Pers İmparatorluğunun Güçlü Kraliçeleri

Antik Pers İmparatorluğu'nun kraliçeleri, diğer kültürlerde olduğu gibi toplumun arka planına itilmemiş, bunun yerine Pers İmparatorluğu'nda önemli bir siyasi güce sahip olmuşlardır.

Cunaxa Muharebesi
Persler ile Genç Kiros'un on bin Yunan paralı askeri arasında yapılan Cunaxa Muharebesi, MÖ 401. Louvre, Paris.

Pers İmparatorluğu'nun en çok okunan anlatılarında kadınlar nadiren ana karakterlerdir. Bazen ortaya çıkarlar, ama sadece Krallar Kralı'nın hareminde saklanan ya da kendi kaygılarıyla meşgul olan küçük karakterler olarak. Bu anlatılanların neredeyse hiçbiri doğru değildir. Eski Pers kraliçelerinin sosyal ve ekonomik bağımsızlıkları onlara siyasette bu kadar nüfuz kazandırmıştır. İmparatorluğu genişletmek için birliklere komuta etmiyorlardı ama imparatorluğun zenginliklerine erişimleri vardı. Ahameniş hanedanının gelecekteki krallarını doğuran Pers kraliçeleri, yüzyıllar boyunca Pers İmparatorluğu'nun siyasi kaderi üzerinde kalıcı bir etkiye sahip olmuştur.

Atossa: Pers İmparatorluğu'nun İlk Ana Kraliçesi (MÖ 550-476 civarı)

Pers hükümdarları arasında Kraliçe I. Atossa en görkemlisi olarak öne çıkmaktadır. İmparatorluğu kuran kişi babası Büyük Kiros'tu. Kiros'un ilk iki halefinin eşi ve kız kardeşi olan Atossa'nın asıl yükselişi yakın ailesinin ölümünden sonra gerçekleşmiştir.

Genç bir kadınken, Mısır'ın fethinin ardından Pers'e dönerken ölen erkek kardeşi Kambises ile evlendirildi. Kambises'in yokluğunda tahtı gasp eden kardeşleri Bardiya ile yüzleşmek için geri dönüyordu. Bu gaspla başa çıkma zamanı geldiğinde Cambyses, kraliyet soyunun uzak bir akrabası olan Büyük Darius tarafından tahttan indirildi ve Bardiya'yı öldürerek tahta geçti.

Darius, gücünü pekiştirmek için Atossa da dahil olmak üzere bulabildiği Büyük Kiros'un soyundan gelen her bir kadınla evlendi. Plan, Darius'un ailesini Kiros'un orijinal soyuyla birleştirmek ve bu kadınların doğuracağı erkek çocukların da Darius'un olmasını sağlamaktı. Persepolis Fortification Archive'e göre, Atossa'nın diğer kraliyet hanımlarıyla birlikte kendi topraklarına sahip olduğunu, kraliyet sarayından ayrılmakta özgür olduklarını ve Pers İmparatorluğu'nun askeri ve ekonomisi üzerinde bağımsız bir otoriteye sahip olduklarını ortaya koymaktadır. Atossa kayıtlarda kız kardeşi Artystone ve baldızı Irdabama'ya göre daha az ön plandadır.

Atossa'nın Part bölgesinin kuzeyinde Antarrantish olarak bilinen geniş bir arazisi vardı. Burada, Asurlu hizmetçi kadınlar ve çocuklar, imparatorluğun dört bir yanından gelen zanaatkârlar ve hatta bir Yunan doktor da dahil olmak üzere yüzden fazla kişiden oluşan bir işgücünü denetliyordu. Atossa özenle hazırlanmış ziyafetlere başkanlık eder, Kraliçe geleneksel olarak Kral'ın dini ve törensel sorumluluklarını o yokken yerine getirirdi.

