Nelson Mandela, Güney Afrika tarihinin ilk çok ırklı seçimlerini takiben 1994 yılında ülkenin ilk siyahi başkanı seçildi. Mandela, iktidardaki beyaz azınlık tarafından oluşturulan ayrımcılık politikalarıyla mücadeledeki rolü nedeniyle 1962'den 1990'a kadar hapsedildi. Halkı tarafından eşitlik mücadelesinin ulusal bir sembolü olarak görülen Mandela, 20. yüzyılın en etkili siyasi figürlerinden biridir. O ve Güney Afrika Başbakanı F.W. de Klerk, ırk ayrımı sisteminin sona ermesindeki rolleri nedeniyle 1993 yılında Nobel Barış Ödülü'nü birlikte aldı.
- Doğum tarihi: 18 Temmuz 1918 – 5 Aralık 2013
- Bilinen diğer adları: Rolihlahla Mandela, Madiba, Tata
- Ünlü alıntı: "Cesaretin korkunun yokluğu değil, onun üzerindeki zaferi olduğunu öğrendim. Cesur adam korkmayan kişi değil, bu korkuyu fetheden kişidir."
Nelson Mandela'nın çocukluğu
Nelson Rolihlahla Mandela, 18 Temmuz 1918'de Güney Afrika'nın Transkei, Mvezo köyünde doğdu. Gadla Henry Mphakanyiswa ve Noqaphi Nosekeni'nin (Gadla'nın dört karısından üçüncüsü) çocuğu olarak doğdu. Mandela'nın anadili olan Xhosa dilinde Rolihlahla ismi "baş belası" demekti. Mandela soyadı dedelerinden birinden geldi.
Mandela'nın babası Mvezo bölgesindeki Thembu kabilesinin şefiydi, ancak iktidardaki İngiliz hükümetinin kontrolü altında görev yaptı. Kraliyet ailesinin soyundan gelen biri olarak Mandela'nın babasının yaşına geldiğinde yerini alması bekleniyordu.
Ancak Mandela sadece bir bebekken, babası İngiliz sulh hakiminin önüne çıkmayı reddederek İngiliz hükümetine karşı isyan etti. Bunun üzerine şefliği ve serveti elinden alındı ve evini terk etmek zorunda bırakıldı. Mandela ve üç kız kardeşi, anneleriyle birlikte memleketi Qunu'ya geri döndü. Aile birden fakir hayatı yaşamaya başladı.
Çamur kulübesinde yaşadı ve yetiştirdikleri ekinler ile hayatta kaldılar. Daha sonra sığır ve koyun büyüttüler. Mandela, diğer köy erkekleriyle birlikte koyun ve büyükbaş hayvan sürüsüne çobanlık yaparak çalıştı. Mandela bu döneme hayatının en mutlu zamanlarından biri diyecekti. Çoğu akşam köylüler ateşin etrafında oturur, çocuklara nesiller boyunca aktarılan hikayeleri dinletirdi; beyaz adam gelmeden önce hayatın nasıl olduğunu anlatırlardı.
17. yüzyılın ortalarından itibaren Avrupalılar (önce Hollandalılar ve daha sonra İngilizler) Güney Afrika topraklarına geldiler ve yavaş yavaş yerli Güney Afrikalı kabileleri kontrol altına aldılar. 19. yüzyılda Güney Afrika'da elmas ve altının keşfedilmesi Avrupalıların ulus üzerindeki tutumunu katılaştırdı.
1900'e gelindiğinde, Güney Afrika'nın çoğu Avrupalıların kontrolü altındaydı. 1910'da İngiliz kolonileri, İngiliz İmparatorluğu'nun bir parçası olan Güney Afrika Birliği'ni oluşturmak üzere Boer (Hollanda) cumhuriyetleriyle birleşti. Anavatanlarından çıkarılan birçok Afrikalı, düşük ücretli işlerde beyazlar için çalışmaya zorlandı.
Küçük köyünde yaşayan genç Nelson Mandela, beyaz azınlığın yüzyıllar boyu süren hakimiyetinin etkisini henüz hissetmemişti.
Mandela'nın eğitimi
Kendileri eğitimsiz olmasına rağmen, Mandela'nın ebeveynleri oğullarının okula gitmesini istedi. Mandela yedi yaşında yerel misyon okuluna alındı. Sınıfın ilk gününde her çocuğa bir İngilizce isim verilmişti; Rolihlahla'ya "Nelson" adı verildi.
