Stalingrad Muharebesi hakkında, çarpışmanın yaşandığı günleri ve Hitler'in belki en yanlış hamlesinin sonuçlarını anlatan iki bölümlük bir yazı hazırladık. Yazının bu bölümünde Almanya'nın neden Sovyetler Birliği'ni istila etmeye çalıştığını, Stalingrad'ın savaştaki önemini, bu kadar güçlü bir ordunun neden başarısızlığa uğradığını ve nihayet Stalingrad sonrası dönemi anlatacağız.
Almanya Neden Sovyetler Birliği'ni İstila Etti?
Kavgam kitabında Adolf Hitler, Alman ulusuna, hakkı olduğuna inandığı lebensraum yani yaşama alanını sağlamak için doğuya doğru gitmek gerekeceğini söylüyordu. Hitler'e göre, başta Ruslar olmak üzere Slavlar, ırk açısından yozlaşmış bir "doğuştan köle" yığınıydı. Yine de Ağustos 1939'da Sovyetler Birliği'yle bir saldırmazlık paktı imzaladı. Yakınlarına şöyle diyordu: "Benim paktım sadece zaman kazanmayı amaçlamıştı. Sovyetler Birliği'ni nasıl olsa ezeceğiz'."
Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı, II. Dünya Savaşı'nın başlamasına neden olan, Polonya'yla ortak bir saldırının ardından, Doğu Avrupa'nın Almanya ve SSCB arasında paylaşılması kararını da içeriyordu. Ancak Ruslar, Finlandiya'nın kahramanca direnişine rağmen, Doğu Avrupa'da anlaşmanın ön gördüğünden çok daha geniş topraklar aldılar.
Rus-Alman ilişkileri kötüye giderken Hitler eski müttefikine yönelik bir istila planlıyordu; aynı zamanda kuzeyde Leningrad'a, merkezde Moskova'ya ve güneyde Ukrayna'ya yönelik üç kollu bir saldırı. Bunun için, 3 milyon kişiyi aşkın, tüm Alman ordusunun %80'inden oluşan inanılmaz büyüklükte bir kuvvet hazırdı.
22 Haziran 1941 gününün erken saatlerinde, Alman kuvvetleri, darbeyi indirdi. Ruslar tamamen hazırlıksız yakalanmıştı ve Alman ordusu günde 80 km ilerliyordu. Ancak ikmal sıkıntısı başlayınca ilerleme yavaşladı. İkmal hatları artık çok uzak mesafelere hizmet vermek zorundaydı ve Ruslar da bir yandan geri çekilirken bir yandan da tüm yerel kaynakları tahrip ederek bir "kavrulmuş toprak" politikası uyguluyorlardı.
Yine de, 2 Aralık günü Almanlar Moskova'ya 30 kilometre yaklaşmışlardı. Ne var ki, dört gün sonra bir Sovyet karşı saldırısı onları durdurdu. İlkbahar geldiğinde buzların çözülmesiyle Rusya'nın ünlü çamur mevsimi geldi ve Alman birlikleri kıpırdayamaz duruma geldiler. O yaz Hitler, Rusya'nın Kafkaslar'daki petrol ve buğdayına el koymak için başka bir saldırıya karar verdi.
Hitler'in Stalingrad Saldırısının Amacı
Stalingrad, başlangıçta Hitler'in yayılma emellerinin hedefinde değildi. Nisan 1942'de kentin alınmasını emretmişti ama sadece Kafkaslar'a yönelecek büyük güney saldırısında bir uğrak noktası olarak… Ancak üç sonra Hitler, şehri Rusya savaşının belli başlı hedefi olarak seçmiştir.
Belki de Stalingrad'ın Ruslar tarafından, Kafkasya'daki ordusunun kanatlarına saldırmak için bir üst olarak kullanılmasından korkmuştu. Hatta bu yönelişi daha önceden kalma, Moskova'yı çembere alacak yoğun bir kuzeye doğru saldırı planının parçasıydı. Ya da belki de sadece önceki adı Çaritsin olan şehir, şimdi rakibinin adını taşıdığı için şehri ele geçirmek ona Josef Stalin'e ders vermek gibi geliyordu.
Hitler, bir kez kendini Stalingrad'ın ele geçirilmesine adadıktan sonra, bu işin olanaksızlığını ona kabul ettirmek artık hiçbir şekilde mümkün değildi. Düşmanı yenilgiye uğratma yolundaki emirleriyle, kazanma isteği ve zafer hayalleriyle, sanki aradığı gerçeği yoktan var edebilecekmiş gibi davranıyordu.
Alman Saldırısı Neden Başarısız Oldu?