Atossa, büyük oğlu I. Xerxes (I.Serhas)'e yakın olmak için muhtemelen Part bölgesine yerleşmişti. Yunan tarihçi Herodotos, Atossa'nın Darius'u Serhas'ı halefi yapmaya ikna ettiğini iddia eder. Serhas Darius'un kral olarak ilk oğlu olsa da, Atossa'nın tercih ettiği küçük kız kardeşi Artystone'dan da iki oğlu vardı. Ancak Atossa, Darius'u bir tür çifte primojeniteyi benimsemeye ikna etmeyi başardı. Öncelikle, Serhas Kral Darius'un en büyük oğluydu ve ikinci olarak da Kiros'un en büyük torunuydu. Dolayısıyla varis olmayı en çok hak eden oydu. Darius, aynı fikirde olmadığı takdirde Atossa ve Kiros'un diğer kızlarının oğullarına bir iç savaş başlatmaları için baskı yapacaklarından endişe ettiği için Atossa'yla anlaşmış olabilir.

Serhas kral olduğunda Atossa'nın nüfuzu daha da arttı. İmparatorluk monarşisi içinde büyüyen ve oğlunun tahta çıkışını izleyen ilk kadındı ve Pers İmparatorluğu'nun ilk Ana Kraliçesi olarak tarihe geçti. Ana Kraliçe'nin ihanet davalarına müdahale etme yetkisine sahip olduğunu açıkça belirtmiş ve gelecek yıllar boyunca takip edilecek bir emsal oluşturmuştur. Antik Yunanlılar, Pers iç politikaları üzerindeki etkisi nedeniyle onu Perslerin topraklarını istila etmesini düzenlemekle suçladılar. Elbette bu abartılı bir iddia, ancak Kraliçe'nin ne kadar iyi tanındığını vurguluyor.

Amestris: Hanedanlığın Savunucusu (MÖ 510-424 civarı)

I. Serhas'ın (Kserkses veya Xerxes) en önemli eşi olan Amestris, Atossa'nın yerine Ana Kraliçe olmuştur. Babası Büyük Darius'un darbesinin destekçilerindendi ve Amestris'in o sırada prens olan Serhas ile evlenmesi iki aile arasındaki ilişkiyi pekiştirmeye hizmet etti. Siyasi olarak planlanan evlilikler bazen her iki tarafı da özerkliklerinden mahrum bırakıyordu. Amestris'in herhangi bir kuşkusu varsa bile, sonraki yaşamı bunu yansıtmamaktadır.

Perslerin MÖ 479'da Yunanistan'ı başarısızlıkla sonuçlanan işgalinden kısa bir süre sonra Amestris kocası için güzel bir kaftan dokumuştur. Serhas bunu derhal kralın ilişki yaşadığı daha genç bir kadına – kendi oğlunun karısına – verir. Ancak Amestris durumu yanlış anlayarak Serhas'ın kızın annesiyle ilişkisi olduğunu düşünmüş ve ceza olarak yaşlı kadını gaddarca sakat bıraktırmıştır. Sadece Persli kadınlar kralın gerçek ve yasal eşi olabilirdi. Böyle bir ilişki veraset sırasını tehlikeye sokuyordu. Eğer Serhas'ın başka bir Persli kadından oğlu olursa, birisi bu çocuğun tahtta hak iddia etmesini sağlayabilir ve bir iç savaşın fitilini ateşleyebilirdi.

I. Serhas MÖ 465 yılında öldürülür ve en büyük üç oğlu, Amestris ve diğer önde gelen soylularla birlikte Pers İmparatorluğu'nun kontrolü için hemen kendi aralarında savaşmaya başlar. Sonunda üçüncü oğulları I. Artaserhas kral oldu. Amestris, Ana Kraliçe olarak oturduğu yerden Ahameniş hanedanına meydan okuyan herkese sert bir şekilde davrandı.