Dokuz yaşındayken Mandela'nın babası öldü. Babasının son isteğine göre Mandela, Thembu'nun başkenti Mqhekezweni'de yaşamaya gönderildi ve burada başka bir kabile şefi Jongintaba Dalindyebo'nun rehberliğinde eğitimine devam etti. Şefin mülkünü ilk kez gören Mandela, büyük evine ve güzel bahçelerine hayran kaldı.
Mqhekezeweni'de Mandela başka bir misyon okuluna gitti ve Dalindyebo ailesiyle geçirdiği yıllar içinde dindar bir Metodist oldu. Mandela ayrıca şefin kendisine bir liderin nasıl davranması gerektiğini öğrettiği kabile toplantılarına katıldı.
Mandela 16 yaşındayken, birkaç yüz kilometre uzaklıktaki bir kasabadaki yatılı okula gönderildi. 1937'de 19 yaşında mezun olduktan sonra Metodist bir kolej olan Healdtown'a kaydoldu. Başarılı bir öğrenci olan Mandela ayrıca boks, futbol ve uzun mesafe koşularında da aktifti.
Mandela 1939'da sertifikasını kazandıktan sonra prestijli Fort Hare Koleji'nde lisans eğitimine başladı ve ardından hukuk fakültesine devam etmeyi planladı. Ancak Fort Hare'deki çalışmalarını tamamlayamadı; bir öğrenci protestosuna katıldıktan sonra sınır dışı edildi. Öfke ve hayal kırıklığıyla karşılandığı Şef Dalindyebo'nun köyüne döndü.
Eve döndükten sadece haftalar sonra Mandela şefden çarpıcı haberler aldı. Dalindyebo hem oğlu Justice hem de Nelson Mandela'nın evleneceği kadınları seçmişti. Her iki genç de ayarlanmış bir evliliğe rıza göstermedi ve bu yüzden Güney Afrika'nın başkenti Johannesburg'a kaçmaya karar verdiler.
Seyahatlerini finanse etme imkanı olmayan Mandela ve Justice, şefin öküzlerinden ikisini çaldı ve tren ücreti için sattı.
Mandela'nın Johannesburg'a kaçması
1940 yılında Johannesburg'a gelen Mandela, hareketli şehri heyecan verici buldu. Ancak kısa süre içinde siyah adamın Güney Afrika'daki adaletsiz yaşamına tanıklık edecekti. Başkente taşınana dek Mandela çoğunlukta diğer siyahlar arasında yaşamıştı. Ancak Johannesburg'da ırklar arasındaki eşitsizliği gördü. Siyahi sakinler, elektrik veya akan suyu olmayan gecekondu benzeri kasabalarda yaşıyorlardı; beyazlar ise büyük ölçüde altın madenlerinin zenginliğine boğulmuştu.
Mandela bir kuzeninin yanına taşındı ve hemen güvenlik görevlisi olarak iş buldu. İşverenleri öküzün çalınmasını ve velinimetten kaçmayı öğrenince kısa sürede kovuldu.
Mandela'nın şansı, liberal fikirli bir beyaz avukat olan Lazar Sidelsky ile tanıştığında değişti. Hem siyahlara hem de beyazlara hizmet veren büyük bir hukuk bürosu işleten Sidelsky, Mandela'nın avukat olma arzusunu öğrendikten sonra kendisi için bir hukuk memuru olarak çalışmasını teklif etti. Bir yandan lisans eğitimini mektuplu öğretim üzerinden bitirmeye çalışan 23 yaşındaki Mandela teklifi kabul etti ve işe başladı.
Mandela, yerel siyahi kasabalardan birinde bir oda kiraladı. Her gece mum ışığında çalıştı, otobüs ücretinden yoksun olduğu için günde 10 kilometre yürüdü. Sidelsky ona sonraki beş yıl boyunca neredeyse her gün giyeceği eski bir takım elbisesini verdi.
Amaca bağlılık
Mandela sonunda 1942'de lisans eğitimini tamamladı ve yarı zamanlı hukuk öğrencisi olarak Witwatersrand Üniversitesi'ne kaydoldu. "Wits"te gelecek yıllarda onunla kurtuluş davasında birlikte çalışacak birkaç kişiyle tanışacaktı.