Stalingrad'da Almanların başına gelen felaketin nedeni büyük ölçüde, Aralık 1941'de Alman kuvvetlerinin yönetimini bizzat üstlenmiş olan Hitler'in yanlış kararlarıdır. Führer'in eylem alanından 1.600 km uzakta olduğu göz önüne alınırsa, bu gerçekten anlaşılmaz bir karardı. Büyük bir felakete neden olan yanılgılar, onun kendi askeri dehasına olan inancından, büyüklük hayallerinden ve gerçeklerden uzaklaşmasından ileri gelmiştir. Almanların 1942'de Kafkaslar'a yönelmesi başlangıçta akıllıca bir karardı ama Hitler'in planında yaptığı değişiklikler, başarı şansını sıfıra indirdi.
14 Temmuz'da Hitler, Stalingrad'a saldırılmasını emretti. Sadece dört gün sonra, Stalingrad'da savaşmakta olan General Hoth'un, 4. Panzer Ordusu'nu Kafkaslar'ı istilaya giden orduları desteklemek üzere güneye çekmekle Stalingrad'daki birlikleri ciddi biçimde zayıflatmış oldu. Eğer tankların Stalingrad'a gitmesine izin vermiş olsaydı Almanlar yeterince savunulamayan kenti kolayca ele geçirebilirdi.
29 Temmuz günü ise bu kararından da caydı ve tankların geri dönmesini emretti ama artık iş işten geçmiş, Ruslar savunmalarını pekiştirmişlerdi. Saldırı bir kez başlayınca Ruslar Almanların kendilerinin tümüyle yabancı koşullarda savaşmasını sağlayacak geleneksel Alman taktiklerini boşa çıkardılar.
Rus askerleri düşmana o kadar yakın mevzileniyordu ki Luftwaffe, Sovyet ön hatlarını bombalayamıyordu. Almanlar binalar yakacak olurlarsa kalıntılar daha iyi sığınak işi görüyordu. Yıkıntıları bombalayacak olurlarsa bu kez molozlar, bir yandan kentin sokaklarını Alman tanklarına tıkarken, öte yandan da Ruslara mayınlarla bezenmiş ve birbirine geçen siperlerle donanmış değişik bir tür savunma mevzii sağlıyordu.
Sıkışık yerlerde tanklar, daha uzun erimli silahlarıyla kolay birer hedef oluşturdukları için Alman piyadesi karşısındakilerle dar alanda ve yakından çarpışmak zorunda kalıyordu ki bu da Rusların daha çok işine gelen bir çatışma biçimiydi. Tüm Stalingrad Çarpışması boyunca Hitler generallerinin uyarılarına kulaklarını tıkadı. Yanılgıları Almanya'yı geri dönüşü olmayan bir sona sürükleyecekti.
Stalingrad'dan Sonra Ne Oldu?
Stalingrad'da kazanılan zafer, Rusların moralini yükseltti. Herkesi yenen Alman ordusu bozguna uğratılmıştı ve yenilmez olmadığı anlaşılmıştı. Ayrıca, 200.000 kadar Rus askeri bu sayede, Karadeniz yönünde ilerleyen ve 250.000 Alman'ı neredeyse kuşatacak büyük bir saldırı için Rus ordusuna destek olarak gönderilebilecekti.
1943 yazında Almanlar tüm zamanların en büyük tank çarpışmasına dönüşecek olan bir karşı saldırıya geçtiler. 1 milyon kadar Alman askeri ile 2.000 tank, Kursk şehri yakınlarında, Rus cephesini yarmak üzere iki koldan birden harekete geçtiler.
Ne var ki Ruslar önceden uyarılmış, 1.3 milyon insan ve 3.500 tankla hazırlık yapmışlardı. Ayrıca dikenli tellerle korunan yüzlerce kilometrelik genişlikte siper kazmış ve cephe boyunca mayın döşemişlerdi. Almanlar bu kararlı Rus direnişi karşısında pek az ilerleme kaydedebildiler; öne sürdükleri kol, tuzağı kapatmak için gerekli mesafenin ancak onda biri kadar gidebildi.
12 Temmuz günü 4. Panzer Ordusu Sovyet savunma hattını çökertmek için son bir saldırıya kalkarak Prokhorovka köyünü vurdu. Ancak birden Rusların 5. Muhafız Tank Ordusu'yla karşı karşıya geldiler. Rus T-34'leri Alman Tiger'larıyla, Ferdinand'larıyla ve Panter'leriyle kapıştı. Çok geçmeden savaş alanı yoğun duman ve toz bulutlarıyla örtüldü ve her yan, alev alev yanan tank kalıntılarıyla doldu.
Gün bitiminde Hoth 300'ü aşın tank ile 10.000 askerini kaybetmişti. Rus kayıplarının da en az o kadar yüksek olmasına karşın, cephe yarıma girişiminin önü kesilmiş oluyordu. Bir hafta içinde Hitler, karşı saldırıdan vazgeçti. Bir an önce çözümlenmesi gereken yeni bir sorun için fazladan kuvvete gereksinim vardı; Müttefikler Sicilya'ya çıkmışlardı.