I. Artaserhas iktidara geldikten kısa bir süre sonra Mısır'da bir ayaklanmayla karşı karşıya kaldı ve Attik Yunanlılardan oluşan bir ordudan yardım aldı. İsyancılar ilk olarak Serhas'ın kardeşi ve Mısır Satrabı olan Ahameniş'i (Achaemenes) ortadan kaldırmayı başardılar. İsyancı komutanlar Asur'un Pers Satrabı Megabyzus tarafından teslim olmaya zorlandılar. Öldürülmeyeceklerine dair güvence aldıktan sonra tutuklanmaya razı oldular. Bununla birlikte, Amestris'in başka fikirleri vardı. Bu kişiler kraliyet ailesinin bir üyesini öldürdükleri için vatana ihanet etmiş sayılacaklardı ve bu nedenle de idam edilmeleri gerekiyordu. Hainler kraliyet sarayına iade edilecek ve oğlu kralın değil, Amestris'in emriyle idam edilecekti.

Satrap'ın kraliyet ailesi hakkında çeşitli rahatsızlıkları vardı; bunlardan biri de Megabyzus'u Mısırlı devrimcilere verdiği söze ihanet etmeye zorlamış olmalarıydı. Serhas ve Amestris'in kızı Prenses Amytis'le evlenip Babil'i miras alacak olmasına rağmen Megabyzus Asur'a sürüldü ve yerine Serhas'ın küçük oğullarından birine hükümdarlık hakkı verildi. Megabyzus, hükümdarına karşı ilk Satrap ayaklanmasını yönetti ve Mısır olayından bir süre sonra iki sadık orduya karşı kesin zaferler kazandı. Amestris ve Prenses Amytis Antik Pers kraliçeleri tarihinde yeni bir işlev üstlendiler: Siyasi arabuluculuk.

Çatışma nihayet Amestris'in kurnazlığı sayesinde sona erdi. Ana Kraliçe Megabyzos'un savaştaki kesin zaferlerini görmüş ve onu geri çekilmeye ikna etmişti. Artaserhas (Artakserkses)'ın onu idam ettirme niyetine rağmen Megabyzos'a kraliyet sarayında sürgünde lüks bir hayat bahşedildi ve oğlu Zopyrus'a Asur'u yönetme hakkı verildi. Megabyzus evliliği nedeniyle teknik olarak kraliyet ailesinin bir üyesiydi ve Amestris aristokrat arkadaşlarının öldürülmesine her zaman karşı olmuştu.

Birkaç yıl sonra Zopyrus halkı da protesto için ayaklandı. Babası kadar başarılı olamadı ve sürgün olarak Atina'ya kaçtı, ancak MÖ 440 yılında Likya'yı işgal etmek üzere bir Atina filosunun başında geri döndü. Kaderin bir cilvesi olarak, işgal ilk şehir teslim olduğunda çöker ve öfkeli bir köylü ölümcül bir isabetle bir taş fırlatarak Zopyrus'u başından vurur. Hain torununu kraliyet soyunun bir üyesi olarak gören Amestris, bir Ahameniş prensini öldüren adamı yakalatır ve idam ettirir. Koşullar ne olursa olsun ya da öldürülen kişi kraliyet ailesinin özünden ne kadar uzak olursa olsun, kraliyet ailesinin bir üyesinin misilleme yapılmadan öldürülmesine müsamaha göstermezdi.

Amestris torunlarından en az ikisinin yetişkin olduğunu görecek kadar yaşadı ve hem kendisi hem de Artaserhas MÖ 424 yılının sonlarında doğal nedenlerle vefat etti.

Parysatis: Büyük Kraliçe (MÖ 470-370 civarı)

I. Artaserhas'ın ölümünden sonra bir ayaklanma patlak verdi. Tek gerçek Pers oğlu olan talihsiz II. Serhas (II. Xerxes) tek çocuktu. Ancak Artaserhas'ın Babilli cariyelerden çok sayıda çocuğu oldu ve bunlardan en az üçü tahtını gasp etmeye kalkıştı. Kral II. Darius bu çatışmada büyük ölçüde karısı ve üvey kız kardeşi Parysatis'in desteği sayesinde galip geldi. Parysatis birçok açıdan antik dünyada Pers monarşisinin zirvesiydi.

II. Darius kral olduğunda annesinin çoktan ölüp ölmediğini ya da Babil'de doğduğu için bu pozisyon için hiç düşünülüp düşünülmediğini kimse bilmiyor. Bununla birlikte, oğlunun yönetimi sırasında siyasete hiç karışmamıştır. Yeni kralın eşi olarak Parysatis, bu makamın geleneksel gücünü miras aldı ve zenginliğini ve bağlantılarını kullanarak bunu kendi avantajına kullandı.