1943'te Mandela, Güney Afrika'daki siyahların koşullarını iyileştirmeye çalışan bir kuruluş olan Afrika Ulusal Kongresi'ne (ANC) katıldı. Aynı yıl Mandela, Johannesburg sakinleri tarafından binlerce otobüsle gerçekleştirilen bir protestoda yürüdü.
Irk eşitsizlikleri ile daha da kızgına dönen Nelson Mandela'nın kurtuluş mücadelesine olan bağlılığı derinleşti. Genç üyeleri işe alan ve ANC'yi eşit haklar için savaşacak daha militan bir organizasyona dönüştürmeye çalışan Gençlik Birliği'nin oluşturulmasına yardımcı oldu. Zamanın yasalarına göre Afrikalıların kasabalarda arazi veya ev sahibi olmaları yasaktı, ücretleri beyazlardan beş kat daha düşüktü ve hiçbiri oy kullanamıyordu.
1944'te 26 yaşındaki Mandela 22 yaşındaki hemşire Evelyn Mase ile evlendi ve küçük bir kiralık eve taşındılar. Çiftin Şubat 1945'te bir oğlu, Madiba ("Thembi") ve 1947'de bir kızı, Makaziwe oldu. Kızları bebekken menenjitten öldü. 1950'de Makgatho adında başka bir oğlu ve 1954'te tekrar Makaziwe adında ikinci bir kızı oldu.
Beyazlardan oluşan Ulusal Parti'nin 1948 genel seçimlerinde zafer kazanmasından sonra yaptığı ilk resmi eylem ayrımcılık oldu. Bu eylemle, Güney Afrika'daki uzun süredir devam eden gelişigüzel ayrımcılık sistemi, yasalar ve düzenlemelerle belirlenmiş resmi ve kurumsal bir politika halini aldı.
Yeni politikada her bir grubun ırklara göre hangi bölgelerde yaşayabileceği dahi belirleniyordu. Siyahlar ve beyazlar, toplu taşıma, tiyatrolar ve restoranlar ve hatta plajlar olmak üzere yaşamın her alanında birbirinden ayrılacaklardı.
Meydan okuma hareketi
Mandela hukuk çalışmalarını 1952'de tamamladı ve ortağı Oliver Tambo ile Johannesburg'da ilk siyahi hukuk bürosunu açtı. Büro daha ilk günden epey meşguldü. Müşteriler arasında evleri beyazlar tarafından alınanlar ya da polis tarafından dövülenler gibi adaletsiz ırkçılığa maruz kalanlar vardı. Beyaz hakimler ve avukatların düşmanlığına rağmen Mandela başarılı bir avukattı. Mahkeme salonunda dramatik, ateşli bir tarzı vardı.
Mandela 1950'lerde protesto hareketlerine daha aktif katılmaya başladı. 1950'de ANC Gençlik Birliği başkanlığına seçildi. Haziran 1952'de ANC, şiddete başvurulmayan "Meydan Okuma Kampanyası"nı başlattı. Kampanya ülkede ayrımcılığa maruz kalan Hintliler ve "renkliler" tarafından yürütüldü. Nelson Mandela gönüllüleri işe alarak, eğiterek ve organize ederek kampanyaya öncülük etti.
Kampanya altı ay sürdü ve Güney Afrika'daki şehirleri ve kasabaları içine aldı. Gönüllüler sadece beyazlara izin verilen alanlara girerek ırkçı yasaları deldi. Mandela ve diğer ANC liderleri de dahil olmak üzere altı ay içinde binlerce kişi tutuklandı. O ve grubun diğer üyeleri "yasal komünizm"den suçlu bulundu ve dokuz ay ağır çalışma cezasına çarptırıldı, ancak cezaları ertelendi.
Meydan Okuma Kampanyası sırasında kazandıkları ün, ANC üye sayısının 100.000'e yükselmesini sağladı.
Vatan hainliğinden tutuklanma
Hükümet ANC'ye üyeliği nedeniyle Mandela'yı "iki kez yasakladı", yani halk toplantılarına ve hatta aile buluşmalarına katılamayacaktı. 1953'te aldığı yasaklanma iki yıl sürdü.
Mandela, ANC yürütme komitesindeki diğer üyelerle birlikte Haziran 1955'te Özgürlük Beyanı'nı hazırladı ve bunu Halk Kongresi adlı özel bir toplantıda sundu. Bildirge, ırktan bağımsız olarak herkes için eşit haklar, tüm vatandaşların oy kullanması, kendi topraklarına sahip olması ve makul ücretli işler yapması çağrısında bulundu. Tüzük esas olarak ırkçılığın olmadığı bir Güney Afrika çağrısında bulundu.
