaç eyalet, tüketicilere daha itici gelmesi için margarinin pembe renkte olmasını gerektirdi. ABD Kongresi ise 1886 yasasını güncelleyerek rengi değiştirilmiş margarine daha da yüksek vergi koyacağını açıkladı.
Margarin üreticileri karşı çıkıyor
Margarin karşıtı yasalar artık çok ileri gitmişti. 1898 ABD Yüksek Mahkemesi aldığı kararla "pembe margarin" yasalarını iptal etti. 1900'lerin başlarında margarin üreticileri, tüketicileri ürünün renginden memnun bırakmanın bir yolunu buldu. Beyaz margarin üretip ürünle birlikte bir paket sarı boya ekleyerek sarı renk margarin yasağını aştılar. Bu şekilde tüketiciler, kalıbı margarine yoğurarak kendi sarı margarinlerini yapıyordu – ama uğraştıran bir işti. Akıllı bir üretici "e-z color pak" adında bir patent aldı. Paketten beyaz margarin ve anında margarine karıştırılabilen küçük bir "renkli meyve" çıkıyordu. Bu haliyle bile büyük bir mandıra eyaleti olan Wisconsin hala sarı margarin satmayı suç saydı.
Margarin yükselişte
Büyük Buhran o kadar ekonomik sıkıntı yarattı ki, margarin birçok tüketici tarafından tereyağından daha uygun fiyatlı bir seçenek olarak görüldü. Bu durum margarinin daha geniş halk kitleleri tarafından benimsenmesini sağladı. II. Dünya Savaşı sırasında tereyağı orduya ayrıldı; çoğu ülkede karneye bağlandı. Bu faktör margarinin popülaritesini önemli ölçüde artırdı.
Savaş sonrası dönemde margarin sonunda tereyağı ile olan savaşını kazandı. Oleomargarin Yasası 1950'de yürürlükten kaldırıldı (Wisconsin direndi ve 1967'ye kadar margarin karşıtı yasasını sürdürdü). Kanada'da Ontario, renkli margarin yasağını kaldırmak için 1995'e kadar bekledi ve Quebec 2008 yılına kadar yasağı kaldırmadı.
1950'lerde margarin nihayet en azından Amerika Birleşik Devletleri'nde tereyağına meşru bir alternatif kabul edildi. Pazarlanan margarin markalarının sayısında keskin bir artış oldu (televizyon reklamları ve ürünler arttı). Nucoa, II. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında en çok satan margarin markasıydı. Zamanın diğer popüler markaları arasında Kraft Foods'tan Parkay ve Standard Brands'ten Blue Bonnet vardı.
Margarinin tadı ve kıvamı 1950'lerden itibaren önemli ölçüde iyileşmiştir. Gözlerin bağlı olduğu tatma testleri margarin üreticileri tarafından öne çıkarıldı; belki de en ünlü test 1955'te Wisconsin senatörüyle ilgiliydi. Kendinden emin şekilde tattığı şeyin tereyağı olduğunu söyledi ancak margarindi.
Araştırmaların tereyağındaki yağ ve kolesterolün sağlık riski olabileceğini öne sürdüğü sonraki yıllarda margarin daha da hız kazandı. Geçmişte margarin, sağlıksız olarak kabul edilen bazı bileşenler içeriyordu, ancak mevcut formülasyonlar giderek daha sağlıklı bileşenler içeriyor. Bugün, aynı mandıra kasasında tereyağı ve margarin yan yanadır – geçmişte epey kavgalı olsalar da.