Adım Adım Kaybedilen Savaş
Ruslar Stalingrad'ı kurtardıktan sonra batıya doğru yürümeye başladılar. Bu arada Müttefikler de başka cephelerde Almanlara karşı harekete geçmişlerdi. Alman için savunma savaşı zamanıydı artık.
- Kuzey Afrika, 4 Kasım 1942 – Müttefikler Mısır'da El Alameyn'de zafer kazanıyor.
- Kuzey Afrika, 12 Mayıs 1943 – Naziler Tunus'ta Müttefiklere teslim oluyor.
- Akdeniz, 10 Temmuz 1943 – Müttefikler Sicilya'ya çıkartma yapıyor, iki ay sonra İtalya'ya geçiyorlar.
- SSCB, 27 Ocak 1944 – Rus saldırısı, 1,5 milyon hayata malolan 2,5 yıllık bir kuşatmanın ardından Leningrad'ı kurtarıyor.
- Fransa, 6 Haziran 1944 – Müttefikler, Normandiya'ya çıkıyor.
- Almanya, 30 Nisan 1945 – Hitler, sığınağında intihar ediyor.
- Almanya, 2 Mayıs 1945 – Berlin, Rusların eline geçiyor.
- Fransa, 7 Mayıs 1945 – Almanlar Rheims'ta teslim olma anlaşmasını imzalıyor.
Keskin Nişancılar
Stalingrad'da yıkıntılar keskin nişancılar için çok uygun bir savaş alanı yarattığından, Ruslar Vasiliy Zaytsev'den yeni nişancılar yetiştirmesini istediler. Zaytsev 10 günde 40 Alman askerini öldürmüş, şöhreti kısa zamanda düşmana kadar ulaşmıştı. Almanlar da kendi kahramanları Albay Heinz Thorwald'ı göreve çağırdılar. Çarpışmaya yeni katılan keskin nişancı kısa zamanda kendinden söz ettirdi. Ne var ki yeri belli değildi. Ancak, tam aynı yerde iki Rus keskin nişancı öldürülünce, Zaytsev bu defa karşısındakinin Thorwald olduğunu anladı.
Üç gün boyunca arkadaşlarının öldürüldüğü yerde hareketsiz bekledi ve nihayet düşmanın tam terini tespit edebildi: Thorwald Ruslarla Almanları ayıran hat üzerinde, madeni bir panonun arkasındaydı. Zaytsev'in adamlarından biri yavaşça bir kaskı duvarın üstüne doğru kaldırınca bir silah patladı ve Rus askeri sanki vurulmuş gibi bağırdı. O zaman Thorwald kimi öldürdüğünü görmek için doğruldu ve Zaytsev'in kurşununu alnından yedi. Şimdi bu çarpışmanın yaşandığı günü anlatabiliriz.
Stalingrad Muharebesi'nin Yaşandığı Gün
Stalingrad Muharebesi hakkında o günü anlatacağımız bölümdesiniz. Alman tankları 23 Ağustos 1942'de, akşama doğru, steplerde yaşanan yaz gününün sıcağı hafiflerken, büyük bir gürültüyle Stalingrad'ın kuzeyindeki kenar mahallelere girdiler ve Volga Irmağı'na yukarıdan bakan tepelerde boy gösterdiler. Irmağın dimdik batı kıyısı boyunca uzanan şehir, düşmek üzereydi. Alman uçakları önceki günlerde kent merkezini alev alev yanan kalıntılara dönüştürmüş, 40.000 kişiyi öldürmüştü. Binlerce Rus, Volga'yı aşıp doğuya doğru kaçma telaşındaydı.
Hitler, 9 Temmuz günü, bir önceki yılki Alman saldırısı Rus kışının karları arasında durmak zorunda kaldıktan sonra ordularını Kafkaslar'a göndermişti. Dört gün sonra Stalingrad'a (bugün Volgograd), fabrikaları Rusya savaş sanayisine büyük katkıda bulunan bu kente saldırmaya karar verdi. Almanlar geldiklerinde Ruslar savunma için hazırdı, ama General Friedrich Paulus komutasındaki 6. Ordu, General Hermann Hoth'un 4. Panzer Ordusu'nun da yardımıyla, yine de Rus hatlarını yarıp Volga'ya ulaşmayı başardı. Kenti sokak sokak ele geçirmek zorundaydılar. Bir binayı temizlemenin tek yolu, onun içine girmek veya yakmak ya da her odasını teker teker ele geçirmekti.