Beyanın sunulmasından aylar sonra polis ANC'nin yüzlerce üyesinin evlerine baskın düzenledi ve tutukladı. Mandela ve 155 diğer kişi yüksek ihanetle suçlandı. Yargılanma tarihini beklemek üzere serbest bırakıldılar.
Mandela'nın davası ile olan meşguliyeti Evelyn ile olan evliliklerine darbe vurdu; 13 yıllık evlilikten sonra çift 1957'de boşandı. Mandela, yasal tavsiyesini almak üzere kendisine gelen sosyal hizmetler uzmanı Winnie Madikizela ile tanıştı. Mandela'nın duruşmasının başlayacağı Ağustos ayına kısa bir süre kala Haziran 1958'de evlendiler. Mandela 39 yaşında ve Winnie ise sadece 21'di. Dava üç yıl sürecekti; o sırada Winnie'den Zenani ve Zindziswa adında iki kızı oldu.
Sharpeville katliamı
Mahkeme yerinin Pretorya şehrine taşındığı duruşma fazlasıyla ağırdan alındı. Sadece duruşmaya hazırlık bir yıl sürdü; fiili dava Ağustos 1959'a kadar başlamadı. Sanıkların 30'u dışındaki herkesin suçlamaları düştü. Ardından 21 Mart 1960'ta duruşma ulusal bir kriz nedeniyle kesintiye uğradı.
Mart ayının başında başka bir ırkçılık karşıtı grup olan Pan Afrika Kongresi (PAC), Afrikalıların ülke çapında seyahat edebilmesi için her zaman yanlarında kimlik belgeleri taşımasını gerektiren katı "geçiş yasalarını" protesto eden büyük gösteriler düzenledi. Sharpeville'deki protestolardan birinde polis silahsız protestoculara ateş açmış, 69 kişiyi öldürmüş ve 400'den fazlasını yaralamıştı. Evrensel olarak kınanan şok edici olaya Sharpeville Katliamı denildi.
Mandela ve diğer ANC liderleri günü ulusal yas günü ilan etti ve evde kalma grevi çağrısında bulundu. Yüz binlerce kişi çoğunlukla barışçıl geçen bir gösteriye katıldı, ancak bazıları isyana başladı. Güney Afrika hükümeti olağanüstü hal ilan etti ve sıkıyönetim başlattı. Mandela ve eş sanıkları hapishane hücrelerine taşındı ve hem ANC hem de PAC resmi olarak yasaklandı.
Vatana ihanet davası 25 Nisan 1960'da yeniden başladı ve 29 Mart 1961'e kadar sürdü. Şaşırtıcı şekilde mahkeme sanıklara karşı olan suçlamaları düşürdü. Zira hükümeti devirmeyi planladıklarına dair kanıt bulunamadı.
Birçokları için bu bir kutlama sebebiydi, ancak Nelson Mandela'nın kutlama yapmaya zamanı yoktu. Hayatında yeni ve tehlikeli bir döneme girmek üzereydi.
Siyah Pimpernel
Yasaklanan ANC karardan önce yasa dışı bir toplantı düzenlemiş ve Mandela beraat ederse duruşmadan sonra yeraltına ineceğine dair karar vermişti. Konuşma yapmak ve kurtuluş hareketine destek toplamak üzere gizli çalışacaktı. Ulusal Eylem Konseyi (NAC) adında yeni bir örgüt kuruldu ve Nelson Mandela lider olarak seçildi.
ANC'nin planı işledi ve Mandela duruşmadan hemen sonra kaçak oldu. Birçoğu Johannesburg bölgesinde bulunan birkaç güvenli evden ilkine saklandı. Mandela polisin her yerde onu aradığını bilerek devamlı hareket halinde kaldı.
Sadece kendini en güvende hissettiğinde geceleri dışarı çıkıyor ve şoför veya aşçı gibi kılık değiştiriyordu. Güvenli olduğu varsayılan yerlerde habersiz konuşmalar yapıyor ve aynı zamanda radyoda konuşuyordu. Basın, The Scarlet Pimpernel romanındaki baş karaktere atıfta bulunarak ona "Black Pimpernel" adını verdi.