Parysatis başarılı bir iş kadını ve erken yaşlardan itibaren güçlü bir soylu toprak sahibiydi. Parysatis ve Darius evlendikten sonra, Darius'un babası Parysatis'e kuzeybatı Suriye'de birçok köy ve mülkten oluşan kişisel bir yönetim verdi. Darius'un Artaserhas'ın Hyrkania Satrabı olarak geçirdiği süre, kralın yaşamının büyük bölümünde onu meşgul etti. Öte yandan, Parysatis öncelikle Babil'de ikamet etmiştir. Suriye'de bir prenses ve toprak sahibi olarak sahip olduğu statüyü Babil ve Nippur'da ve çevresinde bir dizi muazzam mülk edinmek için kullandı. Sonuç olarak, güçlü Murashu tüccar ailesinin yanı sıra Mısır ve Media Satrapları ile güçlü ilişkiler geliştirdi.

MÖ 422'de, Parysatis kocasını iktidara aday olmaya ikna ettiğinde, Murashu bunu gerçekleştirmek için mali kaynak sağladı. Parysatis'in siyasi bağlarının yardımıyla II. Darius, planlarını kamuoyuna açıklamadan önce bile İmparatorluğun çoğunluğunun desteğini kazanmayı başardı. Darius kral olmadan önce Arsakes ve Amestris adında iki genç yetişkin çocukları vardı. MÖ 422'de ikinci oğulları Genç Kiros dünyaya geldi.

Darius'un iktidara yükselişi sırasında Parysatis, Ermenistan Satrabı ile siyasi bir ittifak kurmak için en büyük iki çocuğunu, Arsakes'i Stateira ve Amestris'i Terituchmes ile evlendirdi. Terituchmes, babasının ölümünden sonra Satrap olarak onun yerine geçti ve II. Darius'a karşı bir isyana önderlik etti. İddiasını kanıtlamak için Amestris'i öldürdü. İsyan nihayetinde iç güçlerce bastırıldı ama bu, Parysatis'in korkunç bir intikam almasından önce olmadı. Takip eden haftalar boyunca, ajanları Terituchmes'in ailesinin her üyesini avlamak ve öldürmek için çok uzaklara gönderildi.

Parysatis dikkatini oğlunun karısına çevirdiğinde şiddet durdu. Stateira tüm bunlar boyunca sadık kaldı, ancak Kraliçe kan peşindeydi. Prens Arsakes, Stateira'nın hayatını kurtarmak için babasına araya girmesi için yalvardı. II. Darius tarafından Parysatis'e savaşa son vermesi emredildi, ancak Kraliçe en büyük oğluna ve karısına karşı ömür boyu sürecek bir kin besledi. Bu yüzden ikinci oğlu Kiros'u açıkça kayırmaya başladı. Henüz 15 yaşında olan Parysatis, Kral Darius'u Kiros'u Ege eyaletlerinin genel valisi olarak atamaya ikna etti. Yunanistan'a en yakın Pers satrapları ve onların Spartalı müttefiklerinin Peloponez Savaşı'nı sona erdirmek için yıllar süren çabaları gerekti. Savaşın finansal işlerini düzenlemekten sorumlu olan Kiros üç yıl içinde savaşı kazandı.

Ancak Kiros asıl zaferi kaçırdı çünkü MÖ 404 yılında, II. Darius'un ölümünden hemen önce kraliyet sarayına geri çağrıldı. Darius ve Parysatis son nefeslerine kadar oğullarından hangisinin kendilerinden sonra kral olması gerektiğini tartıştılar. Kiros, Parysatis'in onayını aldı. Arsakes ise Darius'un favorisiydi. Kralın fermanı kesinleşmiş olmasına rağmen, Arsakes'in II. Artaserhas tarafından kral ilan edildiği sırada, Parysatis kardeşine suikast planında Kiros'a yardım ediyordu. Bu plan başarısızlıkla sonuçlanınca, Parysatis rolünü gizli tutarak Kiros'u aceleci seçiminden dolayı affetmesi için II. Artaserhas'ı ikna etmeyi başardı.

