Balinalar Neden ve Nasıl Bu Kadar Büyüdü?

Dünya'daki antik balinalar dört uzuv geliştirmişti. Adeta büyük köpekler gibiydiler ve ömürlerinin küçük bir bir kısmı karada geçti.

Yazar Ali Artur
balina okyanusta yüzüyor

Şimdiye kadar yeryüzünde var olan en büyük hayvan hem dişli hem de balenli olmak üzere tüm balina türleridir. Örneğin, 100 fit (30 metre) uzunluğa ve 150 tondan fazla ağırlığı olan mavi balina, Dünya'daki canlılığın geçmişten bugüne en büyük hayvanlardır.

Balinaların dünyamızdaki varlığı 50 milyon yıl öncesine dayansa da, neredeyse son 5 milyon yıl içinde bu boyutlarına ulaşacak şekilde değişime uğradılar. Bilim insanlarının, benzersiz boyutlarının tam olarak hangi aşamada durdurduğu konusunda çok fazla fikri yok. Gerçekten de, bu seviyede bir yaşam sürmenin bedeli nedir? Balinaları bu kadar büyük olmaya iten süreçleri biliyor muyuz?


İlgili: Balinaların Evrim Süreci


Yaşamla ilgilenen üç farklı bilim dalı ekoloji, fizyoloji ve evrim bu soruyu derinlemesine düşünüyor. Ancak bu sayede Dünya'daki canlılığın -eğer varsa- sınırlarını ve balinaların böylesi uçlarda yaşamaya iten önemli noktaları bulabiliriz. Birkaç yıl önce yayınlanan bir çalışmada, balinaların ulaştığı büyük boyutlarla ilgili bir veri paylaşıldı. Buna göre, balinaların doğru şekilde planladığı az enerji harcayarak yoğun beslenme stratejisi dikkat çekiyor. Çünkü kuracakları avlanma yöntemine göre, besin arama sırasında yaktıkları enerjiye oranla çok fazla kalori aldıkları görülüyor.

Bir kambur balina Antarktika'daki bilim insanlarının etrafında dolaşıyor
Bir kambur balina Antarktika'daki bilim insanlarının etrafında dolaşıyor / Goldbogen Laboratory, Stanford University / Duke University Marine Robotics and Remote Sensing

Bir Balina Olmak

Dünya'daki antik balinalar dört uzuv geliştirmişti. Adeta büyük köpekler gibiydiler ve ömürlerinin küçük bir bir kısmı karada geçti. Bu balinaların soyundan türeyen canlıların, baştan sona su odaklı bir yaşam şekline adapte olmaları neredeyse 10 milyon yıl sürdü. Balinaların birer dev haline ulaşmaları ise 35 milyon yıl daha uzun sürecekti.

Yaklaşık 40 milyon yıl önce balinalar yalnızca su odaklı yaşama adım attı. Bu süreçte okyanusta hayatta kalabilen balina türleri, ya ağızlarındaki balenlerden deniz suyunu filtreleyerek beslenen balen balinaları ya da ekolokasyon kullanarak avlanan dişleri olan balinalardı.

Balinalar bu iki yöntem üstünden milyonlarca yıl evrimleştikçe, çevrelerindeki sularda, okyanusta suyun yükselmesi adı verilen bir süreç yoğun şekilde yaşanıyordu. Suyun yüzeye yükselmesi, kıyıya paralel esen kuvvetli rüzgarların yüzeydeki sıcak suyu kıyıdan uzağa taşıması ve derin okyanustan soğuk, besin açısından zengin suları çekmesiyle oluşur. Bu süreç planktonları uyarmaya başlar.

Suyun yüzeye yükselişi, derin sulardan okyanus yüzeyine doğru yoğun, daha soğuk ve her zaman besin açısından zengin suyun, rüzgarla hareketini açıklayan oşinografik bir ifadedir. Yeni su, daha sıcak ve genellikle besin zenginliği tükenmiş yüzey suyuyla yer değişir.
Suyun yüzeye yükselişi, derin sulardan okyanus yüzeyine doğru yoğun, daha soğuk ve her zaman besin açısından zengin suyun, rüzgarla hareketini açıklayan oşinografik bir ifadedir. Yeni su, daha sıcak ve genellikle besin zenginliği tükenmiş yüzey suyuyla yer değişir.

Suyun daha kuvvetli yükselmesi, kril gibi balen balinalarının sevdiği avların, kıyı şeritleri boyunca yoğunlaşarak bir araya toplandığı kusursuz koşulları yaratır. Bu küçük ama yoğun avlarlarla beslenen balinalar, verimli ve devasa tonajlarda beslenerek daha da büyümeye başladılar. Balen balinanın farklı soylarının birbirinden bağımsız olarak devleşmeye başladığını gösteren fosil kayıtları da bu fikre destek vermektedir.

Gerçekten Büyük Lokmalar

Peki, balinaların ne kadar büyük olabileceğine dair bir fikrimiz var mı? Bu soruyu, balinanın ihtiyaç duyduğu kaloriyi düşünerek ele almalıyız. Bu yüzden ilk olarak, organizmaların avlarını hangi yollarla en az enerjiyi harcayarak yakaladıkları ve besinlerdeki enerjiyi vücut kütlelerine dahil edebildikleri araştırıldı.

Organizmanın büyümesi temel matematiği baz alır: Bir canlı tükettiğinden daha fazla kalori yiyebiliyorsa kesin olarak büyüyecektir. Bu düşünce elbette bir ezber gibi görünebilir. Fakat bunu okyanusta dolaşan balinalardan toplanan verilerle kanıtlamak gerçekten muhteşem sonuçlar elde edilmesine neden oldu.