Ekim 1961'de Mandela, Johannesburg dışındaki Rivonia'da bir çiftliğe taşındı. Orada bir süre güvenli bir şekilde kaldı ve Winnie ve kızlarının ziyaretlerinin tadını çıkardı.
"Ulusun Mızrağı"
Hükümetin protestoculara giderek şiddet uygulayan muamelesine yanıt olarak Mandela, kısaca MK olarak bilinen "Ulusun Mızrağı" adını verdiği askeri bir birim kurdu. Birim ANC'nin yeni bir koluydu. MK, sabotaj stratejisini kullanarak, askeri tesisler, enerji tesisleri ve ulaşım bağlantılarını hedef alacaktı. Amacı bireylere değil devletin mülküne zarar vermekti.
MK'nin ilk saldırısı Aralık 1961'de elektrik santralinin ve Johannesburg'daki boş devlet dairelerinin bombalanması oldu. Haftalar sonra bir dizi bombalama daha yapıldı. Beyaz Güney Afrikalılar ilk kez güvende olmadıklarını fark ettiler.
Ocak 1962'de hayatında hiç Güney Afrika dışında bulunmayan Mandela, Pan-Afrika konferansına katılmak için gizlice ülke dışına çıkarıldı. Diğer Afrika ülkelerinden mali ve askeri destek almayı umuyordu, ancak başarılı olamadı. Mandela Etiyopya'da silahın nasıl ateşlendiği ve nasıl küçük patlayıcılar yapıldığı konusunda eğitim aldı.
Nelson Mandela'nın yakalanması
16 ay süren kaçıştan sonra Mandela 5 Ağustos 1962'de sürdüğü arabanın içinde polis tarafından yakalandı. Ülkeden yasa dışı yollardan ayrılmak ve grev kışkırtması yapmak nedeniyle tutuklandı. Duruşma 15 Ekim 1962'de başladı.
Avukat tutmayı reddeden Mandela kendi adına konuştu. Mahkemede geçirdiği zamanı hükümetin ahlaksız, ayrımcı politikalarını kınamak için kullandı. Ateşli konuşmasına rağmen, beş yıl hapse mahkum edildi. Mandela, Pretorya Yerel Hapishanesine girdiğinde 44 yaşındaydı.
Altı ay boyunca Pretorya'da hapsedilen Mandela, Mayıs 1963'te Cape Town kıyılarında kasvetli, izole bir hapishane olan Robben Adası'na götürüldü. Mandela sadece birkaç hafta sonra sabotaj suçlamasıyla kendisini yeniden mahkemede buldu. Rivonia'daki çiftlikte tutuklanan birkaç MK üyesiyle birlikte suçlanacaktı.
Duruşma sırasında Mandela MK'nin oluşumundaki rolünü itiraf etti. Protestocuların yalnızca hak ettikleri şeyi elde etmek için çalıştıklarını vurguladı–eşit siyasi haklar. Mandela ifadesini davası için ölmeye hazır olduğunu söyleyerek bitirdi.
Nelson Mandela ve yedi sanık 11 Haziran 1964'te suçlu bulundu. Yapılan suçlama çok ciddiydi ve idama götürülmeleri muhtemeldi ancak her birine ömür boyu hapis cezası verildi. Bütün sanıklar (bir beyaz mahkum hariç) Robben Adası'na gönderildi.
Robben Adası'nda hapis hayatı
Robben Adası'nda her mahkumun 24 saat açık duran tek pencereli küçük bir hücresi vardı. Mahkumlar yerde ince bir paspasta uyudular. Yemekler soğuk yulaf lapası ve ara sıra da sebze veya et parçasından oluşuyordu (Hintli ve Asyalı mahkumlar siyahi meslektaşlarından daha cömert erzaklar alıyordu). Daha düşük statülerinin bir hatırlatıcısı olarak, siyah mahkumlar yıl boyunca kısa pantolon giyiyor, diğerlerinin ise uzun pantolon giymesine izin veriliyordu.
Mahkumlar günde yaklaşık on saat çalışarak kalker ocağından kaya kazdılar.
Hapishane hayatının zorlukları kişinin itibarını korumasını zorlaştırıyordu, ancak Mandela hapishane ile yenilmemeye karar verdi. Grup sözcüsü ve lideri oldu ve klanında "Madiba" adıyla tanındı.