Parysatis daha sonra üç yılını Kiros'un iktidara yükselişini planlayarak geçirdi ve Darius için yaptığı gibi onun için de müttefikler sağladı. Bu strateji neredeyse ikinci kez işe yarıyordu. Cunaxa Muharebesi'nde Artaserhas yaralanmış ve kaybolmuştu. Kiros, serseri bir mızrak tarafından öldürüldüğünde İmparatorluğu fethetmekte neredeyse başarılı oluyordu. Artaserhas, Parysatis tarafından Kiros'un öldürülmesiyle uzaktan yakından ilgisi olan herkesi ele vermeye ikna edildi ya da kandırıldı. Onlara haince bir itirafta bulunmaları için tuzak kurdu ya da sahte bahanelerle onları evinde topladı. Birçoğu Artaserhas'ın isteği dışında olmak üzere, hepsi korkunç işkencelerle öldürüldü ama Kral bile annesini durduramadı.

I. Stateira: Bir Değişim Kuşağı (MÖ 453-380 civarı)

I. Stateira, bu listedeki diğer antik Pers kraliçelerinin aksine, konumunu hiçbir zaman tam olarak kullanamadı. Parysatis'in tüm görev süresini siyasi olarak gölgelemesine rağmen Stateira çaresiz bir figür değildi. Hayatının büyük bir kısmı kayınvalidesine karşı çetin bir mücadele vererek geçti. Stateira kardeşinin isyanına katılmadı ve II. Artaserhas kral olarak taç giyene kadar siyasete girmedi. Genç Kiros'un ayaklanmasından önce, başlıca siyasi hedefi geleneksel kadın rollerine meydan okuyarak kraliyet ailesinin imajını iyileştirmekti.

Antik Pers'te soyluların sıradan insanlardan uzak durmaları beklenirdi. Genellikle anonimliğin prestij kazandırdığı düşünülürdü. Pers'te erkek olmak kamusal bir figür olmak anlamına geliyordu ve kral da bir istisna değildi. Pers soylu kadınları, kapalı arabalarda seyahat etmeyi ve hayatlarını izole bir şekilde geçirmeyi tercih ettiklerinden, kendi hizmetlileri dışında bir halk mensubunu asla görmezlerdi.

Stateira, halk tarafından görülmek için açık bir tahtırevan veya araba kullanarak protokolün dışına çıktı, yol boyunca yöre halkını ziyaret etti ve tebaasının büyük saygısını kazandı. Bu özelliği Artaserhas'a de ilham vermiş ve Artaserhas tüm tebaasına dostça yaklaşan nazik bir imparator olarak tanınmıştır. Stateira'nın çağdaşları da diğer toplumsal cinsiyet normlarına karşı çıktılar. Stateira'nın kız kardeşi çarpıcı görünümünün yanı sıra yetenekli bir binici ve avcı olarak da ünlüydü. MÖ 399'da akrabaları Mania, kendi adını taşıyan bir eyalette valilik yapan belgelenmiş ilk Pers kadını oldu. Stateira tarafından kraliyet sarayına yeni bir bakış açısı getirilmiştir.

Stateira, Kiros'un ayaklanmasından sonra Parysatis'in intikam hırsını dindirmeye çalıştı. Genç Kiros'un bir komutanı Babil'de hapsedilmişti ve Parysatis onu kurtarmak için elinden geleni yaptı. II. Artaserhas'ın ricayı onaylamaya hazır olduğu bildirilse de, Stateira yine de hainin idamını gerçekleştirmesi için onu ikna etmeyi başardı. Yıllarca süren sinsi planlardan sonra, sonunda Parysatis galip geldi ve Stateira zehirli yemek yemek zorunda kaldı. II. Artaserhas, Parysatis'in Stateira'yı öldürmesine o kadar öfkelendi ki, ailesini tasfiye etti ve annesini Babil'e gönderdi.