Gerekli bilgileri elde etmek için, uluslararası bilim insanlarının toplandığı bir ekip, yön alışkanlıklarını ve hareketlerini izleyebilmek için balinalara vakumlu bir yüksek çözünürlüklü takip cihazı yapıştırdı. Bu GPS etiketi saniyede yüzlerce veri noktası elde etmeyi başardı.

Hareketleri takip ederek veri toplayan bir Apple Watch gibi, bu canlılara bağlanan etiketlerde, onların okyanus yüzeyinin altına dalarak ne sıklıkta beslendiğini takip edecekti. Ayrıca ne kadar derinliğe kadar indiklerini ve ne kadar süre derin sularda kaldıklarını da öğrenebilecektik. Bu yöntemle her türün enerji verimliliği – avını bulma ve yakalamak için harcadığı enerji ve tüm bu süreçlerden sonra elde edilen toplam enerji miktarı – tespit edilebilecekti.

Kaliforniya'nın Big Sur bölgesinin kıyılarında etiketlenip izlenen bir mavi balina / Duke Marine Robotics & Remote Sensing
Kaliforniya'nın Big Sur bölgesinin kıyılarında etiketlenip izlenen bir mavi balina / Duke Marine Robotics & Remote Sensing

Bu yazının konusu olan araştırmaya ait veriler, altı ülke üstünden bir araya gelen bilim insanları tarafından elde edilmiştir. Bu araştırma bir kutuptan diğer kutuba canlı balinalarla ilgili toplanabilmiş on binlerce saatlik saha çalışmasının bir sonucudur.

Bu toplamda, yunus balıklarından muhteşem mavi balinalara kadar 11 farklı türden 300 dişli ve balenli balinanın işaretlenmesi ve 50.000'den fazla beslenme anının kayıt altına alınması demekti. Hep birlikte ele alındığında, balinaların elde ettiği bu devasa boyutlar, hayvanların kendilerine özel olarak geliştirdiği besin arama metodlarını kullanmasından kaynaklanıyordu. Çünkü daima enerji kazanımına odaklanıyorlardı.

Araştırmadaki en önemli tespit, kril topluluklarını yutan ve büyük lokmalarla diğer balıkları tutan balen balinalarının, eforlarının karşılığını tamamen eksiksiz olarak alıyor olmasıydı. Bu balinaların vücutları geliştikçe, daha çok enerji kazanımına odaklanıyorlar. Tabii büyümeleri beraberinde daha fazla ağız genişliği de getiriyor. Yani balenli balinalar büyüdükçe, daha az enerji harcamaya başlıyorlar. Dolayısıyla bu balinaların boyutlarının sınırı avlarının bulunabilirliği ve mevsimlerle ilişkilidir. Mevsimler önümüzdeki asırlarda değişmeye başladıkça balenli balinalar daha büyük ebatlara ulaşabilir.

Sperm balinaları gibi devasa dişli balinalar, kimi zaman dev kalamar da dahil olmak üzere her zaman büyük hayvanlarla beslenirler. Fakat okyanusta çok dev kalamar var ve bu hayvanları bulmak ve yakalamak çok zor. Büyük dişli balinalar daha kolay olacağı kesin olduğu için, derin okyanusta çok daha bol görülen orta boy kalamarı avlar.

Bu avlar yeterince kaloriye sahip olmaması nedeniyle, dişli balinalarının enerji verimliliğinin kötü olduğu ve dolayısıyla bunun vücut boyutlarını azalttığı tespit edilmiş. Yani balenli balinalar için tespit edilenlerin tam tersi bir durum söz konusu. Bu nedenle, dev kalamarların az bulunmasının getirdiği çevresel engeller, dişli balinaların daha büyük boyutlara ulaşmasına engel olduğunu görülüyor.

Daha Büyük Bir Yapbozun Tek Parçası

Bu yazının konusu olan araştırma, balinalarda vücut büyüklüğünün evrimiyle ilgili olan önceki araştırmaları temel almaktadır. Elbette geride birçok soru yanıtsız kaldı. Örneğin, balinalar büyüyerek dev haline gelmeye, evrimsel geçmişlerine nazaran çok yakın bir zamanda sahip olduğuna göre, önümüzdeki binlerce yıl sonra daha da büyük olacak şekilde evrimleşebilirler mi? Evet, bu mümkün ama bilmediğimiz başka biyomekanik ve fiziksel engeller bunu engelleyebilir.

Örneğin, mavi balinaların kalp atış hızlarını ölçen yakın tarihli bir çalışma, her zamanki besin arama hareketleri anlarında dahi kalp hızlarının maksimuma yakın olduğunu gösteriyordu. Dolayısıyla bu veriler bize fizyolojik bir sınır olduğunu düşündürüyor. Fakat bu henüz ilk kalp ölçüm araştırmasıydı ve çok daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.

Ayrıca, bu büyüklük sınırlarının denizdeki köpek balıkları ve vatozlar gibi diğer büyük hayvanlar için geçerli olup olmadığı da ortaya konulmalıdır. Özellikle balenli balinaların benzersiz büyüklüklerde besin tüketiminin okyanus ekosistemlerini nasıl etkilediği de henüz bilinmiyor. Ayrıca insanların aşırı davranışları okyanusları değiştirdikçe, balinaların yiyecek kaynaklarının azalması olasılığını da düşünmeliyiz. En önemlisi şu unutulmamalıdır ki; doğadaki canlılık odaklı gelişmeler milyonlarca yılda ortaya çıkıyor, fakat içinde bulunduğumuz dönem olan Antroposen'de çok daha hızlı bozulmaya yatkınlık gösteriyor.