Yıllar süresince Mandela mahkumlara çok sayıda protesto yaptırdı; açlık grevleri, yiyecek boykotları ve iş yavaşlatmalar bunlar arasındaydı. Ayrıca okuma ve çalışma ayrıcalıkları istedi. Protestolar çoğu durumda sonuç veriyordu.
Mandela hapishanedeki yıllarda kişisel kayıplar yaşadı. Annesi Ocak 1968'de ve 25 yaşındaki oğlu Thembi ertesi yıl trafik kazasında öldü. Mandela'nın her iki cenazeye katılmasına da izin verilmedi.
1969'da Mandela'ya karısı Winnie'nin komünist faaliyetlerden dolayı tutuklandığı iletildi. Karısı 18 ayı hücre hapsinde geçirdi ve işkenceye maruz kaldı. Winnie'nin hapsedildiği bilgisi Mandela'ya büyük bir sıkıntı verdi.
"Özgür Mandela" hareketi
Hapishanedeki zamanı boyunca Mandela vatandaşlarının gözünde apartheid (ayrımcılık karşıtı) hareketinin sembolü olarak kaldı. Hükümet, 1980'de küresel ilgi görmeye başlanan "Özgür Mandela" hareketine sonunda teslim oldu. Nisan 1982'de Mandela ve diğer dört Rivonia mahkumu anakaradaki Pollsmoor Hapishanesine transfer edildi. Mandela 62 yaşındaydı ve son 19 yıldır Robben Adası'ndaydı.
Koşullar Robben Adası hapishanesine kıyasla çok daha iyileşti. Mahkumların gazete okumasına, TV izlemesine ve ziyaretçi almasına izin verildi. Hükümet dünyaya Mandela'ya iyi muamele edildiğini kanıtlamak için ek çaba gösteriyordu.
Şiddetten kurtulmak ve başarısız ekonomiyi onarmak isteyen Başbakan P.W. Botha 31 Ocak 1985'te şiddet eylemlerinden vazgeçmeyi kabul ederse Nelson Mandela'yı serbest bırakacağını açıkladı. Ancak Mandela, koşulsuz olmayan her teklifi reddetti.
Aralık 1988'de Mandela, Cape Town dışındaki Victor Verster hapishanesinde özel bir ikametgaha transfer edildi ve daha sonra hükümetle gizli görüşmeler yaptırıldı. Ancak Botha, Ağustos 1989'da kabinesi tarafından zorla görevinden istifa edene kadar çok az ilerleme kaydedildi. Halefi F.W. de Klerk barış için müzakere etmeye hazırdı. Mandela ile bir görüşme ayarladı.
Nelson Mandela'nın özgür olması
Mandela'nın çağrısı üzerine de Klerk Ekim 1989'da Mandela'nın diğer siyasi mahkumlarını koşulsuz olarak serbest bıraktı. Mandela ve de Klerk, ANC'nin ve diğer muhalefet gruplarının yasa dışı statüsü hakkında uzun görüşmeler yaptı, ancak belirli bir anlaşmaya varamadı. Daha sonra 2 Şubat 1990'da de Klerk, Mandela'yı ve tüm Güney Afrika'yı şaşırtan bir açıklama yaptı.
De Klerk, ANC, PAC ve Komünist Parti üzerindeki yasakları kaldırarak bir dizi kapsamlı reform gerçekleştirdi. Hala 1986'daki olağanüstü halden süregelen kısıtlamaları durdurdu ve şiddete başvurmayan tüm siyasi mahkumların serbest bırakılmasını emretti.
11 Şubat 1990'da Nelson Mandela koşulsuz şekilde serbest bırakıldı. 27 yıl gözaltında tutulduktan sonra 71 yaşında özgür bir adam olmuştu. Mandela, sokaklarda tezahürat yapan binlerce insan tarafından evinde karşılandı.
Nelson Mandela eve döndükten kısa bir süre sonra karısı Winnie'nin yokluğunda başka bir adama aşık olduğunu öğrendi. Mandelalar Nisan 1992'de ayrıldı ve daha sonra boşandı.
Mandela, yaşanan etkileyici değişikliklere rağmen yapılması gereken çok iş olduğunu biliyordu. Derhal ANC için çalışmaya geri döndü, çeşitli gruplarla konuşmak ve sıradaki reformlar için müzakereci olmak üzere Güney Afrika'yı dolaştı.