Stalingrad İçin 500.000 Kişi
General Vasili Çuykov komutasındaki 62. Ordu, şehrin savunması için yeni bir savaş yöntemi yaratmıştı. Bazıları 12 kişiden bile az askerden oluşan ''fırtına grupları", her bir yıkık bina için, her kat için, her oda için, her moloz yığını için savaş veriyorlardı. Kimi zaman ancak bulundukları yer ateş alıp üstleri tutuşunca pes ediyorlardı. Çoğunlukla da gece bastırınca tavan aralarından içeri giriyor, bir gün önce kaybettikleri mevzileri yeniden ele geçiriyorlardı. Alman saldırılarını gerektiğinde taşla bile püskürtüyorlardı. Moloz yığınlarından geçilmeyen sokaklar boyunca insan göğüs göğüse çarpışmada kullanılmak üzere kenarları bilenip keskinleştirilmiş küreklerle kendilerine yol açıyorlardı. Geceleri karanlığa sığınarak, ayakları ses çıkarmasın diye bezlere sarılı, önemli noktaları ele geçirmek için sessizce ara sokaklardan süzülüyorlardı.
Stalingrad artık şehir değil" diye yazmıştı bir Alman. "… genzi yakan, gözleri kör eden yoğun bir duman bulutu sadece… köpekler Volga'ya dalıyor ve karşı yakaya ulaşmak için umutsuzca yüzüyorlar… Hayvanlar bu cehennemden kaçıyor… sadece insan, katlanıyor bu olanlara.'
Bu sırada, Rusya Kızıl Ordusu'nun başkomutan yardımcısı Orgeneral Georgi Jukov (Georgy Zhukov)'un, Stalingrad'ı kurtaracak bir karşı saldırıda kullanmak üzere 500.000 askeri, 900 tankı ve 1.100 de uçağı hazırdı. Ancak tankların daha sağlam zemine basmaları için, kasım ayının dondurucu soğuğunu beklemek zorundaydılar; o zamana kadar General Jukov'un Stalingrad'daki birlikleri, Almanlara karşı ellerinden geldiği kadar mücadele edeceklerdi.
Nihayet 19 Kasım geldiğinde, Ruslar şehrin hem kuzeyinden hem güneyinden bir kıskaç harekatı düzenleyerek, 6. Ordu'ya destek veren kuvvetleri geri püskürttüler. Birkaç gün içinde kıskacın iki ucu birleşip kapanacak General Paulus ile 285.000 askerini kuşatacaktı.
Paulus Stalingrad'ı Teslim Ediyor
Paulus bunu görünce, şahsen Führer'e bir telgraf çekerek geri çekilmek için izin istedi. Ne var ki Hitler, geçici bile olsa yenilgiyi kabul etmeye yanaşmadı ve Paulus'u feldmarelaş yaparken 6. Ordu'nun savunma için konuşlanıp yardım beklemesi için talimat verdi. Destek olarak gönderilmiş olan Panzer tümenleri, onları kuşatan Rus ordusunu delip geçinceye kadar, hiçbir ikmal imkanı olmayacak şekilde etrafı sarılmış olan 6. Ordu'yu ayakta tutmak için havadan yardım gönderilecekti.
Planın başarısız olacağı en başından belliydi. Böyle büyük bir birliğin havadan ikmalle ayakta tutulabilmesi olanaksızdı, ama Göring bu gerçeği Hitler'e söylemekten kaçındı. Luftwaffe yeterli yardımı havadan yapabilmek için boşuna çabalarken 500 uçak kaybetti ve Holth'un tankları da Stalingrad'ın 50 km kadar dışında durduruldu. Soğuk, dizanteri, tifüs ve açlık inanılmaz insan kaybına yol açtı. Ordunun 4.000 atının tümü, eti için öldürüldü, Bunlar da tükenince Paulus günlük tayını asker başına bir kase çorba ile 60 gram ekmeğe indirdi. 20.000 kadar başsız kalmış asker molozlar arasında ne yapacağını bilmeden dolanırken, 20.000 yaralı da yıkıntılar arasında çaresiz yatıyordu.
Stalingrad çürümüş insan cesedi, yangın, yıkım ve ekşimiş umutsuzluk kokuyordu.
Bir Alman askeri
Ruslar çemberi kapatırken Feldmareşal Paulus, kent merkezinden 10 km ötedeki Gumrak'ta bulunan karargahını terk etti. Hitler hala 6. Ordu'ya teslim olma emri vermeye yanaşmıyordu. Paulus Führer'in iznini beklemeden teslim olmaya karar verdi. 31 Ocak günü, Ruslar onun karargahına girdiklerinde Nazi selamını bir yana bırakarak onları sadece bir "Guten Tag"la (İyi Günler) selamladı.
Stalingrad Muharebesi Alman kuvvetlerine 147.000 askere malolurken Ruslar 47.000 kişi kaybetmişlerdi. Yıkım, ölüm ve acıların ortasında Hitler'in fetih hayalleri tükeniyordu.