II. Atossa: Pers İmparatorluğu'nun Son Gerçek Kraliçesi (MÖ 380-338 civarı)

Parysatis'in son icraatlarından biri bir evlilik organize etmek oldu. O sırada Stateira öleli yıllar olmuştu ve Parysatis, II. Artaserhas'ın en küçük kızını Stateira ile evlendirmeye ikna etti. Bu, Kraliçe II. Atossa'ydı. Pers İmparatorluğu'nda ensest evlilikler duyulmamış bir şey değildi; I. Atossa önce erkek kardeşiyle evlenmişti. Ancak baba-kız birlikteliği yine de oldukça sıra dışıydı.

II. Atossa yeni Kraliçe konumundan yararlanmasını biliyordu. II. Artaserhas çok sayıdaki oğlundan hangisinin kral olarak yerine geçeceği konusunda nihai bir karar vermek zorundaydı. Artaserhas'ın en büyük oğlu, bir başka Darius, hem akrabalık bağları hem de kralın kendi tercihleri tarafından tercih ediliyordu. En küçük oğul Ochus, Atossa'nın ve genç soyluların çoğunun favorisiydi. Rahipler adaylardan biri olan Arsames'i desteklerken, daha küçük bir grup Ariaspes adında üçüncü bir adayı savunuyordu.

Artaserhas Darius'u resmen halefi olarak atarken Ochus'a yaklaşan Atossa, müstakbel kral olan erkek kardeşinin kendisiyle evlenmesi şartıyla desteğini sundu. Atossa otoritesini korumak konusunda ısrarcıydı ve kardeşi Ochus ulaşabileceği bir yerde olursa, bunun gerçekleşmesini sağlayacak en iyi kişi o olacaktı. Atossa, Ochus'u savunmak için saraydaki soylular ve saray mensupları gibi nüfuzlu kişilere başvurdu. Ochus daha mücadeleci biriydi ve Darius'tan (o sırada 50 yaşındaydı) daha gençti, ki bu ikisi de genişleyen ayaklanma sırasında avantajdı.

Gözden düşmüş bir asilzade olan Tiribazus, Prens Darius'la temasa geçerek onu babasını öldürmeye ve tahtı kendi üzerine almaya teşvik etti. Haince eylemlerinin bir sonucu olarak Darius ve Tiribazus idam edildi. Atossa ve Ochus, ihanetlerle ilgili mesajlar, Artaserhas'ın ikinci oğlundan nefret ettiğine dair yalan hikayeler ve diğer soylulardan gelen uydurma tehditlerle Ariaspes'i ziyaret etmeleri için bir dizi arkadaş ve hizmetçi gönderdi. Ariaspes'i depresyona ve intihara sürükleyerek Ochus için bir rakibi daha ortadan kaldırdılar.

Ochus, Darius ve Ariaspes'in ölümlerinden sonra babasının yerine geçmesi için doğal bir seçimdi. Artaserhas yine de Ochus'u güney imparatorluğundaki bir Mısır istilasını önlemek için gönderdi ve en dindar oğlu Arsames'i kral yaptı. Kral Atossa'nın bu işe karıştığını hala bilmediğinden, kısa süre önce ölen Tiribazus'un oğluna rakibi Arsames'i öldürtmeyi planladı. Arsames'in ölüm haberini alan II. Artaserhas'ın sağlığı bozuldu ve MÖ 364'te Ochus, II. Atossa'nın kraliçesi olduğu Kral III. Artaserhas olarak tahta çıktı.

Atossa'nın hayatının geri kalanı bir gizemdir. Bir hadım danışmanı MÖ 338 yılında III. Artaserhas ve tüm ailesini katletti, sadece en genç prens hariç. Atossa hala yaşadıysa da muhtemelen sevdiklerinin geri kalanıyla birlikte öldü. Birkaç yıl sonra Büyük İskender Ahameniş İmparatorluğu'nu yıktı ve bundan sonra yüzyıllar boyunca hiçbir Pers kraliçesi Atossa ve atalarının sahip olduğu gibi doğrudan otoriteye sahip olamadı.