1993 yılında Mandela ve de Klerk, Güney Afrika'da barışı sağlamak için gösterdikleri ortak çabaları nedeniyle Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü.
Başkan Mandela
27 Nisan 1994'te Güney Afrika'da siyahların oy kullanmasına izin verilen ilk seçim yapıldı. ANC oyların yüzde 63'ünü kazandı, mecliste çoğunluğu aldı. Nelson Mandela hapishaneden çıkmasından sadece dört yıl sonra Güney Afrika'nın ilk siyahi başkanı seçildi. Yaklaşık üç asırlık beyaz hakimiyeti sona ermişti.
Mandela, ülkeleri Güney Afrika'daki yeni hükümetle çalışmaya ikna etmek amacıyla birçok Batılı lideri ziyaret etti. Ayrıca Botsvana, Uganda ve Libya da dahil olmak üzere birçok Afrika ülkesinde barışın sağlanmasına yardımcı olmak için çaba gösterdi. Mandela kısa süre sonra Güney Afrika dışından birçok toplumun beğenisini ve saygısını kazandı.
Mandela başkanlığı döneminde tüm Güney Afrikalılar için barınma, akan su ve elektrik ihtiyacını ele aldı. Hükümet ayrıca toprakları elinden alınan insanlara topraklarını geri verdi ve siyahların toprak sahibi olmaları yeniden yasal hale getirdi.
1998 yılında Mandela sekseninci doğum gününde Graca Machel ile evlendi. 52 yaşındaki Machel, Mozambik'in eski başkanının dul eşiydi.
Nelson Mandela 1999 yılında yeniden seçilmek istemedi. Yerine Başkan Yardımcısı Thabo Mbeki getirildi. Mandela emekli olarak annesinin Transkei, Qunu köyüne yerleşti.
Mandela daha sonra Afrika'da baş gösteren HIV / AIDS salgını için fon toplama çalışmalarına dahil oldu. 2003 yılında AIDS yardım konseri olan "46664 Konseri"ni düzenledi. 2005 yılında Mandela'nın kendi oğlu Makgatho 44 yaşında AIDS'ten öldü.
2009 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Mandela'nın doğum günü olan 18 Temmuz'u Nelson Mandela Uluslararası Günü olarak ilan etti. Nelson Mandela Johannesburg'daki evinde 5 Aralık 2013'te 95 yaşında öldü.
Nelson Mandela'nın sözleri
- "Eğitim, dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silahtır."
- "Bir insanın inandığı hayatı yaşama hakkı reddedildiğinde, kanun kaçağı olmaktan başka çaresi yoktur."
- "Cesaretin korkunun yokluğu değil, onun üzerindeki zaferi olduğunu öğrendim. Cesur adam korkmayan kişi değil, bu korkuyu fetheden kişidir."
- "Yapılana dek her zaman imkansız görünür."
- "İyi bir kafa ve iyi bir kalp her zaman zorlu bir kombinasyondur. Ancak buna okuryazar bir dil veya kalem eklediğinizde, çok özel bir şeyiniz olur."
- "Kin, bir zehir içmek ve sonra düşmanlarını öldürmesini ummak gibidir."
- "Beni başarılarımla yargılamayın, kaç kez düşmüş ve tekrar ayağa kalkmış olmamla yargılayın."
- "Arkadan liderlik edin — ve diğerlerinin önde olduklarına inanmasına izin verin."
- "Bir adamla anladığı dilde konuşursanız, bu onun zihnine gider. Onunla onun dilinde konuşursanız, bu onun kalbine gider."
- "Kendi ışığımızın parlamasına izin verdikçe, diğer insanların da aynısını yapmasını sağlıyoruz."
- "Bir ulus, en üst vatandaşlarına değil en alt vatandaşlarına nasıl davrandığına göre değerlendirilmelidir."
- "Galip asla vazgeçmeyen bir hayalperesttir."
- "Nerede durduğun, nerede oturduğuna bağlıdır."
- "Seçimleriniz umutlarınızı yansıtsın, korkularınızı değil."
- "Ben temelde iyimserim. Doğadan veya yetiştirmeden, bilmiyorum. İyimser olmanın bir kısmı, başını güneşe doğru çevirmek, ayaklarını öne doğru hareket ettirmektir. İnsanlığa olan inancımın oldukça sınandığı birçok karanlık anlar oldu, ama kendimi umutsuzluğa vermedim ve veremezdim. O yol yenilgi ve ölüm olur."